AKP’nin Kürt illerinde gösterdiği adaylar “açılım” politikasının iflasının ilanı olurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gözünü milliyetçi oylara diktiği görülüyor. Irkçı parti MHP’nin eski lideri Alparslan Türkeş’in oğullarından biri AKP’nin İstanbul adayları arasında.
AKP’nin 11 Nisan günü açıkladığı aday listesinde özellikle Kürt kökenli vekillerinin büyük çoğunluğunun üzerini çizmesi, aynı zamanda hükümetin bugüne kadar izlediği “açılım” siyasetinin de iflası olarak değerlendirilebilir.
Kürt oylarını cezp edemeyen hükümetin, aşırı sağcı-ırkçı MHP’nin tabanına yöneldiği aday listesinden de anlaşılıyor. Liste hükümetin yürüttüğü politikaların genel olarak da başarısızlığını gözler önüne sererken, Erdoğan’ın “kardeşlik” vurgularının, aleni “ırkçılığa” dönüşebileceğine de işaret ediyor. AKP, Alparslan Türkeş’in iki oğluna kendi listelerinde yer verdi. Ahmet Kutalmış Türkeş, AKP İstanbul 2. bölge 7. sıradan aday oldu.
AKP MHP’LİLEŞEBİLİR
AKP’nin seçimler öncesi Kürt illerine “imamlar ordusu” göndermeyi planladığı bir sırada “sivil Cuma” eylemleri bu hesapları bozarken, “açılım” politikasının da artık inandırıcılığını yitirmesi ardından AKP’nin seçim kampanyası sırasında “milliyetçi” gerilimi arttırması beklenebilir. Diğer bir ifadeyle MHP’yi kendi içinde “eritmek” isteyen AKP, bu dönemde MHP’lileşebilir.
Beklenmesi gereken diğer bir gelişme ise yoğun medya manipülasyonları olacak. En az 68 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede, büyük bir medya tekeli oluşturan hükümet, bu aygıtlarını “oy avcılığı” için yoğun bir şekilde kullanabilir.
MEDYA SİLAHI
AKP yanlısı medya grupları ile Fethullah Gülen’e yakın medyalar hükümetin elinde “tehlikeli bir silaha” dönüşürken, bu manipülasyon, karalama ve yalan haberlerin Erdoğan’a ne kadar oy kazandıracağını şimdiden çok kestirmek mümkün değil. Ancak medya manipülasyonları ve artan polisiye şiddet, hükümete giderek azalan desteğin de göstergesi oluyor. İktidarlar, ellerindeki gücü kaybetme korkusuyla giderek zalimleşebiliyor.
Ayrıca AKP’nin reform konusunda da manevra alanının çok daraldığını söylemek mümkün. Esiri olduğu güç ve para döngüsü içerisinde cazibesini her geçen gün yitiren hükümet, toplumu heyecanlandıracak artık bir fikir bile üretemeyecek kadar rezervlerini tüketmişe benziyor. Gerçek reformlar yapmak yerine, kamuoyunu yanıltmak ve yönlendirmek için başvurulan manipülasyonlar “yalancının yatsıya kadar yanan mumu”nun artık son ışığını tüketmek üzere olduğunu gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder