Şöyle düşünelim:
Devlet 30 yıl önce, Türk diplomatlarına suikastlar yapan ASALA ile mücadele görevini MİT’e verdi.
Yurtdışında illegal eylemler yapılması gerekiyordu.
MİT
elemanı yakalanırsa uluslararası bir skandal doğabilirdi. O yüzden
polisçe aranan bazı katliam hükümlüsü sağcıları pazarlıkla istihdam
ettiler, yurtdışında görevlendirdiler.
“Yakalanırsanız sizi tanımayız” dediler.
Bomba attırıp suikast düzenlettiler.
O dönem polis bunları molotof kokteylleriyle yurtdışına çıkarken yakalasaydı MİT’le polis arasında çatışma çıkmayacak mıydı?
Ya da cesur bir savcı yakalarına yapışsa devlet krizi doğmayacak mıydı?
* * *
Askeri yönetim dönemiydi.
Ne öyle polis ne de savcı çıkabildi; yanlışlıkla tutuklanan bazı katliam hükümlüleri, arka kapıdan salıverildi.
Kimse ses etmedi.
Şimdi benzer bir durumla karşı karşıyayız. Askeri yönetim yok, ama pervasızlık aynen sürüyor.
Bir “suçüstü” yapıldı.
Hayır,
“suçüstü”, söylendiği gibi devletin PKK ile müzakerede “yakalanması”
değil... Savcıların dün Mehmet Ali Birand’a söylediklerine bakılırsa
suçlama konusu, örgüte sızmış MİT ajanlarının suç işlemesi...
Mesela
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın iddia ettiği gibi gencecik
Serap’ın ölümüne yol açan İstanbul’daki halk otobüsünün yakılması
eylemi, örgüte sızmış MİT ajanlarının işiyse, yani devlet görevlileri
provokasyonlar düzenlediyse bunun üstü örtülebilir mi?
* * *
“Evet, pekâlâ örtülebilir” diyor hükümet, çıkarmaya çalıştığı yasayla:
“Buna
karşı çıkan savcı olursa görevden alırım. Hatta öbürlerine de ibret
olsun diye, tıpkı Deniz Feneri savcılarına yaptığım gibi haklarında
inceleme başlatırım ki öbürlerine ibret olsun, bana ‘dokunanın
yanacağını’ bilsinler.”
Yargı, MİT mensuplarını Başbakan’ın izni
olmadan sorgulayamıyor da sadece özel yetkili mahkemeler
sorgulayabiliyorsa ve sen bundan şikâyetçiysen ne yaparsın?
Özel yetkili mahkemeleri kaldırırsın.
Hükümet ne yapıyor:
Kişiye özel bir zırh getirip MİT’i kurtarıyor.
Neredeyse kişiyi tarif ederek “Hayır, bunu sorgulayamazsın” diyor.
Böylece kurumun üzerinde, yıllarca kaldırılamayacak ve her daim sorgulanacak bir gölge bırakıyor.
Savcıların “görmezden mi gelelim” dediği suçlar için, açıkça “Görmezden gel” diyor.
Bu, ancak sultanlıkta olur.
* * *
Savcılar için “Ön hazırlık dosyasını sızdırdılar” iddiasıyla inceleme başlatılması komik bir çifte standart içeriyor.
Gazeteler son 5 yıldır, neredeyse sadece savcılık veya emniyetin ön hazırlık dosyalarından sızdırdığı haberlerle çıkıyor.
Sızıntı konusunda o kadar hassassanız, hepsi için tahkikat açsanıza...
Yargı,
kendini icra yerine koyup hükümet politikalarına müdahale ediyorsa,
“Müzakere filan yaptırmam” diyorsa hep birlikte karşı duralım.
Ama
savcıların söylediği gibi provokasyon kokulu suçlar ortaya çıkarıldıysa,
çift taraflı çalışan ajanlar suçüstü yakalandıysa, kanun değil anayasa
da değişse, bunu örtbas etmeye yetmez.
Durumu başa dönerek özetleyelim.
Şimdi yakalandılar.
Devlet bu kez “Yargıyı tanımıyorum” diyor
Can Dündar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder