25 Ağustos 2015 Salı

YPG: Cerablus'u da Özgürleştireceğiz

EFRÎN (DİHA) - YPG Genel Komutanı Sipan Hemo, Türkiye'nin Kürtlerin Suriye'de herhangi bir hak elde etmemesi için ABD'ye birçok taviz verdiğini ve uluslararası koalisyonun YPG ile olan ilişkilerini kesmeye çalıştığını söyledi. Hemo, Türkiye'nin "güvenli bölge" oluşturmak istediği ve kendine bağlı tugaylar gönderdiği Cerablus'u halkların talebi doğrultusunda özgürleştireceklerini belirtti. YPG'nin DAİŞ yerine yeni bir çeteci oluşuma izin vermeyeceğini dile getiren Hemo, DAİŞ ve AKP ilişkilerinin çok derin olduğunu, ellerinde bu ilişkiyi kanıtlayan çok sayıda belge bulunduğunu kaydetti. Hemo, Türkiye'nin Ahrar-u Şam'a teslim ettiği savaşçılarının başına herhangi bir şeyin gelmesi durumunda bundan Türkiye'nin sorumlu olacağını söyledi.

YPG Genel Komutanı Sipan Hemo, Türkiye'nin DAİŞ, El Nusra ve Ahrar-u Şam çeteleri ile ilişkilerine, Ezaz-Cerablus hattına ve YPG'nin bundan sonraki pozisyonuna dair DİHA'ya açıklamalarda bulundu.
'DAİŞ'i Cerablus'tan söküp atacağız'

Girê Spî'nin özgürleştirilmesinden sonra gözlerin Ezaz ve Cerablus hattına çevrildiğini ifade eden Hemo, bölge halkının Kobanê ve Efrîn kantonlarının birleştirilmesini talep ettiğini söyledi. Girê Spî'yi halkların talebi doğrultusunda özgürleştirdikleri gibi Cerablus'u da özgürleştireceklerini dile getiren Hemo, DAİŞ'in oradan da sökülüp atılacağını ve Kobanê üzerindeki saldırılarının son bulacağını belirtti. Cerablus'tan Kobanê Kantonu'na saldırılarından kaynaklı YPG'nin kendini savunma hakkı kapsamında kentin özgürleştirileceğini söyleyen Hemo, Ezaz için böyle bir durumun söz konusu olmadığını, orada DAİŞ'in bulunmadığını, Ezaz'da bulunan güçlerin ÖSO ya da diğer gruplara bağlı olduğunu ve onlarla iletişim halinde olduklarını ifade etti. Başlarda tehlike arz edebilecek bir durumun bulunmadığını dile getiren Hemo, gelişmelerin şimdi seyrini değiştirdiğine vurgu yaptı.

'Suriye, İran ve Türkiye bölgeye müdahale etmek için görüştü'

YPG'nin üstlendiği rolün bazı bölge devletlerini rahatsız ettiğine işaret eden Hemo, özellikle Türkiye'nin Girê Spî hamlesinden çok rahatsız olduğuna dikkat çekti. Rojava'da meydana gelen gelişmelerin Kürdistan'daki tüm parçaları etkilediğini ve Türkiye açısından da yeni gelişmeler ortaya çıkardığını ifade eden Hemo, "Eğer Cerablus ve diğer bölgeler de Girê Spî gibi alınsaydı, bu mesele daha farklı bir aşamaya taşınabilirdi. Rojava topraklarına müdahale de edebilirlerdi. Onun için Suriye, İran ve Türkiye bu bölgelere müdahale etmek için görüşmeler yaptılar" dedi.

'Türkiye'nin amacı Rojava'nın önünü kesmek'

Türkiye'nin koalisyon güçlerinin YPG'ye verdiği desteği kendilerine verilmesini talep ettiğine değinen Hemo, Türkiye'nin koalisyon güçlerine "DAİŞ'e karşı savaşı biz yapalım, o bölgelere de ÖSO ve Türkmen grupları yerleştirelim" dediğini ifade ederek, "Ama gerçekte amaç bu değildir. Asıl amaç Rojava'nın gelişmesinin önünü tıkamaktır. Bunu başka bir renge büründürerek, yapmak istiyorlar. Koalisyon güçleri bu oyunun farkındadır. Onlar de kendilerince bir gayret içerisindeler. İyi biliyorlar ki DAİŞ, Nusra ve diğer çetelerin baş destekçisi Türkiye'dir. Bu yüzden onlar da çeşitli yollarla Türkiye'yi bu sürece çekmeye çalışıyorlar ki çetelerin önünü alabilmek için. Bunu hem çetelere karşı tedbir geliştirmek, hem de çetelere darbe vurmak için yapıyorlar" diye konuştu.

Türkiye ve ABD bazı konularda anlaştı

Türkiye'nin de kendine göre planları olduğunu söyleyen Hemo, Türkiye'nin bölgede bütün politikalarını Kürt karşıtlığı üzerinden kurguladığını belirtti. Türkiye'nin "Biz her şeyden vazgeçebiliriz, her şeyi de satabiliriz. Gereken bütün belgeleri imzalayacağız. Uluslararası güçlere gereken her hizmeti yapacağız. Fakat Kürtlerin hiçbir şekilde gelişim imkanı elde etmemesi gerekiyor" noktasında olduğuna dikkat çeken Hemo, bu noktada da ABD ve Türkiye'nin bazı durumlarda anlaştığını ifade etti. Hemo, şunları kaydetti: "Anlaşmaya göre Türkiye, DAİŞ ve terörist güçler karşıtı savaşın içine girecek. Buna karşı koalisyon güçleri de, özellikle ABD, Türkiye'nin Kürtlere karşı savaşında tolerans tanıyacak. Bizim takip ettiğimiz ve yansıtılanlara baktığımızda ortaya bu çıkıyor. Fakat şunu belirtmek istiyoruz. Bu planın ömrü çok azdır. Gün geçtikçe bu plan su yüzüne çok net bir biçimde çıkacaktır. Bu iki kuvvet birbirlerinin geliştirmek istediği planlar karşısında birbirlerine engel çıkarıyor. Bu da onların dostluklarının kısa olacağını gösteriyor. Biz istiyoruz ki bu plan bir an önce ortaya çıksın ki savaş daha fazla derinleşmesin, ölümler olmasın. Yaptıkları planın süreci başlamıştır. Türkiye devleti çok kirli bir oyunu Türkmenler yolu ile devreye koymuş bulunmaktadır. Onun için YPG'de çağrıda bulunarak, Türkmenlerin geleceğinin Suriye ve Rojava halkı ile birlikte ortak inşasında olduğunu açıkladı. Türkmenler Türkiye'nin kirli oyunlarına alet olarak, geleceğini inşa edemez."

Türkiye ABD projesini tasfiye etti

ABD'nin Suriye topraklarında Eğit-Donat programı çerçevesinde geliştirmek istediği projeye de değinen Hemo, bu program çerçevesinde ABD ve Türkiye'nin kendi planları kapsamında bu güçleri hazırladığını aktardı. Türkiye'nin ABD'nin programı kapsamında hazırladığı 30'uncu Tümen'i sınırdan geçirerek, El-Nusra çetesine teslim ettiğini dile getiren Hemo, Türkiye'nin çok açık bir biçimde bu gücü tasfiye ettiğini belirterek, ABD'nin Suriye'de geliştirmeye çalıştığı politikayı engellediğini kaydetti.

Sultan Murat El-Nusra çetesi ile ittifak yaptı

Türkiye'nin kendi politikaları kapsamında hazırladığı ve Ezaz'a soktuğu Sultan Murat ve Fatih Sultan Mehmet adlı tugayların, gidip El-Nusra çetesi ile ittifak yaptıklarını belirten Hemo, bu ittifaka göre Nusra'nın bölgede bulunan bütün noktalarına bu grupların yerleştirildiğini anlattı. Hemo, bunun Nusra tarafından doğrulandığını belirterek, bunun Türkiye ve Nusra'nın eskiden beri bir birlikteliklerinin olduğunu gösterdiğini söyledi.

'Bölgede DAİŞ'in yerine yeni çetelere müsaade etmeyiz'

Bu senaryonun DAİŞ'in bulunduğu bölgelerde de devam edeceğine dikkat çeken Hemo, "Soran bölgesi ve Cerablus'ta göstermelik bir savaş çıkaracaklar. Ondan sonra DAİŞ bu bölgelerden çekilecek ve bölgenin Sultan Murat ve Fatih Sultan Mehmet tugayları tarafından özgürleştirildiği söylenecek. Türkiye Kobanê ve Efrîn arasında bulunan bölgede bu politikayı hayata geçirme gayretindedir. Ama uluslararası siyaset ve politikalara göre bu yaklaşım başarıya ulaşamayacaktır. Bizim de bu bölgeye yönelik planlarımız var. Belki Girê Spî kadar çabuk olmayabilir. Bölgenin konjonktürel durumu göz önündedir. Kimse Kürtler olmadan bölgede bir politik sürece gidemez. Biz de burada derin bir politikaya giderek, net sonuçlar almak istiyoruz. Eğer bu bölgede Suriye'de demokrasiyi savunan ya da dostlarımız olan güçler bulunsa bizim açımızdan sorun yaratmaz. Eğer orada DAİŞ'i kaldırıp, yerine başka bir DAİŞ getireceklerse bizim için büyük bir sorundur. Biz de güvenliğimizi almak ve kantonları birleştirmek için savaşırız. Ancak bu şekilde Rojava'nın toprak bütünlüğünü savunabiliriz" şeklinde konuştu.

'DAİŞ Erdoğan ilişkisi çok derin'

Türkiye'nin DAİŞ'i vurduğu haberlerinin gerçeği yansıtmadığını belirten Hemo, böyle bir şeyin hiçbir zaman yaşanmadığını ifade ederek, DAİŞ'in bulunduğu alanlara hiçbir şey yapılmadığını, aksine YPG'nin vurulduğunu söyledi. Türkiye'nin DAİŞ'le olan ilişkilerinin gün yüzüne çıkmasından dolayı DAİŞ'i bölgeden çekerek yerine getireceği yeni güç ile emellerine ulaşmaya çalışacağını kaydeden Hemo, DAİŞ ve Nusra gibi çetelerin Türkiye'yi kendine en yakın olan ülke olarak gördüklerine işaret etti. DAİŞ ve AKP ilişkilerinin çok derin olduğunu, ilişkilerinin gün yüzüne çıkarılanlarla sınırlı olmadığını aktaran Hemo, Erdoğan'ın biraz araştırılması halinde bu ilişkinin Afganistan, Suudi Arabistan ve Katar'a kadar uzanacağını kaydetti. Hemo, ayrıca Ahrar-u Şam çetesine değinerek, Türkiye'nin bu örgüte yabancı olmadığını ve ilişkilerinin de yeni olmadığını aktararak, çetenin tüm kadrolarının Irak ve Afganistan savaşında yer alan kişiler olduğunu ve bölgede siyasi olarak Nusra'dan daha etkili olduklarını söyledi.

Türkiye DAİŞ, Nusra ve diğer çetelerle Antep ile Kilis'te görüştü

Son dönemlerde Antep'te MİT, Nusra ve Türkmen gruplar arasında toplantı yapıldığını, buna paralel olarak Kilis'te de MİT, DAİŞ ve Türkmen gruplarının toplantı aldıkları bilgisini paylaşan Hemo, çok yakında Türkiye-DAİŞ ilişkilerine ilişkin yeni belgeler yayınlayacaklarını duyurdu. Ellerinde Türkiye'nin DAİŞ çetesi ile yaptığı kirli oyunlara dair birçok belgenin bulunduğunu da ekleyen Hemo, çok kirli oyunlar olduğu için paylaşmaya savaş ahlaklarının el vermediğini ifade etti.

Nusra'ya uyarı!

Türkiye'nin 6 YPG savaşçısını Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Ahrar-u Şam örgütüne teslim ettiğini hatırlatan Hemo, Türkiye'nin uluslararası anlamda savaş suçu işlediğini aktardı. Bunun kabul edilecek bir durum olmadığını vurgulayan Hemo, arkadaşlarının başına bir şey gelmesi halinde bunun sorumlusunun Türkiye devleti olduğunu belirtti. Hemo, son olarak 14 Ağustos'ta El-Nusra çetesi tarafından alıkonulan YPG Efrîn Komutanlığı Dış İlişkiler Sorumlusu Cemal Qasım'ın serbest bırakılmasını, aksi durumda Nusra'ya sert bir şekilde cevap vereceklerini kaydetti.

'Raqqa'yı halklar ile birlikte özgürleştireceğiz'

Rakka'nın Suriye halkının zengin bir şehri olduğuna dikkat çeken Hemo, DAİŞ'e karşı nerede olursa olsun savaşacaklarını kaydederken bunu devrimci hareketler, Arap, Süryani ve Türkmen halkı başta olmak üzere diğer halklar ile birlikte yapmak istediklerini belirtti.