9 Haziran 2012 Cumartesi

AKP'nin Yol Haritası: FAŞİZM

 


Hükümetin Kürt sorunu konusunda ‘çözüm mesajları’ Kürtlere soykırım olarak yansıdı. Wan, Elbak, Qelqeliya, Bêgir, Artemêtan, Ebex, Bostaniçi belediye başkanlarının da aralarında olduğu çok sayıda BDP’li yönetici gözaltına alındı. Tuğluk: ‘Bu faşizmdir’

Wan sokağa döküldü

Baskınları haber alan halk, kepenkleri kapattı ve sokağa döküldü. Operasyonu protesto eden halk, belediye binalarına akın etti. Wan merkezde yürüyüşe geçen binlerce kişi Wan Belediyesi’nin prefabrik binası önünde toplandı. Binlerce kişi “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganlarıyla soykırıma tepki gösterdi.

YEREL SEÇİMLERE BÜYÜK HAZIRLIK

Yerel seçimler yaklaştıkça hükümetin yarım kalan siyasi soykırım operasyonları da hız kazanıyor. Önceki gün tıp öğrencilerine saldıran hükümetin dünkü adresi Wan oldu. Erdoğan’ın “istiyorum” dediği Wan belediyesi ile Elbak, Bêgir, Qelqeliya, Artemêtan, Ebex, Bostaniçi belediyeleri ve BDP ilçe örgütlerine eşzamanlı operasyon yapıldı.

ÇÖZÜMLERİ SİYASİ SOYKIRIM

Operasyonlarda hükümetin seçimle alamadığı Wan, Elbak, Bêgir, Qelqeliya, Artemêtan, Ebex, Bostaniçi belediye başkanları ile BDP İl ve ilçe başkanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda siyasetçi ve seçilmiş gözaltına alındı. Operasyon, AKP-CHP görüşmesi ve Erdoğan’ın “çözüm mesajlarının” hemen ardından yapılması dikkat çekti.

‘Kararı Erdoğan verdi’

Gözaltına alınan Wan Belediye Başkanı Bekir Kaya, operasyon emrinin Başbakan Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından verildiğini söyledi. Kaya, “Hakkımızdaki kararı televizyonlarda Erdoğan ile Atalay verdi. Erdoğan ve Atalay’ın ifade işlemleri sırasında da hazır beklemesini umuyoruz” diye konuştu.

İleri faşizm!

Belediye başkanlarının gözaltına alınmasına ve siyasi soykırım operasyonlarına tepki gösteren DTK Başkanlık Divanı, “Kürt çocukları katledilmekte, cezaevlerine doldurulmaktadır. Bu operasyonların adına da ‘İleri Demokrasi’ denmektedir. Bunun adı olsa olsa ileri faşizm veya neo-faşizmdir” dedi. Wan’da konuşan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk da, “Artık bu halkın sabrını sınamayın. Sizin karşınız da asla teslim olmayacağız” dedi.

8 binin üzerinde siyasetçi tutuklu

Hükümetin yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte hız verdiği soykırım operasyonları adeta halkın iradesini cezaevine koydu. Şimdiye kadar 6 milletvekili, 32 belediye başkanı, yüzlerce il genel meclisi üyesi, belediye meclisi üyesi ile BDP il ve ilçe başkanın da aralarında olduğu 8 binin üzerinde Kürt siyasetçi tutuklandı.
Şehirde kelepçe dağlarda bomba

Siyasi soykırım operasyonlarında sınır tanımayan hükümet, Bölge’nin dört bir tarafını da askeri operasyonlarla bombalıyor. Şirnex’te günler önce başlayan operasyonlar devam ederken, Mûş Gimgim’da yeni bir operasyon başlatıldı. Genelkurmay Başkanı Özel de, operasyonların yoğun olduğu Mûş ve Bedlîs’e gitti.
 
Soykırım politikalarınıza karşı biat eden namerttir

Van Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, dün sabah erken saatlerde Wan merkez ile Elbak (Başkale), Bêgir (Muradiye), Qelqeliya (Özalp), Artemêtan (Edremit), Ebex (Çaldıran) ilçeleri ve Bostaniçi beldesinde, belediye başkanları, BDP’li başkanların evlerinin bulunduğu çok sayıda adrese eşzamanlı baskınlar yapıldı. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile gerçekleştirilen operasyon kapsamında, Wan ve ilçelerinde belediye binaları, belediye başkanları ile BDP ilçe başkanlarının evleri arandı. BDP Wan il binası olarak kullanılan çadır, Wan Belediyesi’nin bütün birimleri ile Wan Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın evi de aranan adresler arasındaydı.


Aynı saatlerde BDP Wan eski İl Eşbaşkanı ve Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Cüneyt Caniş de İzmir’de bulunduğu evde düzenlenen baskınla gözaltına alındı. BDP İl Yöneticisi Halis Çakır ise evine düzenlenen baskınla gözaltına alındı.


‘Kararı Erdoğan verdi’


Wan Belediye Başkanı Bekir Kaya, haklarındaki yakalama kararının Başbakan Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından alındığını belirterek, “Hakkımızdaki kararı televizyonlarda Erdoğan ile Atalay verdi” diyerek, Erdoğan ve Atalay’ın ifade işlemleri sırasında da hazır beklemesini umduklarını söyledi.


Belediye başkanları gözaltında


Wan merkezle birlikte Elbak, Bêgir, Qelqeliya, Artemêtan, Ebex ilçeleri ve Bostaniçi beldesinde de baskınlar düzenlendi. Belediye ve belediye başkanlarının evlerine düzenlenen baskınlarda, Bêgir Belediyesi ile Belediye Başkanı İzzet Çelik ve BDP İlçe Başkanı Mehmet Şirin Yıldız’ın evlerine baskınlar yapıldı. Çelik ve Yıldız daha sonra gözaltına alındı. Qelqeliya ilçesinde de belediyle binasına baskın yapılırken, Dîlok’ta (Antep) bulunan Qelqeliya Belediye Başkanı Murat Durmaz burada gözaltına alındı. Elbak’ta da belediye binası ve Belediye Başkanı Hecer Saruhan’ın evine baskın yapıldı. Baskın sonrası Belediye Başkanı Saruhan ile BDP eski İlçe Başkanı ve DTK üyesi Derviş Polat gözaltına alındı. Aynı saatlerde Wan merkezde yapılan baskında da İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan Elbak Belediye Başkanı İhsan Güler gözaltına alındı. Artemêtan’da ise belediye binası ile Belediye Başkanı Abdulkerim Sayan’ın evine baskın yapıldı. Sayan gözaltına alındı. Bostaniçi beldesinde ise belediye ve Belediye Başkanı Nezahat Ergüneş’in evine baskınlar yapıldı. Burada yapılan aramaların ardından Ergüneş de gözaltına alındı.


Ebex ilçesi de operasyonlardan nasibini aldı. BDP ilçe binası ile BDP İlçe Başkanı Metin Adugit’in evine yapılan baskının ardından, Adugit de gözaltına alındı. Adugit’in evinin kapısı kırılarak içeri girildiği öğrenildi.


Gözaltına alınanlar Van Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken, baskın sonrası arama başlatılan belediye birimleri ile BDP il binası olarak kullanılan çadırdaki aramalar saatlerce sürdü. Gözaltı sayısı konusunda net bir bilgi alınamazken, dosyaya ise gizlilik kararı konuldu.


Wan sokağa döküldü


Wan’da, baskınları haber alan halk belediyelere ve BDP parti binalarına akın etti. Wan Belediyesi’nin Seyit Fehim Arvasi Mahallesi’nde bulunan prefabrik binası önünde toplanan kitle, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları eşliğinde yürüyüşe geçti. Cumhuriyet Caddesi’ni trafiğe kapatan halk, polisin müdahalesine rağmen eylemini sürdürdü. Yer yer gerginliğin yaşandığı cadde üzerinde, müdahaleye rağmen kitlenin oturma eylemi saatlerce sürdü. Cadde üzerinde toplanan kitle sık sık, “İşte AKP açılımı”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları attı. BDP il binası önünde de toplanan kitle operasyonlara tepki gösterdi.


‘Sabrımızı sınamayın’


Binlerce kişinin katıldığı oturma eyleminde halka seslenen DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, “Bizim tek isteğimiz Kürt sorununun çözüme kavuşmasıdır. Ama görüyorsunuz bizim siyaset yapmamıza izin verilmiyor. Bize siz dağda kalın diyorlar. Sayın Öcalan ‘biz bu işi aramızda kardeşçe çözelim’ dedi. Ama İmralı’da uzatılan barış eli tutulmadı. Savaşta ısrar edildi. Bu operasyonlar bir hesaplaşmadır. Hesap mı soracaksınız? diyoruz işte hodri meydan; sizin karşınızda biat eden namerttir. Bu ayrışmaya götürecektir. Siz bu umutları kırmaya devam ederseniz barış umutlarını yaratmak mümkün olmayabilir. O zaman bu halk da size ‘yeter’ der. Bu halk milyonlardır kimse artık yok edemez” dedi.


“Artık bu halkın sabrını sınamayın” diyen Tuğluk şunları vurguladı: “Sizin karşınızda asla teslim olmayacağız. Kimse bunu durduramaz. Bu halk onuruna sahip çıkan ve direnerek bedel ödeyerek bugüne gelmiştir. Nasıl geçmişte teslim olmamışsa bundan sonra da olmayacaktır” şeklinde konuştu.


Amaç çalışmaları engellemek


Wan’da Mavi Plaza önünde bir araya gelen Wan Demokrasi Platformu bileşeni 45 STK temsilcileri ve üyeleri de, Feqiyê Teyran Parkı’na kadar yürüyüş gerçekleştirerek gözaltıları protesto etti. Platform adına konuşan Wan Barosu Genel Sekreteri Zeki Yüksel, “Bugün Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve beraberindekiler hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı” dedi. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan’ın “Van’ı, Mardin’i Diyarbakır’ istiyorum” sözlerini hatırlatan Yüksel, “Başbakan’ın istediği illerden biri de bugün belediye başkanı gözaltına alınan iller arasında. Van Belediyesi yaşanan depremde büyük bir özveriyle halka hizmet götürmüştü. Operasyon belediye hizmetlerini engellemeye yönelik gerçekleştirildi. Gözaltına alınanlar bir an önce serbest bırakılmalı” dedi.


‘Bizi sindiremezsiniz’


Yapılan baskın ve gözaltlıları protesto eden Qelqeliya ilçesinde esnaf kepenkleri kapattı. Kepenklerin tamamen kapandığı ilçede kitle Belediye Başkanı Murat Durmaz’ın gözaltına alınmasını kınamak amacıyla belediye binası önünde toplandı. Kitle, sık sık “İrademe dokunma”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Kahrolsun faşizm” sloganları atarak oturma eylemi gerçekleştirdi. Burada bir basın açıklaması yapan Belediye Meclis Üyesi Fesih Duru, “Bu siyasi soykırım politikalarının asıl amacı halkımızın demokratik taleplerini susturmak, belediyelerimizin hizmetlerini engellemek ve ortak irademizi sindirmek amaçlıdır. AKP zihniyeti bilsin ki bu baskılar ne bizi ne halkımızı sindiremez. Bizler diyoruz ki sizler tutukladıkça cezaevlerini doldurdukça halkımız partisini ve belediyelerini sonuna dek sahiplenecektir.  Halkımızın onurlu mücadelesi mutlaka kazanacaktır” dedi.


8 bin partili tutuklu


AKP’nin siyasi soykırım operasyonları kapsamında şimdiye kadar 6 milletvekili, 32 belediye başkanı, yüzlerce il genel meclisi başkanı, il genel meclisi üyesi, belediye meclisi üyesi ve belediye çalışanından oluşan 8 binin üzerinde BDP’li cezaevinde bulunuyor.


Hezex’te 3 gözaltı


Öte yandan Şirnex’in (Şırnak) Hezex (İdil) ilçesinde de gece gerçekleştirilen ev baskınlarında 3 kişi gözaltına alındı. Baskınlar sırasında evler didik didik aranırken, Şahin Karaviş (18), Tahir Ül ve Asım Nas isimli gençler gözaltına alındı.

 
‘AKP, BDP’nin çalışmalarını sindiremedi’

BDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı İdris Baluken, Wan’da belediye başkanlarının gözaltına alınmasını sert bir şekilde eleştirerek, halk iradesinin seçimler öncesinde baskı altına alınmaya çalışıldığını söyledi. Baluken, “Van depreminde enkaz altında kalan AKP hükümeti, tüm engellemelere rağmen halkının yanında ve hizmetinde olan yerel yönetimlerimizin çalışmalarını içine sindirememiştir” dedi. BDP Eşbaşkan Yardımcısı Filiz Koçali de, operasyonun AKP Genel Merkezi ve hükümetin emri ile yapıldığını belirterek, “AKP iktidarı darbecidir. Ne yaparsanız yapın, Van’ı alamayacaksınız” dedi.


HDK: AKP yeni esirler alıyor


Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Wan’da Kürt siyasetçilerine yönelik yapılan gözaltı operasyonuna sert tepki göstererek, AKP iktidarının yeni esirler almaya, yeni belediye başkanları ve Kürt politikacıları tutuklamaya devam ettiğini söyledi. “Bu gelişmeler karşısında sessiz kalınamaz” diyen HDK Genel Kurulu, açıklamasında şu çağrıyı yaptı: “Kürt halkına karşı sürdürülen bu pervasızlığa son verilmelidir. HDK olarak herkesi Kürt halkıyla dayanışmaya ve sesini , barış, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.”


DTK: Bunun adı ileri faşizm


DTK Başkanlık Divanı, son iki gün içerisinde gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını isteyerek, önceki gün polislerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Özgür Taşar cinayetinin de diğer cinayetler ve katliamlar gibi üstünün örtülmemesi gerektiğini vurguladı. Türkiye genelinde düzenlenen operasyonlara ilişkin yazılı açıklama yapan DTK, askeri ve siyasi operasyonların hızından hiçbir şey eksiltmeden devam ettiğine dikkat çekerek, “Kürt çocukları katledilmekte, cezaevlerine doldurulmaktadır. Bu operasyonların adına da ‘İleri Demokrasi’ denmektedir. Bunun adı olsa olsa ileri faşizm veya neo faşizmdir” dedi. Açıklamada, çözümsüzlüğü derinleştiren ve iflas etmiş olan operasyon ve politikalardan vazgeçilmesi istenerek, “Bu politikalar Kürt halkını haklı meşru, demokratik ve özgürlük mücadelesinden geri adım attıramamış, attıramayacaktır” denildi.
 
Baydemir: Boyun eğmeyeceğiz

BDP Amed İl Örgütü, Wan’daki operasyona ilişkin il binası önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya BDP Milletvekili Emine Ayna, İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kayapınar Belediye Başkanvekili Mahmut Dağ, Barış Anneleri İnisiyatifi ve yüzlerce yurttaş katıldı. BDP Amed İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, operasyonlara sessiz kalmayacaklarını vurguladı. Osman Baydemir ise, zulme boyun eğmeyeceklerini söyleyerek, “Sayın Başbakan ve hükümet çok iyi bilmeli ki, Kürdistan coğrafyasında seçilmiş ve halkın iradesi olmuş her bir seçilmiş tutuklanıp cezaevine konduğunda bu coğrafyada seçilen her bir AKP’li vekilin ve seçilmişin meşruiyeti ortadan kalkmaktadır. Boyun eğmeyeceğiz.” dedi.


Kara Perşembe’den tepki


Amed, Mêrdîn (Mardin),  Êlîh (Batman) ve Riha’da (Urfa) her hafta tutuklu belediye başkanları ve yöneticileri için yapılan “Kara Perşembe” eyleminde bu hafta, Wan ve ilçelerinde BDP’li belediye başkanlarının gözaltına alınması protesto edildi. Açıklamalarda şunlar vurgulandı: “Belediyelere ve BDP ilçe örgütlerine dönük siyasi linç furyası AKP iktidarı eliyle devam ediyor. Türkiye bugün dünyanın en büyük siyasetçiler hapishanesine dönüşmüştür. Başbakan Amed’de beklediği ilgiyi bulamamasının ardından bu operasyonların emrini verdi. Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan AKP hükümetinin bu uygulamalarından dolayı askeri operasyonlarla ölümler yaşanıyor.”

 
Köyümüz açık cezaevi

Roboski Katliamı’nın üzerinden 6 ay geçmesine rağmen faillerin ortaya çıkarılmaması Roboskili gençleri endişelendirmeye başladı. Konuya ilişkin Roboski Köyü’nde bulunan gençler adına yazılı açıklama yapan Faruk Encü, Roboski gençleri olarak artık dayanamadıklarını ve Servet Encü gibi köyden göç edeceklerini belirtti. “Üzerimizde büyük bir baskı ve tutuklanma korkusu var. 34 canı paramparça ettiler tek bir kişi bile yargılanmadı ama kaymakama iki tokat atıldı diye şu anda 18 kişi mahkemeye çağrılıyor. Ve 4 kişi de şimdi Midyat Kapalı Cezaevi’nde yatmaktadır” dedi.

Tutuklanma korkusuyla artık köyden çıkamadıklarının ifade eden Encü, “Roboski artık açık bir cezaevi gibidir. Aramızda bazıları öğrenci bazıları da İstanbul’da çalışıyor. Ama tutuklanacağız diye köyün dışına çıkamıyoruz. 34 kişiyi öldürmüşler yetmedi kalkıp geri kalanları tutuklatıyorlar. Allah’tan reva mı bu?” diye sordu. Kendisinin de 63 gün Şırnak Kapalı Cezaevi’nde kaldığını dile getiren Encü, “Hapiste bazen kendimi öldürmek istiyordum. Arkadaşlarım her akşam uyurken, 28 Aralık gecesi akıllarına geliyordu. Bazen gece yarısı kalkardım, Faris uyumuyordu, ağlıyordu. Roboski gençleri olarak şunu söylemek istiyoruz. Failler bulunup içeride olan akrabalarımız serbest kalmazsa buradan göç ederek Kürdistan bölgesine gideceğiz” diye kaydetti.

Hiç Dürüst Olmadılar...

 
AKP teşhir oldu, CHP takviyeye koştu. Ama nafile oyun bitti...
Bu satırların yazıldığı sırada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “dürüstlüğe davet” kabilinden, Recep Tayyip’le buluşup, “Kürt sorununun çözüm yöntemi” önerisini tartışmaya açıyordu.

Konuyla ilgilenen Türk gazeteleri, “bir şey çıkar mı?” başlıklarıyla çıkmışlardı.


Umut, ama nafile bir bekleyişti, bu.


Tek yenilik, “Kürt sorunu yoktur” diyen savaş Dükü’nün, utanç verici şekilde diz çöküp, yere düşmüş, yankılanarak bulutlara ulaşmış sözlerini yalamasıydı.


Aynı savaş Dükü daha düne kadar, nerede olduğunu bilemeden böğürtülü bir koşu tutturan deli danalar gibi “Kürt sorunu yok” yalanını haykıra haykıra ortalıkta dolanıyordu. 

  
Bunlar, yalanla yaşanan dünyalarında, hiç bir zaman dürüst olmadılar. Hep arkadan dolandılar. Kürtleri sırtlarından bıçakladılar.


Açılım dedikleri günlerde, bol miktarda “silahı bırakın, siyaset yapın” nutukları attılar. Kürtler sahaya inince, bütün grup ve yapılanmaları suçlu ilan edip insan avına çıktılar.


Dört bini kadın ve çocuk, 6 milletvekili, 32 Belediye Başkanı, 13 Belediye Başkan yardımcısı, 106 Belediye ve genel meclis üyesinin de içinde bulunduğu 10 bin Kürt ellerinde esir.
Göz önünde olan gerçeği inkarı, hayatın başarısı sandılar.


Son isyana kadar, Kürt yok, tutuklanacak katledilecek Kürtçüler vardı, yalan üstünde sallanan dünyalarında. Kürtçe yok, ama Kürtçe konuşanlar…


Kürtçe konuşan Kürtçüleri bitirmek için, bildikleri tek yoldan ilerleyip, kırım yaptılar, cinayetler işlediler. Katil kuşaklar yetiştirdiler.


1930 yılınının generali, “Zilan deresi, lebaleb insan ölüleriyle doldu”
diyordu, insanlık utancı kırımla övünerek.


Herkes bildiğini satar, bu dünyada. Bakkal, manav aşığı olduğu malları sergileyen müzeci değil, satıcıdır. Bunlar da, açtıkları dükkanda, alıcısına din, iman ve vicdan satıp, zorbalıkla övünürler.
“Var demeseniz, Kürt sorunu olmaz” diyerek bir halkın var olma ve özgürleşme sorununu inkar eden din taciri, ölüleri saklayarak, devletçe ağlama ayinlerini yasaklayarak “analar ağlamasın” sözünü gerçeğe dönüştürüyordu.


Savunma Bakanı geçenlerde, savaşanların ölü dökümü yapıyor, “biz kazançlıyız, çünkü daha çok insan öldürdük” diyordu.


Yaşatmayı değil, öldürmeyi kazanç sanan bu adam, ölü istatistiklerinde de yalan söylüyordu. CHP Genel Başkanı eski yardımcısı Gürsel Tekin, daha bir kaç gün önce, son üç ayda 150’den fazla kayıp verdiklerini, Gerilla kaynakları ise karşı tarafın Mayıs ayındaki ölü sayısını 105 olarak açıklıyordu.


Irkçıların vicdanı olmaz. 1990’a kadarki Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rodezya benzeri ırkçı rejimler de özgürlüğünü arayan yerlileri öldürerek sindirmeye çalışıyordu. Aynı anlayış, Kürdistan’ı tanklar, toplar, uçak ve helikopterlerle delik deşik ediyor, kan döküyor.


Bütün Kürtler, ırkçı vandallığın hedefidir.


Recep Tayyip, onun için Roboskî katliamını savunurken, çetecilikte belki ama devlet adına, asla ağza alınamayacak bir söylemle, “Türk silahlı kuvvetleri Ahmet mi, Mehmet mi nereden bilsin” diyebiliyordu. Çünkü, ırkçı bakışta “iyi Kürt” kiralık adam, uşaklaşmış kişiydi. Gerisi ölü olan…


Roboskî katliamı, altıncı ayında. Hala, asıl amaçlarını örtecek bir yalan uyduramadılar.


Çünkü, hedeflenen amaç belli ve planlıydı. Roboskî katliamı, küçük çaplı bir Halepçe’dir. Saddam rejimi hangi amaçla Halepçe’ye zehirli gaz serptiyse, bunlar da aynı amaç uğruna bomba yağdırdılar.


İki olayda da temel güdü, Kürtleri ölüm kıskacında sindirip, teslim almaktı.


Bunun böyle olduğunu, İçişleri Bakanı İdris Naim, kendince övüneyim derken ifşa etti. İdris Naim’e göre, katliam kurbanları, “dolap beygiri” gibi Kürdistan ulusal kurtuluş hareketine yardım ediyorlardı. Dolayısıyla ölümü hak etmişlerdi.


Görgüsüz Sultan, kibirli efendisi Recep Tayyip de “onlar”  diyerek, onu onaylamakla kalmıyor, “bizim askerlerimiz mayına basarken onlar neden basmıyorlar?” savunmasıyla, sivil katliamın planlı olduğunu ikrar ederek, suçunu ele veriyordu.


Kürtlerin ödediği bunca bedele rağmen “sorun yoktur” diyen adamın, sorunun hal yolu, yöntemini görüşmek üzere CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile buluşuyordu, ben bu satırları yazarken.


“Öldüre öldüre bitirme”ye ayarlı ırkçı bakışta değişiklik olmasa da, demek ki sorun vardı. “Kürt sorunu yoktur” diyen ağız, kendi yandaşlarına da yalan söylemiş, onları kandırmıştı.
Söyleyegeldiğini yalanlaması da insaniyet için kazanımdı.


AHMET KAHRAMAN
akahraman61@hotmail.com


Neo Faşizm!




Böyle bir ülkede yaşıyorsan eğer gazete köşesine ne yazacağım diye düşünmene hiç gerek yok! Binlerce konu var; içlerinden birini seç seç beğen!

Tam da aynı günün sabahı Van merkezli yeni bir Kürt avı başlatıldığını öğreniyoruz. Van il, ilçe belediye başkanları, il başkan ve yöneticileri ev baskınlarının ardından apar topar gözaltına alındılar. Gerekçe meşhur: KCK operasyonları!


Daha birkaç gün önce Başbakan tekrar “Van’ı, Antalya’yı, Diyarbakır’ı istiyorum” demedi mi? Bunun ardının geleceği 14 Nisan 2009’da belliydi aslında. Aralarında çocukların ve yaşlı annelerimizin de olduğu binlerce Kürt cezaevinde. AKP’nin elindeki “suç” listesini binlere çıkartabilirsiniz kolaylıkla: gazeteci olmak suç, BDP’li belediyelerin festival konserine gitmek suç, BDP il binasına girmek suç, fuhuşla mücadele konferansı düzenlemek suç, avukatlık yapmak suç, kadın kotası talep etmek suç, soysal ekoloji kavramını kullanmak suç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dava takibi yapmak suç, kadın adayları kadınların belirlemesi suç, kan davalı aileleri barıştırmak suç, aile içi şiddetle ilgili olaylara müdahil olmak suç, basın açıklaması yapmak, cenaze törenine katılmak, ana dilde eğitim hakkını istemek…. Bunların hepsi KCK iddianamelerinin dayanaklarından sadece birkaçı.


Özcesi, bu coğrafyada doğmuş olmak, Kürt olmak suç!


İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin girişindeki “bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar” maddesi sanki Kürtler ve diğer ezilen halklar için geçerli değil!


Kökeni yüzyıllara varan ve son yüzyılı da direniş, başkaldırı, mücadele ve büyük bedeller ödeyerek geçiren Kürt halkı, bu yüzyılın ilk 12 yılını da ciddi baskı, zulüm, inkar altında geçirdi. Hala Roboskî’nin kanı kurumamışken, daha dün Yüksekova’da polis kurşunuyla 17 yaşındaki Özgür Taşar katledildi. Peki sormak lazım, yaşıtları polis kurşunuyla sokakta vurulan, zındanda işkence gören, tecavüze uğrayan Kürt çocukları ne yapsın? Her gün evladını, canının yarısını toprağa veren ana ne yapsın? Neredeyse cezaevine konulmayan temsilcisi kalmamış bir halk ne yapsın? Dili, kimliği, kültürü yasaklı bir halk ne yapsın? Hala utanmadan bu halktan oy bekleyenler, umanlar, eminim ki avuçlarını yalayacaklardır. Bu zulüm furyası nasıl ki Nisan 2009’da start aldıysa, bunun arka planında Kürdün yerelde ezici oyla iktidar olmasında yatan korku olduğunu hepimiz biliyoruz. Yereldeki demokratik-katılımcı iktidara onay vererek statüsüzlüğe artık tek bir gün dahi tahammül etmeyeceğini gösteren Kürt halkı, özerklik talebiyle bunu tüm dünyaya duyurmuştur.


Bugüne kadar olduğu gibi Kürt, bundan sonra da onuru için; her şeyden evvel ONURu için direnecek ve haklı davasından asla vazgeçmeyecektir. Evlatlarına, gencecik yaşta toprağa verdikleri evlatlarına duydukları sevgi ve bağlılık, bu halkın asla geri adım atmamasının yegane nedenidir.


Tüm bu saldırılar, bir halkı toptan yok etme ve zındana doldurma hevesi, daha evvelkilerin olduğu gibi bugünki faşist zihniyetin de sonunu getirecektir. Kazanan demokrasi, kazanan onuru için direnen halklar, kazanan BARIŞ olacaktır!


REYHAN YALÇINDAĞ
yalcindagreyhan@hotmail.com