9 Haziran 2012 Cumartesi

Neo Faşizm!




Böyle bir ülkede yaşıyorsan eğer gazete köşesine ne yazacağım diye düşünmene hiç gerek yok! Binlerce konu var; içlerinden birini seç seç beğen!

Tam da aynı günün sabahı Van merkezli yeni bir Kürt avı başlatıldığını öğreniyoruz. Van il, ilçe belediye başkanları, il başkan ve yöneticileri ev baskınlarının ardından apar topar gözaltına alındılar. Gerekçe meşhur: KCK operasyonları!


Daha birkaç gün önce Başbakan tekrar “Van’ı, Antalya’yı, Diyarbakır’ı istiyorum” demedi mi? Bunun ardının geleceği 14 Nisan 2009’da belliydi aslında. Aralarında çocukların ve yaşlı annelerimizin de olduğu binlerce Kürt cezaevinde. AKP’nin elindeki “suç” listesini binlere çıkartabilirsiniz kolaylıkla: gazeteci olmak suç, BDP’li belediyelerin festival konserine gitmek suç, BDP il binasına girmek suç, fuhuşla mücadele konferansı düzenlemek suç, avukatlık yapmak suç, kadın kotası talep etmek suç, soysal ekoloji kavramını kullanmak suç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dava takibi yapmak suç, kadın adayları kadınların belirlemesi suç, kan davalı aileleri barıştırmak suç, aile içi şiddetle ilgili olaylara müdahil olmak suç, basın açıklaması yapmak, cenaze törenine katılmak, ana dilde eğitim hakkını istemek…. Bunların hepsi KCK iddianamelerinin dayanaklarından sadece birkaçı.


Özcesi, bu coğrafyada doğmuş olmak, Kürt olmak suç!


İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin girişindeki “bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar” maddesi sanki Kürtler ve diğer ezilen halklar için geçerli değil!


Kökeni yüzyıllara varan ve son yüzyılı da direniş, başkaldırı, mücadele ve büyük bedeller ödeyerek geçiren Kürt halkı, bu yüzyılın ilk 12 yılını da ciddi baskı, zulüm, inkar altında geçirdi. Hala Roboskî’nin kanı kurumamışken, daha dün Yüksekova’da polis kurşunuyla 17 yaşındaki Özgür Taşar katledildi. Peki sormak lazım, yaşıtları polis kurşunuyla sokakta vurulan, zındanda işkence gören, tecavüze uğrayan Kürt çocukları ne yapsın? Her gün evladını, canının yarısını toprağa veren ana ne yapsın? Neredeyse cezaevine konulmayan temsilcisi kalmamış bir halk ne yapsın? Dili, kimliği, kültürü yasaklı bir halk ne yapsın? Hala utanmadan bu halktan oy bekleyenler, umanlar, eminim ki avuçlarını yalayacaklardır. Bu zulüm furyası nasıl ki Nisan 2009’da start aldıysa, bunun arka planında Kürdün yerelde ezici oyla iktidar olmasında yatan korku olduğunu hepimiz biliyoruz. Yereldeki demokratik-katılımcı iktidara onay vererek statüsüzlüğe artık tek bir gün dahi tahammül etmeyeceğini gösteren Kürt halkı, özerklik talebiyle bunu tüm dünyaya duyurmuştur.


Bugüne kadar olduğu gibi Kürt, bundan sonra da onuru için; her şeyden evvel ONURu için direnecek ve haklı davasından asla vazgeçmeyecektir. Evlatlarına, gencecik yaşta toprağa verdikleri evlatlarına duydukları sevgi ve bağlılık, bu halkın asla geri adım atmamasının yegane nedenidir.


Tüm bu saldırılar, bir halkı toptan yok etme ve zındana doldurma hevesi, daha evvelkilerin olduğu gibi bugünki faşist zihniyetin de sonunu getirecektir. Kazanan demokrasi, kazanan onuru için direnen halklar, kazanan BARIŞ olacaktır!


REYHAN YALÇINDAĞ
yalcindagreyhan@hotmail.com

Hiç yorum yok: