21 Ağustos 2010 Cumartesi

Yaşamın yükü omuzlarında


Doğu Karadeniz kadınları, sırtlarında onlarca kilo ağırlığındaki otları taşıyor. Rize'nin İkizdere ilçesindeki bu yaşlı kadın da topladığı otları evine götürmeye çalışırken objektiflere böyle takıldı.

Batman'da Ne Oluyor?-3

 
Mayınlı yalanlar

Batman'daki olay daha önce yaşanan benzer olayları hatırlatıyor. Sason'da 9 Mayıs 2008'de minibüsün yoluna mayın konuldu, 5 köylü yaşamını yitirdi. Olayın üstü örtüldü. 9 Eylül 2009'da Başkale'de görgü tanıklarına göre 15 asker yaşamını yitirdi. Mayının TSK'ye ait olduğu ortaya çıktı. 27 Mayıs 2009'da Çukurca'da 7 askeri öldüren mayının TSK'ye ait olduğu belirlendi.

Mayınlı yalanlar

Batman olayından hareketle dikkatinizi başka bir yöne daha çekmek istiyoruz. Mayın olayı olunca hakikaten olayların nasıl çarpıtıldığını yakın tarihte gördük. Bunun için birkaç örneğe bakmakta fayda var.

Öncelikle Batman'da yaşanan bir olayı ele alalım. Sason'a bağla Yücebağ beldesinden ilçe merkezine yolcu taşıyan araç, 9 Mayıs 2008'de Yuvarlıçay Mezrası yakınlarında mayın patlaması sonucu infilak etti. Araçta bulunanlardan 5 kişi yaşamını yitirdi, 4 kişi de yaralandı. Olayın ardından vali ve askeri yetkililer olayı PKK'ye mal etti, ancak yaşamını yitirenlerin yakınları korucuları ve JİTEM üyelerini işaret etti. Başlatılan soruşturma ise adeta olayı örtbas etmeye yönelik oldu ve tatmin hiçbir sonuç elde edilemedi.

Bir diğer örnek ise askerlere yönelik mayın olayı idi. 9 Eylül 2009'da Van Başkale'de mayın patlaması sonucu 3 askerin yaşamını yitirdiği açıklandı. Genelkurmay mayının PKK'ye ait olduğunu duyurdu. Ancak PKK olayla ilgilerinin bulunmadığını açıklarken, görgü tanığı asker de mayının TSK'ye ait olduğunu ve yaşamını yitirenlerin sayısının ise gizlendiğini, gerçek sayının 3 değil, 15 olduğunu söyledi. Bu olayla ilgili olarak da hiçbir tatmin edici sonuç elde edilemedi.

Aynı şekilde 27 Mayıs 2009'da Hakkari Çukurca'da mayın patlaması sonucu 7 asker yaşamını yitirdi. Genelkurmay yine PKK'ye mal etti. Ancak daha sonra ortaya çıkan belgeler, mayının TSK'ye ait olduğunu açığa çıkardı. Genelkurmay yine tatmin edici bir soruşturma yapmadı ve ikna edici bir sonuç h‰l‰ ortada yok.

Bütün bu olaylar, yaşananların perde arkasının ne olduğunu bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Bu nedenle Batman olayının da peşin hükümler yerine detaylı incelemeler sonucunda açığa çıkarılmasına ihtiyaç duyduğunu söylemekte fayda var.

Mayınlardan aynı general sorumlu

İki mayın olayının aynı askeri yetkilinin görev alanında yer alması da dikkat çekiyor. Çukurca ve Başkale'de yaşanan iki olay da şimdi Balyoz Eylem Planı dolayısıyla hakkında tutuklama kararı bulunan Van Jandarma Kolordu Asayiş Komutanı Yurdaer Olcan'ın görev alanındaydı. Ancak Çukurca'daki olayı PKK'ye mal ederek örtbas etmeye çalıştığı ses kayıtlarıyla ortaya çıkan Olcan hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Van Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan ve askeri savcılığa devredilen Çukurca soruşturmasında Tümgeneral Gürbüz Kaya ile 20. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Zeki Es hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istenirken, Olcan'dan söz dahi edilmedi.

Bitti

Hazırlayan: Nuri FIRAT

Batman'da Ne Oluyor?-2


Dokuz soruda Batman olayı

PKK yetkililerinin ve Öcalan'ın Batman'daki olayla ilgili yaptıkları açıklamaların yanı sıra dikkat çektikleri başka önemli hususlar da bulunuyor. Bunlara da değinmekte fayda var, çünkü işin püf noktasını hakikaten burası oluşturuyor. Aşağıda soracağımız ve hâlâ yanıtları bulunamayan sorular olayın aydınlatılması açısından son derece önemlidir.
  1. Olaydan sonra askeri yetkililer olay mahallini kapatarak insan hakları kuruluşları ile sivil yetkililerin araştırma yapmasına izin vermedi. Neden?
  2. Karayılan, PKK'lilerin basmalı mayın kullanmadığını açıkladı. Ancak olayda kullanılan mayın basmalı mayın ve sivillerin olay yerinde inceleme yapmasına izin verilmemesi bu gerçeğin açığa çıkacağına duyulan kuşkudan mı kaynaklanıyor? Dolayısıyla 'Kim ve neden kullanıyor? Niçin böyle bir yerde ve böyle bir tarz uygulanıyor?'
  3. Yaşamını yitiren insanlar gece 22.00-23.00 saatleri arasında hangi gerekçeyle evlerinden çıktı? Neden bu konuda tatmin edici bir açıklama yapılmıyor?
  4. Yaşamını yitirenlerin olay yerine gitmek üzere evlerinden çıkmalarına neden olan bir telefon görüşmesinden söz ediliyor. Bu telefonu kim etti ve ne dedi? Bu çok basit sorunun yanıtı neden günlerdir verilmiyor? Devlet on binlerce kişinin telefonlarını dinliyor ve PKK'yle ilişkileri olduğu açıklanan yaşamını yitirmiş insanların telefonlarını dinlediğinden de zerre kadar kuşku yok. Durum böyleyken neden telefon kayıtları gizleniyor?
  5. Köylüler, petrol yangını sonrasında askerlere haber verdiklerini, ancak askerlerin yangına müdahale etmek için köylülerin de olay yerine gitmesi şartını ileri sürdüklerini söylüyor. Askerler neden böyle bir şartı ileri sürdü?
  6. Çeşitli ajans ve gazetelere konuşan görgü tanıkları olayın yaşandığı bölgenin askeri alan olduğunu ve 'olay yerinde günlerden beri askerlerin gezdiğini' dile getiriyor. Bu iddia neden ciddiye alınmıyor ve araştırılmıyor?
  7. Yerel basında bir süreden beri Özdemir Ailesi'nin PKK ile ihtilaflı olduğu yönünde bilinçli yayınlar yapılıyordu. Batman'da bulunan BDP'li yetkililer ile yaşamını yitirenler bu yayınların 'maksatlı ve karşı karşıya getiren bir nitelikte olduğunu' söylemişlerdi. Devlet güdümünde yapılan yayınlar acaba olaya zemin hazırlamak amacını mı taşıyordu?
  8. PKK yetkililerinden gelen açıklamaya karşılık devlet yetkilileri neden tatmin edici bir açıklama yapmaktan kaçınıyor?
  9. Türk ve Kürt basını neden bu sorular minvalinde olayın üzerinde durmuyor?

Bu sorulara yanıt bulunabildiği oranda olayın perdearkası bütün çıplaklığıyla açığa çıkabilir. Dolayısıyla olayla bağlantısı tespit edilen kim olursa olsun Kürt halkından özür dilemeli ve hesabını verebilmelidir.

Hazırlayan:
Nuri FIRAT

Yarın: Mayınlı yalanlar

Batman'da Ne Oluyor?-1


Neden gece yarısı evden çıktılar

Batman'da 4 Kürt siyasetçinin yaşamını yitirmesine neden olan patlamayla ilgili gerçekler hâlâ ortaya çıkarılmadı. PKK olayı araştırdığını açıklarken, Öcalan ise, 'Gece yarısı neden evden çıktılar?' diyerek olaydaki karanlık noktalara işaret etti

DAHA ÖNCEKİ KATLİAMLAR UNUTULMADI

HEP Batman İl Başkanı Salih Özdemir, İHD eski yöneticisi Sadi Özdemir ile kardeşi Sıtkı Özdemir ve Batman Barosu eski Başkanı Sedat Özevin'in yaşamını yitirdiği olay, anında PKK'ye mal edildi. Onlarca köylünün öldürüldüğü Güçlükonak, Çevrimli ve Beytüşşebap olayları da PKK'ye mal edilmiş, ancak sonra katliamların devlet güçlerince yapıldığı ortaya çıkmıştı.

PKK BASMALI MAYIN KULLANMIYOR

Olayda kullanılan mayın da kuşkuları iyice arttırıyor. PKK liderlerinden Murat Karayılan olayla ilgilerinin bulunmadığını belirtirken, olayda kullanılan basmalı mayın türünü de kullanmadıklarını açıkladı. PKK Lideri Abdullah Öcalan da, 'Gece yarısı neden evden çıktılar?' sorusunu sorarak olaydaki karanlık noktalara dikkat çekti.


Öcalan'dan önemli soru

Faili meçhul cinayetlerin ve akıbetlerinden haber alınamayanların ülkesi olarak nam salan ve bu yönüyle dünyanın ender ülkeleri arasındaki yerini koruyan Türkiye'de hâlâ gerçekler açığa çıkarılamıyor.

Binlerce insan öldü, binlercesi de kayıp olarak kayıtlara geçti. Devlet arşivleri açılmıyor, tatmin edici soruşturmalar yapılmıyor, aksine klişelerle olaylar geçiştiriliyor veya örtbas ediliyor.

Batman'da ağustos ayı başında meydana gelen patlama da hâlâ sırrını koruyan olaylardan birisi. Güney Raman Petrol Sahası'nda çıkan yangın sonrasında olay yerine gitmekte olan HEP Batman eski İl Başkanı Salih Özdemir, İHD eski yöneticisi Sadi Özdemir ile kardeşleri Sıdık Özdemir ve Batman Barosu eski Başkanı Sedat Özevin mayın patlaması sonucu yaşamlarını yitirdi.

Hükümet yetkilileri ile Türk basını olayı hiçbir bulgu ve araştırmaya dayandırmadan PKK'ye mal etti. Bu yaklaşım kuşkulu bir durumu ortaya koyuyordu. Çünkü yıllardan beri benzer hikayelere çok tanık olduk. Haziran 1990'da Şırnak Çevrimli köyünde 27 Kürt köylüsünün, Ocak 1996'da Güçlükonak'ta 11 Kürt köylüsünün, Eylül 2007'de Beytüşşebap'ta yine 12 Kürt köylüsünün öldürülmeleri olayları bu konuda sadece birkaç örnek olarak karşımızda duruyor. Bu olaylar için de PKK'nin yaptığı açıklanmış, ancak daha sonra ortaya çıkan bulgular olayın bizzat devlet güçlerince gerçekleştirildiğini belgelemişti.

Batman'daki olay da ilk elden hiçbir araştırmaya dayandırılmadan, sadece devlet yetkililerinin açıklamalarıyla yetinilerek PKK'ye mal edildi. Bu durum olayın perde arkasının açığa çıkarılmasını ve dolayısıyla üstünün örtülmesini beraberinde getireceği gibi, aynı zamanda bilinçli bir şekilde gerçeklerin saptırıldığını ve karalama kampanyasına alet edildiğini ortaya koyuyor.

Çevrimli, Güçlükonak ve Beytüşşebap gibi olayların da bize gösterdiği gibi bu tür olaylarda yapılması gereken ilk şey, olayın bütün detaylarıyla açığa çıkarılmasını sağlamaktır. Aksi halde zaten kara propaganda ve karalama kampanyalarının son derece etkili bir şekilde yürütüldüğü Türkiye'de gerçekler başka türlü açığa çıkarılamaz, aksine çarpıtılır ve tarih karşısında büyük bir suç işlenmiş olur.

Batman'daki olaya dönecek olursak, hâlâ yanıtlanmamış sorular olduğunu görürüz.

PKK OLAYIN NERESİNDE?

Batman'daki olayla ilgili PKK adına ilk açıklama PKK'nin önde gelen isimlerinden Murat Karayılan'dan geldi. Karayılan, olayla ilgilerinin bulunmadığını belirterek yaşamını yitirenlerin kendileriyle olan doğrudan ilişkilerini açıklayacak kadar önemli bilgiler de verdi: 'Bu olayda Kürdistan'da yürütülen demokrasi ve özgürlük mücadelesinde emek sarf eden insanlar yaşamını yitirmiştir. Salih Özdemir'i şahsen tanıyorum. 1991'den beri bazen direkt bazen de telefon üzeri görüştüğüm bu mücadelenin bir insanıdır. Muteber, demokrat, yurtsever bir insandı. Kürt siyaseti içinde yerel düzeyde değişik tutumlar, birbirine karşı farklı grupların iç mücadelesi olabilir. Ama biz hareket olarak hepsini kendi insanlarımız olarak görürüz. Salih Özdemir'in emekleri, kardeşi Sadi Özdemir'in aynı biçimde İHD içinde sarf ettiği emekler, kardeşleri Sıdık'ın da yurtsever çalışmaları bilinmektedir. Aynı biçimde Sedat Özevin de hem baro başkanlığı hem de İHD başkanlığı görevlerinde bulunmuş yurtsever bir insandır. Kürt halkının yürüttüğü özgürlük mücadelesine emeği geçen şahsiyetlerdir. Bu nedenle hareket olarak bu insanları hedeflememiz asla ve asla mümkün değildir. Hiçbir biçimde ne merkezi ne de yerel düzeyde bu insanları hedeflemek söz konusudur. Bunun çok iyi bilinmesi gerekir.'

ÖNEMLİ İKİ HUSUS

Karayılan, ayrıca oldukça önemli sorulara da işaret etmiş ve dikkat çekici bilgiler de vermişti: 'Olayın nasıl olduğu ve kimler tarafından yapıldığı ayrı bir konudur. Biz bunu araştırıyoruz ve üzerinde duruyoruz. Halen anlaşılması gereken, netleştirilmesi gereken boyutları vardır. Bir kere gerillamızın basmalı mayın koyma yöntemi yoktur. Gerillamız kontrollü olan uzaktan kumandalı yöntemi kullanır. Ama burada basmalı kullanılmıştır. 'Kim ve neden kullanıyor? Niçin böyle bir yerde ve böyle bir tarz uygulanıyor?' konusu bizim açımızdan ciddi soru işaretleridir. Kısaca üzerinde durulması ve netleştirilmesi gereken bir olaydır. Ama, hiçbir şekilde hareketimizin tasvip edeceği, meşru göreceği bir olay değildir. Kayıp veren biziz, halkımızdır. Biz bu insanlarımıza sahip çıkıyor, özgürlük yolunun bir yolcusu ve demokrasi mücadelesinin şehitleri olarak görüyoruz. Yanlışlık yapılmıştır, hata yapılmıştır, işin içinde farklı bir durum da olabilir. Bu ayrı bir konudur. Hiç kimse bu olayı halkımızın temiz ve meşru özgürlük mücadelesine karşı kullanmaya kalkmamalıdır.'

Karayılan'ın bu açıklamalarında iki önemli husus öne çıkıyor:

1- İşin içinde farklı durumların ve dolayısıyla 'bir hatanın' söz konusu olabileceğini dile getiriyor. Bunun için de kendilerinin bir araştırma yapacaklarını belirtiyor. Yapılacak araştırmanın sonuçlarını beklemekte fayda var.

2- Olayda kullanılan mayının türüne ilişkin açıklama ise işin asıl püf noktalarından birisini oluşturuyor. Bu konunun araştırılması ise sivil toplum kuruluşlarına ve devlet yetkililerine düşüyor.

'PKK İLE İLİŞKİLİYDİLER'

Karayılan'ın dile getirdiği hususları ve işaret ettiği soru işaretlerini bir kenara bırakıp başka bir açıklamaya daha bakalım. Yine PKK'nin önde gelen isimlerinden Mustafa Karasu, Özgür Politika gazetesinde yayınlanan yazısında şunları dile getirmişti: 'Raman bölgesindeki petrol yangınından sonra yaşanan patlamada 4 yurtsever demokrat yaşamını yitirdi. Bunlardan Salih Özdemir 30 yıldan fazladır PKK ile ilişki içinde olan yurtsever bir demokrattı. Batman'da PKK ile ilk ilişkilenen insanlardan biridir... Kendisini her zaman PKK'nin bir sempatizanı olarak görmüş ve ona göre davranmıştır. Ben kendisiyle ilk defa zindanlarda baskılar biraz hafifleyince görüşme imkanı olunca tanıştım. Birkaç defa açık ve kapalı görüşmemize gelmişti... 3-4 yıl önce dağlara, yanımıza geldi; birkaç gün yanımızda kaldı. Batman'daki çalışmalar ve kendisinin katılımı konusunda bilgi vermeye ve tartışmaya gelmişti. Bu tartışmalardan sonra daha moralli ve istekli bir biçimde döndü.'

Bu yazılanlardan da anlaşılacağı üzere yaşamını yitirenler, özellikle Salih Özdemir, PKK ile ilişkili bir isim. PKK yetkilileri de kendilerine yönelik suçlamalar karşısında Özdemir'in ilişkilerini açıklamak zorunda kalmış görünüyorlar. Böylece olayın bilinçli bir şekilde kendilerine mal edildiğini, 'PKK'nin kendi yandaşlarını bile hedef alacak kadar ileri gittiği' yönündeki karalama kampanyasını bu açıklamalarla boşa çıkarmaya çalıştıkları anlaşılıyor.


PKK araştırıyor

Bütün bu hususlardan sonra PKK'nin olayı ciddiye aldığını ve araştırdığını görüyoruz. Özellikle olayın kim veya kimler tarafından yapıldığını ortaya çıkarmak için her yönlü (hem kendileri hem de devlet açısından) araştırmalarının devam ettiği anlaşılıyor. Bu husus öncelikle önemli ve dikkate alınmalı. Çünkü PKK'nin kendileriyle bağlantılı olan olaylar konusunda açık davrandığını çeşitli defalar gördük. Öcalan'ın özellikle 'çeteler' olarak ifade ettiği bazı PKK'lilerin sivillere yönelik saldırıları karşısındaki tutumu kamuoyunca biliniyor. Bu açıdan PKK'nin yapacağı araştırmanın sonucu son derece önemli ve bir yargıya varmadan önce bu hususun dikkatle takip edilmesi gerekiyor.


Öcalan ne diyor?

PKK Lideri Abdullah Öcalan da avukatlarıyla yaptığı görüşmede konuya dikkat çekmiş ve şunları dile getirmişti: 'Bu Batman meselesi nedir? Karanlık bir olaya benziyor. Çok yönlü araştırmak gerekir. PKK'nin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Komplo olabilir. Batman'da vurulan bir şeyh vardı. Bu aileler ile özel olarak ilgilenilmelidir. Bu oyuna gelmemeleri konusunda uyarılmalılar. Bu konuda diğer aile ve aşiretler de aydınlatılsın, bilinçlendirilsin. Uyanık olsunlar. Bu olay söylediğim gibi bir komplo olabilir ve yeni bir faili meçhuller süreci de başlayabilir. Salih Özdemir ve diğer hayatını kaybedenleri de saygıyla anıyorum... Bu olayda özellikle o arkadaşların evden çıkış gerekçesi ortaya çıkarılmalıdır. Daha önce de söylemiştim; tanınan şahsiyetler geceleri zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalı, tek başına dolaşmamalı.'

Öcalan da Karayılan ve Karasu gibi olayın perde arkasına dikkat çekiyor ve Karayılan'ın ortaya attığı soru işaretlerine bir yenisini ekliyor: Gece yarısı neden evden çıktılar?

Hazırlayan:
Nuri Fırat

Yarın: Dokuz soruda Batman olayı

Katalonya Anayasasi-2

Yeni_Özgür_Politika Katalonya anayasasının 29.maddesine göre Özerk Hükümet bir Parlamento, Özerk Hükümet Başkanı, Yürütme Kurulu yani Hükümetten oluşur.
Parlamento Katalonya halkını temsil eder ve yasama gücünü uygular, bütçeyi onaylar, siyasi ve hükümet fiilini teşvik ve kontrol eder. Türkiye’deki Demokratik Özerklik tartışmalarına bilimsel bir boyut katabilmek amacıyla İspanya’daki özerk bölgelerden biri olan Katalonya’nın anayasasının ikinci bölümünü yayınlıyoruz. Böylesi bir somut belge üzerinden yapılacak tartışmaların daha verimli geçeceği umuduyla, anayasanın çevrilmesinde emeği geçenlere teşekkür ederiz:

Madde 17

1.Ülke içi sağlık meseleleriyle ilgili temel mevzuatı geliştirmek ve uygulamak Katalonya Özerk Hükümet’in sorumluluğundadır.
2.Sosyal Güvenlikle ilgili olarak, aşağıdaki konuları yerine getirmek Katalonya Özerk Hükümet’in sorumluluğundadır:
a) Sosyal Güvenliğin ekonomik organizasyonunu oluşturan yasalar hariç Devletin temel mevzuatını geliştirmek ve uygulamak.
b) Sosyal Güvenliğin belirtilen ekonomik organizasyonunu yönetmek.
3.Özerk Hükümet ecza ürünleri üzerine Devlet mevzuatının uygulanması için de sorumludur.
4.Katalonya Özerk Hükümet’i sınırları içerisinde bu amaçlar için yukarıda belirtilen tüm hizmetlerle bağlantılı konuları düzenleyebilir ve yönetebilir ve Sağlık ve Sosyal Güvenlik konularıyla bağlantılı kurumlar, organizasyonlar ve vakıfları teftiş eder. Devlet kendisine bu Madde’de yer alan görev ve güçlerini uygulayabilme olanağı sunan inceleme olanaklarını kendisi için saklı tutar.
5.Katalonya Özerk Hükümet’i Sağlık ve Sosyal Güvenlik meselelerinin tüm dahil olanların ve yasalara göre kurulacak İşçi Sendikaları ve İşveren Derneklerinin demokratik katılım kriterlerinde ön görebilecek güçlerin uygulanmasını uyarlar.

Madde 18

Yargının yönetimi, askeri yargı hariç, ile ilgili olarak bu Özerk Hükümet’in sorumluluğundadır:
1.Yargının Organik Yasalarının ve Yargı Genel Konseyinin Devlet Hükümetine tanıdığı veya verdiği tüm güçleri uygulamak.
2.Katalonya yargı kurumlarının ayrım sınırlarını oluşturmak ve her birinin sandalye sayısını belirlemek.
3.Yaygın yasanın ve geleneksel mahkemelerin organizasyonuna ve yargıçlarının ve yargının Organik Yasası uyarınca tüm vakalarda mahkemelerin oluşturulmasına katkıda bulunmak.

Madde 19

Barselona içerisindeki mevcut Mahkemelerin birleşeceği Katalonya Yüksek Yargı Mahkemesi kendi sınırları içerisindeki alandaki yargı kurumunu oluşturur ve bu mahkemedeki tüm yargısal başvurular bu Mevzuat uyarınca ve Anayasa’nın 152. Maddesi’ne göre görülür.

Madde 20

1.Katalonya’daki yargı yetkilileri aşağıdaki konulara bakar:
a) Yeniden inceleme ve Katalan Sivil Yasası ile ilgili Yüksek Mahkeme’ye yapılan başvurular da dahil her konu ve derecedeki tüm sivil davalar. 
b) Yeniden inceleme ve Yüksek Mahkeme’ye yapılan başvurular hariç her konu ve derecedeki cezai ve sosyal davalar.
c) Mevzuatın Özerk Bölge Toplumunu ilgilendirdiği konularda kanunlar Yürütme Kurulu yani Hükümet veya Özerk Hükümet Yönetimi tarafından karara bağlandığı her konu ve derecedeki idari davalar ve kanunlar Katalonya’daki Devlet Yönetimi tarafından verildiği ilk başvurular.
d) Katalonya’daki farkı yargı organları arasındaki yargısal sorunlarda.
e) Tapu Sicil Kaydına erişmesi gereken spesifik olarak Katalan yasasına atıfta bulunan belgelerin sınıflandırılması ile ilgili başvurular.
2.Uygun olması durumunda diğer konularda başvuru Anayasa Mahkemesi’ne yapılabilir. Bu tarz başvurular Yüksek Mahkeme veya Devlet Yasasına göre yeniden inceleme başvuruları da dahil uygun olan diğer başvuruları da kapsar. Anayasa Mahkemesi Katalan Mahkemeleri ve İspanya’nın geri kalanın bölgelerindeki mahkemelerin güç ve yargı yetkisini etkileyecek sorunlarına ilişkin anlaşmazlıkları da çözer.

Madde 21

1.Katalonya Yüksek Mahkemesi Başkanı, Yargı Genel Kurulu tarafından önerildikten sonra Kral tarafından atanır. Özerk Hükümet Başkanı Resmi Gazete’de böylesi herhangi bir randevunun yayınlanması emrini verir.
2.Katalonya Yüksek Mahkemesi’nin mahkemelerin, yargıçların ve sekreterlerinin atanması Yargı Genel Kurulu’nun organik yasalarında belirlenen şekilde gerçekleştirilir.

Madde 22

Özerk Hükümet’in talebi üzerine yetkili kurumlar Yargı Organik Yasası uyarınca Katalonya Yargı Yönetimi hizmetindeki Mahkemeler, Yargıçlar, Yargı Sekreterleri ve diğer görevlilere ilişkin boş kadroları doldurmak için halk yarışması ve sınavları düzenler.

Madde 23

1.Katalonya Yargı Yönetimi hizmetindeki Mahkemeler, Yargıçlar, Yargı Sekreterleri ve diğer görevlilere ilişkin boş kadroları doldurmak için halk yarışması ve sınavlar Yargı Genel Kurulu ve Yargı Organik Yasalarında belirtildiği şekilde yapılır. Katalan yasasına ilişkin özel bilgiler tercih sebebi olur. Hiçbir koşul altında temel noktalarda istisna yapılamaz.
2.General yasalar uyarınca Cumhuriyet Savcılığı’nın düzenlenmesi ve yürütülmesi yalnızca Devletin sorumluluğundadır.

Madde 24

1.Devlet yasaları uyarınca kamu noterleri ile Tapu Sicil ve Ticari Siciller, Özerk Hükümet tarafından atanacaktır. Noterlik gibi kadro adayları ister Katalonya sınırları içerisinde ister İspanya’nın diğer yerlerinde bu işi icra ediyor olsun eşit olarak görülecektir. Yarışma ve sınavlarda Katalan yasasına ilişkin özel bilgi kıstas olacaktır. Hiçbir koşul altında temel noktalarda istisna yapılamaz.
2.Özerk Hükümet bu Mevzuatın 18. Maddesi’nin 2. paragrafının uygulanmasından doğan hükümleri uyarlamak için Tapu Sicil ve Ticari Sicillerin sınırlarını sabitleme faaliyetlerine katılır. Devlet yasasının hükümleri uyarınca Özerk Hükümet noterin yetki sınırları ve noterlerin sayısına ilişkin sınırları belirleme sürecine de katılır.

Madde 25

1.Yukarıdaki Maddelerde ve bu Mevzuatın diğer maddelerinde değinilen tüm güçler Katalonya sınırlarına atıfta bulunuyor şekilde anlaşılacaktır.
2.Yargı yetkisinin kullanmasıyla ilgili olarak Özerk Hükümet davaya uygun olarak yasama gücü, düzenlemeler yapma ve inceleme de dahil yürütme yetkisine sahiptir. Bu Mevzuatın 11. Maddesinde beyan edilen atıflar veya diğer hükümlerinin benzer özelliği olması durumunda uygulama Devletin geliştirdiği yasamadaki kanunlar ve düzenlemelere tabi olacaktır.
3.Katalonya Özerk Hükümet’i organizasyonunda bu Mevzuatla kendisine atfedilen işlevleri yerine getirebilmek uygun hizmetleri içerir.

Madde 26

1.Yalnızca Özerk Hükümet’in yargı yetkisine giren konularda, Katalan yasası Katalonya sınırları içerisinde diğer yasalara tercih edilir.
2.İlgili konuda Katalan yasasının olmaması durumunda, Devlet yasası bütünleyici temelde uygulanır. 3.Medeni yasanın belirlenmesinde, Devlet Katalan medeni yasasının normlarına riayet eder.

Madde 27

1.Yalnızca Özerk Hükümet’in yargı yetkisine giren yönetim ve hizmet hükümleri Özerk Yönetim Toplumu mutabakatlarıyla sonuçlandırılabilir. Bu mutabakatlar Katalonya Parlamentosu tarafından onaylanmalı ve “Cort Generals”a iletilmelidir ve bu bildirimden otuz gün sonra yürürlüğe girer, belirtilen süre içerisinde mahkeme gönderilen konusunun içeriği temelinde aynı fikirde olmazsa, mutabakatın bir işbirliği olarak mutabakat bu Madde’nin ikinci paragrafından belirtilen sürece tabi tutulur.
2.“Corts Generals”ın öncelikli yetkiyi aldığında diğer Özerk Yönetim Topluluklarıyla da mutabakat iş birliği kurabilir.
3.Katalonya Özerk Hükümet’i bu Mevzuata göre şu ana kadar belirtilen yetki alanlarını etkileyen konulara ilişkin uluslararası sözleşme ve anlaşmaların uygulanması için gerekli tedbirleri alır.
4.Katalanca diğer bölgeler ve toplulukların mirası olduğundan, akademik ve kültürel kurumların yapabileceği bağlantı ve yazışmalara ek olarak, böylesi özerk alanların olduğu ve böylesi toplulukları bulunduğu yerlerde böylesi sözleşme veya anlaşmalar Devletle muhtemel kültürel ilişki kuracağından Özerk Hükümet Hükümet’ten sonuca varması talebinde bulunabilir ve, gerekli durumlarda, yetki için “Corts Generals”a başvurabilir. 5.Özerk Hükümet sözleşme ve anlaşmaların sonucu hakkında ve şu ana kadar kendi çıkarını etkilendiğinden Gümrük mevzuatı kanunları hakkında da bilgilendirilir.

Madde 28

1.Özerk Hükümet Hükümet’ten bu Mevzuat’ta öngörülmeyen güçlerinin aktarılmasını veya havale edilmesi talebinde bulunabilir.
2.Özerk Hükümet ayrıca “Corts Generals”dan yalnızca Devletin yargı yetkisine giren konularda çerçeve yasanın Anayasa’nın 150. maddesinin 1. paragrafına göre böylesi yasaların geliştirilmesine ilişkin yasama gücünün açıkça Özerk Hükümet’e verilmesini de talep edebilir.
3.Yukarıda belirtilen talepler ve spesifik durumlarda Özerk Hükümet’in hangi kurumunun yetkilendirileceği veya görev alacağına ilişkin yetki Katalonya Parlamentosuna verilmiştir.

BÖLÜM İKİ:
Özerk Hükümet

Madde 29

1.Özerk Hükümet bir Parlamento, Özerk Hükümet Başkanı, Yürütme Kurulu yani Hükümetten oluşur. 2.Anayasa ve bu Mevzuat uyarınca bu kurumların çalışmasını Katalonya yasaları düzenler.

Kısım I
Parlamento

Madde 30

1.Parlamento Katalonya halkını temsil eder ve yasama gücünü uygular, bütçeyi onaylar, siyasi ve hükümet fiilini teşvik ve kontrol eder ve Anayasa ve bu Mevzuat uyarınca Parlamento’nun onaylayacağı yasa ve Anayasa ile kendisine sunulan diğer güçleri yetkileri uygular.
2.Parlamento dokunulmazdır.
3.Parlamento binası Barselona kentindedir fakat yasalarda belirtilen durumlar ve ifade edilen şekilde diğer kentlerde de oturum gerçekleştirebilir.

Madde 31

1.Parlamentonun onaylayacağı seçim yasasına göre Parlamento evrensel, özgür, eşit, doğrudan ve gizli oy esasına göre dört yıllık dönem için seçilir. Seçim sistemi nispi temsil olur ve Katalonya bölgesindeki tüm alanların eşit temsilini de olanaklı kılar.
2.Katalonya Parlamentosu üyeleri görevlerini yerine getirirken verecekleri oylar ve görüşlerinden dolayı dokunulmazdır.
Parlamento üyeleri seçili bulundukları süre boyunca suç işlerken yakalanmadığı sürece Katalonya sınırları içerisinde işledikleri suçlardan dolayı gözaltına alınmaz ve tutuklanmaz. Parlamento üyelerinin iddianamesi, gözaltına alınması, sorgulanması ve yargılanması konusundaki kararlar her türlü durumda Katalonya Yüksek Yargı Mahkemesi’nin sorumluluğundadır. Katalonya bölgesi dışında yaşanacak cezai sorumlulukta Devlet Anayasa Mahkemesi’nin Suç Birimi önünde aynı koşullar gerekir. 3.Milletvekilleri zorunlu buyruklarla sınırlandırılmaz.

Madde 32

1.Parlamentoda bir Başkan, bir Başkanlık Konseyi ve Daimi Komite olur. Parlamento’nun resmi kuralları bileşimini ve seçimini düzenler.
2.Parlamento faaliyetlerini genel oturumlar ve komiteler şeklinde yürütür. Daimi komiteler yasama süresince birleşik oturumun görüş bildirme ve onaylama çağrısına zarar vermeden yasalar oluşturabilir ve onaylayabilir.
3.Resmi kurallar Parlamento’da Grup oluşturmak için gerekli minimum milletvekili sayısını, bunların yasama sürecine müdahale biçimini ve komite sözcülerinin işlevlerini belirler, Parlamentodaki gruplar üye sayılarının oranına göre tüm komitelerde yer alır.
4.Parlamento olağan ve olağanüstü oturumlar şeklinde toplanır. Olağanüstü oturum çağrısı Daimi Komite’nin kabul etmesi veya Milletvekillerinin dörtte birinin talebi veya resmi kurallarla belirlenecek sayıda Parlamento Grubunun talebi ile Başkan tarafından yapılır. Parlamento Özerk Hükümet Başkanı’nın talebiyle de olağanüstü oturumlar gerçekleştirir.
5.Hem birleşik oturumda hem de komitelerde alınan kararların geçerli olması için, bu kararların meclis üyelerinin çoğunluğunun katıldığı yasal toplantılarda ve yasalar ve parlamento resmi kuralları yeter sayısı için daha fazla kişiyi gerektirmediği durumlarda toplantıya katılanların çoğunluğunun kabul etmesi ve onaylaması gerekmektedir.
6.Yasa yapma hakkı Milletvekilleri, Yürütme Kurulu yani Hükümetin ve Katalan yasasınca oluşturulacak kurallarla Katalonya sınırlarındaki belediye üstü alanları temsil eden siyasal oluşumlardadır. Katalonya Parlamentosuna yasa teklifi sunma ile ilgili popüler inisiyatif Anayasa’nın 87.3. Maddesinde sunulan organik yasa hükümleri uyarınca Parlamento tarafından yasa ile düzenlenecektir.

Madde 33

1.Katalonya Parlamentosu yasama güç ve yetkisini yasa taslakları hazırlayarak kullanır. Bu yetki “Cort Generals” tarafından beklenmedik durumlarda Devlet Hükümeti’ne yetki aktarımıyla ilgili Anayasa’nın 82, 83 ve 84. Maddelerinde belirtilen koşullarda Yürütme Kuruluna yani Hükümete aktarılabilir. 2.Katalonya yasaları çıkarıldıktan sonraki on beş günlük süre içerisinde Resmi Gazete’de yayınlanması emrini verecek olan Özerk Hükümet Başkanı tarafından Kral adına ilan edilir. Yasalar Resmi Gazete’de yayınlandıkları gün yürürlüğe girer. Resmi İspanyolca versiyonu Özerk Hükümet tarafından hazırlanır.

Madde 34

Aşağıdaki hususlar da Katalonya Parlamentosu’nun sorumluluğundadır:
1.Özerk Hükümet’i, Senato’da temsil edecek senatörleri atamak. Bu atamalar Parlamento’daki her grubun milletvekillerinin sayısal oranında katılımla ve bu amaçla yapılan özel oturumda yapılır. Bu Madde hükümlerine göre atanacak senatörler Katalonya Parlamentosu’nun üyesi olmalıdır ve milletvekillikleri sona erdiğinde Anayasa’nın bu konudaki koşullarının dışında senatörlük görevleri sona erer.
2.Kanun tasarıları Parlamento Başkanlık Konseyi’ne sunulmalıdır ve bu taslakları savunmakla sorumlu maksimum üç Parlamento Üyesi aday gösterilmeli.
3.Devlet Hükümetinden kanun tasarısını kabul etmesini talep etmek.
4.Anayasaya uygun olmayan durumlarla ilgili başvuru yapmak ve Anayasanın 161. Maddesinin c) paragrafının 1. noktasında atıfta bulunulan anlaşmazlıklarda Anayasa Mahkemesi önüne çıkmak.

Madde 35

Parlamento Anayasanın 54. Maddesiyle sağlanan kuruma zarar vermeden ve onunla koordinasyon içerisinde insanların temel hakları ve kamu özgürlüklerini savunmak ve bu bağlamda Özerk Hükümet’in yönetim aktivitelerini teftiş edebilecek bir Ombudsman atayabilir. Bu organizasyonu ve ombudsmanın rolünü Katalonya yasası oluşturacak.

Kısım II
Başkan Madde 36

1.Başkan Parlamento tarafından ve üyeleri arasından seçilir ve Kral tarafından atanır.
2.Özerk Hükümet Başkanı Yürütme Kurulu yani Hükümetin fiilini yönetir ve koordine eder ve Özerk Hükümet’in en büyük organını ve Katalonya’daki Devletin normal organını temsil eder.
3.Başkan yürütmeye ilişkin işlevlerini geçici süreyle Meclis üyelerinden birisine verebilir.
4.Başkan siyasi olarak her durumda Parlamentoya hesap verebilir durumda olur.
5.Katalonya yasası Başkanın seçilme biçimi, kendisinin kişisel statüsü ve yetkilerini belirler.

Kısım III
Yürütme Kurulu yani Hükümet

Madde 37

1.Yürütme ve idari işlevlerle yönetim organı olarak Kurul oluşumunu, atama, üyelerinin kovulması ve yetkilerine ilişkin statü ve tarzını belirleyecek Katalonya yasası ile düzenlenir.
2.Kurul her bir Meclis üyesinin kendi bölümünün işletilmesine ilişkin doğrudan sorumluluğuna zarar vermeden siyasi açıdan Parlamentoya karşı bir bütün olarak sorumludur.
3.Kurulun binası Barselona kentindedir ve yerinden yönetim yetkiyi dağıtma ve işlevlerin koordinasyon kriterleri temelinde kurumları, hizmetleri ve bağlı bulunanları Katalonya’nın farklı yerleşim yerlerinde oluşturulabilir.
4.Hükümetin Yürütme Kurulu ve Özerk Hükümet’in Yönetiminden çıkan tüm yasalar, düzenlemeler ve kanunların Resmi Gazete’de basılması gerekir. Kararların bu şekilde basılması Özerk Hükümet’in tüm kuralların ve yasalarının geçerliliği ve yürürlüğe girmesi için yeterli olur. İspanya’nın Resmi Gazetesi’ndeki basımıyla ilgili Devlet kanununda ne belirtiliyorsa ona bağlı kalınır.

Madde 38

Özerk Hükümet’in Başkanı ve Meclis üyeleri Parlamento üyeleri seçili bulundukları süre boyunca suç işlerken yakalanmadığı sürece Katalonya sınırları içerisinde işledikleri suçlardan dolayı gözaltına alınmaz ve tutuklanmaz. Bu kişilerin iddianamesi, gözaltına alınması, sorgulanması ve yargılanması konusundaki kararlar her türlü durumda Katalonya Yüksek Yargı Mahkemesinin sorumluluğundadır. Katalonya bölgesi dışında yaşanacak cezai sorumlulukta Devlet Anayasa Mahkemesi’nin Suç Birimi önünde aynı koşullar gerekir.

Madde 39

Kurul Anayasaya uygun olmayan durumlarla ilgili başvuru yapabilir. Kendi inisiyatifleri veya Parlamentonun izni alınarak Anayasanın 161. Maddesinin c) paragrafının 1. noktasında atıfta bulunulan anlaşmazlıklarda Anayasa Mahkemesi önüne çıkabilir.

Kısım IV
Özerk Hükümet üzerindeki kontrolü uygulamak

Madde 40

1.Katalonya yasaları idari yasa başvurularından muaf olacak ve anayasaya uygunlukları açısından sadece Anayasa Mahkemesinin kontrolüne tabi olacak.
2.İdari yasa yetkisi ile ilgili başvurular kanunlara ve mutabakatlara ve Özerk Hükümet’in yürütme ve idari kurumlarınca yapılan yasalara karşı yapılabilir.

Madde 41

Önceki Maddenin 1. paragrafındaki hükümlere zarar vermeden, Katalonya yasası Katalan Parlamentosunda görüşülme ve onaylama için ele alınan Hükümet’in veya hükümet dışı yasa tekliflerinin bu Mevzuata uygunluğu ile ilgili, işlevi yasalarla belirlenerek, görüş bildirecek bir danışma birimi oluşturup, bu organın işlevini denetler. Özerk Hükümet’in Yürütme Kurulu’nun yani Hükümetinin veya Katalonya Parlamentosu’nun anayasaya uygun olmayan kararlarıyla ilgili başvuruyu sunmanın ön koşulu belirtilen organın tavsiyesi ile olur.

Madde 42

Bu vesileyle Anayasanın 136. Maddesi ve 153. Maddesinin d) paragrafına zarar vermeden Katalonya Emekli Sandığı kurulur.
Bu kurumun organizasyonunu Katalonya yasası düzenler ve Özerk Hükümet’in hesap geçerliliği için güvencesi, kuralları ve prosedürlerini oluşturur. Bu yasa onay için Parlamentoya sunulmalıdır.

BİTTİ

Başbakan’ın Kahvaltı Davetinden İzlenimler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açılım sürecini tartışmak için sanatçılara yaptığı çağrı, toplantı öncesinde kamuoyunda çok yankı buldu. Kimlerin katılacağı, neler söyleneceği, hatta ne yenip içileceği bile tartışma yarattı.
Bu yazıda, hem açılım sürecine dair görüşlerimi hem de Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun müzik çalışmalarında faaliyet gösteren biri olarak katıldığım bu toplantıya dair izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım. Aynı gün konserimiz olduğu için toplantının tamamını takip edemedim; gözlemlerimin eksik olduğunu da eklemek isterim.
Açılım mı?
Başbakan açılış konuşmasına, sanatın toplum üzerindeki birleştirici etkisine, politikanın soğuk diline, siyasetçilerin yitirdiği duyarlılıklara değinerek başladı. Ne kurşun seslerinin ne de politik nutukların ezgileri bastırmaya yeteceğini ifade etti; sanatçılara ülke meselelerine el atmaları, ellerini taşın altına koymaları çağrısında bulundu. ''Sevginin, hoşgörünün, karşılıklı anlayışın, diyalogun, birbirine saygının hâkim olduğu bir dünyayı hep birlikte imar etmek mümkün. Hükümet olarak yegâne çabamız budur.'' diye devam etti Erdoğan.
Aslında, yaz aylarında “Kürt Açılımı” olarak başlatılan süreç savaşın bitebileceği umutlarını yeşertmişti içimizde. Oysa, bugün gelinen nokta sadece endişelerimizin artmasına vesile oldu: “Kürt Açılımı”, “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” adını alırken ülkemizde beraberlik ve kardeşliğe tamamen tezat olaylar yaşanmaya başladı. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında masal çağındaki çocuklar bir bir tutuklanarak cezaevlerine yollanmaya devam etti; yine “terörle mücadele” kisvesi altında Kürt siyasetçiler, kadınlar toplu halde gözaltına alınıp tutuklandı; askeri operasyonlar sonrasında ölüm haberleri gelmeye devam etti. Televizyonlar vaktiyle yürürlükte olan Kürtçe şarkı söyleme yasağının artık çok gerilerde kaldığını bas bas bağırırken pek çok Kürt müzisyen Kürtçe şarkı söylediği için yargılandı, yargılanmakta. Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasıyla birlikte, seçilmiş belediye başkanları, belediye çalışanları da tutuklular kervanına dahil edildi. Kürtlere adeta şu mesaj veriliyordu: “Siyaset alanında size yer yok.”
Sanatçılar “Açılım” İçin Neler Söyledi?
İşte bu gelişmelerin gölgesinde geldi Başbakan’ın sanatçılara açılımı değerlendirmek amacıyla yaptığı toplantı çağrısı. Ben de bu karanlık tablo karşısındaki endişelerimi dile getirmek, sözümü söyleyebilmek amacıyla davette yerimi aldım (BGST’nin kaleme aldığı mektubu [1] Erdoğan’a ilettim; söz aldığımda da kısaca salonda bulunanlar için özetledim).
Toplantıda Erdoğan, sanatçılara barış için elini taşın altına koyma çağrısı yaparken biz de başladık hükümetin elini taşın altına koyması için yapması gerekenleri anlatmaya:
İlk sözü alan Ali Rıza Binboğa; "Doğrularınızın yanında, yanlışlarınızın karşısında olacağımızı bilmenizi isterim." dedi ve “Artık barış istiyoruz." talebiyle tamamladı sözlerini.
Kıraç; binlerce insanımızı kaybettiğimizi ve kaybetmeye de devam ettiğimizi hatırlattı. Bunun artık son bulmasını istedi.
Ermeni bir anne ile Karadenizli bir babanın çocuğu olan Özdemir Erdoğan; bu birlikteliğin ürünü olmanın çok değerli bir şey olduğunu ve birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeniz gerektiğini ifade etti.
“Kürt, Türk, Çerkez, Ermeni, ... tüm kültürler bu ülkede birlikte yaşıyor” demenin artık yeterli olmadığını söyleyen Yavuz Bingöl, birlikte yaşam için hükümetin Kürt meselesini çözmek zorunda olduğunu, cesur davranması gerektiğini ve işe faili meçhul cinayetleri çözerek başlanabileceğini belirtti. “En önemlisi de bizleri 12 Eylül darbe anayasasından kurtarmanız olacaktır; değiştirin artık bu anayasayı." dedi.
Hakan Peker; “ Bu ülkede 30 yıldır yaşanan savaşı sonra erdirecek devlettir.” diyerek görevi başındaki Kürt belediye başkanlarını tutuklayıp "açılım"dan bahsetmenin inandırıcı olmadığını söyledi ve ekledi: “Benim hakkım olan, Kürt dostlarımın da hakkı olmalı."
Zerrin Özer’e göre ise dünyadaki en büyük meselelerden biri "sevgi", bir diğeri ise "haklar"dı. 'Hak verilmez, alınır' sözü yerine 'hak istenmez, verilir' sözünün yerleşmesini istiyordu. Sırf Alevi olduğu için konserlerine izin vermeyen belediyeler olduğunu söyleyerek yaşadığı mağduriyeti hepimizle paylaştı.
Arif Sağ; Tekel İşçileri'nin yaşadığı mağduriyete değindi. Bu mağduriyetlerin sonlandırılması için Başbakan’ın elini taşın altına koymasını istedi.
Rojîn; Terörle Mücadele Kanunu mağduru çocukların derhal salıverilmesini istedi ve hazırladığı dosyayı başbakana iletti.
Emel Sayın; "açılım" konuşulmaya başlandığından beri aklında olan bir projeyi bizlerle paylaştı: Klasik Musiki'ye gönül vermiş Ermeni bestekârlarımızın bestelerinden oluşan, içinde Ermenice şarkıların da olduğu bir albüm yapmak ve Erivan'da bunun konserlerini vermek. Devletin bu projeyi desteklemesinin gerçek bir barış mesajı olacağını ekledi.
Toplantıda "devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü"nden bahsedenler de oldu, sessiz kalıp sadece dinleyenler de… Toplantıdan umut ve kızgınlık karışımı duygularla ayrıldığımı söyleyebilirim. Umutluydum; çünkü “açılım” adı altında yapılanların pek çok müzisyeni rahatsız ettiğini gördüm. Kızgınlığımsa bu rahatsızlıkları yaşayanlar olarak bir araya gelip çoğalamayışımızdan, sesimizi güçlü bir şekilde duyuramayışımızdandı. Sanat alanına çeşitli düzeylerde katkı sunan bizler, birbirimiz için niye hâlâ bu kadar erişilmeziz? Niye birbirimize destek verip daha çok çabalamıyor, birlikte barışın sesini yükseltemiyoruz? Aslında aktivisti de olduğum Barış İçin Sanat Girişimi (www.barisicinsanat.org) gibi platformların çoğalmak, “barış” talebimizi yaygınlaştırmak için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Yeter ki, farklı disiplinlerinden birçok sanatçıyı bir araya getirebilen bu tür zeminleri etkin bir şekilde değerlendirebilelim.
Türkiye’de yaşanan savaşı hâlâ bir “terör ve güvenlik sorunu” olarak gören ve bu çerçevede askeri ve siyasi operasyonlar yürütmeye devam eden bir devleti barışa zorlamak, bir araya gelip çoğalmakla mümkün olacak. Silahlar susmadan, cezaevlerindeki Kürt çocuklar ve siyasetçiler serbest kalmadan, anadilini özgürce kullanma, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü garanti altına alan ve etnik aidiyeti, inancı, sınıfı, cinsiyeti, cinsel yönelimi farklı tüm kimliklere eşit mesafede yaklaşan bir anayasa topluma yayılarak oluşturulmadan barış ve özgürlükten bahsedilebilir mi? Peki bizler, toplumu barışa ikna etmek için neler yapacağız? Milyonların barışı istemesini sanatın gücüyle nasıl sağlayacağız? Biz elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz. Yeter ki ellerimiz kelepçelenmesin, sesimiz bastırılmasın.

Feryal Öney
27 Şubat 2010

Evrim sürecinde AKP'nin açmazı...

Türkiye'nin her şeye rağmen evrim geçirmekte olduğu düşünceme okuyucum da katılıyor mu? 'Evet' içerikli bazı tepkiler aldım ama bu bir ölçü değil. Çünkü söz konusu olan sınırlı sayıda bir kitle...
Militer güçlerin şiddet seçeneğinden vazgeçmeyerek genelde topluma, özelde Kürtlere karşı suç işlemeye devam ettiği koşullarda 'evrim geçiriyor/değişiyor' düşüncesi, pek iyimser, hatta yanılgılı bulunabilir.
Ancak okuyucum da biliyor ki...
Her zorlu süreç, her olumsuz gelişme ve olay, kendi içinde olumlu öğeler de taşır; besler, büyütür. Hiçbir değer, karşıtı olmadan, karşıtını barındırmadan gelişemez.
Bugün de böyle bir süreci yaşıyoruz...
Çözüm, her zamankinden çok daha gözle görülürdür.
* * *
Önceki yazılarımda da değinmiştim, tekrarlama ihtiyacı duyuyorum:
Uzun vadeli kesintisiz savaşlar/çatışmalar dönemi kapanmıştır. Devlet de, PKK de savaşı bir biçimde 'zamana yayıyor' ve sınırsız şiddet kulvarına girmekten kaçınıyor.
Bunun anlamı şudur:
Yöntem olarak siyaset, şiddetin önüne geçerek daha etkili hale gelmiştir.
İbre askeri değil, siyasal olana kaymıştır. 'Demokratik saha' kazanmanın da, kaybetmenin de ana halkası olmuştur. Zaman zaman askeri olan öne çıksa da belirleyici olmayacaktır.
Bu durumda yeni bir rol tanımı yapmanın zamanıdır.
Siyaseti şiddetten arındırırken, başta Kürt sorunu, toplumsal sorunların hangi argüman, araç, yöntem ve ilişkiler zemininde çözüleceğini belirlemek gerekir.
* * *
Burada iktidar olarak AKP'nin en büyük açmazı 'Kürt sorunu' konusunda yaşadığı 'algısal hata'dır. Kürt sorununu toplumsal sorunların bir katmanı değil; 'sorunların çözümüne engel yapay (öznel) olgu', bir 'güvenlik hadisesi' olarak görmesi yaşanan tıkanmanın da ana sebebidir.
AKP'nin bilinçaltında Kürt sorununu PKK ile özdeşleştiren, varlığını PKK'ye bağlayan kodlanmış fikri kalıplar ve bu kalıpların yönettiği/yön verdiği tepkiler vardır.
Bu da 'PKK'nin bitirilmesi, tasfiye edilmesi üzerinden Kürt sorununu ortadan kaldırma' gibi bir tutuma yöneltiyor...
Algısal hata, pratik politik hatayı tetikliyor ve AKP'yi değişim düzleminin dışına itiyor.
AKP danışmanlarının refere ettikleri şey -ki buna sonraki yazımda daha geniş yer vereceğim-, 'Kürt sorunundan kurtulmak (çözmek değil) istiyorsan, önce PKK'den kurtul'dur.
AKP için PKK, Kürt sorunundan daha öncelikli bir konudur.
PKK, toplumsal bir olgu olan Kürt sorunundan daha öncelikli ise, kaçınılmaz olarak yöntem de siyasal değil askersel olacaktır.
AKP'nin şiddet seçeneğiyle bir türlü vedalaşmayışının altında da bu hakikat vardır. PKK 'birincil öncelik' oldukça bu durum devam edecek, AKP şiddetle yollarını ayırmayacaktır.
* * *
AKP'nin bir diğer açmazı da toplumsal değişim sürecinde kalıcılıkları bulunmayan CHP ve MHP gibi ulusçu (milliyetçi) kesimler karşısında yaşadığı korkudur.
Oysa bu kesimler spesifik olarak hakim ve 'yükselişte' gibi görünseler de; genel süreç ve demokratik değerler perspektifinden bakıldığında güç kaybediyor.
AKP politik korku, hesap ve kaygılarının bu eğilime oturttukça daha da bocalayacak, daha tutarsız ve tanınmaz hale gelecektir.
Tabii sorun sadece bu da değildir. Özellikle Kürt sorununda yürüttüğü baskıcı ve tutarsız politikaların nedenlerini de sorgulamak gerekir.
Buna da sonraki yazımda değineceğim...
Bir önceki yazıma okuyucu katkısı...
İsmail Kayis Ateş: Bazıları buna eksen kayması da dediler. Ya doğru algılayamadılar ya da işlerine geldiği gibi yorumladılar. Türkiye evrim geçiriyor tezine katılıyorum. Çünkü daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Hem içerden gelişen Kürt mücadelesi hem de dışarıda hızla değişen dünya dengelerine karşı daha fazla dayanması olasılığı kalmadı. Bir yerde yırtılma gibi bir değişim söz konusu.
Yıldız Öztürk: İyi bir yorum olmuş. Ama devlet fiziki evrim geçirebilirde yapı düşünce ve mantıksal evrim geçirmesi çok uzak kalıyor bana göre...

Delil Karakocan

AB’nde radikal fişleme

Ne zamandır vurgularım, bu gidişle Türkiye Avrupalılaşmayacak, Avrupa Türkiyelişecek diye. Nitekim Avrupa Birliği’nin neoliberal dönüşümü, demokratik hakların giderek daha çok budanması ve militaristleştirilmesi bu söylemimi kanıtlar düzeyde. AB’nin nasıl bir dönüşüm içerisinde olduğu ve Avrupa toplumlarının, yavaş yavaş ısınan suda kalan kurbağa gibi, nasıl dönüşümleri kabullenmeye alıştırıldıklarına dair sayısız örnekleri her gün incelemek olanaklı.
Federal Parlamento’daki DIE LINKE grubunun verdiği bir soru önergesi, bu örneklerden bir tanesini daha ortaya çıkartıyor. Soru önergesini kaleme alan milletvekillerinden Ulla Jelpke, AB’nin şu an hazırlamakta olduğu devasa Fişleme Bankasının bir nevî »Düşünce Polisi« gibi yapılanacağını söylüyor. Gerçekten de AB elitlerinin planları, George Orwell’in ünlü »1984« romanını aratmayacak cinsten.
2005 Aralık’ında yapılan AB Zirvesi’nde karar altına alınan Fişleme Bankası, planlara göre »radikal unsurlar« hakkında bilgi toplayacak ve neonaziler, »islamistler« ve küreselleşme karşıtlarına kadar hemen her kesimi içerecek. AB’nin »Radikalleşme ve şiddet yatkınlığı süreçleri üzerine bilgi ve datalar toplama enstrümanı« olarak nitelendirdiği Fişleme Bankası, bu gidişle toplum çoğunluğunu fişleyecek.
Almanya Anayasası’nda olduğu gibi, diğer AB üyesi ülkelerin anayasalarında da güvence altına alınan Kişisel Bilgilerin Korunma Hakkı’nı bertaraf eden uygulamaya göre, »aşırı sağa, aşırı sola, islamistlere veya küreselleşme karşıtı hareketlere üye olduğu tahmin edilen« ve Fişleme Bankasına »radikaller« kategorisinde mimlenen kişiler, bu şekilde AB’nin »radikalleştirici süreç ve faktörleri daha iyi anlamasına yardımcı olacaklar«mış. Fişleme Bankasında bunun için zanlı olacağı tahmin edilen kişi hakkında yanıtlanması gereken 70 soru geliştirilmiş. Bunlar arasında kişinin »adı, soyadı, cinsiyeti, doğum yeri« gibi soruların yanısıra, kişinin »ekonomik durumu«, »psikolojik emareleri« veya »sosyal çevresi« gibi sorular da yer almakta.
AB üyesi bir ülkenin vatandaşı olsun olmasın, suç işleyebileceği varsayılan veya örneğin neonazilere karşı yürütülen bir eylemde oturma blokajlarına katılan kişiler gibi sosyal ve toplumsal direnişlere katılanlar hakkında da toplanan bu bilgiler, gûya »teröre karşı verilen mücadele« kapsamında sadece polis teşkilatlarına, güvenlik güçlerine ve gizli servislere değil, aynı zamanda »radikalleşmeye, radikal kadrolaşmaya ve terörizme karşı mücadele yürüten bütün kuruluşlara« verilecek. AB’nin herhangi bir yerinde küreselleşme karşıtı veya antiırkçı bir eyleme katılanlar, AB çapında »radikal« olarak fişlenecek ve sonuçta »terör zanlısı varsayımı« ile bilinen muamelelere tabi tutulacak.
Sayıları giderek artan özel güvenlik şirketleri de Fişleme Bankasının bilgilerini alabileceklerinden, örneğin fişlenmiş bir kişinin herhangi bir şirkette işe alınması dahi sorun olabilecek. Benzer bir uygulama bir dönemlerin Soğuk Savaş Almanya’sında yürürlükteydi. Antikomünizmin zirve yaptığı dönemlerde yürürlüğe sokulan »Radikaller Yönergesi« nedeniyle örneğin Alman Komünist Partisi üyelerinin posta memuru dahi olmaları yasaklanmıştı. Bu yönergeye karşı verilen uzun süreli mücadeleler sonucunda yönerge kaldırılmış, ama üye olmasa da, komünistlere yakın olduğu bilinen yüzlerce insan mağdur olmuştu.
Görüldüğü kadarıyla bugün, »yılanın başı küçükken ezilmeye«, yani ulusal yasaların üzerinde olan AB kararı ile benzeri bir toplumsal karşı çıkışın önüne geçilmeye çalışılıyor. AB, »radikalleşen veya radikalleştirici mesajların yayılmasına katılan« kişileri fişleyerek, şimdiden neoliberal dönüşüme ve militarstleşmeye karşı oluşabilecek toplumsal direnç mekanizmalarının önüne set çekmek istiyor.
Bugün genellikle »islamistler«, »terörizm« gerekçeleriyle AB toplumlarına kabullendirilmeye çalışan Fişleme Bankası gibi uygulamaların, yarın toplumun genelini kapsayacağı güç gibi açık. Ki bunun bir çok örneği var: Örneğin Almanya’da 1996’da »radikal Kürt gruplarını engellemek« amacıyla çıkarıldığı iddia edilen bir çok yasanın, yürürlüğe girer girmez, sadece Kürt gruplarına değil, sendikal hareketin de bir çok eylemine yönelik olduğu ortaya çıkmıştı.
Özcesi, AB’nde gerçekleşen ve planlanan uygulamalara bakılınca, Orwell’in 1984’ü pek hayal ürünü gibi görünmüyor. Hani, Türkiye’ye AB üyeliği ile demokrasi gelecek düşüncesinde olanlara bir hatırlatayım dedim.


Dipsiz Kuyudaki Irak!

Irak’ta tüm yollar çıkmaz sokağa varmaya başladı. Yapılan seçimlerden sonra siyasi bir uzlaşmanın olmaması Irak Anayasasına göre...
Irak’ta tüm yollar çıkmaz sokağa varmaya başladı. Yapılan seçimlerden sonra siyasi bir uzlaşmanın olmaması Irak Anayasasına göre yönetime el koyma hakkı cumhurbaşkanlığına  geçti. Ancak Kürtler için bu bir şans değil tuzaktır...

Irak’taki kriz sadece bir uzlaşmanın sağlanmaması değil aynı zamanda mevcut iktidarın iktidarı bırakmama mücadelesidir. Maliki bu yasal süreci doldurmanın peşine düştü ve doldurdu. Şimdi El-Irakiye cumhurbaşkanına kendi yetkisini devreye koymasını istemektedir. Oysa bu yöntem Kürtlere altın tepside sunulan bir iktidar değil tam anlamıyla beladır!
 Şayet Kürtler yasal zemini kullanıp Maliki’yi devirmeye kalkarlarsa karşılarında bölgelerinin de içinde yer aldığı kaosu bulurlar. El-Irakiye’nin istediği Kürt-Şii savaşından kendine Irak’ın iktidarını ganimet olarak elde etme çabasıdır.
 Ne var ki; kontrolü içerinin inisiyatifine geçmeyen Irak’ın sürgün dengeleri bu işi daha büyük bir kaosa sürmektedir. Ülkenin en kalabalık sandalye sayısına sahip partinin lideri Mukteda El-Sadır’ın bir dönem İran’da kaldıktan sonra Türkiye'ye geçtiği ardından da şimdilerde Suriye’de çeşitli kulisler yaptığı görülüyor. İlginç olan ise artık kulislerle diplomasinin Irak için karışıklığıdır. Irakta ağırlığı olan dengelerin komşu ülkeleri koridor olarak kullanmaları, hükümeti oluşturmak için oluşturulan kulislerin (güya iç dengelerin) önünde duran bu devletlerin sert diplomasi duvarına çarpmaktadırlar.
 Görüşüne başvurduğumuz ve ziyaret sırasında görüşmelere katılan bir yetkili ''ABD Savunma Bakanlığının ziyaretinde Irak yönetiminin herhangi bir önerisinin getirilmediğini'' dile getiriyor. Tabi ki savunma bakanlığının bir öneri ya da kararı getirdiğinde grup toplantılarında açık ifade edip etmeyeceği ayrı bir referans noktası ama gerçekte ABD'nin Irak yönetimini geçici teknokratlar ya da BM'nin müdahale edeceği (ki bu da geçici olur) bir düzeyde güç olmayacak bir iktidarı tetikleyebilir isteyebilir. Irak’ta Şiilerin iktidarda olamama olasılığının nerdeyse hiç olmadığı bir durumda ABD İran’a karşı duruşunda kendi iktidar formülü olmaması durumunda Irak yönetimini uluslararası bir kurumun 'inisiyatifine' terk edebilir.
 ABD'nin kendi seçeneğini doğrudan dayatmaması kendi seçeneğinden yoksun olduğu anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye başta olmak üzere birçok devlet ABD'nin istemlerine bölgesel biçim kazandırmaktadır.
 Model Ortaklık tartışmaları sadece Türkiye'ye sunulmuş bir proje değil aslında ABD birçok devletten kendi projelerine kılıf olmayı teklif etmektedir. Bu hareketlilik Kürtlerinde içinde olduğu yeni denklemlere neden olabilir. 
 Böyle bir formülasyonda hiç olmazsa güçlü bir devletin olanaklarıyla Şiiler İran’a destek veremez durumda olurlar.
 Adından söz ettiğimiz geçici yönetim tayini, uygulaması karşılığında Kürtler Kerkük konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalırlar. Mevcut durumda bile 140. madde üzerinde temel çelişkiler bulunmaktadır. Kimine göre geçici ve yürürlüğe konulan referandum maddesinin son yürürlük tarihinin geçtiği görüşü hakimken Kürt hukukçu ve siyasetçiler ise tersine referandum gerçekleşmediği için yasa geçerliliğini kaybetmemiştir. Ancak bunun Federal Irak mahkemesine taşınması için bile yasama yürütmedeki aksaklıkların giderilmesi gerekeceği kesindir.
 Kürtler kendilerine sunulmaya çalışılan geçici yönetim formülünü elbette haklı olarak ret ederken diğer taraftan Irak’ta gerçek bir uzlaşının çıkmaması durumunda en fazla mağdur olacakları bir süreçle karşı karşıyadırlar. Özellikle her kesin bir birlerine kendi sorun ve çelişkilerini pazarladıkları bir süreçte çelişkiler Kürt Bölgesine kaydırılabilinir, hassas bölgelerde Arap-Kürt çatışmasına doğru bir süreç baş gösterebilir.
 Konfüçyüs mezarlıkta gördüğü bir kadına sorar; 'yine kimin yasını tutuyorsun?' diye.
 Kadın: -Kaplanlar bir oğlumu daha parçaladı.
 Konfüçyüs: -Peki mademki kaplanlar oğlunu parçalıyor ne duruyorsun bu bölgede?
Kadın: Bu bölgede yönetim diğer bölgelere rağmen daha iyi… Der.
Konfüçyüs; kötü bir yönetimin yırtıcı hayvanlardan daha tehlikeli olduğunu bu olayla göstermeye çalışmaktadır. Kürtlerde her ne kadar büyük acılar yaşamışlarsa da kendi taleplerine daha yırtıcı davranan yönetimlerin oyunlarıyla karşı karşıyadırlar.
 Belki de en büyük gerçek şudur karmaşıklıkların bitmeyeceği bir coğrafyada Kürtlerin kendi öz gücünün tüm ihtimallere rağmen örgütlülüğüdür. Hiç bir şey Kürtlerin kendi siyasal, ekonomik, askeri örgütlüğü kadar Kürtler için garantör değildir! 

 Ozan Erdem

Katalonya Anayasasi-1

Yeni_Özgür_Politika Katalonya’lılar yasayı şöyle tanımlar; ‘’Bu Yasa Katalonya kolektif kimliğinin ifadesidir ve bölgenin kurumlarını ve İspanya’nın diğer bölge ve uluslarıyla olan özgür dayanışması çerçevesinde Devlet ile olan ilişkisini tanımlar. Bu dayanışma tüm İspanya halklarının özgün birlikteliğinin garantisidir’’ der.
Türkiye’deki Demokratik Özerklik tartışmalarına bilimsel bir boyut katabilmek amacıyla İspanya’daki özerk bölgelerden biri olan Katalonya’nın anayasasını yayınlıyoruz. Böylesi bir somut belge üzerinden yapılacak tartışmaların daha verimli geçeceği umuduyla, anayasanın çevrilmesinde emeği geçenlere teşekkür ederiz: Katalan halkı demokratik özgürlüklerine kavuşma sürecinde kendi özerklik kurumlarını da geri kazanıyor.
Anayasa’nın İspanya’yı oluşturan tüm ulus ve bölgelerine tanıdığı ve garanti ettiği özerklik hakkını kullanan Özerk bir Topluluk kurma arzusunu dile getirir.
Katalonya’nın özgürlüğünü kazandığı bu onurlu anda bunun olanaklı olmasına yardım eden, katkı sunan erkekler ve kadınlar takdir edilmeli.
Bu Yasa Katalonya kolektif kimliğinin ifadesidir ve bölgenin kurumlarını ve İspanya’nın diğer bölge ve uluslarıyla olan özgür dayanışması çerçevesinde Devlet ile olan ilişkisini tanımlar. Bu dayanışma tüm İspanya halklarının özgün birlikteliğinin garantisidir.
Katalan halkı özgürlük, adalet ve eşitliği kolektif yaşamlarının en üstün değerleri olarak deklere eder ve Katalonya’da yaşayan ve çalışan herkes için makul, saygın bir yaşam standardı sağlayacak uzun bir gelişim süreci gerçekleştirme arzularını ifade eder.

Katalonya’nın kolektif özgürlüğü temel haklara ve bireylerin, halkların kamu özgürlüklerine riayet edilmesi vurgusu yapan uzun bir tarih ki bu da geleceğe bakan demokratik bir toplumun yaratılmasını olanaklı kılmak için Katalan halkının devam ettirmek istediği bir tarihtir-bağlantısıyla Özerk Hükümetin kurumlarında kendisini ifadesini bulur.

Bu prensiplere sadık kalmak ve Katalonya’nın vazgeçilmez özerklik hakkının hayata geçmesi için aşağıda yer alan Yasa’yı Katalan Parlamentosu üyeleri önerir, Vekiller Kongresi Anayasa Komitesi kabul eder ve Katalan halkı tekrar teyit eder ve Katalonya Meclisi onaylar.

Genel hükümler
Madde 1
1.Bir millet olarak Katalonya, Anayasa ve kurumsal normunun temeli olan bu Yasa uyarınca özerkliği yerine getirmek için kendisini Özerk bir Topluluk olarak oluşturur.
2.Özerk Hükümet Katalonya özerkliğinin politik olarak etrafında örgütlendiği bir kurumdur.
3.Özerk Hükümetin gücü Anayasa, bu Yasa ve halktan gelmektedir.

Madde 2
Özerk bir Topluluk olarak Katalonya’nın bölgesi bu Yasa yayınladığında Barselona, Girona, Lleida ve Tarragona illerinin oluşturduğu alandır.

Madde 3
1.Katalonya’ya özgü dil, Katalancadır.
2.İspanya Devletinin resmi dilinin İspanyolca (Castilian) olması gibi Katalanca Katalonya’nın resmi dilidir.
3.Özerk Hükümet her iki dilin bilinmesini sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alarak ve bu dillerin Katalonya vatandaşlarının hak ve görevleri bakımından tam eşitliğini mümkün kılacak koşulları yaratarak her iki dilin normal ve resmi kullanımını garanti eder.
4.Aran Vadisi dili öğretilecek ve özel bir itina gösterilip ve koruma altında olacak.

Madde 4
Katalan bayrağı sarı zemin üzerine dört kırmızı çizgidir.

Madde 5
1.Katalonya Özerk Hükümeti bölgesel organizasyonunu kendi yerel yönetim teşkilatı olan bölgeler ve ilçelere („comarques“) böler buna karşın daha geniş idari ilçeler de oluşturabilir.
2.Bölgesel birimler kasaba planı ve metropol faktörlerine dayanarak oluşturulabilir, bazı birimler işlevsel doğaya veya spesifik amaçlara göre de olabilir.
3.Bu Yasa uyarınca Katalonya’nın bölgesel organizasyonunu çeşitli bölgesel birimlerin özerkliğini garanti eden bir Parlamento Yasası düzenler.
4.Anayasa’nın 137. ve 141. maddeleri uyarınca, Devletin faaliyetlerinin uygulanması için, yukarıda geçen paragrafların şartları ilin lokal bir birim ve bölgesel bir bölüm olarak organizasyonu konusunda önyargı olmadan yorumlanır.

Madde 6
1.Bu Yasa’nın amaçları için Katalanların siyasi statüsünü Devletin genel kuralları uyarınca yasal olarak Katalonya’nın herhangi bir bölgesinde ikamet eden tüm İspanyol vatandaşlarına tanır.
2.Yurtdışında ikamet eden İspanyol vatandaşı Katalanlar da son yasal ikamet yerlerinin Katalonya’da olması ve durumlarının kanıtını İspanya Konsolosluğu’na vermek koşuluyla bu Yasa’da belirtilen siyasi haklardan yararlanır. Onların soyundan gelenler de böyle bir talepleri olması durumunda Devletin Yasasında belirlenen şekilde bu haklardan yararlanır.

Madde 7
1.Özerk Hükümetin yasaları ve yönetmelikleri Katalan medeni yasasıyla birlikte, kişisel statü veya bölge dışı doğasının diğer yasaları başlığı altında yer alan belirli vaka, durumlardaki istisnaların haklarını çiğnemeden tüm bölgede yürürlüktedir.
2.İspanyol uyruğuna sahip yabancılar yasal olarak Katalonya’da ikamet ederken aksini istediklerini ifade etmedikçe Katalan medeni yasasına tabi olur.

Madde 8
1.Katalonya vatandaşları Anayasada belirtilen hak ve görevlere sahiptir.
2.Bireylerin ve grupların tam gelişimini ve tüm vatandaşlarının siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal yaşama katılımını kolaylaştırma durumunu önleyebilecek veya alıkoyabilecek her türlü engeli kaldırmada etkin ve gerçek olabilecek bu kişilerin kendi yetki alanındaki özgürlük ve eşitlik gibi koşullarını geliştirmek bir Kamu otoritesi olarak Özerk Hükümetin sorumluluğundadır.

BİRİNCİ KISIM
 Özerk Hükümetin Yetkisi

Madde 9
Özerk Hükümet aşağıdaki konularda tek yetkilidir:
1.Bu Yasa çerçevesinde özerklik kurumlarının organizasyonu.
2.Katalan medeni yasasının korunması, değiştirilmesi ve geliştirilmesi.
3.Usul hukuku ve Katalonya’nın maddi hukukun belirgin özelliklerinden veya Özerk Hükümet organizasyonunun özel karakteristiğinden kaynaklı doğan idare usulüyle ilgili yasalar.
4.Kültür
5.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 28. noktasında belirtilen hükümleri çiğnemeden tarihi, artistik, anıtsal, mimari, arkeolojik ve bilimsel miras.
6.Arşivler, kütüphaneler, müzeler, gazete kütüphaneleri ve diğer kültürel referans merkezleri Devletin kontrolü altında değildir. Müzik Konservatuarları ve Güzel Sanat hizmetleri Özerk Topluluk yararınadır.
7.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 15. noktasında belirtilen koşulları çiğnemeden araştırma. Merkezi Katalonya’da olan Akademiler.
8.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 18. noktasında belirtilen koşulları çiğnemeden Yerel Hükümet. Bölgelerin sınırlarının ve resmi isimlerinin ve diğer yerlerin isimlerinin değiştirilmesi.
9.Bölgesel ve kıyı şeridinin planlanması, konut ve kasaba planlaması.
10.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 23. noktasında belirtilen hükümler uyarınca ağaçlık, orman kaynakları ve hizmetleri, hayvancılık alanları, çayırlar, özel olarak korunan doğal ve dağlık alanlar.
11.Bu Yasanın 17. maddesinde belirtilen koşulları göz önünde bulundurarak sağlık.
12.Turizm
13.Yasal olarak Devletin genel çıkarına olarak sınıflandırılmayan veya icra edilmesi diğer bir Özerk Topluluğu etkilemeyen kamu işleri.
14.Rotaları tamamen Katalonya bölgesinde bulunan yollar ve otoyollar.
15.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 20 ve 21 noktalarında belirtilen hükümleri çiğnemeden Demiryolları, karayolu, deniz, nehir, halat taşımacılığı; limanlar, helikopter alanları, havaalanları ve Katalonya’nın Meteoroloji Hizmeti. Taşımacılık hizmetleri için merkezler ve yükleme terminalleri kiralamak.
16.Su tamamen Katalonya’nın içerisinde aktığı her zaman hidrolik projeleri, kanallar ve sulama işleri; üretim tesisleri, enerjinin dağıtımı ve taşımacılık bölgenin dışında sonlanmıyor ve kullanımı diğer bir il veya Özerk Topluluğu etkilemiyorsa bu işin yürütülmesi; kaynak, termal ve yer altı suları. Tüm bunlar Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 25. fikrasında belirtilen hükümleri çiğnemeyecek.
17.İç sularda balık avlama, kabuklu deniz havyanı endüstrisi, su kültürü, avlanma ve gölde balık avlama.
18.El sanatları
19.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 16. noktasında belirtilen hükümleri çiğnemeden eczacılıkla ilgili düzenlemeler.
20.Ticari mevzuat uyarınca mal ve güvenlik ticareti için merkezlerinin oluşturulması ve planlanması.
21.Ticari mevzuat uyarınca kooperatifler, Sosyal Güvenlik sistemlerinde yer almayan hayır toplulukları ve diğer kooperatif dernekleri.
22.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafının 10 noktasında belirtilen hükümleri çiğnemeden Emlak Odaları, Ticaret Odası, Sanayi ve Sevkiyat.
23.Anayasanın 149. maddesinin 36. maddesinin hükümlerini çiğnemeden Mesleki Birlikler ve dereceli nitelikli mesleklerin icrası.
24.Faaliyetleri esas itibariyle Katalonya’da olan eğitim, kültür, sanat, yardım, refah veya benzeri mahiyetteki vakıflar ve dernekler.
25.Sosyal yardım.
26.Gençlik.
27.Kadının durumunun geliştirilmesi.
28.Medeni, ceza ve cezaevi mevzuatına sürekli riayetle birlikte reşit olmayanların korunması ve himayesi.
29.Spor ve boş vakit.
30.Spesifik sektörler ve medya için Devlet tarafından kabul edilen yasaları çiğnemeden reklamcılık.
31.Eğlence.
32.Devlet sisteminin yardım amaçlı bahisleri (spor toto) dışında kumarhaneler, oyun ve iddia.
33.Özerk Hükümetinin yararına olan istatistikler.
34.Bu Yasada açıkça ifade edilen diğer meseleler ve Devletin Anayasa aracılığıyla Özerk Hükümete devrettiği benzer içerikteki konular Özerk Hükümet tek yetkili olduğu konulardır.

Madde 10
1.Aşağıdaki konularda mevzuat geliştirmek ve uygulamak Devletin temel mevzuatı çerçevesinde ve uygun olduğunda, orada belirtilen şartlarda Özerk Hükümetin sorumluğundadır:
1.Yargı sistemi ve Özerk Hükümetin sorumluluğu sistemi ve kamu çalışanlarının Kanununa ek olarak Özerk Hükümete bağlı kamu organları.
2.Özerk Hükümetin yetki alanındaki zorunlu kamulaştırma, idari sözleşmeler ve imtiyazlar.
3.Kamu sektörünün gerekli kaynaklarını ve hizmetlerini özellikle tekel durumlarında muhafaza etme ve genel çıkarlar öyle gerektirdiğinde özel şirketlerin denetlenmesi. 4.Kredi, bankacılık ve sigorta planlaması.
5.Maden ve enerji organizasyonu.
6.Koruma için ek standartlar sunan Özerk Hükümetin güçlerini çiğnemeden çevrenin korunması.
7.Balıkçılığın planlanması.

2.Anayasanın 149. maddesinin 1. paragrafın 18. noktasında ve 92. maddesinin 3. parafında değinilen hükümler uyarınca Katalonya alanındaki Şehir Kadastro sistemi mevzuatını geliştirmek Özerk Hükümetin sorumluluğundadır, bu kadastrolara yetki vermek Devletin sorumluluğundadır.

Madde 11
Devlet yasamasını aşağıdaki alanlarda uygulaması Özerk Hükümet sorumluluğundadır:
1.Cezaevleri
2.Çalışma işleri, güçlerin göz önünde bulundurulması, çalışma ilişkileri açısından Devletin yürütme seviyesindeki bu alanda Devlet’in inceleme gücüne zarar vermeden yargı ve mevcut hizmetler. Ülke içindeki ve dışındaki nüfus hareketi konusunda Devlet yasalarının bu konularla ilgili koyduğu tüm yasalara zarar vermeden Devlet tüm güçleri muhafaza eder.
3.Telif hakkı ve patentler.
4.Kambiyo acenteleri, aracı firmalar ve ticari acentelerin. Uygun olduğunda ilgili sınırı oluşturarak müdahale etmek.
5.Ağırlıklar ve ölçüler. Kalite ölçüleri.
6.Katalonya’da düzenlenen uluslararası fuarlar.
7.Devlet bu yönetimi kendisi için ayırmadığında Devlet yönetimi altındaki müzeler, arşivler ve kütüphaneler.
8.Devlet doğrudan yönetimlerini kendisi için ayırmadığında genel çıkar olarak sınıflandırılan limanılar ve hava limanları.
9.Anayasa’nın 149. Maddesinin 1. paragrafının 21. noktasında değinildiği gibi böylesi bir ulaşım Devlete ait altyapılardan etkilenebilecek olsa bile, Devleti kendisi için ayırabileceğinden dolayı böylesi doğrudan uygulamaya zarar vermeden, çıkış ve varış noktaları Özerk Yönetim Toplumu sınırları içerisinde olan malların ve yolcuların ulaşımını planlamak.
10.Denizlerde kurtarma çalışması ve Katalan kıyısındaki Devletin sınırlarındaki sularda sanayi atıklarının ve kirleticilerin dökülmesi.
11.Özerk Hükümet’in yargısı bünyesinde olacağından bu Mevzuatta açıkça belirtilen sorular ve Devlet tarafından organik bir yasa ile aktarılabilecek bu doğa.

Madde 12
1.Devletin genel ekonomi aktivitesi ve para politikasının planlanması ve temelleri uyarınca, Anayasa’nın 38 ve 131 Maddelerinin hükümleri ve 149 Maddenin 1. paragrafının 11. ve 13. noktaları kapsamında aşağıdaki alanlarda tek yargı kararını vermek Özerk Hükümet’in sorumluluğundadır:
1.Katalonya’daki ekonomik aktivitenin planlanması.
2.Devlet yasalarının güvenlik, sağlık veya askeri çıkar gerekçeleri yüzünden her ne belirlediği konusunda ve madenler, hidrokarbonlar ve nükleer gücün tabi olacağı endüstrilerle ilgili düzenlemelere zarar vermeden sanayi alanı. Dış teknolojinin ithal edilmesi yetki gücü tamamen Devletindir.
3.Sanayi sektörlerinin yeninden yapılanması için Devlet tarafından hazırlanan planların Katalonya’da geliştirilmesi ve uygulanması.
4.Tarım ve hayvancılık çiftçiliği.
5.Fiyatlar ve rekabetten koruma mevzuatı ile ilgili genel politikaya zarar vermeden iç ticaret ve tüketici ve kullanıcının korunması.
6.Şirket, kamu ve ülke sınırları içerisinde kredi kurumları ve mevduat bankaları.
7.Bu Mevzuat kapsamındaki diğer yasalarda kadar ön görülmediği için Özerk Hükümet’in kamu ekonomi sektörü.
2.Özerk Hükümet uygun durum ve aktivitelerde Devletin kamu ekonomi sektörünün yönetimine de katılır.

Madde 13
1.Özerk Hükümet bu Mevzuat çerçevesinde ve burada özellikle belirtilmeyen konularla ilgili olarak 1.29 Anayasa’nın 149. Maddesinde sunulan Organik Yasa’ya göre Özerk Polis Kuvvetleri oluşturabilir.
2.Özerk Hükümet’in Özerk Polis Kuvvetleri aşağıdaki işlevlere sahiptir:
a) Mülklerin ve kişilerin korunması ve yasa ve düzenin devam ettirilmesi.
b) Özerk Hükümet’in bina ve tesislerinin savunulması ve korunması.
c) Geriye kalan işlevleri Organik Yasa’nın bu Maddesinin 1. paragrafında belirtilmiştir.
3.Özerk Polis Kuvvetlerinin genel olarak yönetiminin gerçekleştirilmesi ve Lokal Polis Kuvvetlerinin koordine edilmesi Özerk Hükümet’in sorumluluğundadır.
4.Devleti kontrolündeki Devlet Güvenlik Güçleri ve Özel Birlikleri limanlar, havalimanları, kıyılar ve sınırlar ve gümrüklerin korunması gibi ekstra ve toplum doğasının üzerindeki polis hizmetleri, İspanyolların ve yabancıların ulusal ülke sınırlarına giriş ve çıkışlarının kontrol edilmesi, yabancıların ikamet, ülkeden iadesi ve sınır dışı edilmesi, göç ederek gelmesi ve gitmesi, pasaportları, kimlik kartları, silah ve patlayıcıların taşınması, Devletin mali olarak korunması, kaçaklılık ve vergi dolandırıcılığı ve Anayasa’nın 104. Maddesi ve bunu daha da geliştiren Organik Yasa ile doğrudan güvenlik kuvvetlerine verilen diğer işlevler ile ilgili tek sorumludur.
5.Bu işlevi yerine getiren Yargı Polisi ve Özel Birlikler Anayasa’nın 126. Maddesinde beyan edilen işlevler ve usul kanunlarında sunulan koşullar uyarınca Hakimlere, Mahkemelere ve Cumhuriyet Savcılıklarına bağlıdır.
6.Bu vesileyle Özerk Hükümet Polis Kuvvetlerini ve Devlet Güvenlik Güçleri ve Özel Birliklerinin aktivitelerini koordine etmek için Devlet Hükümetinden ve Özerk Hükümet’ten yeterli temsilcinin katılmasıyla Güvenlik Konseyi oluşturulur.
7.Güvenlik Konseyi amirleri Devlet Silahlı Kuvvetlerinin Şefleri ve Görevlilerinden atanacak olan Polis Kuvvetlerinin ve Özerk Hükümet’in Polis Kuvvetlerinde hizmet ederken bu Maddenin 1. paragrafından değinilen Organik Yasa’da veya Devlet Hükümet’inin belirleyebileceği durumda ve kurulacak olan idari durumda yer alacak olan ve de bu durumda askeri yasaya tabi olmayacak olan Özel Birliklerin Tüzük, Düzenlemeleri, personeli, bu kuvvetlerde çalışacak kişi sayısı ve işe alınmasını belirler. Silah ruhsatlarıyla ilgili sorumluluk her türlü durumda yalnızca Devlette olacaktır.

Madde 14
1.Kendisine Anayasa ile verilecek güçleri kullanarak ve yargıyı uygulayarak, Hükümet önceki Maddede belirtilenler de dahil tüm hizmetlerin kontrolünü alacaktır ve Güvenlik Güçleri ve Özel Birlikler Özerk Hükümet’in Polis Kuvvetlerine atfedilen işlevlere göre aşağıdaki durumlara müdahale edebilir:
a) Özerk Hükümet tarafından müdahale etmesi istenildiğinde. Müdahale Özerk Hükümet‘in talebi ile sonlandırılır.
b) Devletin çıkarının ciddi şekilde tehlikeye düşürüldüğünü düşünmeleri durumunda Güvenlik Konseyi’nin onayıyla kendi inisiyatifleri doğrultusunda.
Acil durumlarda Devlet Güvenlik Güçleri ve Özel Birlikler Anayasa Mahkemesi’ne (Corts General) rapor edecek olan Devlet Hükümeti’nin sorumluluğu bünyesinde müdahale edebilir. “Corts General” anayasal prosedürler vasıtasıyla onlara verilen güçleri uygulayabilir.
2.Devletin alarm, istisnalar ya da kuşatma durumu ilan etmesi halinde, olay bu tür meseleleri düzenleyen yasama uyarınca olursa tüm Polis Kuvvetleri ve Özel Birlikler sivil veya askeri yetkililerin doğrudan emri altında olur.

Madde 15
Anayasa’nın 27 Maddesinin hükümlerine ve söz konusu belgedeki 81. Maddenin ilk paragrafı uyarınca bunu geliştirebilecek olan Organik Yasalar veya Anayasa’nın 149. Maddesinin 1. paragrafının 30. fıkrasınca devlete yüklenilen kuvvetler ve bunun düzgün uygulanması ve korunması için gerekli incelemelere ön yargılı olmaksızın yargı yetkisi alanındaki eğitim tüm kapsam, seviye, derece, tür ve özelliklerdeki eğitimi düzenlemek ve yönetmek tamamen Özerk Hükümet’in yargı yetkisindedir.

Madde 16
1.Devletin temel yasaları çerçevesinde, Radyo ve Televizyon Yasal Statüsünü düzenleyen yasa tarafından kurulan koşullar ve vakalar açısından radyo ve televizyon basın sistemi mevzuatını geliştirmek ve uygulamak Özerk Hükümet’in sorumluluğundadır.
2.Devletin temel yasaları çerçevesinde basın sistemi ve genel olarak sosyal iletişim için tüm medya yasasını geliştirmek ve uygulamak da Özerk Hükümet’in sorumluluğundadır.
3.Bu maddenin yukarıda değinilen paragraflarda belirtilen koşullarda Özerk Hükümet kendi televizyonunu, radyosunu ve basınını ve genel olarak amaçlarını başarmak için sosyal iletişim için tüm medyayı düzenleyebilir, oluşturabilir ve sürdürebilir.

Yarın:Özerk Hükümet