Irak’taki kriz sadece bir uzlaşmanın sağlanmaması değil aynı zamanda mevcut iktidarın iktidarı bırakmama mücadelesidir. Maliki bu yasal süreci doldurmanın peşine düştü ve doldurdu. Şimdi El-Irakiye cumhurbaşkanına kendi yetkisini devreye koymasını istemektedir. Oysa bu yöntem Kürtlere altın tepside sunulan bir iktidar değil tam anlamıyla beladır!
Şayet Kürtler yasal zemini kullanıp Maliki’yi devirmeye kalkarlarsa karşılarında bölgelerinin de içinde yer aldığı kaosu bulurlar. El-Irakiye’nin istediği Kürt-Şii savaşından kendine Irak’ın iktidarını ganimet olarak elde etme çabasıdır.
Ne var ki; kontrolü içerinin inisiyatifine geçmeyen Irak’ın sürgün dengeleri bu işi daha büyük bir kaosa sürmektedir. Ülkenin en kalabalık sandalye sayısına sahip partinin lideri Mukteda El-Sadır’ın bir dönem İran’da kaldıktan sonra Türkiye'ye geçtiği ardından da şimdilerde Suriye’de çeşitli kulisler yaptığı görülüyor. İlginç olan ise artık kulislerle diplomasinin Irak için karışıklığıdır. Irakta ağırlığı olan dengelerin komşu ülkeleri koridor olarak kullanmaları, hükümeti oluşturmak için oluşturulan kulislerin (güya iç dengelerin) önünde duran bu devletlerin sert diplomasi duvarına çarpmaktadırlar.
Görüşüne başvurduğumuz ve ziyaret sırasında görüşmelere katılan bir yetkili ''ABD Savunma Bakanlığının ziyaretinde Irak yönetiminin herhangi bir önerisinin getirilmediğini'' dile getiriyor. Tabi ki savunma bakanlığının bir öneri ya da kararı getirdiğinde grup toplantılarında açık ifade edip etmeyeceği ayrı bir referans noktası ama gerçekte ABD'nin Irak yönetimini geçici teknokratlar ya da BM'nin müdahale edeceği (ki bu da geçici olur) bir düzeyde güç olmayacak bir iktidarı tetikleyebilir isteyebilir. Irak’ta Şiilerin iktidarda olamama olasılığının nerdeyse hiç olmadığı bir durumda ABD İran’a karşı duruşunda kendi iktidar formülü olmaması durumunda Irak yönetimini uluslararası bir kurumun 'inisiyatifine' terk edebilir.
ABD'nin kendi seçeneğini doğrudan dayatmaması kendi seçeneğinden yoksun olduğu anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye başta olmak üzere birçok devlet ABD'nin istemlerine bölgesel biçim kazandırmaktadır.
Model Ortaklık tartışmaları sadece Türkiye'ye sunulmuş bir proje değil aslında ABD birçok devletten kendi projelerine kılıf olmayı teklif etmektedir. Bu hareketlilik Kürtlerinde içinde olduğu yeni denklemlere neden olabilir.
Böyle bir formülasyonda hiç olmazsa güçlü bir devletin olanaklarıyla Şiiler İran’a destek veremez durumda olurlar.
Adından söz ettiğimiz geçici yönetim tayini, uygulaması karşılığında Kürtler Kerkük konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalırlar. Mevcut durumda bile 140. madde üzerinde temel çelişkiler bulunmaktadır. Kimine göre geçici ve yürürlüğe konulan referandum maddesinin son yürürlük tarihinin geçtiği görüşü hakimken Kürt hukukçu ve siyasetçiler ise tersine referandum gerçekleşmediği için yasa geçerliliğini kaybetmemiştir. Ancak bunun Federal Irak mahkemesine taşınması için bile yasama yürütmedeki aksaklıkların giderilmesi gerekeceği kesindir.
Kürtler kendilerine sunulmaya çalışılan geçici yönetim formülünü elbette haklı olarak ret ederken diğer taraftan Irak’ta gerçek bir uzlaşının çıkmaması durumunda en fazla mağdur olacakları bir süreçle karşı karşıyadırlar. Özellikle her kesin bir birlerine kendi sorun ve çelişkilerini pazarladıkları bir süreçte çelişkiler Kürt Bölgesine kaydırılabilinir, hassas bölgelerde Arap-Kürt çatışmasına doğru bir süreç baş gösterebilir.
Konfüçyüs mezarlıkta gördüğü bir kadına sorar; 'yine kimin yasını tutuyorsun?' diye.
Kadın: -Kaplanlar bir oğlumu daha parçaladı.
Konfüçyüs: -Peki mademki kaplanlar oğlunu parçalıyor ne duruyorsun bu bölgede?
Kadın: Bu bölgede yönetim diğer bölgelere rağmen daha iyi… Der.
Konfüçyüs; kötü bir yönetimin yırtıcı hayvanlardan daha tehlikeli olduğunu bu olayla göstermeye çalışmaktadır. Kürtlerde her ne kadar büyük acılar yaşamışlarsa da kendi taleplerine daha yırtıcı davranan yönetimlerin oyunlarıyla karşı karşıyadırlar.
Belki de en büyük gerçek şudur karmaşıklıkların bitmeyeceği bir coğrafyada Kürtlerin kendi öz gücünün tüm ihtimallere rağmen örgütlülüğüdür. Hiç bir şey Kürtlerin kendi siyasal, ekonomik, askeri örgütlüğü kadar Kürtler için garantör değildir!
Ozan Erdem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder