14 Mayıs 2012 Pazartesi

AKP Hegemonyasının Panzehiri HDK


Mehdi Atay
 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK)'nin 1. Genel Kurulu hafta sonu yapıldı. Türk Başbakan Tayyip Eroğan'ın bir süredir partisinin il kongrelerini gerekçe ederek başlattığı gayrı resmi seçim gezilerini sürdürdüğü bir sırada yapılan Kongre, iktidar partisinin karşısındaki en etkili tek güç olan halkların muhalefet cephesinin ete kemiğe büründüğü bir çıkış olarak değerlendirilebilir. Sistem içi iktidar kavgasının bugünkü galibi AKP karşısında gerçek muhalefet cephesi olması hasebi ile HDK'nın önümüzdeki dönemde de sıkça üzerine kafa yoracağımız bir oluşum olduğu açık.

Zira HDK tüm bileşenleri ile Ankara egemenliğinin, son otuz yıldır Kürt, Türk devrimci güçleri ile bunların doğal müttefiki tüm ezilenlerin biraraya gelmesini engellemeye yönelik tüm çabalarını boşa çıkarmanın adıdır. HDK ile egemenlerin kirlettiği, “kardeşlik” kavramı yerine halklarımızın ortaklığı bu kez kendi iradeleri ile yeniden tarif edilmekte.

Bugün Halkların Demokratik Kongresi adını alan oluşumun ilk somut adımları 1995 genel seçimlerinde atıldı. Seçimlere “Barış, Emek, Özgürlük Bloğu” adı altında katılan SİP ve BSP, HADEP'le oluşturdukları ortak liste ile seçimlere katıldılar. O günden bu yana hem egemen siyasette hem de sistem dışı gerçek muhalif cephede ciddi gelişmeler yaşandı.

Sistem özellikle Kürdistan'da Kürt Özgürlük Hareketi karşısında tutunamayan, dolayısıyla yok olan siyasal kadroları yerine tüm gücünü verdiği AKP ile 2002 seçimlerinde yeni bir müdahaleye daha yeltendi. Kürdistan'da safların daha net çizildiği bu süreçte tüm yasal engellemelere karşın örgütlü Kürt muhalefeti AKP şahsında da sistemi yenilgiye uğratmayı başardı.

Kürdistan'da yaşanan bu siyasal hesaplaşmanın Batı'da da ciddi yansımaları olduğu açık. AKP iktidarı ile kan tazelemeye çalışan Ankara egemenliği karşısında sol sosyalist cephe, teslimiyeti kabul etmeyerek direnişi sürdürdü. Batı metropollerinde emekçi kesimlerin yoksulluğuna ortak olan Kürt halkı Kürdistan'da yükselen siyasal mücadelenin birikimini de bu paylaşımın bir parçası yaptı. Bu buluşmanın ilk siyasal sonuçları son seçimlerde kendisini gösterdi. 22 Temmuz genel seçimlerinde İstanbul'da üç bağımsız milletvekili çıkarmak cumhuriyet tarihinde emsaline rastlanamayacak bir siyasal başarı olarak tarihe geçti.

Özgürlük Hareketi'nin Kürdistan ve Türkiye'de 30 yılı aşkın bir süredir sürdürdüğü mücadelenin sonucunda ortaya çıkan ideolojik ve politik birikimin sonucunda ulaşılan tecrübenin yarattığı örgütlenme, kitleselleşme aktif politikada da etkisini gösterdi. Bu birikimin Batı'da sol sosyalist emek cephesi ile buluşması tüm ötekileştirilmişler için de bir umut teşkil ediyor. Öğrencilerden, kadınlara, geniş işsiz yığınlarından örgütlenme hakkı engellenen işçilere, homofobik egemen bakışın hedefi olan eşcinsellerden, devletin cinsel şiddetine maruz kalan kadın ve çocuklara kadar tüm ezilenlerin örgütlenme zemini olmaya aday HDK.

Sayısal çoğunluğuna dayanarak, sistem içi muhalefeti kale dahi almayan AKP iktidarını yeni anayasa yazım sürecinde de önümüzdeki bir iki yıl içerisinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi, yerel seçimler ve genel seçimlerde de zorlayacak tek güç ezilenlerin ittifakı HDK olacak gibi görünüyor.

Kürt Özgürlük Hareketi'nin Ankara egemenliği karşısındaki direnci ile elde edilen kazanımlar, Türkiyeli ezilenleri için de emsal teşkil edecek nitelikte. Kürdistan genelinde yüzü aşkın belediyenin kazanılmasının ardından bağımsız adaylarla girilmesine karşın 22 Temmuz seçimlerinde elde edilen başarı bu buluşmanın ilk sonuçlarıydı. Newroz alanlarına ve 1 Mayıs meydanlarına yansıyansa, AKP açısından siyaset zemininin tek sahibi olmadığı mesajını vermesi bakımından dikkat çekicidir.

İslamiyeti Türkleştirerek kendi hegemonyasına alma hevesindeki AKP'nin hesapları Kürdistan'da zalime karşı direnmenin bir biçimi olan sivil Cuma Namazları ile bozuldu. Batı'da da gerçek ezilenlerin mücadelesi, ”mazlum” rolüne soyunan Erdoğan ve AKP'nin bu oyununu da boşa çıkaracağa benziyor.
AKP'nin Kürdistan ve Batı illerinden son bir kaç yıldır aralıksız sürdürdüğü insan avının temel amacı da bu örgütlü yapıyı yok etmektir.

ANF NEWS AGENCY