27 Temmuz 2012 Cuma

Van’da Polis Evleri Tarayarak Bir Kişiyi Öldürdü

Van'da iki eve düzenlenen baskında çatışma çıktığı iddia edildi. Ev baskını esnasında kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi hayatını kaybetti.

Van'da gece devriye görevi yapan polislere yapılan silahlı saldırının ardından yapılan ev baskınlarında bir kişi öldürüldü.

Alınan bilgiye göre, Van-Erciş karayolu üzerinde bulunan Et ve Balık Kurumu Müdürlüğü'nün önünde devriye görevi yapan Asayiş Şube Müdürlüğü ekibine, gece saatlerinde uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırının ardından geniş çaplı çalışma başlatıldı.

Özel harekat timlerinin de katılımıyla Yalım Erez Mahallesi'ndeki iki eve sabah saatlerinde operasyon düzenledi. Anadolu Ajansı'nın haberine göre baskı esnasında çatışma çıktı PKK'li olduğu iddia edilen bir kişi hayatını kaybetti. Bir PKK'linin de sağ yakalandığı iddia edildi.

Dicle Haber Ajansı muhabirine göre ise iki evde bulunan herkesin gözaltına alınması nedeniyle kimin hayatını kaybettiği henüz öğrenilemedi. Kendilerine ulaşan bir kadının da eşinin öldürüldüğünü iddia etti.

Evde bulunan herkesin 'yardım ve yataklık yaptığı' iddiasıyla gözaltına alındığı öğrenildi.

VAN - Van-Erciş karayolunda dün akşam polis devriye aracına düzenlenen, 2 polisin öldüğü silahlı saldırı ardından Van merkezde operasyon düzenleyen polisler 2 evi taraması sonucu 1 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de gözaltına alındı.

Van-Erciş karayolunda dün akşam saatlerinde devriye gezen polsi aracına düzenlenen, 2 polisin öldüğü silahlı saldırı ardından Van merkeze bağlı İstasyon ve Vali Mithatpaşa mahallerinde gece 03.00 sıralarında 15’e yakın eve baskın düzenlendi. Vali Mithat Paşa Mahallesi’nde Hacı Yakup Pala ve Hasan Pala ismindeki iki kişinin evleri polislerce tarandı. Hasan Pala’nın evine girerek tarama yapan polisler burada bulunan bir kişiyi öldürdü. Polisin öldürdüğü kişinin ismi öğrenilemezken, iki evde çok sayıda mermi kovanlarının bulunduğu ve yerde kanların olduğu gözlendi. Evlerin taranmasının ardından ev sakinlerinin gözaltına alındığı öğrenildi.

İstasyon Mahallesi’ndeki aramalar son bulurken Vali Mithatpaşa Mahallesi’nin giriş ve çıkışların polislerce hala tutulduğu kaydedildi. Baskın yapılan evlerde polisler kadınları döverken onlarca kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan isimleri öğrenilenler şunlar: "Hamdi Pala, Hüseyin Pala, İsmet Pala, İsmail Pala, Demhat Pala, Velat Pala ve Şemsettin Kurt." 
 
ANF

HPG: Şemdinli Bir Savaş Sahasıdır

Behdinan - HPG Anakarargah Komutanlığı Şemdinli ilçesinde gerillaların beşinci gününü dolduran harekatına ilişkin yaptığı açıklamada, “Şemdinli, binlerce askerin, yine yüzlerce gerillanın çatışma halinde olduğu, tankların, topların, obüslerin, uçakların, helikopterlerin ve her türlü teknolojinin yoğun bir şekilde kullanıldığı bir savaş sahasıdır” dedi.

Halk Savunma Güçleri’nin 24 Temmuz günü kapsamlı bir harekat başlattığına dikkat çeken HPG Anakarargahı yaşanan savaş durumu hakkında ilginç ayrıntılar da verdi.

HPG, “23 ve 24 Temmuz günlerinde Şemdinli-Gerdiya yolu üzerinde iki gün boyunca gerillalarımız yol kontrolü yapmıştır. Yol kontrolünü gerçekleştiren gerillalarımızı kuşatmak amacıyla birçok koldan saldırıya geçen Türk sömürgeci güçlerine karşı gerillalarımız tarafından 24 Temmuz günü bir harekat başlatılmıştır” dedi.

KARADAN PÜSKÜRTÜLDÜ, HAVADAN ENGELLENDİ

Açıklamada “Bu harekat çerçevesinde Şemdinli Tugayı, Gare Alayı ve arazideki hareketli işgalci TC ordu birlikleri gerillalarımız tarafından hedeflenmiştir. Gerillalarımızın denetiminde bulunan alanlara karadan müdahale girişimleri püskürtülen işgalci TC ordusunun hava saldırıları da engellenmiştir” diye belirtildi.

Türk ordusunun otoritesinin ciddi anlamda sarsıldığını ve denetimi kaybettiğini belirten HPG anakarargah Komutanlığı Türk devletinin 4 gün boyunca tank, top, obüs ve uçak saldırılarını Şemdinli yöresinde yoğunlaştırarak sarsılan otoritesini bu saldırılarla tekrar kurmak istediğine dikkat çekti.

HPG, “Gerillalarımıza karşı güç getiremeyen işgalci, sömürgeci TC ordusu özellikle Şemdinli’ye bağlı Nehrê, Bêgirdê, Navrêza, Nirkola, Robînos köy ve mezraları, Gumokê, Sênala ve Gostê alanları ile Konserve Tepesi, Geniş Tepe ve Karker Tepesi yamaçlarını savaş uçakları ve toplarla yoğun bir şekilde bombardıman altına almıştır. Adı geçen köy ve mezralarda köylülerin bağ ve bahçeleri zarar görürken çok sayıda hayvan da telef olmuştur” diye belirtti.

GERÇEKLER TERSYÜZ EDİLİYOR

HPG, “AKP hükümeti sıkça Suriye’de ve başka birçok yerde savaş olduğunu, baskılara karşı halkın direndiğini iddia ederken Kürdistan halkını ise her türlü silahı ve tekniği kullanarak bastırmak istemektedir. Sadece ilk iki gününde güçlerimizce tespit edilebilen 30 askerin öldüğü ve 4 yoldaşımızın şahadete ulaştığı bu savaş süreci Türk devleti tarafından medya gücü de kullanılarak Türkiye ve dünya kamuoyundan gizlenmek istenmektedir” ifadelerini kullandı.

Çatışmaların basına yansıtılma tarzını da eleştiren HPG, “Gerçekler tersyüz edilerek ağır kayıplar verenin Türk ordusu değil de gerillalar olduğu yanılgısı yaratılmak istenmektedir” dedi.

SAVAŞ DEVAM EDİYOR

Şemdinli’nin binlerce askerin ve yüzlerce gerillanın çatışma halinde olduğu, tankların, topların, obüslerin, uçakların, helikopterlerin ve her türlü teknolojinin yoğun bir şekilde kullanıldığı bir savaş sahası olduğuna dikkat çeken HPG Anakarargah Komutanlığı şöyle dedi: “Bizzat Şemdinli şehir merkezindeki Şemdinli Tugayı, yine Gare Alayı 2 günden bu yana gerillanın denetimi ve vuruşları altındadır. Bütün bölgedeki işgal kuvvetleri nerede harekete geçmişse o yerde gerillalar da cevap vermiştir.” Açıklamada son olarak savaş bugün farklı biçimlerde halen devam ettiği bilgisine yer verildi. 


ANF

Moskova: Suriye-Türkiye Sınırı El Kaide’nin Denetiminde!

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov
Moskova - Moskova, Suriye’nin Türkiye ve Irak ile olan sınırındaki kontrol noktalarının El Kaide’nin denetimine geçtiğinden şüphe ediyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’da Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında, “Muhalefetin (Suriyeli) Irak ve Türkiye ile olan sınırdaki kontrol noktalarını ele geçirdiği yönünde bilgiler var” diyerek, her şeyden önce, bu bilgilerin incelenmekte olduğunu söyledi.

Türkiye sınırında “Türk mallarına yönelik hırsızlık vakalarının tespit edildiğini” belirtirken, “Bazı kaynaklara göre, bu sınır noktalarını ele geçiren Özgür Suriye Ordusu değil, doğrudan El-Kaide ile bağlantılı gruplardır” dedi.

Lavrov’a göre, eğer bu tür “terörist eylemler” bazı ülkeler tarafından destekleniyorsa, Moskova bu ülkelerin Suriye’de nasıl bir arayış içinde olduğunu ve Suriye çatışmasının çözümü konusundaki gerçek pozisyonlarını öğrenmek isteyecek.

Suriyeli isyancıların 19 Temmuz günü Türkiye ile olan sınırdaki Bab el Hawa geçiş noktası ile Irak ile olan sınırdaki Ebu Kemal noktasını ele geçirdiği bildirilmişti.

ABD’YE “TERÖRİZM” suçlaması

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Şam’a 18 Temmuz günü üst düzey Suriyeli yöneticilerin öldüğü saldırıyı kınamayan ABD’nin muhalefete ilişkin tavrının da “terörizmi haklı çıkarma” olduğunu söyledi.

Lavrov yaptığı açıklamada, “Bu korkunç bir pozisyondur” dedi. 18 Temmuz’da dört üst düzey yetkilinin öldüğü Şam’daki saldırıya dikkat çeken Lavrov, “Bu konudaki pozisyonumuzu formüle edecek kelimeler bulamıyorum. Doğrudan terörizmi haklı çıkarmadır” dedi.

ABD’nin BM temsilcisi Susan Rice’yi eleştiren Rus Dışişleri Bakanı, Rice’ın Şam saldırısı ardından Suriye’ye yaptırımları dayatan BM Güvenlik Konseyi kararının oylanması gerektiğini söylediğini ifade etti.

Lavrov, “Diğer bir ifadeyle, ‘Güvenlik Konseyi istediğimizi (ABD’nin) yapıncaya kadar bu tür terörist eylemleri desteklemeye devam edeceğiz’ anlamına geliyor” diye tepki gösterdi.

Rusya, bu yönde bir karar almasını veto ediyor. En son geçen hafta üçüncü kez BM Güvenlik Konseyi’nde Batı’nın dayatmasıyla karar alınmasını bloke etti.
Moskova, son haftalarda Başar El Esad rejimi ile arasına mesafe koyarken, siyasi bir müdahaleye karşıtlığında esneme yapmadı.

Rusya, Suriye konusunda uluslar arası hukuka saygıyı savunduğunu iddia ediyor. Devlet Başkanı Vladimir Putin, pazartesi günü yaptığı açıklamada, ''Esad’ın anayasaya aykırı bir şekilde görevinden alınması durumunda Suriye’de uzun vadeli bir iç savaş yaşanacağı'' uyarısında bulundu. 


ANF

PKK: Kürtler Özgür Geleceğini Kurma Kararlılığına Ulaştı


Behdinan - PKK Yürütme Komitesi, Öcalan’a tam izolasyonun birinci yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Öcalan özgürleşene kadar direnişi yükseltmeye çağırırken, “Artık Kürdistan halkı onurlu bir halk olarak Kürdistan topraklarında Önder Apo’dan aldığı ruh ve bilinçle kendi özgür geleceğini kurma kararlılığına ulaşmıştır. Kürdistan halkı artık Türk sömürgeciliğinin ve sisteminin olmadığı bir Kürdistan’ı düşünmeye ve inşa etmeye başlamıştır” dedi.

PKK Yürütme Komitesi, kenti internet sitesinde (http://www.pkkonline.com) yayınladığı mesajda, 13 yıldır İmralı’da tecrit altında tutulan Öcalan’ın direnişini selamlayarak, “AKP faşizmi Önder Apo’yu bütünüyle etkisizleştirmek ve nihayetinde yok etmek istediği için haftada bir gerçekleşen avukat görüşüne dahi tahammül edememiş, âdeta İmralı mezarlığına gömerek kendisini unutturacağını sanmıştır” diye belirtti.

Öcalan’ın dış dünya ile bağlantısının tamamen koparıldığı 27 Temmuz 2011 tarihine dikkat çeken PKK, şöyle dedi: “Çözüm için halkımız adına en makul talepleri ortaya koyan Önder Apo, kendisinin barışçıl çözümü olgunlaştırmak, bunun yaklaşımını ve zihniyetini geliştirmek için yürüttüğü çabaların AKP tarafından bir zafiyet olarak görülmesi, bir istismar konusu olarak ele alınması ve bir tasfiye zemini olarak kullanılmaya çalışılması karşısında büyük direniş sürecini başlatmıştır. Önder Apo’nun bir yılı dolan direniş süreci bu temelde başlamış; bu direniş son tasfiye rejimi olan AKP faşizminin tüm yüzünü açığa çıkararak, onun soykırımcı devlet geleneğinin yeşile boyanmış bir temsilcisi olduğunu herkese göstermiştir.”

BATILI GÜÇLER SAVAŞ POLİTİKALARINDAN SORUMLUDUR

“AKP faşizmi on yıldır uyguladığı ve özellikle son bir yıldır ağırlaştırılmış işkenceye dönüştürdüğü tecrit uygulamasında en büyük gücü uşaklığını yaptığı modernist güçlerden almaktadır” diyen PKK, şunları ifade etti: “Modernist güçler uluslararası komplonun olduğu kadar İmralı işkence sisteminin de mimarlarıdır. Dolayısıyla başta ABD olmak üzere Batılı güçler AKP devletinin yürüttüğü Kürt soykırımından ve bu doğrultudaki savaş politikalarından sorumludur. Bu güçlerin neden Önder Apo’yu her günü ölüme bedel koşullarda tuttuklarını, neden fiziksel ve düşünsel olarak yok etmek istediklerini anlamak gelinen aşamada bizim için hiç de anlaşılmaz değildir.”

Öcalan’ın ortaya koyduğu sistemin “doğaya, topluma ve insana düşman bu sistemin alternatifi” olduğunu vurgulayan PKK, “Kapitalist moderniteye, onun temsilcisi olduğu devletçi geleneğe ait düşünce ve duygu dünyasından kopuş ve özgür temellerde yeni bir gerçekleşmedir. Özgür yaşam arayışı esasında özgür toplum arayışıdır” dedi.

PKK, “Bugün Kürdistan’ın dört parçasında ve Kürt halkının yaşadığı her yerde mücadelesi verilen, kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle milyonlarca insanın büyük bedeller ödeyerek gerçekleştirmeye çalıştığı şey Önder Apo’da temsilini bulan demokratik ve özgür bir toplumsallığı, bunun sistemini ve insanını yaratmaktır” vurgusunu yaptı.

Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı: “Bu, halkımızda pratikleşen demokratik uygarlık çözümüdür ve insanlık adına en büyük kazanımdır. Bu çözüm yüzeysel, parçalı ve sadece Kürt halkını kapsamına alan bir çözüm değil, derinlikli, bütünlüklü ve evrensel bir çözümdür. İnsanlık için özgür yaşam artık hayal edilen ama pratikte gerçekleşmeyen bir ütopya olmaktan çıkarılmış, gerçekleşme olanağı yakalanmıştır. Özgürlük mücadelelerinin kaderi artık sisteme eklemlenme olmayacaktır. Çünkü Önder Apo ve hareketimizde devletçi uygarlık sistemine karşı ezilenlerin demokratik uygarlık sistemi yaratılmıştır. Devletçi uygarlık sisteminin ve onun son temsilcisi kapitalist modernitenin zihniyeti çözülmüş ve aşılmış, yeni özgür ve eşit toplumun zihniyeti yaratılmıştır. Bu da özünde devletçi uygarlık sisteminin yenilgisi demektir.

En doğal insani hak ve talepleri katliamlarla bastırılmak istenen halkımızın kendi Önderliğini ve özgürlüğünü sahiplenmek için yürüttüğü direniş bugün Ortadoğu’nun en dinamik demokrasi gücünü ortaya çıkarmıştır. Ne katliamlar, ne tutuklamalar, ne ahlaksızca ve tamamen yalana dayalı yürütülen psikolojik saldırılar, ne de yasaklamalar halkımızın görkemli özgürlük yürüyüşünü önleyememektedir. Önder Apo’nun özgürlüğüyle kendi özgürlüğünü özdeşleştirmiş olan ve şehitler öncülüğünde direniş kültürünü derinleştiren halkımızın mücadelesi özgürlüğün arifesini yaşamaktadır. Bu direniş ruhu sömürgeci soykırım rejimine son vererek özgürlüğün önünü açacak kadar büyümüş ve önüne geçilemez düzeye ulaşmıştır.

Artık Kürdistan halkı onurlu bir halk olarak Kürdistan topraklarında Önder Apo’dan aldığı ruh ve bilinçle kendi özgür geleceğini kurma kararlılığına ulaşmıştır. Kürdistan halkı artık Türk sömürgeciliğinin ve sisteminin olmadığı bir Kürdistan’ı düşünmeye ve inşa etmeye başlamıştır. Bununla birlikte özgür yaşamın yolunun Önder Apo’nun özgürlüğünden geçtiğinin bilinciyle gittikçe büyüyen ve yayılan bir direniş sürecini başlatmıştır.

Artık bilinmelidir ki, Önder Apo zulüm altında tutulduğu sürece bu topraklara asla barış gelmeyecektir. Bu çok nettir ve tartışmasızdır. Önder Apo özgürleşmeden halkımız ve hareketimiz devrimci halk savaşını tüm boyutlarıyla geliştirmekten asla vazgeçmeyecek, tüm gücünü ortaya koyarak serhildanları yükseltmeye ve meşru savunma savaşını daha da üst boyutlara tırmandırmaya devam edecektir. Önderliğimizin etrafında kenetlenerek geliştireceğimiz görkemli direniş ve serhildanlarla bu zulüm çemberini kıracağımız kesindir.

Önderliğimizi tecrit altına almakla onu halkından ve hareketinden yine özgürlük arayışındaki insanlık âleminden koparabileceğini, böylelikle halkımızın ve özgürlük hareketimizin direnişini bastırabileceğini hesaplayan AKP yanıldığını anlamakta gecikmeyecektir. Her alanda tam bir çete mantığıyla yürüttüğü soykırım savaşına karşı tüm gerilla güçlerimiz, halkımız ve dostlarımızla girdiğimiz bu tarihi süreçten zaferle çıkacağımıza inancımız tamdır. Bu anlamda tüm halkımızı, tüm kadrolarımızı ve militan yapımızı Önder Apo’nun İmralı’da yükselttiği direnişi tamamlamaya ve Önderliğimizin ve halkımızın özgürlüğünü sağlayıncaya kadar direnişi yükseltmeye çağırıyoruz.

Bilinmelidir ki, artık en büyük eylem Önder Apo’nun özgürleştirilmesi hedefine kilitlenmek ve bunun için ne gerekiyorsa onu yapmaktır. Çünkü özgürleşen Önderliğimiz özgürleşen ülkemizdir. Özgürleşen Önderliğimiz demokrasiye kavuşan halkımız, özgürleşen insanlık ve özgürleşen yaşamdır.”


ANF

Şemdinli’de Bombardıman ve Çatışma Devam Ediyor

HAKKARİ - Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde Gevriyazine ve Xarani kırsalında 3. gününe giren şiddetli çatışmalar devam ederken, Türk ordusunun bölgeyi gece boyu bombaladığı bildirildi. Bombardıman sonucu başlayan orman yangınları ise devam ediyor.

Hakkâri'nin Şemdinli İlçesi'nde bağlı Bağlar (Nehri) Köyü'nün Çem (Navrezan) ve Rüzgârlı (Rubunus) mezraları arasında bulunan Gevriyazine ve Xarani kırsalında 24 Temmuz'da başlayan çatışmalar devam ediyor. Türk ordusu gece boyunca kobra tipi helikopterler ve savaş uçaklarıyla bölgeyi bombaladı. 34. Hudut Taburu tarafından yapılan rasgele obüs, top ve havan topu atışlarının Günyazı'ya (Kelaşk) bağlı Yukarı Yiğitler mezrasının yakınına isabet ettiği ve köylülerin can güvenliği olmadığı kaydedildi.
BÖLGEYİ RASGELE BOMBALIYORLAR

Şiddetli çatışmalar nedeniyle boşaltılan Güzelkaya (Begerde), Moşe (Müşe), ve Tuve (Tuvâ) mezra sakinlerinin hala evlerine gitmediği ve haber alınmayan Tuva ve Müşe çobanlarının dün öğlen saatlerinde Zorgeçit (Gerkete) mezrasına geri döndüğü belirtildi.

Çatışma alanına giremeyen ve HPG gerillalarının kontrolünü kırmak isteyen askerlerin bölgeye rasgele bomba atmaları sonucu binlerce dönümlük alanda orman yangınları çıkarken, gökyüzünü siyah dumanlar kapladığı gözlendi. Operasyon esnasında köylülere ait bağ bahçeler tahrip edilirken bombardıman nedeniyle çok sayıda küçük ve büyük baş hayvanın telef olduğu öğrenildi.

17 ÖZEL HAREKATÇI HALA KAYIP

Öte yandan 17 özel harekatçıdan hala haber alınamadığı öğrenildi. Köylülerden alınan bilgilere göre helikopterle çatışma bölgesine indirilen özel harekatçıların HPG gerillaları ile girdikleri çatışmada çapraz ateşe alındıkları belirtildi. Yerel kaynaklar, 17 özel harekatçının gerillalarla çatışmaya girdiği bölgede dün öğlen saatlerinde 2 kobra tipi helikopter gözetiminde bir skorski tipi helikopterin iniş yaptığı ve helikoptere tespiti yapılamayan birşeylerin taşındığını söyledi. 2 helikopterin gerillalar tarafından tarandığı ve bir tanesinin ağır darbe aldığı kaydedilirken, darbe alan helikopterin 34. Hudut Taburu'na acil iniş yaptığı bildirildi.

24 TEMMUZ GÜNKÜ ÇATIŞMALARDA 30 ASKER ÖLDÜ

Türk ordusu alandaki çatışmalarda ölü ve yaralı askerler hakkında bilgi vermezken HPG Basın İrtibat Merkezi (HPG-BİM) dün öğle saatlerinde yaptığı bir açıklamada, bölgede 24 Temmuz günü yaşanan 4 ayrı çatışmada toplam 30 askerin öldüğünü kaydetmişti. Açıklamada, Gerdiya bölgesi Selana Tepesi yakınlarında saat 15.30’da yaşanan iki çatışmada 14, saat 17.00’da yaşanan çatışmada 3, saat 19.30 kadar süren çatışmada ise 13 askerin öldüğü belirtilmişti

.ÇATIŞMA BÖLGESİNE ASKER VE KORUCU SEVKİYATI

Beyyurdu (Bedeve) Karakolu'ndan çok sayıda asker ve kurucunun çatışma bölgesine sevk edildiği aktarıldı. Çatışmanın yaşandığı Bağlar (Nehri), Gevriya Zine ve Xarani kırsalına Yüksekova'dan ve Şemdinli'de bulunan seyyar birliklerden asker gönderildiği öğrenildi. Şemdinli Derecik (Rubarok) bölgesine sivillerin giriş çıkışları asker ve polis tarafından engellenirken, Şemdinli Emniyet Müdürlüğü ve kamu binalarında yüzlerce özel harekat timinin bekletildiği kaydedildi. 


ANF

Yalan Söylemenin Zorlukları

Engin Erkiner
 
 
Yalan söylemek kolay sanılır. Gerçekte ise tersi doğrudur.

Sürekli doğruyu söyle, böylece ne söylediğini hatırlamak zorunda kalmazsın, denilir.

Bir konuda yalan söyleyen, o konu yeniden gündeme geldiğinde daha önce söylediği yalanı iyi hatırlamak zorundadır. Aksi durumda önce söylenen yalanla sonra söylenen birbiriyle çelişir ve kişinin foyası ortaya çıkar.

Hafızanız biraz iyi ise, biraz dikkatliyseniz yalanı çabuk ortaya çıkarırsınız.

Yakın zamana kadar, değişik gazetelerin iddiasına göre, ''Suriye’deki Kürtler Beşir Esad rejimini destekliyor''du.

Suriye’yi biraz bilen birisi bile buna inanmazdı.

Nasıl inansın?

Önce Hafız Esad ardından da Beşir Esad döneminde on binlerce Kürde vatandaşlık hakkı tanınmamıştı. Bunlardan bir bölümünün herhangi bir kimliği de bulunmuyordu yani resmi olarak yoktular. Bu durum iş bulmaktan sağlık hizmetlerinden yararlanmaya, çocukların okula gönderilmesine kadar büyük sorunlar yaratıyordu.
Suriye’de rejime karşı ayaklanma başlayınca, Beşir Esad yönetimi karşısındaki cepheyi genişletmemek için Kürtlerin vatandaşlık haklarını tanıdı.

Ne Kürtler ve ne de başka bir halk yıllarca doğal hakkını bile tanımamış bir yönetimi, köşeye sıkışınca bu hakkını tanıdı diye desteklemez.

Bu nedenle Suriye Kürtlerinin Beşir Asad’ı desteklediği görüşü başından beri inandırıcı değildi.

Ardından bir fotoğraf gündeme geldi:

Beyrut’ta yapılan bir gösteride Abdullah Öcalan ve Beşir Esad’ın fotoğrafları yan yana taşınmıştı.

PKK’nin de Beşir Asad rejimini desteklediğinin bundan iyi kanıtı mı olurdu?

Bu fotoğraf –umarım yanlış hatırlamıyorumdur- Taraf Gazetesinde yer aldı.

Çok sayıda gazetede köşe yazarları baskıcı Beşir Esad rejimiyle aynı özelliğe sahip olduğunu savundukları PKK’yi doğal müttefik olarak ilan ettiler.

Bir süre sonra PKK, Beyrut’taki gösterinin uzun süre Suriye işgali altında kalmış bu ülkedeki Esad yanlıları tarafından düzenlendiğini, kendilerinin ilgisi bulunmadığını açıkladı.

Açıkladı ama ilgili gazeteler bildik yayınlarını sürdürdüler. Düzeltme yapma gereğini duymadılar.

Suriye’nin kuzeyindeki kent ve kasabalarda Kürtlerin yönetime el koymaya başlamasıyla birlikte değerlendirmeler de değişti.

Hani Suriye Kürtleri Esad rejimini destekliyordu?

PKK de bir açıklama yaparak Kürtlerin bulunduğu yerleşim birimlerinde yönetime el konulmasını desteklediklerini ilan etti.
Hani bu örgüt Esad rejimini destekliyordu?

Anlaşılan bazı yazarlar çok değil birkaç ay önce yazdıkları yazıları hatırlamak istemiyorlar.

Bir bölüm yazar ise hızını alamadı ve Suriye ordusunun Kürtlerin bazı yerleşim birimlerinde yönetime el koyması karşısında sessiz kaldığını iddia etti.

İki yanıyla sakat bir iddia:

Suriye Kürtleri yönetimi destekliyorsa, ordunun onlara müdahale etmesi zaten söz konusu olamaz.

Bu yazarlar ne söylediklerini de bilmiyorlar anlaşılan!

Dahası, ülkenin en büyük iki kenti Şam ve Halep’te bile iyice sıkışmış olan yönetim, İsrail sınırı da dahil olmak üzere ordu birliklerini çekerek belirli merkezlerde yoğunlaştırıyor.

Kürtler de rejimin çözülmesinden, ülkede denetimi gittikçe kaybetmesinden yararlanarak bazı yerleşim birimlerinde yönetime el koyuyorlar.

Ayıptır, bu kadar da olmaz, diyeceğim ama, basının büyük bölümünde ayıp ve utanma diye bir şey kalmadı ki…


ANF

YPG'den Halep'te Suriye Güçlerine Misilleme: 6 Asker Ölü



Halep - Halep’te Kürt aktivistlerin çatışmalardan kaçan ailelere yardım götürdüğü sırada güvenlik güçlerinin saldırısı sonucu 3 Kürdün katledilmesi ardından Halk Savunma Birlikleri (YPG) misilleme eyleminde bulundu. En az 6 güvenlik gücü öldürüldü.
Alınan bilgilere göre YPG güçleri iki Kürt mahallesi olan Eşrefiye ve Şex Maqsud arasında bulunan Seken Şebabi'de Suriye güvenlik güçlerine yönelik saldırı düzenledi. YPG’nin ANF’ye yaptığı açıklamaya göre saldırıda 6 güvenlik gücü öldürüldü.

YPG, “Bu eylemi Halep’te üç kürdün öldürülmesine misilleme olarak yaptık. Eğer rejim Kürtleri öldürmeye devam ederse, eylemlerimiz sürecek” diye uyardı.

Kürtler çatışmalardan kaçarak Şêx Meqsûd mahallesine sığınırken, Halk Meclisi ve Halk Savunma Güçleri'ne bağlı birlikler de Kürtlere yardım etmek amacıyla harekete geçmişti. Yardımların dağıtıldığı Tariq Eldab mahallesine gidip, burada Kürtlere gıda yardımı götürmek isteyen Kürt aktvistler, Esad ordusuna bağlı askerlerin silahlı saldırısına uğramıştı.Silahlı saldırıda 3 Kürt hayatını kaybederken, 11 kişi de yaralanmıştı.

Suriye'nin ikinci büyük kenti olan Halep'te 600 bine yakın Kürt yaşıyor. Kürt nüfusu çoğunlukla Şex Meqsud ve Eşrefiye mahallelerinde yaşıyor. Bu iki mahalle Kürt mahalleleri olarak biliniyor ve Halk Meclisi’ne bağlı savunma komiteleri tarafından halkın güvenliği sağlanıyor. 


ANF