25 Eylül 2012 Salı

Cemil Bayık: Köklü Çözüm Zamanı

KCK Yürütme Konseyi üyesi Cemil Bayık, her türlü “makul” yaklaşımlarının kötüye kullanıldığını belirterek, “Artık oyalama, aldatma, zaman kazanma zamanı değil, köklü çözüm yaratma zamanıdır” dedi. Bayık, TSK’nin “yeni stratejisi” için ise “Yeni Ramboların araziye çıkıp nasıl savaşacaklarını tüm Türkiye yakından görecektir” şeklinde değerlendirdi.

Yeni Özgür Politika gazetesinde Kürtçe yayınlanan “Köklü çözüm zamanı” başlıklı yazıda Cemil Bayık, Kürtlerin artık özgür ve demokratik yaşamlarını Türk devletinin insafına bırakmadığını vurguladı.

Bayık şunları yazdı:

“AKP hükümeti her sıkıştığında, kendisine eleştiri geldiğinde kendisine ''demokratik'' imajı vermeyi ve ''Kürt sorununda bazı adımlar atacağı'' beklentisi yaratmayı bir taktik tarz haline getirmiştir. Bunun güncel somut ifadesi generallere ceza vererek ne kadar ''demokrat'' olduğunu, üç aşamalı Kürt planı diyerek Kürt sorununda beklentili olmaya hazır kimi liberaller ve işbirlikçi Kürtler üzerinden ''Kürt sorununda bir şeyler yapacağı'' izlenimi vermeye çalışmaktadır. Nitekim AKP'nin ''Kürt sorununda yeni adımlar atmaya hazırlandığı'' yalanını propaganda etmektedirler. Generallere ceza vererek de Kürt sorunundaki Türkçü faşist karakterini ve yürüttüğü faşist saldırıları örtmektedir.

YENİ RAMBOLARI GÖRECEĞİZ

Bundan sonra ''karakollardan çıkılacak ve "teröristlere" karşı mücadele arazide verilecek''miş. Böylece şimdiye kadar karakollara hapsolduklarını kabul etmişlerdir. Özel kuvvetler araziye çıkacak, gerillaya darbe vuracaklarmış. 30 yıldır her sıkıştıklarında kendilerine göre gerillayı ezecek yeni bir askeri yöntem ve teknik bulmaya çalışmışlardır. Karakol dışına çıktıklarına göre dün icat ettikleri “kale kol”larla da olmuyormuş. Yeni Ramboların araziye çıkıp nasıl savaşacaklarını tüm Türkiye yakından görecektir. Aslında bu tür tartışmalar Kürt sorununun siyasal boyutunu ve Kürtlerin haklarıyla ilgili bir sorun olduğunu gizlemek için yapılmaktadır. Zaten zaman zaman “Kürt sorunu yok, terör ve PKK sorunu var” diyerek bu zihniyetlerini ortaya koymaktadırlar. Başbakanın Kürt sorunu kalmamıştır söylemi de bu zihniyetin dışa vurumudur.

Türk devleti ve hükümetinin Kürt sorununu çözmeye zihniyeti yoktur. Bu sorundan nasıl kurtulacakları ve kültürel soykırımı yeni koşullarda nasıl sürdürecekleri hesabı ve planlaması içindeler. Kütleri ve demokrasi güçlerine şu adımları attık diyerek aldatma dışında bir çabası yoktur. Kürt Özgürlük Hareketi zaten birkaç yıldır Türk devletinin Kürtlerin temel taleplerini kimi adımlarla çözdüğünü iddia edip Kürtlerin taleplerini boşa çıkarmayı hedeflediğini sık sık ifade etmiştir. Türklük konusunda yumuşama yaparak; anadilde eğitim talebini seçmeli dersle savuşturarak, demokratik özerklikle Kürtlerin kendi kendini yönetmesini de yerel yönetimlerde hizmet alanı yetkisini biraz genişleterek Kürt sorununu çözdüm demek istiyor. Yeni düşündüğü anayasayı da bu temelde dizayn etmeyi planlıyor. Bu, Kürt sorununu çözme değil, çözdüğünü söyleyip Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesine daha fazla saldırı yapma planlamasıdır. Nasıl edeyim de Kürtleri kültürel soykırım sistemi içinde tutayım hesabı dışında düşündüğü başka bir şey yoktur.
KÜRTLERİ TÜRKLEŞTİRME HAYALİ TEHLİKELİ SONUÇLAR DOĞURUR

Türk devleti gerçekten ne tarihten ne 30 yıllık süreçten ne de bugünkü siyasal durumdan doğru bir sonuç çıkarmaktadır. Milliyetçilik yarışı ortamında sağlıklı düşünmeleri söz konusu olmuyor. Tüm siyasi kesimler, sivil ve asker bürokrasi Kürtleri kültürel soykırım sistemi içinde nasıl tutarız konusunda kafa yoruyor. Türkiye'de Kürt sorunu nasıl çözülür üzerine kafa yorma yoktur. Devlet ve siyaset içindeki kimi bazı kişi ve çevreler kalıcı çözüm yaklaşımı içinde olsalar da bunlar genel eğilimi etkileyecek düzeyde değildir.

Kürtler yüz yıldır Özgürlük Mücadelesi veriyor. Bu mücadele son kırk yılda yeni bir boyut kazanmıştır. Artık aldatma ve palyatif tedbirlerle bu sorundan kurtulmak mümkün değildir. Ezme politikalarına karşı da direniş iradesi ve kararlılığı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Türk devleti artık paradigma değiştirmelidir. Kürtleri Türkleştirme ve tek millet yaratma hayalinden vazgeçmelidir. Bu hayal Türklüğü de tehlikeye sokacak sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Kürt Halk Önderi esaret altındayken, üzerinde tehdit ve şantaj sürdürülürken Kürt sorununda hiçbir şey yapılamaz. Çünkü bu politikada olanların Kürt sorununu çözüm zihniyeti olamaz. İyi niyetten söz edilemez. Her şeyden önce bu gerçeğin bilinmesi gerekir. Çözüm için artık köklü adımlar atılırsa bir anlamı ve sonucu olur. Yoksa aldatmaktan ve çözümsüzlükte ısrardan başka bir anlam taşımaz.

KÜRTLER ARTIK DEMOKRASİYİ TÜRK DEVLETİNİN İNSAFINA BIRAKMIYOR

Demokratik özerklik, yani Kürtlerin kendi kendini yönetmesi çözümün özüdür, esasıdır. Kürt halkının bir kimlik olarak özgürlüğü de demokratik yaşamı da bu anlama gelmektedir. Bunu anlamamak kafayı kuma gömmektir. PKK kendisi için bir şey istemiyor. Kürt halkı kendi kendisini yönetecektir. Zaten bu da Türkiye'nin demokratikleşmesi içinde olacaktır. Kürt sorununda demokratik özerklik çözümü, Türkiye'nin genel demokratikleşmesi anlamına gelecektir. Bu ortamda ister Türkiye ister Kürdistan'da olsun hiçbir güç otoriter yönetim olamaz. Demokratikleşen Türkiye, demokratikleşen Kürdistan buna izin vermez. Bu nedenle PKK kendinin otorite olacağı, diktatörlük kuracağı bir alan istiyor demek demagojidir; ipe un sermektir. Çözümsüzlükte ısrara yeni bir gerekçe bulmaktır.

Kürtler artık özgür ve demokratik yaşamlarını Türk devletinin insafına bırakmıyor. Özgürlükçü ve demokratik sistemini bugünden kuruyor. Hiçbir sömürgeci zihniyet, yapılanma ve gerilikle yan yana yaşamak istemiyor. Türk devletinin çözümsüzlük politikasıyla oyalanmak istenmiyor. Artık hiçbir konuda inisiyatifi Türk devletine bırakmıyor. Zihniyeti hala eskisi gibi olan Türk devletinin insafına kalmak Türk devletinin kuyruğuna takılmaktır. Kürt Özgürlük Hareketi neden yeni bir askeri ve siyasi hamle yaptı denirse cevabı budur. Amiyane deyimle kendi göbeğini kendisi kesmek istiyor. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketi'nin her türlü makul ve mütevazi yaklaşımı kötüye kullanılmıştır.


KÖKLÜ ÇÖZÜM ZAMANI

Türklük kavramında yumuşamalar yapmak, seçmeli dersle anadilde eğitim talebini boşa çıkarıp yozlaştırmak, Kürt halkının kendi kendini yönetme talebini, belediyenin hizmet alanını genişleterek Kürt sorununu çözeceğini ve Kürtleri yeni kültürel soykırım sistemi içine sokacağını sanmak devekuşu olmaktır. Artık oyalama, aldatma, zaman kazanma zamanı değil, köklü çözüm yaratma zamanıdır.” 


ANF