25 Mayıs 2013 Cumartesi

Barzani: Sürecin Başarısı İçin Öcalan Özgür Olmalı



Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) 13. Genel Kurulu’nun açılışına Federal Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin gönderdiği mesaj damgasını vurdu. Kürdistan’ın dört parçası için ortak bir stratejinin belirlenmesi gerektiğini söyleyen Barzani “Türkiye’deki barış sürecinin başarıya ulaşması için Sayın Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşmalı“ dedi. YNK Politbüro üyesi Mele Bextiyar ise “Kürtler ortak stratejiyle mücadele etmeli” dedi.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de başlayan Kongreya Netewî ya Kurdistan (Kürdistan Ulusal Kongresi-KNK)’nin 13. Genel Kurulu sürüyor. Kürdistan’ın dört parçasından parti ve örgütü temsilen iki yüze yakın delege ve misafirin katıldığı kurula çok sayıda mesaj gönderildi.

Kurulda ilk olarak Federal Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin gönderdiği mesaj okundu. Kürdistan’ın dört parçası için önemli çağrılar içeren mesaj, Barzani’nin temsilcisi Hêmin Hewramî tarafından okundu.

“Parti temsilcileri ve Kürdistan’ın dört parçasında mücadele edenler, KNK yöneticileri ve değerli katılımcıları selamlıyorum” sözleriyle başlayan Barzani’nin mesajı şöyle:

“21. YÜZYILDA KÜRTLERİN UMUTLARI GERÇEKLEŞECEK”

“KNK’nin 13. kuruluş yıldönümünü kutluyor, halkımızın davası için başarı dileklerinde bulunuyorum. Kürdistan’ın dört parçasında halkımızın verdiği zorlu mücadelenin ardından bizler yeni bir dönemdeyiz. Kürt halkının meşru ve haklı mücadelesi bölge ile dünya çapında yeni bir aşama girdi, aydınlık bir gelecek için umudumuz büyük.

Halkımızın düşmanları zayıflamış durumda ve Kürdü inkar sürecini geride bıraktık. Karanlıklar dolu 20. yüzyılın tersine 21. yüzyıl Kürtlerin umutlarının gerçekleşeceği bir yüzyıl olacak. Bu kritik aşamada halkımızın haklı mücadelesini zafere ulaştırmak için birlik ve ortak çalışmaya ihtiyacımız var. Bunun için batıdaki siyasi, kültürel ve toplumsal çalışmaları yürüten merkezlerle çalışmalıyız, özellikle de Avrupa’da Kürtlerin haklarını savunacak dostlar kazanmalıyız.

Bölgemiz hızlı bir gelişim içinde, bazen bu gelişmeler geleceği belirliyor. Kürdistan’ın etrafında istikrarsızlık, fundamentalizm ve çelişkilerin derinleşmesi korkusu var. Hepimiz bu korkuya karşı hazırlıklı olmalıyız. Doğrudur; her zamankinden daha fazla Kürtler için şanslar sözkonusu, fakat aynı zamanda halkımıza yönelik saldırıların sürme tehlikesi de var. Bunun için her zamankinden daha fazla ulusal, ortak ve demokratik bir stratejiye ihtiyacımız bulunuyor.“

‘ŞİDDETEN ARINMIŞ BİR STRATEJİMİZ OLMALI’

Bu stratejinin Kürdistan’ın dört parçasındaki şartlara uygun şekilde şiddetten arınmış, barışçıl, siyasi, sivil ve diplomatik çalışmalar temelinde oluşturulmasını isteyen Barzani sözlerini şöyle sürdürdü: “En önemlisi bölge halkına barış, demokrasi ve birlikte yaşama mesajı vermeliyiz. Aynı zamanda halkımızın meşru haklarından da vazgeçmemeliyiz ve Güney Kürdistan’da ulusal ve Kürdistan’ı kapsayacak bir kongre kurmalıyız. Bütün Kürdistani güçlerden oluşacak bu kongre beklenmedik gelişmeler karşısında mücadele etmeli.“

HEWLÊR ANLAŞMASI KORUNMALI’

Türk hükümeti ve PKK arasındaki sürece de dikkat çekmek istediğini söyleyen Barzani “Bu başlayan sürecin derinleşmesi için çalışmalıyız. Her iki tarafa da barış sürecinin tamamlanması için bu süreci uzun soluklu sürdürme çağrısı yapıyorum. Çünkü barış, diyalog ve şiddetsiz bir mücadele Kürtlerin umutlarını gerçekleştirecek tek yoldur. Bu sürecin başarıya uluşması için Sayın Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşmalı ve Türkiye’deki anayasada değişiklikler yapılmalı” dedi.

Suriye’deki krizin patlak vermesiyle Batı Kürdistan’daki güçleri bir araya getirmeye çalıştıklarını belirten Barzani, Hewlêr anlaşmasının “ulusal bir kazanım” olduğunu bildirdi. Barzani, Batı Kürdistan’daki güçlere de şu çağrıyı yaptı: “Herkesten Hewlêr anlaşmasına göre hareket etmesini ve kardeşçe birbirlerine yardım etmeli. Birbirlerine karşı şiddet ve baskı yöntemlerini kullanmamalı. Kürtlerin birbirine karşı silah kullanmasını tam da Kürt düşmanlarının isteğidir.”

Bütün güçleriyle Doğu Kürdistan’daki barış girişimlerini de desteklediklerini söyleyen Barzani, Kürdistan’ın bu parçası için şu mesajı verdi: “Bu parçada da Kürt davasının ilerlemesini umut ediyorum. Bu yüzden Doğu’daki güçlerin birliği ve tek sesliliği çok önemli.”

Kürt halkının barış isteyen bir halkın olduğunu belirten Barzani son olarak şu çağrı yaptı: “Bölgenin barış ve huzura kavuşması için bütün devletler Kürt inkarından vazgeçmeli. Silahlanma rekabetine ve şiddete son verilmeli. Bu temelde kongreye başarı dileklerimi sunuyorum. Umut ediyorum kongre Kürt halkının haklı davası için verilen mücadelede uzun süreli bir strateji belirlemeli.”

YNK ADINA MELE BEXTİYAR ADINA KONUŞTU

Barzani’nin mesajından sonra Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Politbüro üyesi Mele Bextiyar söz aldı. Kürdistan’daki özgürlük duygusunun buğday taneleri gibi olgunlaştığını söyleyen Bextiyar “Kürtler tarihi bir süreç yaşıyor, bu dönemde birliğimiz her zamankinden daha önemli. Kürtler ortak stratejiyle mücadele etmeli. Kürt hareketleri eskisi gibi parçalı değil ve Kürtlerin düşmanları da eskisi gibi güçlü değil” dedi.

PKK’nin yürüttüğü mücadelenin önemine dikkat çeken Mele Bextiyar özetle şöyle konuştu: “Öcalan 14 yıldır zindanda ağır koşullarda mücadelesini yürütüyor ve umarım en yakın zamanda özgürlüğüne kavuşmalı. Kongrenizde yapacağınız tartışma ve değerlendirmelerin ardından umarım yeni bir program belirlersiniz.“

ANF

Kürt Televizyonlarında Bir Gün…





 

Brüksel’e 20 km mesafede, Denderleeuw kasabasında, bir kanal kenarında, geniş bir alan üzerine kurulu, iki bitişik binada, Kürtlerin gözü ve kulağı olarak değerlendirilen televizyonlar yayın yapıyor. Kürtlerin görsel medya serüveni 1995 yılında Med TV’nin kurulmasıyla başladı. Med TV, aynı zamanda ilk Kürt televizyonuydu.

Bu geleneği sürdüren Stêrk Tv, Nûçe Tv ve Ronahi Tv'nin prodüksiyon stüdyoları, Denderleeuw’deki binalarda bulunuyor. Bu binalardan birinin ikinci katında Stêrk Tv stüdyoları, bir kafeterya ve bir yemekhane yer alıyor. Ziyaretçiler, ilk binanın girişindeki resepsiyon salonunda güvenlik kontrolü yapıldıktan sonra, ziyaretçi kartı alarak içeri girebiliyor. 

Görsel medya çalışanları her sabah olduğu gibi kahvaltıları yaparken,  dikkat çekici sohbetlere de vesile oluyor. Haber sunucusu Ejder Şêxo ile Cahit Mervan’ın Sêla Sor programına katılmak için gelmiş Kürt siyasetçi Serhat Bucak’ın oturduğu bir kahvaltı masasına, daha sonra Reşad Sorgul da katılıyor.  Sorgul’un, Stêrk Tv'de saat 06.30’da başlayan programı için saat 04.30’dam beridir stüdyoda olduğunu öğreniyoruz. Masaya son olarak Stêrk Tv'de yayınlanan “Ol” (Din) programı konuğu Şêx Murşidê Xeznewî oturuyor. Kahvaltı Kürt dili ve edebiyatı üzerine yapılan tartışmalarla geçiyor.

Yemekhaneden kafeteryaya giden koridorun iki duvarında, Kürt Sanatçı Rotinda'nın Kürdistan dağlarında çektiği fotoğraflardan oluşan bir sergi var. Kafeteryada, Kürtlerin ekranlardan hem de yazıları ile tanıdığı Baki Gül, Cahit Mervan, Mahmut Önder ve Ferda Çetin çaylarını içiyor. Lokal küçük bir Kürdistan'ı andırıyor. Kürtçenin bütün lehçelerinde, her masada farklı bir sohbet var. Ellerde çay. Lokalde sürekli kanalların yayın akışını gösteren üç televizyon duvara asılı. Büyük bir bar tezgahının üstünde, kaynar su, boş bardak, poşet çaylar, kahve ve şeker sıralanmış halde duruyor. Kafeterya self-servisle çalışıyor, isteyen çay veya kahvesini kontuarın arkasından alabiliyor.

Çıkış kapısının hemen yanında Nûçe Tv Kürtçe haber çalışanı Selman Aslan oturuyor. Selman’ın çalışma masası, ana binanın ikinci katında bulunuyor. Henüz erken olmasından dolayı, ilk başta binada çoğunlukla sabah programları yapan çalışanlar var. Herkesin elinde çay var ve her karşılaşmada, çalışanlar “Rojbaş, hûn bi xêr hatin” diyerek selam veriyor, çay teklifinde bulunuyorlar.
Bürolardan hemen önce, sol köşede, camekân içinde tozlanmış bir tekerlekli sandalye, eski bir bilgisayar, bir yazıcı ve onlarca kitap dikkat çekiyor. Duvara asılan portrenin altına 'Burhan Karadeniz' ismi yazıyor. Anma Köşesi, 1992 yılında Yeni Ülke ve Özgür Gündem muhabiri iken Hizbi-kontra tarafından vurularak tekerlekli sandalyeye mahkum edilen ve 2003 yılında sürgünde yaşamını yitiren Burhan Karadeniz’e adanmış.

Az ilerde küçük bir bahçeyi andıran Kürt yazar Ferda Çetin'in bürosu ise özelikle ilgi çekiyor. İçinde onlarca çiçek ve küçük ağaç var.

27 yaşındaki Selman Aslan, Nûçe Tv haber editörü Amed Dicle'nin hemen karşısında oturuyor. Selman işe, editörün belirlediği haber başlıklarını, başta abone oldukları ajanslar olmak üzere haber kaynaklarında aramak ile başlıyor. Genç haberci. “Kürt halkı büyük emeklerle, bedellerle eylem yapıyor, bu eylemleri dünya ve Kürdistan kamuoyuna en doğru ve en hızlı şekilde yansıtmak için uğraşıyoruz” diyor Selman Aslan.

Genç haberci “Kürt halkının özgür Kürt basınına çok güvendiğini” söylüyor. “Bazen bir haber için onlarca video geliyor, Kürdistan’ın her yanından görüntüler geliyor, eğer Nûçe Tv halkın görüşlerini, taleplerini doğru yansıtmasa, bu kadar görüntü gelmezdi” diye ekliyor. 

Salman bir yandan haberini hazırlıyor, diğer yandan da hiç bir detayı atlatmadan redaksiyonu nasıl yaptığını anlatıyor. Görüntü dosyasından bazı görüntülerin isimlerini yazılı haberlerin altına taşıdıktan sonra görüntüleri izlemeye başlıyor. Hangi videodan hangi sahneler alınacak kaydediyor. Yazılı haberi görsel habere dönüşmesi birçok prosedürün yerine getirilmesine bağlı. Salman haberi düzenledikten sonra, ses dublajını yapmak için seslendirme stüdyosuna geçiyor. Haber oradan da montaj servisine gidiyor.

Barış Güllü,  altı yıldır montaj servisinde çalışıyor. Barış, “Yazılı haberi görselliğe kavuşturuyoruz” dedikten sonra “biz haber için son durağız” diye ekliyor. Genç montajcı ses ve görüntülerin uyuşmasının çok önemli olduğunu söylüyor.

Barış “küçük bir hata bile büyük sonuçlara yol açabiliyor, dikkatli olmamıza rağmen, yine de hatalar oluyor maalesef” diye kabul ediyor. Montaj servisini, teknik sorunlardan ziyade görüntülerin içeriği zorluyor. Barış “Roboski katliamı görüntüleri üzerinde saatlerce montaj yapmak duygusal anlamda bizi çok zorladı, ama aynı zamanda son Amed Newroz'u gibi bazı görüntüler ise bize büyük bir coşkuya neden olabiliyor” diyor. Montaj bittikten sonra haber, canlı yayın rejisörüne gidiyor.

Yemekhane öğle yemeği servisini saat 12:30 başlatıyor. Yemekhaneye asılı bulunan televizyonda haber sunucusu Aslan, Kürtçe diliyle ‘Nûçe Aktuel'i sunuyor. Masalar yavaş yavaş dolarken,  Kürt televizyonları Ronahi Tv, Newroz Tv ve MMC'nin sinyal saldırısına maruz kaldığını bilgisi dolaşıyor. Rojahi TV bir haftada ikinci kezdir sinyal saldırısına maruz kalıyor. Görsel medya çalışanları Kürt kanallarının yaptığı haberler bazılarını ciddi şekilde rahatsız ettiğini düşünüyor. Sadece üç Kürt kanalı değil, Nilsat uydusu üzerinde aynı frekansta yayın yapan 25'e yakın kanalın görüntüleri kararmış. Üç saatlik kesintiden sonra üç kanalın yayını durduğu yerden devam ediyor.

Ronahi Tv'den Nûçe Tv'nin canlı yayın stüdyosuna gidebilmek için bina değiştirmek gerekiyor. Dışarıda, açık havada Stêrk Tv haber sunucularından Mahmud Önder sigarasını içiyor. Mahmut Önder ilk Kürt kanalı Med Tv'nin ilk aylarından bugüne kadar, Kürt görsel medyası içinde yer almış deneyimli bir haberci. Önder, “Dengê Gel” (Halkın sesi) programını sunuyor.

Canlı yayın stüdyosunun kapısı üzerinde “Agahi, weşana zindî” ( Bilgi, canlı yayın) yazıyor. Kapı aralığından Baki Gül'ün canlı yayında olduğunu görmek mümkün. Baki Gül, Türkçe “Nûçe Aktuel” programını sunuyor. Nûçe Tv Reji çalışanlarını çalışma başında izlemek için canlı yayının bitmesini beklemek şart.

Koridorda Kürt görsel basının önemli bir yüzü, Cahit Mervan'ın yüksek sesi yankılanıyor. Cahit Mervan  'Sêla Sor' programının hazırlığını yapıyor. Bu seferki konukları Kürt yazar Serhat Bucak, yazar Selda Aksoy ve telekonferans ile programa bağlanacak Van belediye başkanı Bekir Kaya. Yanlarında başka bir programın konuğu olan yazar Metin Ayçiçek de var. Üçüne Ferda Çetin de katılınca beraber bir hatıra fotoğrafı çekiyorlar.

Cahit Mervan “Kürt görsel medyasının Kürdistan'da nasıl bir etkisi oldu?” sorusunun cevabını, biraz düşündükten sonra, kısa ve öz bir şekilde sıralıyor:

-Kürdistanı dünyaya taşıdı, dünyayı Kürdistan’a taşıdı.

-Dört parça Kürdistanı yakınlaştırdı.

-Kürdistan'da siyasi ve sosyal değişimlere yol açtı.

Saat 17:00'ye beş kala Necibe Qeredaxi Nûçe Tv'deki Soranice ana haberlerini sunmak için canlı yayın stüdyosuna enerjik bir şekilde giriyor ve ses cihazlarını takıyor. Reji odasında Çekdar Kurdi, yayına girmek için son hazırlıklarını yapıyor. Çekdar, “çar, sê, du, yek, fermû” dedikten sonra  Necibe Qeredaxi sunumuna başlıyor. Reji odasında onlarca ekran ve birçok saat sayacı var. İlk kez odaya girenlerin bir şey anlaması mümkün olmayacak kadar karmaşık. Ancak Çekdar’ın yanında oturan genç Rojin, ne yaptığını bilen bir edayla bilgisayar ekranlarını kontrol ediyor.

Her üç kanalın büro ve canlı yayın stüdyolarının en çok hareketlendiği aralığın saat 17:00 ile 19:00 arası olduğunu gözlemlemek çok zor değil.  Stêrk Tv Türkçe haber sunucusu Selim Günenç sunumunu bitirdikten sonra kafeteryaya günün son çayını almaya geliyor. Daha sonra Nûçe tv Türkçe haber sunucusu Hacer Katurman da geliyor.

Anahaber bültenleri bitikten sonra koşuşturmalar azalıyor. Bürolar teker teker boşalmaya başlıyor. Yalnız Nûçe Tv editörü Amed Dicle pek gidecek gibi gözükmüyor. Saat 20'yi geçmesine rağmen Amed Dicle bilgisayar ekranına pür dikkat konsantre olmuş. Bürosu üstünde Amed surlarını ve şehrini temsil eden birçok motif var. Amed Dicle, 22:00 haberlerini hazırlıyor.  Kıbrıs’tan gelen konuğuyla Nûçe Tv'nin son canlı yayınını gerçekleştiriyor. 

Med Tv'nin başlattığı Kürt görsel medya geleneğini ayakta tutmak için, onlarca kişi her gün büyük emek sarf ediyor. En küçük görsel haber bile birçok servis tarafından üstünde çalışılması gerekiyor. 

KÜRT TELEVİZYONCULUĞU

Uydu üzerinden yayın yapan ilk Kürt kanalı Med Tv,1995 yılında yayına başlaması ile beraber, Kürdistan medya tarihinde yeni bir dönem başlattı. Med Tv Kürtçe'nin bütün lehçelerinin yanısıra, Asurice, Türkçe ve Arabça da yayın yaparak Kürdistan ve dünyadaki Kürtleri yakınlaştırdı, Kürdistan arasındaki sınırları anlamsızlaştırdı. Kürt kanalı daha test aşamasındayken Türk devletinin diplomatik baskılarına maruz kaldı ve daha sonrasında frekans karartıcı sinyaller ile engellenmeye çalışıldı.

İngiltere, Türkiye'nin resmi talebi üzerine, 1999 yılında Med Tv'nin lisansını iptal etti. Ancak Med Tv'nin geleneği 1999 yılında Medya Tv ile devam etti. Medya Tv'de 2004 yılında Fransa devleti tarafından kapatılarak Med Tv'nin akıbetini paylaşınca bu sefer Roj Tv, Kürdistan'daki savaşı ve direnişi dünya kamuoyuna duyurma görevini üstlendi. Roj Tv de uluslararası baskının ardından, Danimarka mahkemesi tarafından mahkum edildi. Bugün,  Med TV ile başlayan görsel medya geleneği, Stêrk Tv, Nûçe Tv, Newroz Tv ve Ronahi Tv ile devam ediyor.