16 Ocak 2010 Cumartesi

Tekel İşçileri Direniş Alanından “Canlı Yayın”


Tekel işçileri günlerdir Ankara’nın orta yerinde bir direniş sürdürüyorlar. Bu direniş, 19 Ocak 2010 akşamından başlayarak direniş alanında kurulan bir mobil TV stüdyosu ile 5 gece boyunca www.sendika.org adresinden canlı olarak yayınlandı. Bu denli uzun süreli bir canlı yayın, gerek bir direniş alanından, sokaktan yapılması, gerekse de internet üzerinden gerçekleştirilmesi ve gönüllülük ve kolektivite temelinde örgütlenmesi nedeniyle Türkiye’de bir ilkti.

Canlı yayın fikrinin arka planı

Bu canlı yayını örgütleyenler, gerçekleştirenler ise İşçi Filmleri Festivali emekçileri, Halkevleri’ne, sendika.org’a destek veren ve direniş başladığından bu yana gündelik işlerinin izin verdiği ölçüde direniş alanında olmaya çalışan gönüllülerdi. Bu insanların direniş alanında yaşadıkları deneyimler ve gözlemler, direnişçi işçilerle yaptıkları sohbetler, canlı yayın düşüncesinin oluşmasında etkili oldu. Bunun yanında, Uluslararası İşçi Filmleri Festivalleri süresince kurulan uluslararası ilişkiler ve bu ilişkiler dolayımı ile ulaşılan emek medyası tartışmaları ve bu tartışmalardan yola çıkarak gerçekleştirilen başka canlı yayınlar bir araya gelince canlı yayın düşüncesi şekillendi.

Bu tartışmalardan belki de en önemlisi 1.Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında 4 Mayıs 2006 tarihinde Istanbulda Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinde düzenlenen paneldi. Panelin Konuşmacıları Laborfest’den (ABD) Steve Zeltzer, Labournet.org den Chris Bailey (İngiltere), LaborMedia’dan Jungmi Park (Güney Kore) ve festival komitesinden Önder Özdemir idi. Panelde internet televizyonculuğu başta olmak üzere yeni teknolojilerin emek mücadelesinde ne tür alternatif olanaklar yaratacağı konuşulmuş ve alternatif deneyimler paylaşılmıştı. 2-3 Şubat 2008 tarihinde "Manifesto'nun 160. yılında Marksizmin Güncelliği" konulu sempozyum Ankara’da oldukça geniş bir katılımla gerçekleşti. Sempozyumun tümü Sendika.org’tan canlı yayınlandı. Ankara’ya gelemeyen binlerce kişi sempozyumu www.sendika.org adresinden canlı olarak izledi. 3. Uluslararası İşçi Filmleri 6 Mayıs 2008 tarihinde Festivalin büyük açılış gecesi internetten canlı yayınlandı. Tüm bu deneyimler internet televizyonculuğu çalışmalarının öncü adımları oldu.

Tekel direnişinden canlı yayın, gönüllülerin ifade ettiğine göre, “uzun”, “röportaj ağırlıklı”, “haber vermeyi, direniş alanının bilgisini uluslararası kamuoyuna taşımayı” hedefleyen bir yayın etkinliği olarak kurgulanmadı. Asıl olarak, direnişçi işçiler kameranın karşısına geçsin, ailelerine el sallasın, bir şeyler söylesin düşüncesi yola çıkış noktası oldu. Direniş çadırlarını ziyaret eden herkesin bildiği üzere, orada yaşanan tüm sıkıntıların ötesinde, direnişçi işçiler direniş alanına gelirken geride bıraktıklarıyla ilgili kaygı duyuyor, üzülüyorlardı. Ayrıca tam da canlı yayının başladığı gün, ilk ve orta öğretim kurumları karne dağıtmak üzereydi. Canlı yayınları izleyenler farkındadırlar, direnişçi işçiler en doğal halleriyle kamera karşısına geçip, yaşadıklarını anlattılar, ailelerine mesajlarını ilettiler, çocuklarına karne günü yanlarında olamayacaklarını söylediler, neden orada olduklarını ve neden orada olmak zorunda olduklarını anlattılar, hatta çocuklarının doğum gününü kutladılar. Elbette canlı yayını sadece direnişçi işçilerin aileleri izlemedi. Bir süre sonra canlı yayında verilen telefon numarasına Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından mesajlar yağmaya başladı. Görüldü ki, canlı yayın, bu direnişin bilgisini, en içeriden ve en az yapılandırılmış haliyle tüm dünyaya iletiyordu. Bu durum, canlı yayının gönüllüleri açısından “tam da istediğimiz şey, verili medya dilini, onun haber yapma biçimini, temsil düzenlemelerini aştık” diye yorumlandı. Tam da bu nedenle Tekel direnişindeki canlı yayın deneyimi, yıllardır farklı mecralarda sürdürülen alternatif iletişim deneyimlerinin yeni ve önemli bir aşaması olarak düşünülebilir.

Neden önemli bir aşama

İnternet ya da genel olarak yeni iletişim teknolojilerinin insanların iletişime geçme noktasında ufuklarını genişlettiği bir gerçek. Bugün, internet üzerinde video paylaşım siteleri, haber temelli başka uygulamalar, sosyal paylaşım siteleri, bloglar, haber grupları ya da tartışma listeleri şeklinde sıralanabilecek pek çok iletişim platformu var ve kendilerini ifade etmek için bu tür platformları kullanmayı tercih eden insanların sayısı da hızla artıyor. Genel olarak bu deneyimlerin hepsi, alternatif medya tartışmalarını yeniden başlatan, bu arada yurttaş medyası, katılımcı medya, etkileşimli gazetecilik, halk gazeteciliği, radikal medya gibi çeşitli kavramların ortaya çıkışına neden olan deneyimler. Ancak bu kavramlara dayanan tüm alternatif medya tartışmalarının işaret ettiği şey, internet altyapısı üzerinden kullanıcıların içerik üretmesi ya da üretilen içeriği belirleyebilmesidir. Alternatiflik iddiası taşıyan bir iletişim deneyiminin en azından taşıması gerektiği düşünülen diğer özellikler ticari olmaması, yayın yapmaya yönelik temel motivasyon kaynağının kar elde etmek olmaması, sosyal sorumluluk ve insanların kendilerini ifade etmelerine olanak sağlama amacıyla hareket etmek şeklinde sıralanabilir. Ancak sadece bu özellikler de bir iletişim etkinliğini alternatif olarak tanımlamaya yetmez. Dolayısıyla alternatif olmak, sunulan içeriğin politik, sosyal ve kültürel düzeylerde radikal olması, bu içeriğin mülkiyetinden ziyade olabildiğince paylaşılmaya çalışılması, içerik üretiminde ve sunumunda hiyerarşik yapılanmadan uzak yatay, eşitlikçi ve katılımcı bir yapılanmaya sahip olunması gibi başka bir dizi özelliği de gerektirmektedir. Bu çerçeveden bakıldığında Türkiye’de sayıları çok fazla olmasa da, bu özelliklere ve rollere sahip bir dizi alternatif medya deneyiminden söz etmek mümkündür. Canlı yayının sürdüğü yer olan sendika.org da bunlardan birisi.

Bu alternatif medya deneyimleri, aşağıdaki özelliklerden büyük bir kısmını ya da tamamını gösteriyorlar:

• Toplumsal muhalefete ve hareketlere, daha eşitlikçi ve demokratik bir toplumsal yapılanmaya yönelik mücadeleye destek vermek;

• Bilgi tekelleri tarafından bilerek görmezden gelinen, insan hayatının her alanına dair bilgiyi üretmeye katkı sağlamak ve bu tür bilginin sunumu ve dolaşıma girmesi için uygun bir platform sağlamak;

• Bilgi üretim sürecinde hiyerarşik yapılanmaya karşı çıkmak ve profesyonel-amatör ayrımı yapmamak;
• Ticari faaliyetlerle asla bağı olmadan kendi maliyetlerini karşılamak;

• İletişim sürecinin ve bunun sonucunda üretilen bilginin ticarileştirilmesine karşı mücadele vermek

Ama tüm bu özelliklerin de “alternatif bir iletişim olanağı sağladık ve bu en mükemmeli” gibi bir noktayı işaret etmediğini söylemek gerekiyor. Çünkü verili iletişim ortamı biliniyor, tanınıyor ve ayırt edilebiliyor. Onun alternatifini oluşturmak ise doğrudan “bulduk”, “işte bu” denilebilecek bir şey değil. Tam tersine alternatiflik, sürekli aranması gereken bir şey. İşte bu sürekli arama, bulmaya çalışma noktasında direniş alanından canlı yayın gerçekten de önemli bir aşamayı ifade ediyor.

Arayışlar

Diğer taraftan canlı yayınlar boyunca da bir arayışın sürdürüldüğünü söylemek olanaklı. Canlı yayını gerçekleştiren gönüllüler, direnişten ve direnişçi işçilerden öğrendiklerinin yanında, teknik olanaklar konusunda da süreç boyunca pek çok şey öğrendiklerini ifade ediyorlar.

Bilinen profesyonel haberci dilinin kullanılmasının reddedilmesi, amatörlüğün bilinçli olarak tercih edilmesi, direnişçi işçilerin yanı sıra, geceyi direnişçi işçilerle birlikte geçirmek üzere “direniş kentine” gelen sendika yöneticilerinin, çadırda kurulan “halk üniversitesi/direniş akademisi” derslerinin, sanatçıların, gazetecilerin ziyaretlerinin canlı yayına dahil edilmesi ve ayrıca hepsinin kayıt altına alınarak tekrar tekrar izlenmek üzere hazırlanıyor ve hazırlandıkça de www.sendika.tv adresinde yayınlanıyor oluşu belirtilmesi gereken unsurlar. Ancak yine belirtmek gerekir ki, canlı yayının diline ve yapısına sinen bilinçli amatörlüğe rağmen, oldukça profesyonel cihaz ve ekipmanlar ile iletim teknolojileri kullanılmış durumda.

Yapılan işin teknolojik yanını açıklayabilmek için öncelikle, internet üzerinden bir canlı yayının klasik web sayfası yayını ile farkını açıklamak gerekiyor. Web sayfası yayını için web sitesi barındıran bir sunucu gerekmektedir. Web sitesine bağlandığınızda kısa süre içerisinde web sayfasında yayınlanan tüm yazılı ve görsel içerik bilgisayara transfer edilir. Tekrar tekrar web sitesini barındıran sunucu ile iletişim kurulması gerekmez. Bu nedenle web sitesi sunmak, sunucular için çok fazla bant kapasitesi gerektiren bir uygulama değildir ve dolayısı ile ucuzdur. Oysa video ve müzik yayını farklıdır. Yayın süresince izleyicilerin bilgisayarı ile sunucu sürekli bağlantı halinde olur. Bu sunucunun sürekli meşgul olması anlamına gelir ki, yüksek bant kapasitesi gerektirir. Bu da özel yüksek hızlı bağlantılar gerektirmektedir. Direniş alanından yapılan canlı yayınlarda streaming” denilen yöntem kullanılmıştır. Streaming, video içeriğinin izleyicinin bilgisayarına transfer edilmesi yerine, merkezi bir sunucudan sürekli yayınlanmasıdır. Tekel direnişi canlı yayınında flash (flv formatında) yayın yapan bir streaming sunucusu kullanıldığı için işletim sisteminden bağımsız olarak tarayıcıları flash’ı destekleyen tüm internet kullanıcıları yayını izleyebilmiştir. Flash, değişik işletim sistemleri üzerinde çalışan mevcut tarayıcıların %99’u tarafından desteklendiğinden oldukça geniş bir erişim alanı oluşturmaktadır.

Son olarak

Günlerdir Tekel İşçileri ile dayanışma içinde olan Ankaralılar evlerine giderken, dayanışmanın hakkını verdiklerinin nişanesi olarak üstlerinde is ve duman kokusu götürüyorlar. Öte yandan canlı yayın, direnişin is ve duman kokusu dışındaki havasının “internet üzerinden koklanmasına ve mücadelenin yüzlerinin görülmesine” olanak sağladı. Direniş alanından canlı yayın, alternatif bir iletişim ağına gereksinim olduğunu ortaya koydu. Artık bu gereksinimin medya emekçilerinin örgütlenme hakkından, iletişim altyapısına erişme hakkına kadar uzanan geniş kapsamlı bir “iletişim hakkı” perspektifiyle savunulması ve örgütlenmesi gerekiyor.