3 Kasım 2015 Salı

Alenen ve Cebren Gerçekleşen Hırsızlık…1 KASIM SEÇİMLERİ


Siyasi gözlemciler ve anketörler, AKP’nin 7 Haziran seçimlerinde yaşadığı ciddi oy kaybının, Erdoğan ve AKP’nin yarattığı gerilim politikası ve kutuplaşmadan kaynaklandığını, bunun da siyasi istikrarı bozduğu konusunda hemfikirdi. Bu tespite, 7 Haziran seçimlerinden sonra toplanan, AKP’li yönetici ve vekillerin içinde yer aldığı ve AKP’nin başarısızlığını masaya yatıran 12 kişilik komisyon da aynen katılıyordu. İçinde Ömer Çelik, Efkan Ala, Numan Kurtulmuş, Mahir Ünal ve Ertan Aydın’ın yer aldığı toplantıda, 2011 yılından itibaren AKP’nin gerilim politikasının istikrarı bozduğu, bu durumun da oy kaybına dönüştüğü itiraf ediliyordu. Bu toplantının tutanakları basına yansıdı.

SEÇMENİN CEZALANDIRDIĞI İSTİKRARSIZLIK NASIL İSTİKRARA DÖNÜŞTÜ?

AKP’nin yurtdışı oyları dahil 7 Haziran’da aldığı oy toplamı 18.864.864 iken 1 Kasım seçimlerinde 23.669.933’e ulaştı. AKP, beş aylık süreçte istikrar için hangi pratik politikaları geliştirdi ki 7 Haziran’daki oylarına 4.805.069 oy ilave edebildi?
Bu sorunun yanıtı yoktur.

Erdoğan ve AKP yöneticileri, ''toplumun koalisyondan korktuğunu ve istikrar için AKP’nin oyunu artırdığını'' iddia etse de, seçimden önce hiçbir anketör veya siyasi gözlemci bu iddiayı savunmadı. Aksine, vatandaşın tek parti iktidarı değil koalisyon istediğini ve AKP’yi cezalandırdığını belirttiler.

20 ANKET ŞİRKETİ HEP BİRLİKTE NASIL YANILDI?

Türkiye’de seçim tahminleri ve değişik konularda araştırma yapan yüzlerce anket şirketi mevcut. Bunlardan 15’i ulusal ölçekte araştırma yapabilen; saha hakimiyeti, bilgi, veri ve seçim tahminleri konusunda rüştünü ispatlamış, güvenilirlikleri sağlam ve yanılma payları 1-2 oranını aşmayan şirketlerdir. KONDA, ANDY-AR, METROPOLL, SONAR,ORC,POLLMARK,GEZİCİ bunlardan bilinenleri.

A&G(Adil Gür)’yi bir parantez olarak bekletelim.

Bu anket şirketlerinin tamamı seçime bir gün kalıncaya kadar sahalarda, bilimsel verilerle çalışmalar yürüttüler. Sonuçlarını da kamuoyu ile paylaştılar. Bu şirketlerin tümünün sonuçları birbirini doğrular nitelikteydi, aralarında 1-2 puanlık oynamalar vardı. Tümünün ortak paydalarından biri AKP’nin %40-43 aralığında oy alacağı iken, diğer buluşma noktası HDP’nin %11.30-13.30 aralığında oy alacağı tespitiydi.

ANKET ŞİRKETLERİ Mİ GERÇEĞİ SAKLADI HALK MI ANKETÖRLERİ ALDATTI?

Anket şirketleri daha önceki çalışmalarını hangi sahalarda, hangi grup insanla yapıyor idiyse bu kez de aynı yöntemi izlediler. Seçimlerden iki gün öncesine kadar da 1 Kasım seçimlerinden çıkacak sonuçların 7 Haziran seçimlerinden farklı olmayacağını; ufukta tek başına iktidar değil, koalisyon hükümeti göründüğünü açıkladılar. En son anketi saymazsak eğer AG şirketi de bu sonuçlara ulaşıyordu.

Başbakanlığının ilk döneminden itibaren anketlerle uyuyup anketlerle uyanan Erdoğan, 7 Haziran-1 Kasım aralığında da onlarca anket yaptırdı. Anketlerin hiçbiri AKP’nin tek başına iktidar olacağını söylemiyordu.

Bu gerçeği gören Tayyip Erdoğan, koalisyon fikrine kendisini alıştırmıştı ve şöyle diyordu; “tıpış tıpış Saray’a gelecekler.”

Mehmet Ali Şahin ise 1 Kasım’dan sonraki koalisyon ihtimaline itiraz ediyor, “Üçüncü kez seçime gidilebilir” diyordu.

Anket şirketlerinin tespitleri ve tahminleri doğruydu ve gerçeği yansıtıyordu. Artık seçim gecesi de bu tablo değişmeyecekti.

AKP’NİN ADİL GÜR MARKAJI

AKP oy ve sandık hilesi hazırlıklarına 7 Haziran öncesi başlamıştı. Sandık birleştirme, sandık taşıma, muhalif seçmenlerin adreslerini değiştirme, oy kullanma hakkı olmayan yeni seçmen yazımına ilişkin neredeyse günlük haberler geçiyordu.

Fakat Tayyip Erdoğan da AKP hükümeti de Gezi ve Kobanê direnişlerinden sonra üçüncü bir kalkışmayı kaldıracak güçte değildi. Anket şirketlerinin açıkladıkları birbirinin tekrarı sonuçlar neredeyse kesin gibiydi ve seçimlerde koalisyon dışındaki ihtimal, hile ve seçim yolsuzluğu sayılacak, AKP dışındaki tüm partilerin seçmenleri, zımni bir güç birliği içinde, sokaklara çıkarak sonuçlara itiraz edecekti.

O halde tedbir alınmalı kamuoyu, AKP’nin tek başına iktidar olabileceği fikrine de alışmalıydı. Bunun için güvenilir ve itibar sahibi bir anket şirketine ihtiyaç vardı. AG’nin sahibi Adil Gür, TV programlarında açıktan ve cesaretle söylemese de, zayıf bir ihtimal olarak AKP’nin tek başına gelebileceğinden söz ediyordu. O halde bu fikrini ete kemiğe büründürebilir, bunu bir araştırma ile kamuoyuna açıklayabilirdi.

İstanbul’u ve anket piyasasını bilen gazetecilerin anlatımlarına göre, seçimlere on gün kala AG, AKP’den bir daha anket yapamama riskini de karşılayacak bir meblağ karşılığında en son anketini yaptı.

A&G, AKP’nin %45-47 arasında oy alabileceğini belirtmişti. Ama AKP % 49.5 oy aldı.

AKP’nin 3.500 kişilik bilişimci hile ekibi, Adil Gür’ü de 2.5 puan yanılttı(!)

GEÇERSİZ OYLARDAKİ DÜŞÜŞÜN ANLAMI

Türkiye’de 2009’daki yerel, 2010’daki genel, 2014’teki yerel ve 1 Haziran 2015’teki genel seçimlerinde kullanılan oylar ve geçersiz oylar karşılaştırmasında istikrarlı ve orantılı bir denge söz konusudur. 1 Kasım seçimlerinde bu denge tepe taklak olmuştur.

7 Haziran’da 46.449.924 oy kullanılırken bunlardan 1.330.907 oy geçersiz sayılmıştır. 1 Kasım seçimlerinde hem seçmen sayısı, hem sandığa gidenlerin sayısı arttığı halde geçersiz oylar düşmüş; 47.237.714 kişi oy kullanırken bu oylardan 684.572 oy geçersiz sayılmıştır.

Bunun anlamı şudur; 2009’dan beri istikrarlı bir şekilde süregelen ve belli bir oranı temsil eden okuma yazma bilmeyenler okumayı, kuralına uygun oy kullanmayanlar kuralları, sakarlar becerikli olmayı öğrenmiş, gözleri iyi görmeyenlerin gözleri açılmış, geçersiz oy kullananların %50’si son seçimlerde bilinçlenmiştir(!!!)

7 Haziran seçimlerine göre Urfa, Antep, Van, Ağrı ve Elazığ’da yarı yarıya azalan geçersiz oy sayısı, masa başında AKP hanesine yazılmış istikrar(!) oylarıdır ve AKP hanesine en az 1 milletvekili yazdıracak oranlardır.

Gerçekte olan şudur, Türkiye realitesinde seçmen sayısı arttıkça geçersiz oylar da düşmemekte, artmaktadır. İki seçim arasında, geçersiz oylardaki 646.335 oy, AKP’nin hile ekibi eliyle, bilgi işlem merkezinde AKP’ye yazılmıştır.

SAHTE SEÇMEN KÜTÜKLERİ VE İTHAL SEÇMENLER

Antep’te AKP’nin 7 Haziran’da aldığı oy oranı %47.0 iken 1 Kasım’da % 61.06’ya çıkmış, %14 oranında artmış.

Urfa’da AKP’nin 7 Haziran oyları %46.7, 1 Kasım’da %64.6 ile %18 oranında artmış.

Kilis’te AKP’nin 7 Haziran oyları %49.2, 1 Kasım’da 65.6 oranına yükselerek %16 artmış.

AKP’nin Antep, Urfa ve Kilis’te seçmen sayısını şişirdiği, Suriyeli göçmenlere sahte kimlik ve seçmen kartı düzenlediği, bunlara oy kullandırtacağı aylar öncesinden konuşuluyordu. Nitekim bu illerde AKP oylarındaki büyük artışlar bu iddiaları doğrulamaktadır.  

ANKET ŞİRKETLERİ SEÇİM SONRASINDA NEDEN SUSKUN

15’i aşkın anket şirketinin tahmini tutmadı. Hem de % 7-8-9-10 gibi yanılgı payı ile. Sözü geçen anket sahiplerinin tamamı, anket şirketleri  için %1-2 yanılma payının olağan, bu oranın üstünün ise anket şirketinin güvenilirliğini ortadan kaldıracağını belirtmiştir.

1 Kasım sonuçları ile tanınan anket şirketlerinin yanılgı payı 6’dan 10’a kadar değişmektedir . Kendi anket sonuçlarını savunamıyor, bu büyük sapmanın seçim ve sandık hileleri ile ortaya çıktığını belirtemiyorlar. Hiçbir şey olmamış gibi hep birlikte yanılmış olmanın, güvenilirliği zedelemeyeceğine inanıyorlar.


Peki bütün bunlar bir anda prestiji yükselen Adil Gür’ün arkadaşlık hatırına mı?

Değil, Erdoğan ve AKP korkusundan.

Bu şirketler sadece seçim sonuçları için değil, çoğu hükümetin kontrolündeki alanlarda araştırma yapıyor ve para kazanıyorlar. Dolayısıyla işletme basan, hazetmediği şirketleri kendi mülkiyetine geçiren bu hükümetin hilelerini deşifre etmek arı kovanına çomak sokmak gibi bir şey.

Sessizlik ve “tahmin edemedik, hepimiz yanıldık” sinikliğinin gerçek sebebi, sonuçları doğru tahmine edememiş olmak değil; gerçeği dile getirmenin bedelinin ağır olması ve muhatabın ceberrutluğu.


3 BİN 500 KİŞİLİK HİLE EKİBİ

AKP, 7 Haziran seçimleri öncesinde sandık sonuçlarına ve bilgi toplama merkezine müdahale edebilecek  bir çalışma yürüttü. Bunun için 3 bin 500 kişilik bir grup oluşturuldu. Daha sonra bölgelere göre ekiplere ayrıştırılan bu elemanlar sandık başında birleştirme tutanakları hazırlanırken, il ve ilçe seçim kurullarındaki birleştirmeler ve YSK’da dijital ortam üzerindeki birleştirme aşamalarında devreye girerek sonuçlara müdahale edecekti.
AKP Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun yönettiği bu ekibin bir kısmı Ankara’da üstlenirken diğerleri bölgelere gönderildi.

HİLE EKİBİ İÇİNDEKİ ELEMAN KONUŞUYOR

Ekibin içinde yer alan bir eleman bu çalışmayı HDP’lilere duyurdu.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bu ekibin varlığını, 18 Mayıs 2015 günü şu sözlerle basına duyurdu;

“HDP’yi baraj altında bırakmak için kurulan ekibin içinde toplantılara katılan biri bize bunu aktardı; Türkiye genelinde 3 bin 500 kişiden oluşan bir ekip. Başında da Süleyman Soylu var. Bunlar HDP’yi baraj altında bırakacak hile simülasyonları, senaryoları üzerinde çalışma yürütüp, örgütleme yapıyorlar. Süleyman Soylu il il dolaşarak bunların hazırlığını yapıyor. AKP genel merkezinde de ayrıca ekipleri var. Bu bilgiyi veren kişi kimliğini deşifre etmek istemediği için başvuru yapamıyoruz.”

SAVCILIK HİLE EKİBİNİ DEĞİL DEMİRTAŞ'I SORGULUYOR

7 Haziran seçimlerinden önce HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın yaptığı bu açıklamayı suç duyurusu kabul ederek derhal soruşturma başlatması gereken savcılar, hiçbir işlem başlatmadılar.  

Seçimlerden sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Fakat bu hareket hile ve hırsızlık ekibini soruşturmaya yönelik değil, ihbarı yapan Demirtaş’a yönelikti.

Süleyman Soylu’nun şikayeti üzerine Cumhuriyet Başsavcı Vekili Gürhan Aktaş tarafındanTBMM Başkanlığı’na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilen 14 Temmuz 2015 tarihli fezlekede, ''Soylu’ya hakaret suçlaması'' nedeniyle Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılması isteniyordu.

 7 Haziran 2015 seçimlerinde örgütlendirilen ve ilk deneyimlerini gerçekleştiren AKP’nin hile ve entrika teşkilatı, deneyim kazanmış ve sonuç alıcı çalışmasını 1 Kasım seçimlerinde yapmıştır. Seçim haritası dikkatle incelendiğinde önceki seçimlerde görülmeyen hareketlilikler, izahı zor bir çok tuhaflık görülecektir. Geçersiz oy oranlarındaki düşüş, oy oranları arasındaki küsuratların düzenliliği, bazı bölgelerdeki orantısız seçmen artışı, “Diğerleri” başlığı altındaki oy oranlarının AKP’ye kazandırdıkları, HDP’nin az oyla kaybettiği yerlerde küçük partilerin 100’de yüzlük oy artışları,bu seçimlerdeki hile ve entrikaları göstermektedir.