14 Ekim 2015 Çarşamba

AKP GÜNLÜKLERİ (NOKTA DERGİSİ'NİN ERİŞİME ENGELLENEN HABERİ)

Tarih 1 Eylül 2015….
 
Masanın etrafında oturanlar: Ömer Çelik, Mustafa Şentop, Taha Özhan, Erol Olçok, Lütfü Elvan, Taner Yıldız, Ali Sarıkaya, İbrahim Dalmış, İbrahim Uslu, Hatem Ete, Efkan Ala, Ertan Aydın, Faruk Çelik, Mücahit Arslan ve Mahir Ünal
Masada oturanlar neden kaybettiklerini ve neden kaybetmeye devam edeceklerini birbirlerine itiraf ediyor. Tespitlerin masada kaldığı ve Saray'da kabul görmediğini ise yaşananlar kanıtlıyor.

AKP’nin ezdiği tüm kesimler için “Nasıl ki 28 Şubat’ta bize zulmedenler bize karşı direnemediler. Biz de bu kesime karşı koyamayacağız” cümlesi dikkat çekiyor.

Nokta Dergisi, “AK Parti 1 Kasım seçim strateji toplantısı tutanakları”nı yayınladı. İşte o konuşmalar:

ÖMER ÇELİK: Dün yapılan toplantıda önemli tespit ve teklifler yapıldı. Bunların her biri üzerinden tekrar geçeceğiz. Bu tip değerlendirmeler kendi resmimizi çekmemize de vesile oluyor. Koalisyon görüşmeleri esnasında hem CHP hem de MHP’yi gördük. O partilere kıyasla AK Parti’nin çok daha ileride olduğunu gönül rahatlığı ile ifade edebiliriz. AK Parti kalitesinin karşılığı kesinlikle yüzde 41 değil. Buradan bir başarı çıkmazsa, bunun üzerimizde ciddi vebali olur. Fakat biz hala yüzde 90 tespit, yüzde 10 teklif düzeyindeyiz.

Elimizde 50’ye yakın gündem maddesi var. Kadın, Genç, Çözüm Süreci, DAEŞ, Dış Politika ve Ekonomi gibi başlıklarımız mevcut. Heyetteki arkadaşlarımız kendilerine uygun gördükleri, formasyonu, yönelimleriyle uyumlu başlıkları belirleyip o konular hakkında “şöyle bir siyaset izliyorduk, devam ettirelim, ya da şu değişiklikleri yapalım” diye somut öneriler getirirlerse hem Kongre hem de seçim kampanyası çok faydalı olur.

Bir çoğumuzun yazın geçmişi ve entelektüel geçmişi var. Ama bu masada sadece siyasi analiz yapmak yerine siyasetçi olup somut öneriler sunmamız da gerekiyor.

Bu heyet her sabah yarım saat güncel konuları tartışsın.

Türkiye ve bölgedeki genel gazeteci tutuklamalarına ilişkin bilgi notu istenilsin.

Bu heyetteki arkadaşlar medyayı da dolduran isimler. Arkadaşlar televizyona çıktıkları zaman medya üzerinden kitleyi Kongre’ye ısındırmaları iyi olur.
“AKP’nin soyu kuruyor”

İBRAHİM USLU (SUNUM):

-AK Parti Kadın seçmen avantajını uzun bir süre elinde tutmuştu fakat artık bunu kaybetmeye başladı. Önceden Kadınların Erkek seçmene oranı  55’e 45 iken şimdilerde bu oran eşitlendi. Karşılaştırmalı bir analizle bakılırsa AK Parti’ye destek veren kadınların yüzde 13’ü AK Parti’yi desteklemeyi bıraktı. Bunu en temel sebebi ‘hayat tarzı kaygısı’dır. AK Parti vitrinin de oyun kurucu kadın aktörün olmaması da bir başka etken

-Kadınlar Gençlere nazaran daha kazanılabilir bir yerde duruyorlar. AK Parti’nin bu seçim kampanyasında ciddi bir ‘Kadın kartı’ oynaması gerekiyor.

-Benzer şekilde Kürt seçmen de ayrılık sinyalleri vermeye başlamıştı fakat AK Parti bu olguyu da görmezden gelmeyi tercih etti. Uzun yıllar “Kürtlerin asıl temsilcisi biziz çünkü daha fazla oy alıyoruz” klişemiz alt üst oldu. Şu an Kürt seçmenin yüzde 57’si HDP’yi ve ancak yüzde 31’i AK Parti’yi destekliyor.

-AK Parti Ege ve Akdeniz’de güç kaybediyor. Bu bölgedeki iller çevre illeri de enfekte ediyor. 7 Haziran’da en büyük düşüş Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşandı. Artık o bölgede de birinci parti HDP oldu. AK Parti bu trende göre İç Anadolu ve Karadeniz’e sıkışan bir bölge partisine dönüşebilir. Ayrıca gençler de AK Parti’nin başarı oranı çok düşük. Sadece 18-24 yaş arası grup değil. 25-35 yaş arasında da oy kaybetti. Bunun siyasi açıklaması AK Parti’nin soyunun kurumasıdır. Başarısız olduğumuz illerdeki sıkıntılar çözülmüyor, aksine katlanarak artıyor.

-AK Parti muhalefet partilerini eleştirdiği noktaya doğru savruluyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerini kaptıran AK Parti’nin Türkiye ortalamasının üstünde oy aldığı sadece iki bölge kaldı: Karadeniz ve İç Anadolu.

-Eskiden seçmen AK Parti’yi başarılı bulsa da ideolojik nedenlerden ötürü oy vermeyebiliyordu. Şimdi ise Hükümetin başarılı bulunma oranı o kadar düştü ki, Hükümet icraatlarını beğenmese bile oy veren yüzde2-3’lük bir kitle oluşmaya başladı.

-Seçimde etkili olan konu başlıkları en önemliden en önemsize doğru şu şekilde sıralanmaktadır: Çözüm Süreci, Yolsuzluk, Demokrasi ve İnsan Hakları, Dış Politika, Gençlik, Kültür ve Terörle Mücadele.

-Aralık 2014 itibariyle, AK Parti seçmeninin sadece yüzde 7’si yolsuzlukla suçlanan dört Bakanın masum olduğuna inanıyordu. Bu veriler AK Parti’nin elindeydi fakat her hangi bir adım atılmadı.
“Kibir, israf ve gösterişle anılıyoruz”

İBRAHİM DALMIŞ (SUNUM):

Yeni seçmen arasında HDP ve MHP ortalamanın çok üstünde, CHP ortalama civarında, AK Parti ise ortalamanın çok altında bir oy almıştır.

HDP               %25 (13)

MHP               %24 (17)

CHP                 %25 (25)

AK Parti          %22 (41)

    Yolsuzluk Algısı (4 Bakan + Belediyeler)
   
AK Parti içi uyuşmazlık (Ocak-Şubat aylarına denk gelen bu tartışmalar AK Parti nin oylarını %47 den 44 e düşürmüştür)

-Merkez Bankası olayı

-Hakan Fidan adaylığı

-Çözüm Süreci

-Şeffaflık Paketi

-Bülent  Arınç ve Melih Gökçek

    Başkanlık Sistemdeki Belirsizlik ve muhalefetin bu başlığa yüklenmesi
    AK Parti kadrolarının kibir, israf ve gösteriş ile anılması
    Hükümet icraatlarındaki Yetersizlik (Açık uçlu sorularının ilk sırasında)
    Yine bu kapsamda reformların halka anlatılamaması.
    Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Hükümeti başarılı bulanların oranı alınan oy oranının altına düşüyor. Yüzde 56’larda olan beğenilme oranı Mayıs 2015’te yüzde 39’a kadar düştü.
   
2011’de AK Parti’ye oy verip 2015’te vermeyen kişilere yapılan ankette “Neden AK Parti’ye oy vermediniz?” sorunun verilen cevaplar;
   
Hükümet icraatlarının yetersiz bulunması
    Yolsuzluk algısı,
    Cumhurbaşkanı’nın siyasi tarzı ve kutuplaşma ve
    Çözüm Süreci ve Kürt sorununa yaklaşım olarak çıkmaktadır.

“Biz sadece AKP cemaatine konuşuyoruz”

ÖMER ÇELİK: Oylardaki oynamanın dönemsel durumlardan ziyade nedenlerine odaklanmak gerekiyor. Sunumda belirtildiği gibi Ege ve Akdeniz’deki AK Parti karşıtlığı çevrelerindeki illeri de enfekte etmeye başlamış. AK Parti’ni nen temel argümanı her bölgeden ve her kesimden oy alabilmesidir. Eğer bu olgu da AK Parti’nin elinden gidiyorsa sıkıntılı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyiz.

Hayat tarzı ve Kadın mevzularının somut politikalardan ziyade retoriğe ait bir sıkıntı olduğunu belirtmekte fayda var. Hangi adım atılırsa atılsın üslubumuz ve bakış açımız AK Parti’yi bu alan hapsediyor. AK Parti siyasetçileri bu konularda daha dikkatli ve kapsayıcı bir tutum benimsemeliler.

AK Parti’de siyaset yapan Kadınlar söylem kurma yetisine sahip değiller. HDP’li kadınlara bakıldığında herhangi bir konuda rasyonel bir mimari ile konuşup dertlerini ifade edebiliyorlar. Bölgede AK Parti’den daha az oy aldıkları bir dönemde bile söylem üstünlüğü onlardaydı. Şimdi oy üstünlüğünü de ele geçirdiler.

AK Parti kadın meselesini başörtüsü meselesine indirdi. Kadınlarda yüzde 13 gibi bir kaybımız olduğu belirtiliyor. Keza imam-hatip mevzusu da sürekli dilimizde. Sadece bu meselelerde değil, bir çok konuda sadece AK Parti cemaatine konuşuyoruz. Toplumun geri kalanına bir mesaj veremiyoruz.
“28 Şubatçılar bize diremedi, biz de direnemeyeceğiz”

FARUK ÇELİK: Kamplaşma mevzusu çok tehlikeli. Biz bu kampta azınlığız. Yetkili ve etkili olduğumuz için farkında olmuyoruz ama nasıl ki 28 Şubat’ta bize zulmedenler bize karşı direnemediler. Biz de bugün bu kesime karşı koyamayacağız.

EFKAN ALA: Biz Çözüm Süreci üzerinden PKK’ya silah bıraktırıp onları siyasete kanalize etmeye gayret gösterirken; seçim stratejimiz çerçevesinde HDP’yi baraj altında bırakmayı hedefledik. Bu şekilde kendi siyasi planlarımızla çelişmiş olduk.

EROL OLÇOK: AK Parti Hükümetleri zamanında gençler için muazzam yatırımlar yapıldı. Üniversiteler, burslar, yurtlar hep bizim zamanımızda açıldı. Boüaziçi mezunu bir Başbakan ve değme üniversitelerden mezun Bakanlarımız var. Fakat bir tane AK Partilinin kendi açtığı üniversiteye gidip konuştuğuna şahit olamadık. Neden? Muhalif olmalarından mı korkuyoruz? Çok rasyonel bir tutum değil. O yüzden, bu seçim kampanyasında 10 tane marka ismimizin üniversitelere gidip konuşma yapmalarını bekliyoruz.
“Eğitim düzeyi yükseldikçe oyumuz azalıyor, yeni üniversiteler açarak kendi kendimizi bitiriyoruz”

TANER YILDIZ: 7 Haziran seçimleri kimlik siyaseti üzerinden şekillendi dedik fakat araştırma sonuçlarından bu bulgulara pek fazla rastlanmamış. Bizim görüldüğü üzere teşhis koyma ya da bilgi eksikliği gibi bir problemimiz bulunmuyor. Sıkıntımız tedavi bulma noktasında. Tıkandığımız noktaları güzel bir şekilde belirleyip üstüne gitmemiz gerekiyor. Yolsuzluk konusundaki son durum nedir? 13 yıldır AK Parti’nin yolsuzluk yaptığı mı düşünülüyor yoksa sadece bu 4 Bakan üzerinde mi yoğunlaşma var? Neyse bilelim tedavi edelim.

9 puanlık düşüşü açıklayan toplamda 10-11 tane madde var. Bazıları yapısal sıkıntılar ki iki ayda çözüm bulamayız ama bazıları ufak değişikliklerle hallolabilecek konular. Eğer bunların getirisi yüzde4-5 civarında olacaksa sadece bunları belirleyip odaklanalım.

Kadın konusunda bizim kadınlarımızın bir inanmışlık problemi bulunuyor. HDP’li kadınlar inandığı başka hiç bir hesap gütmüyorlar ama bizim kadınlarımız hep çifte muhasebe yaparak konuşuyorlar ve inandırıcılıklarını yitiriyorlar.

Bu heyetin mutfak işlevi görüp sahada olacak kişilere söylem zenginliği kazandırma gibi işlevi olmalı.

Konu başlığı ne olursa olsun AK Parti’de siyaset yapan kişiler kendilerini Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın söylemlerine hapsediyor. Kritik konularda onlar yanlış açıklamalar yapsa da onların yanlışları savunulmaya devam ediliyor.

Eğitim oranı yükseldikçe bize oy verme oranı düşüyor. Neden? Bu mantıkla her şehirde üniversite açmak kendi kendimizi bitirmek anlamına geliyor.
“Gençliğe yönelik tek ciddi çalışmamız yok”

ALİ SARIKAYA: Gençler gençliğin getirdiği dinamiklerle hareket etmek yerine hiç de ilgilenmemeleri gereken konularda konuşuyor. Başbakan nerede yanlış yaptı, koalisyon konusunda nasıl hatalar yapıldı gibi konular tartışılıyor. Her biri yüksek siyasi otorite gibi fikirlere sahipler. Medyada, üniversitede, yurtlarda teşkilat mensubu tek bir gencimiz bulunmuyor. Bu tabii ki de iki ay içerisinde çözebileceğimiz bir mevzu değil. Dışişleri’ndeyken, 100 tane vakfa haber edip eleman alacağımızı duyuruyordum, 5 tane isim gelmiyordu. Gelenlerin de yağ puanı eksik oluyordu ya da dil puanı olmuyordu. Fakat cemaat 100 kişilik dört dörtlük bir liste yollayabiliyordu. Gençliğe yönelik ciddi tek bir çalışmamız bulunmuyor.

İBRAHİM USLU: Aynaların kör noktaları olduğu gibi partilerin de kör noktaları bulunuyor. AK Parti için Ege ve Akdeniz bölgeleri de böyle. Ege’den AK Parti yönetiminde ya da Bakanlık düzeyinde bir isim yok. Aday değişiklikleri ile de olmuyor.

Kürtler konusunda da Rojava ve Suriye eksenli gelişmeyi kimse kestiremedi. Partinin bir Kürt masası olsaydı. Sadece o konuda araştırma yapan şirketlerimiz olsaydı, üç aşağı beş yukarı ne tepki verebileceklerini ölçebilirdik.

Türkiye geneli çalışmalar bize bir resim veriyor fakat detaylara inemiyoruz. Bu yüzden somut olarak Kürtlere, Akdeniz ve Ege’ye yönelik çalışma grupları oluşturup bölgenin ve insanının hassasiyetlerini ön görebiliriz.
“AKP gençlik kolları ile gençleri kazanamayız”

TAHA ÖZHAN: Kürt meselesi bağlamında biz önümüzdeki gerçekliği reddeden bir tavra büründük. Açık konuşursak gerçekliği reddetmemiz bilinçli bir tercihti. Erzurum bunun en bariz örneği. Sosyolojiye karşı mücadele ediyoruz. Erzurum’da Kürt olduğunu ısrarla kabul etmedik. Kabul etmeye yanaştığımız noktada ise iş çok tan bitmişti.

Gençlik konusunda ise genel olarak gençler ve AK Partili gençleri birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Bizim gençlerimiz herhangi bir gerçekliğe tekabül etmiyor. Radikal bir karar almamız gerekiyor. Parti içerisinde gençlik kolu gibi bir yapılanma olduğu sürece biz gençlikten bir sonuç alamayız. Kısa süre içerisinde sonuç almak için bir gençlik ‘focus grubu’ oluşturup gençlerin dertlerini, isteklerini dinleyebiliriz. Bu kapsamda beyannamede ve Başbakan’ın kongre konuşmasında bir mesaj verelim. Seçim kampanyası sırasında da Başbakan 7 bölgede 7 üniversitede konuşma yapsın.

Gençlerden ve özellikle 28 yaş altı kadınlardan aday gösterelim. Listelerin sonunda dahi olsalar sahada gözüksünler.
“Cumhurbaşkanı bize direktif versin ama sahaya inmesin”

İBRAHİM DALMIŞ: Seçim sürecinde önümüzde durması gereken ve çözüm üretilmesi gereken sorunlar var. Ekonomi iyi olsa 50’yi geçerdik ama bize bağlı değil. Terör de şu an listenin en üst sırasında yer alıyor. Bu kapsamda;

-Seçim sonrası Hükümet kurulamamasından ötürü endişe duayn bir kitle var. Bu yüzden, kampanyaya istikrar teması yedirilmeli ya da güçlü bir şekilde işlenmeli. Bu kitle devletçi, muhafazakar, orta sınıf ve çoğunluğunu kadınların oluşturduğu bir grup. Bu vurguyu etkili bir şekilde işlersek, 2-3 puan kazanabiliriz.

-Neden koalisyon kurulamadı meselesini de iyi anlatmak gerekiyor. Şu an ülke ekonomik olarak kötü bir durumda ve her gün birileri ölüyor. Gerek Hükümet kurulamaması gerekse de cenazelerden ötürü gayri-ciddi bir tavır bize kaybettirir. Karşı tarafı çok kötülemeden bu işin neden çözülemediğini anlatmamız gerekiyor. İnsanlar ölüyorken, sakın ha yılışık bir görüntü vermemeye dikkat edelim.

-Terörle mücadele konusunda da net mesajların verilmesi gerekiyor. Ne hedefliyoruz? Muradımız ne? PKK silah mı bırakacak yoksa kaybedersek biz mi silah bırakacağız? Sonuç her ne olursa olsun insanlara karşı samimi olmakta fayda var.

-Şehit cenazelerine sahip çıkmalıyız çünkü onlar bizim cenazemiz. Biz boş bırakırsak MHP o alanı çok güzel domine eder.

-İki başlı görüntü tahammül edilecek bir mesele değil. Bu masa Cumhurbaşkanı’ndan direktif alsın ama kendisinin sahaya inmesi başka bir durum yaratıyor. Başbakan da az miting yapmalı. Günde iki miting sadece antipati yaratıyor. Ayrıca, Başbakan’ın konuşmaları kimseye hitap etmiyor. Kesinlikle profesyonel bir konuşma eğitimi almalı.

-Başkanlık sistemi tartışmasına kesinlikle girmeyelim. AK Parti tabanında bile her hangi bir karşılığı bulunmuyor. Sadece zarar ettirir.

-Milletin gündemiyle bizim gündemiz 7 Haziran’da birbirine uyuşmadı. Başbakan milletin gündemi her ne ise onun hakkında konuşmalı.
“Ceceli ve Kutluay’ı aday yapalım”

FARUK ÇELİK: Bu ara dönemi iyi değerlendirip geleceğe yatırım yapmamız gerekiyor. 2 ay sonrasını zor değiştiririz. Bu masa etrafında biz 2019’un alt yapısını hazırlayabiliriz. Neden oy kaybediyoruz sorunun cevabı gayet basit. Önümüzde üç tane mesele var: Alevi Meselesi, Kürt Meselesi, Hayat Tarzı Meselesi. Bu konular için güçlü mesajlarımız olsun. Somut önerilerle halkın karşısına çıkalım. Hayat tarzı meselesi Ege’de neden olmadığımız ile doğrudan ilintili. Orada bir göçmen kültürü var bizim hiç bir şekilde nüfuz edemediğimiz.

Beyannamemize artık genç, kadın, siyasi kimliklerin özgür olacağını, taleplerinin karşılanacağını yazalım. Artık uğraşmayalım bu meselelerle.

Doğu’da da somut şeyler üzerinden gidelim. Zarar etsek de oraya yatırım yapıp istihdamı artıralım. İnsanları hayata bağlamamız gerekiyor. Diğer türlü bu koşullar altında oranın normale dönmesi mümkün değil. Bu şekilde Kürt gençlerini toplumsal paydaya katabiliriz.

Gençler idoller üzerinden hareket ederler. Mustafa Ceceli, İbrahim Kutluay gibi isimleri partiye kazandıralım, aday yapalım. (Bu toplantıda konuşulanlar çerçevesinde İbrahim Kutluay’a adaylık teklif edildi. Ancak Kutluay geçen hafta teklifi reddetti. NOKTA)

Doğu’da yerel aktörlerimiz PKK, KCK gibi terimler kullanıyor. Hiç birisi terör diyemiyorlar. Bölgedeki, söylem, eylem ve adaylarımız doğru olmalı. PKK’nın söylem üstünlüğünü kabul eden kişilerle yol alamayız.
“Gençleri yurtdışı gezilere götürüp tavlayalım”

EFKAN ALA: Gençlik konusunda partinin bir dil değişimine gitmesi şart. Gençlik Kolları Başkanı kesinlikle vekil olmasın. Alperen ve Ülkü Ocakları tarzında bir yan yapılanmamız olsun. (Osmanlı Ocakları’nın varlığı sadece AKsaray’ın bilgisi dahilinde mi kaldı? NOKTA) Üniversitede her üyemize +1 kotası koysak, gençleri bir şekilde yurt dışı gezileriyle tavlasak ayaklarını buraya alıştırsak ve ne istiyorsan, neyi değiştirmek istiyorsan gel buraya demokratik yöntemlerle değiştir dersek bu aşı tutar.

Bizimle uyumlu çalışabilecek rektörler atansın. Sadece imam hatipli gençleri değil Her genci bize kazandırabilecek bir politika ile yönetilsin üniversiteler.

Genç kızlara önem verdiğimizi ayrıca belirtelim.

Yurtlarda gençler birinci sınıfta açıkta kalırken üçüncü sınıf öğrencileri yurda alırken öncelik veriyoruz. Bunun tam tersi olmalı.
“Siyer ve Kuran dersleri tercinh edenlerde yüzde 100’lük düşüş”

Seçmeli siyer ve Kur’an derslerinde ilk başlarda katılım yüzde 60 iken, şimdilerde yüzde 30’a düşmüş bu konuların üniversite sınavında soru olarak gelmesi durumunda bu çocuklar bu dersleri tekrardan seçmeye başlarlar.

Dünyayla entegre önü açık gençlerin AK Parti’ye kazandırılması projesini kavramsallaştırıp bir mesaj olarak duyuralım.
“Aslında bizim oyumuz yüzde 25”

MÜCAHİT ARSLAN: Her ne kadar yüzde 41 oy almış olsak da biz aslında yüzde 25’lik bir partiyiz. Biz istikrarı temsil ettiğimiz ve Merkez sağ ve muhafazakar bir alternatifimiz olmadığı için biz yüzde 41 oy aldık. Son dört yıl içinde lale devri yaşıyoruz ve toplumsal olanı gözden kaçırıyoruz. Bu yüzden istikrar ve muhafazakarlık temaları ön planda olmalı.

Olaylara bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor diğer türlü başaramayacağız. Her kesim için onların ne düşündüğü, bizim ne düşündüğümü ve orta yolun ne olduğu konusunda bir karara varmamız gerekiyor.

Klişelerden de uzak kalalım. Neden Kürt yok, neden kadın yok mevzuları çok ezber. Gerçek anlamda Kürt bulamıyorsun. Bulsak dahi neden HDP yerine bizi tercih etsin. Kadın konusunda da benzer şekilde sadece kadın olduğu için koyunca hiç bir anlamı olmuyor. Eğer Sünnileşmemişse Alevi aday koyalım, hiç bir sakıncası yok.

Atamalarımızı liyakata göre yapalım. Diğer türlüsü bizim için oldukça fazla maliyet üretiyor. Kendi adamlarımıza güvenemediğimiz bir noktaya geldik en sonunda.

Önümüzde en yakın MKYK listesi var. O listeye giren her bir isim o makamı hak etmiş olmalı. Yok sadece 3-5 kişinin listesi olacaksa bırakalım gidelim. Partide en son o üç-beş kişiye kalır.

Kampanya ile değişim isteğimizi belli etmemiz gerekiyor.

FARUK ÇELİK: Somut örneklerle konuşmak gerekirse; kadınların geçmiş doğum zamanlarında sigortalarını kabule delim, bütün kadınları ilgilendiren bir mesele. 60 yaşında primi dolmayan kişileri kısmi de olsa emekli edelim. Bu şekilde bekleyen 4 milyon insan var. Emekli olup çalışana ceza gibi uygulamalar var. Bunları da kaldıralım.

TANER YILDIZ: KÖYDES ile Ağrı’ya para yağdırdık. Ağrı’daki vatandaşların yüzde 78’ine dokunan sosyal projelerimiz var. Toplamda 324 milyon TL sosyal yardımda bulunmuşuz. Sonuç? Bizim en iyi yolumuz Bitlis-Tatvan arasındaki yoldur. Demek istediğim şu ki biz ana meseleyi halletmeden bu konulara odaklanmak bir sonuç üretmiyor. HDP hemen tersine çevirebiliyor. Bu yardımlar zaten AB’den geliyor gibi bir propaganda ile rüzgarı tersine çeviriyor.
“Nefret kitlemiz artıyor, sevmeyenler nefret etmeye başladı”

ERTAN AYDIN: Biz çalışmalarımızla alt yapıyı zenginleştirdik ama kültür, demokratikleşme gibi üst yapıyı ilgilendiren konularda adım atsak dahi etkisiz kaldık. Üniversitelere biz yatırım yaptık ama biz gitmezken Kemalist dinozorlar üniversitelerde cirit atıyorlar.

Bizim nefret kitlemiz artıyor. Hükümet beğenisi ve oylar birbirine eşitlendi. Artık maksimum yüzde 45 alabiliriz. Sevmeyenlerin de artık nefret ettiği bir ortam oluştu. Bunun için biz de özel bir çaba harcıyoruz. Soft power yöntemlerini hiç kullanmıyoruz.

CHP ve HDP açılım üstüne açılım yaparken biz korkuyoruz. Bizim de açılım yapıp Nişantaşı ve Cihangir’e talip olacak bir dil belirlememiz gerekiyor.

Üniversite mezunlarına iş bulana kadar bir yıl maaş verebiliriz.

Öğrenci değişim programlarını artırabiliriz

Kültür yatırımlarını artırabiliriz.

Sanatçıları kazanıp gençleri de ikna edebiliriz.
“Gençleri şekillendirme çabasından vazgeçelim”

LÜTFÜ ELVAN: Gençleri kendi istediğimiz şekillendirme çabasından vazgeçmeliyiz. Bizim gençliğimiz sadece tekbir getirince diğer gençlerin bize yaklaşabilmesi hiç mümkün olabilir mi? Bu yüzden Kongre’de gençliğin özgürlüğüne apayrı bir vurgu yapmamız gerekiyor.

100 bin genci stajlarla yurt dışına gönderip, 10 bin gence hibe vererek kendi işlerini kurdurtabiliriz.

Genç istihdamına yönelik mesajlar verelim.

Yerel düzeyde kadın meclisleri kurabiliriz.

100 bin kadına evde üretim teşviki yapabiliriz.

HDP vekilleriyle daha sıkı ilişkiler kurmalıyız. Yapıcı ve birleştirici bir tarz belirlemeliyiz.

Terörle mücadele ve milli konularını beraber işleyebiliriz.

Alevileri patlama noktasından çekip rahatlatacak adımlar atmalıyız.

Kongre’de Belediyelere ve Yolsuzlukla Mücadele konusunda güçlü mesajlar vermeliyiz.

Bürokraside AK Partili olmayanın yeri yok algısını kırmalıyız.

ÖMER ÇELİK: Yarınki gündem maddemiz sadece Kongre oalcak. Başbakan Kongre’de ne demeli ve organizasyonda neler olmalı gibi konular işlenecek.

Faruk Çelik’ten 30 ilde kıl payı kaçırılan milletvekilleri konusunda ne gibi adımların atılabileceği konusunda bir çalışma bekliyoruz.

AK Parti siyasetin kimyası ve fiziğini birleştirmişti. Yani hizmet ve ideoliji konularını tek bir potada eritmişti fakat son dönemdeki gelişmeler bu alanların tekrardan ayrışmasına neden oldu. Bunu tekrardan harmanlayacak bir siyasete evrilmemiz gerekiyor.