21 Mart 2012 Çarşamba

HPG Anakarargah Komutanı Nureddin Sofi: Savaşı En Yüksek Düzeyde Yürüteceğiz

Behdinan - Bahar ve yaz aylarına nazaran düşük düzeyde de olsa Türk ordusu ile Kürdistan gerillaları arasındaki çatışmalar geçtiğimiz kış neredeyse hiç durmadı. Türkiye ve Kürdistan kamuoyunda birçok farklı kesim baharla birlikte Türk ordusu ile HPG arasında çatışmaların tırmanacağına kesin gözüyle bakıyor.

Kamuoyunda yoğunca tartışılmaya başlanan diğer bir husus ise gerillanın yürüteceği savaşın düzeyine ilişkin. Kürdistan Özgürlük Şahinleri'nin (TAK) Türk turizmini de hedef alacaklarını duyurmasının ardından gözler HPG’ye çevrildi.

HPG’nin baharla birlikte nasıl hareket edeceği, neyi hedefleyeceği, gerillanın hazırlık düzeyi merak edilen hususlardan birkaçı. Özgür Politika Gazetesi’ne konuşan HPG Anakarargah Komutanı Nureddin Sofi, ‘’Savaşı en yüksek düzeyde yürüteceğiz. Türkiye’de güvenlik kalmayacak. Kürdistan’da yürütülen kirli savaşta payları olan Türkiye'deki birçok çevre hedefimiz olacaktır’’ dedi.

* Tüm kış boyunca hareketinize yönelik operasyonlar durmadı, sizin de eylemleriniz oldu. Fakat Türk ordusunun kayıpları kamuoyuna neredeyse hiç yansımadı. Bu durum ne anlama geliyor?

- Direnişle geçen bir yılı geride bıraktık. Demokratik özerklik ilanı ve istemi ile köleliğe karşı tahammülsüzlüğünü gösteren Kürt halkı özgür yaşamdaki kararlılığını da ortaya koydu. HPG, bu karar düzeyine karşı Türk devletinin başlattığı saldırıları boşa çıkartmak, Kürt halkını korumak ve demokratik özerkliği pratikleştirilmek amacıyla 2011’de devrimci halk savaşı yürüttü. Bu savaşta düşmana büyük darbeler vurdu. Türk ordusunun yönetimi bu yenilgi nedeniyle istifa etti. Ordu içinde bir dağılma yaşandı. Bugün değişik isimlerle onları yargılıyorlar. Bu yenilginin hesabı onlardan isteniyor.

Bu yenilgilerini telafi etmek için Türk devleti her şeyini pazarladı, ilişkilerini, ittifaklarını, ekonomisini emperyalizmin hizmetine koyarak hareketimize karşı destek aradı. Bu şekilde emperyalizmden aldığı teknik donanım ve kış koşullarına dayanarak saldırılarını sürdürdü.

Bu zorlu kış koşullarında Bingöl’de, Cudi’de tarihi direnişler yazıldı. Mesela Besta’da yaşanan savaş iki gün iki gece boyunca Şehit Hamza öncülüğünde tarihi bir direnişle yürütüldü; 40 civarında Türk askeri öldürüldü. Fakat bu gerçeği kamuoyundan gizlediler. Bu şekilde 2011’in yaz ve sonbahar aylarında Kürdistan’da yaşadığı yenilgiyi telafi etmeye, kendini başarılı yansıtmaya çalıştı. Fakat bu büyük bir yalan.

* Gerillanın savaş kabiliyetini yitirdiği, bitmek üzere olduğu propagandasını nasıl yorumluyorsunuz?

- Gerçekten de geçen kış sert bir kıştı. Gerilla ve halka yönelik saldırılar, Roboskî'de olduğu gibi katliam boyutuna ulaştı. Gerilla da bu zorlu koşullarda gerekli cevabı verdi. Mesela Çelê’de 49 numaralı sınır karakolu ve komanda taburuna yönelik eylemde çok sayıda asker öldürüldü, eylem başarıyla sonuçlandı. Bu eylem, Türk devletinin iddialarının yerinde olmadığını bir kez daha ispatladı. Gerilla sadece bir iklim ya da mevsimde değil; her koşul, her mevsim ve her coğrafyada direnebilir, eylem yapabilir, savaş yürütebilir.

* Sizce gerillaya yönelik bu değerlendirmelerin kaynağı nedir?

- Türk devleti savaşta yaşadığı yenilgiyi, psikolojik savaşla örtbas etme gayretinde. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen yalanlar üzerine kurulu bir psikolojik savaş sürdürülüyor. Dünyanın hiçbir yerinde insan ruhu üzerinde tahribat yaratmaya çabalayan böyle bir kirli savaşı göremezsiniz. Son dönemde artık medya kurumları yeterince etkili olamadıkları için AKP’nin kurmayları yalan nöbetine başladılar. Başta başbakan, peşinden kabinesi.

Türk ordusu tarihin en büyük moral bozukluğunu yaşıyor. Dış destek, teknik donanım ve medya manipülasyonlarıyla kendini ayakta göstermeye çalışıyor. Gerçekleri tersyüz ederek halkımızın morali üzerinde etkide bulunmaya çalışıyor.


* HPG olarak yeni sürece nasıl katılacaksınız, hazırlık düzeyi nedir? Nasıl bir süreç beklemeliyiz?

- Kendimizi gözden geçirdik. Örgütsel toplantılarımızı yaptık. Devrimci halk savaşını zafere ulaştırmak için hazırlıklarımızı tamamladık. Bahara büyük bir umut ve inançla bakıyoruz. AKP ve Fethullah Gülen Grubu'nun Kürt düşmanlığı gerillada büyük bir hırs, kin ve intikam duygusu yaratmış durumda. Gerilla saflarına çok yoğun katılım oldu. Kürdistan’ın dört parçasında gerillaya katılımlar devam ediyor. Şehitlerin silahları yerde kalmadı. Her gün onlarca genç 2012 hamlesine katılabilmek için gerilla saflarına akın ediyor.

Yeni taktikler üzerinde yoğunca durduk. 2012’de daha büyük eylem ve harekatlarla savaşı en yüksek düzeyde yürüteceğiz. Bunun imkan ve olanakları elimizde.
Yine bu sene büyük bir teknik inceleme yaptık. Düşman tekniğini boşa çıkartmak ve darbelemek için HPG içinde bir yeniden yapılanma süreci yürütüldü; çalışmalar sonuçlandı.

Kürdistan halkı üzerine nerede bir saldırı gelişirse gerilla orada olacaktır.
Gerilla bu güce ulaşmıştır. Halkımızın bu konuda kaygısı olmasın. Umutlu, inançlı ve kararlıyız.

* TAK, turizmi hedef alacaklarını duyurdu. HPG olarak nasıl bir tutumunuz var?

- HPG olarak bizim farklı bir eylem çizgimiz var; meşru savunma strateji çerçevesindedir. Onun dışına çıkmıyoruz. Sivil insanlara dönük kesinlikle eylem yapmama, mümkün mertebe zarar görmemelerine dönük özel bir çaba içerisindeyiz. Sivillere yönelik eylem yapmıyoruz. Fakat Türkiye’de bir savaş ortamı var ve bu sene de savaş tırmanacaktır. Bu açıdan Türkiye güvenlikli bir yer olmayacak. Kürdistan’da yürütülen kirli savaşta payları olan Türkiye'deki birçok çevre hedefimiz olacaktır.

ANF NEWS AGENCY

PKK: Herkes Sokaklara Dökülsün

Behdinan - PKK Yürütme Komitesi, hayatı boyunca barış için mücadele etmiş 70 yaşındaki Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı şiddetle kınayarak, “Artık her gün Newroz ve her yer Newroz meydanıdır. Başta Amed olmak üzere Newroz’u kutlayan bütün alanlarımızı bu saatten itibaren ve özellikle Newroz günü olan yarın, büyük bir kararlılık ruhuyla sokaklara dökülmeye ve yeni Dehaqlardan hesap sormaya çağırıyoruz” dedi.

PKK’nin Newroz vesilesiyle yayınladığı mesaj şöyle: “Tarihi hiçbir zaman tek başına egemenler, sömürgeci güçler belirlememiştir, yazmamıştır. Zorbalık, zulüm, işgal, istila, yıkım, katliam, jenosit ve asimilasyona rağmen halklar, ezilenler özgürlük uğruna hayatlarını ortaya koyarak her şeyiyle direnmiştir. Bu temelde insanlık onurunu, değerlerini korumuş ve kendi tarihlerini yaratmışlardır. Bugün de tarihin bu yüzyılına yön veren, şekillendiren, bu anlamda akışına güçlü müdahil olan, hiç kuşku yok ki Kürt halkı ve Ortadoğu halklarının direnişidir.

ZORBA, KATLİAMCI AKP DEVLETİNİ KINIYORUZ

Kürt halkı, tarihten kopup gelen Newroz ateşini özellikle PKK’nin ilk ideolojik grup toplantısını gerçekleştirdiği ’73 Newrozu’ndan bugüne değin Kürt Halk Önderi Rêber Apo çizgisinde her yıl büyüterek, yaygınlaştırarak, harlandırarak adeta kendini küllerinden yeniden yaratmıştır. Bu nedenle Reber APO, PKK’yi Newroz partisi olarak tanımlamıştır. Zifiri karanlıkları aydınlığa çeviren, insanlık onurunu, halkının onurunu vahşet ortamında koruyan bunun için direnişi, üç kibritle 21 Mart’ta ateşleyen Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ın eylemi ve iradesi bugün milyonlara mal olmuştur. Newroz şehitlerimiz Mazlum Doğan, Zekiye Alkan, Rahşan Demirel, Ronahi-Berivan ve Sema Yücelerin şahsında tüm yüce şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. İstanbul’da 18 Mart günü şehitler kervanına katılan BDP Arnavutköy ilçe yöneticisi Hacı Zengin’i saygıyla anıyor, ailesine, tüm BDP camiasına ve Kürt halkına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Zorba, katliamcı, faşist AKP devletini nefretle kınıyoruz.

Zulme karşı isyan, direniş ve özgürlük iradesine, onuruna sahip çıkmanın kültürü olan Newroz, zalim Dehaqlar işbaşında olduğu sürece Demirci Kawaların direniş ve mücadele ruhuyla hep karşılanacaktır. Newroz iradesi, aydınlanma bilinci sadece 21 Mart gününe mahsus bir eylem duruşu değildir. Amed ve İstanbul’da 18 Mart günü tüm saldırılara rağmen Newroz alanlarına akan yürekler, Kürt halkının özgürlük iradesini hiçbir gücün barajlayamayacağını, boyun eğdiremeyeceğini, asla teslim alamayacağını bir kez daha ortaya koymuştur.

Kürt halkı bu yıl 15 Şubat’la başlattığı direnişi 18 Mart ile birlikte yeni bir sürece taşımıştır. Amed’le başlayan ve bugün tüm Kürdistan’a baştanbaşa yayılan direnişin rengiyle, diliyle, ruhuyla, iradesiyle, ısrarıyla mücadele süreci yepyeni bir döneme girmiş, farklı bir anlam kazanmıştır.

Kürdistan’ın her yerinde ve Kürtlerin yaşadığı metropollerde, şehirlerde Kürt halkı ulus olarak zalim Dehaqlara karşı savunmasını en üst düzeyde geliştirerek her yeri süreklileşen Newroz alanlarına, serhıldan meydanlarına çevirerek özgür geleceğini yaratmadaki kararlılığını sergilemiştir.


2012 YILININ HİÇBİR GELİŞMESİ SIRADAN GELİŞMELER DEĞİLDİR

Halkımız bilmelidir ki, 2012 yılının hiçbir gelişmesi normal ve sıradan gelişmeler değildir. Tarihin yönünün; yeniden egemen zorba güçlerle halklar arasında geçen çetin bir mücadele süreciyle belirlendiği bir dönemdir. Türkiye gibi ulus-devletler ve uluslararası sermaye güçleri, halkların değişim gücünden ve mücadelesinden korktuğu için tüm devlet imkanlarını halkın özgürlük yürüyüşünün bastırılması, dağıtılması için harekete geçirmiştir. Türk devleti Ortadoğu da gelişen mevcut tarihi fırsatın Kürt halkı lehine sonuçlar yaratmaması için varını-yoğunu halkımızı sindirmeye ve özgürlük hareketimizin tasfiyesine yatırmıştır.

STATÜ KAZANMA DÖNEMİNE GİRİLMİŞTİR

Halkların mücadelesinin, özgürlük karşıtı tüm stratejileri boşa çıkardığı, yenilgiye uğrattığı tarih içinde defalarca kanıtlanmıştır, bugün Ortadoğu’da yaşanan da budur. Kürt halkı açısından tarih sahnesinde özgürce bir statü kazanma dönemine girilmiştir. Bu anlamda tarihi gelişmeleri olağan karşılamamız mümkün değildir. Halkımız varlığını korumak ve özgürleşmek için tarihi idrakle bu gelişmeleri okumalı, her şeyiyle kendisini yatırmalıdır. Meşru mücadelemizle kazandığımız hiçbir demokratik-yasal mevziimizin garantisi yoktur. Çünkü Kürt halkının bir statüsü yoktur. Sahip olduklarımızı korumaya yetecek kadar eylem tarzlarını geliştirmek dünün mücadele ihtiyaçlarına bir cevaptı ancak bugünün tarihi gelişmelerini karşılamaya yetmeyeceği açıktır. Türk devleti sadece meşru, yasal, demokratik kazanımları ve mevzileri ortadan kaldırmak, işlemez duruma getirmeyi amaçlamamaktadır, hesapları daha kapsamlı ve köklü olup bir bütün olarak yüzyılı Kürtsüz, statüsüz inşa etme planını yapmaktadır. Bu nedenle tüm hışmıyla yönelmektedir. Önder Apo’ya karşı geliştirdiği İmralı işkencesi ve tecrit gerçeği bunun ifadesidir. Siyasi soykırım politikası, tutuklamalar, baskı, sindirme ve askeri operasyonlar tümüyle bu amaçla süreklileştirilmiştir.

AKP İÇ SAVAŞ SENDROMU İLE HALKA YÖNELİYOR

AKP’nin 2012 Newrozu’nda halka bir iç savaş sendromuyla yönelmesinin altında yatan gerçeklik budur. 18 Mart’ta Amed ve İstanbul’da devletin sergilediği zorbalık karşısında halkımızın ve Türkiye demokrasi güçlerinin sergilediği direnişin başarısına ve Newroz’un yasaklanmasına ilişkin kamuoyunda gelişen tepkilere rağmen, bugün Newroz’un kutlandığı 55 ayrı yerde AKP devletinin sergilediği vahşetin başka hiçbir izahı yoktur. Halkımız Newroz meydanlarına ulaşabilmek için özellikle Gever, Cizre, İdil, Silopi, Van, Batman, Nusaybin, Viranşehir, Mersin, Iğdır, Patnos, Tutak ve tüm Serhat alanlarında saatlerce çatışa çatışa, direne direne ilerlemiş, büyük bir kararlılık ve cesaret örneği sergilemiştir. Bu görkemli direnişler Kürt halkının gerçek bir Newroz halkı olduğunu, asla özgürlüğünden ve Önderliğinin özgürlüğünden vazgeçmeyeceğini ortaya koymuştur.

AHMET TÜRK HAYATI BOYUNCA BARIŞ MÜCADELESİ YÜRÜTÜYOR

Biz, halkımızın bugün sergilediği büyük kahramanlığı tüm benliğimizle selamlıyor ve AKP faşizminin bu zulmüne karşı tüm halkımızı başkaldırıya çağırıyoruz. Halkımızın seçilmiş temsilcilerine, kadın, çocuk, ihtiyar demeden herkese karşı gözü kara bir biçimde ve alçakça saldıran AKP polisleri, düşmanlığın ve sömürgeciliğin gerçek yüzünü açığa vurmuşlardır. Özellikle kahraman Batman halkının direnişi karşısında acze düşen AKP polisi, DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk’e ve beraberindeki tüm seçilmişlere saldırmış ve onu yaralamıştır. Hayatı boyunca barış için mücadele yürüten 70 yaşındaki öncü bir Kürt siyasetçisine ve tüm seçilmişlerine bu tarzda saldırının yapılmış olması, AKP devletinin içine girmiş olduğu düşmanca tutumu göstermiştir. Bütün bu durumlar bıçağın kemiğe dayandığı noktaya geldiğimizi göstermektedir. Artık her gün Newroz ve her yer Newroz meydanıdır. Başta Amed olmak üzere Newroz’u kutlayan bütün alanlarımızı bu saatten itibaren ve özellikle Newroz günü olan yarın, büyük bir kararlılık ruhuyla sokaklara dökülmeye ve yeni Dehaqlardan hesap sormaya çağırıyoruz. Halkımıza karşı yapılmış bu vahşet, halkımızın onuruyla oynama ve şerefini lekelemedir. Yurtsever Kürdistan halkı bunun altında kalmamalı, faşist zulme karşı başkaldırıyla hesap sormalı, iradesine, onuruna ve şerefine sahip çıkmalıdır.
GÜN, BU KUTSAL ÇIKIŞI SAHİPLENME GÜNÜDÜR

Gelinen noktada Türk devleti ya tüm Kürt halkının meşru hakkı olan Demokratik Özerkliği tanıyacak ve Önder Apo’yu özgürleştirecek ya da Kürt halkı kendi kararını verecek, kendi sistemini kuracaktır. Bu durumda tek yol halkın kendi toplumsal direnişini büyüterek, kesintisiz sürdürmesidir. Ertelenecek, zamana bırakılacak tek bir görev yoktur. Bu bakımdan her bir günün önemi fazlasıyla açıklık kazanmıştır. Açık ki 2012 yılı, Kürt halkı için Önder Apo’nun özgürlüğü temelinde ulus olarak kendi geleceğini tayin etme yılı olacaktır.

“Êdî Bes e, An Azadi An Azadi” şiarıyla günlerdir Kürdistan’ın dört bir yanında Avrupa ve zindanlarda başlatılan ölüm orucu açlık grevleriyle karşılanmakta olan 2012 Newrozu, Rêber Apo’nun özgürlüğünün habercisi ve halkların baharlaşmasının müjdecisidir. Kürdistan halkı yediden yetmişe kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle her alanda Newroz direnişini yükselterek geleceğini yaratacağını göstermiştir.

Gün, bu kutsal çıkışı sahiplenme günüdür. Gün, demokratik ulusu inşa etme günüdür. Gün, Newroz ateşini daha da gürleştirme günüdür. Gün, zalim Dehaqlardan hesap sorma günüdür. Gün, halkların birlikteliğini ve bir arada yaşamasını garantiye alma günüdür. Gün, Mazlum Doğan, Zekiye Alkan, Sema Yüce ve Fikri Baygeldi yoldaşlar şahsında hakikate ulaşma günüdür.

Bu temelde halkımızın yoğun direnişi içerisinde Rêber Apo’nun ve kahraman Kürdistan halkının, bölge halklarının, tüm kadro, savaşçı ve sempatizanlarımızın Newrozunu kutluyor; başta kadın ve gençlik olmak üzere tüm halkımızı ve dostlarını, tarihin bu önemli gününde zulme karşı direnişi yükseltmeye çağırıyoruz.”

ANF NEWS AGENCY

Facebook'ta Kürdistan YASAK !!!


Facebook'ta, Kurdistan adı ile başlayan bir hesap açmaya çalıştığınızda, oluşturulan sistemin bu isimle hesap açmayı kabul etmediği mesajı çıkıyor. Yani Facebook yönetimi Kurdistan kelimesini reddedilecek hesap başvurularında reddedilecekler listesine eklemiş.

Hesap açmanın  ise utanmadan ballandıra ballandıra kuşunuza, köpeğinize, müzik grubunuza, şirketinize v.s ne kadar kolay olduğu anlatılıyor. Şöyle diyor;

''Facebook profilleri (zaman tünelleri) gerçek insanların başkalarıyla iletişim kurması ve paylaşımda bulunması için tasarlanmıştır. Facebook'ta kendinizden başka bir şeyi (örn. müzik grubunuzu, işletmenizi veya evcil hayvanınızı) temsil etmek istiyorsanız, bir Facebook Sayfası oluşturabilirsiniz.'

Sanırım dünyada ismi yasaklı tek ülke Kürdistan. Başka bir ülkenin ismi sözkonusu olsaydı sanırım kıyamet kopardı ve günlerce konuşulan skandal konulardan biri olurdu.Ama şu an Kürdistan hariç dünyanın bütün ülkelerinin tonlarca facebook sayfasını bulmak mümkün. Bunun için kısa bir arama yapabilirsiniz.

Sırf bu bile Kürdistan'daki mücadeleye ne büyük bir inanç ve azimle sahip çıkmamız gerektiğini anlatmaya yetiyor. 
 
Yorum sizin... Mücadele de öyle.

Facebook İdris Naim Şahin’e Çalışıyor

Sosyal paylaşım sitesi Facebook, Mazlum Doğan’ın resminin bulunduğu Newroz afişlerini, Kürtlerin düzenlediği eylemler ile Diyarbakır zindanında 12 Eylül faşizmine karşı bedenini ateşe veren Ferhat Kurtay’ın resimlerini sansürledi. Facebook fotoğrafları yayınlayanları da bloke etti

Dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitelerinden biri olan Facebook, Türk devletinin özel girişimleri sonucu Kürtlerin ulusal değerlerine ait fotoğraf ve görüntüleri sansürlemeyi sürdürüyor. Facebook’un sansürü sadece Türkiye ile sınırlı değil. İngiltere’de daha önce İngiliz gazeteci Mark Campbell’in sayfasında ‘I’m KCK’ (Ben KCK’liyim) diyerek Kürtlere ait bir fotoğrafı yayınladığı gerekçesiyle sayfasının bir günlük kapatılmasının ardından bu kez de Londra Newroz afişleri ve Kürtlerin ulusal şahsiyetlerin yer aldığı fotoğraflar sansüre uğradı.

NEWROZ AFİŞİNİ SANSÜRLEDİLER

Londra Halkevi Yönetimi’nde yer alan sinemacı Mehmet Aksoy’un Facebook profilinde yayınladığı Londra 2012 Newroz afişi sansüre uğradı. Afişin sansürlenmesinin ardından bu kez Aksoy’un profilinde yer alan ve Roboski Katliamı’nın protesto edildiği bir etkinlik ile çatışmalar da yaşamını yitiren HPG’li gerillaların bulunduğu fotoğraflar da sansürlendi. Sansürün ardından Facebook tarafından Aksoy’un profilinin 3 gün boyunca bloke edildiği belirtildi.

Facebook, Newroz afişinin sansürleme gerekçesini ise afişinin politikalarını ihlal ettiğini iddia ederek şöyle dedi: “Irk, etnisite, ulusal orijin, din, cins, cins kimliği, cinsel tercihi, engelliliği veya hastalığından dolayı insanları hedef göstermek. İnsanları tehdit eden, şiddet kullanan örgütleri destekleyen veya uygunsuz görüntüler.”

Ancak Facebook’un sansür iddiasına karşılık afişte üzerinde 12 Eylül askeri darbesinde Diyarbakır 5 Nolu Zindanı’nda insanlık dışı uygulamalara karşı bedenini ateşe vererek yaşamını yitiren PKK Merkez Komite üyesi Mazlum Doğan’ın resmi ile Newroz’a katılacak sanatçılar ve sponsorların yer aldığı afişten ibaretti.

SANSÜR GEREKÇESİ; KENDİNE ZARAR VERMEK!

Sansürlenen fotolardan biri de Türk devletinin operasyonları sonucu çıkan çatışmalar da yaşamını yitiren gerillalara ait fotoğraftı. Facebook bu fotoğrafı sansürleme gerekçesini ise “Hesabınızı aktif tutmak için lütfen nefret suçu işleyen, şiddet örgütlerini destekleyen veya insanları tehdit eden resimleri kaldırın” diyerek açıkladı.

Aksoy’un 3 gün süreyle hesabını donduran Facebook yönetimi, FB’un toplum standartları olan ‘şiddet ve tehdit’, ‘Kendine zarar vermek’, ‘Nefret söylemi’ gibi maddelerin ihlal edildiğini ileri sürdü.

Yasaklama bununla da sınırlı kalmadı. Londra’da yaşayan Kürt Dil Öğretmeni Alaattin Sınayiç’in de Facebook profilinde Ferhat Kurtay’ın resmini yayınladığı gerekçesiyle hesabı 3 gün boyunca bloke edildi.

’KAMPANYA DÜZENLEYECEĞİZ’

Halkevi Yöneticisi ve sinemacı Mehmet Aksoy, Facebook profilinde Kürtlere ait fotoğrafları sansürlenerek hesabının bloke edilmesine tepki göstererek, “FB’un Kürtlere karşı başlattığı kriminalize ve caydırma kampanyası tamamen Türk devletinin yönlendirmesi ve çıkarlarıyla bağlantılıdır. 2012 Londra Newroz posterinden dolayı hesabımın 3 gün süreyle dondurmaları ve diğer resimlerimin (Kürdistan haritası-şehit resimleri) zorla indirtilmesi Kürtlere yönelik tahammülsüzlüğün göstergesidir. Türk devletinin Kürt olan hiç bir şeye tahammülünün olmadığını görebiliyoruz’’ dedi.

“Türk faşistlerinin yüklediği ırkçı resimler ve söylemler, Kürt gerillalarının parçalanmış ceset fotoğraflarına Facebook’un itirazı yok“ diyerek tepki gösteren Aksoy, önümüzdeki günlerde Facobook’un bu sansür uygulamasına karşı sosyal medyada bu sansürü bertaraf edecek bir kampanya düzenleyeceklerini belirtti.

ANF NEWS AGENCY