21 Ağustos 2010 Cumartesi

Batman'da Ne Oluyor?-1


Neden gece yarısı evden çıktılar

Batman'da 4 Kürt siyasetçinin yaşamını yitirmesine neden olan patlamayla ilgili gerçekler hâlâ ortaya çıkarılmadı. PKK olayı araştırdığını açıklarken, Öcalan ise, 'Gece yarısı neden evden çıktılar?' diyerek olaydaki karanlık noktalara işaret etti

DAHA ÖNCEKİ KATLİAMLAR UNUTULMADI

HEP Batman İl Başkanı Salih Özdemir, İHD eski yöneticisi Sadi Özdemir ile kardeşi Sıtkı Özdemir ve Batman Barosu eski Başkanı Sedat Özevin'in yaşamını yitirdiği olay, anında PKK'ye mal edildi. Onlarca köylünün öldürüldüğü Güçlükonak, Çevrimli ve Beytüşşebap olayları da PKK'ye mal edilmiş, ancak sonra katliamların devlet güçlerince yapıldığı ortaya çıkmıştı.

PKK BASMALI MAYIN KULLANMIYOR

Olayda kullanılan mayın da kuşkuları iyice arttırıyor. PKK liderlerinden Murat Karayılan olayla ilgilerinin bulunmadığını belirtirken, olayda kullanılan basmalı mayın türünü de kullanmadıklarını açıkladı. PKK Lideri Abdullah Öcalan da, 'Gece yarısı neden evden çıktılar?' sorusunu sorarak olaydaki karanlık noktalara dikkat çekti.


Öcalan'dan önemli soru

Faili meçhul cinayetlerin ve akıbetlerinden haber alınamayanların ülkesi olarak nam salan ve bu yönüyle dünyanın ender ülkeleri arasındaki yerini koruyan Türkiye'de hâlâ gerçekler açığa çıkarılamıyor.

Binlerce insan öldü, binlercesi de kayıp olarak kayıtlara geçti. Devlet arşivleri açılmıyor, tatmin edici soruşturmalar yapılmıyor, aksine klişelerle olaylar geçiştiriliyor veya örtbas ediliyor.

Batman'da ağustos ayı başında meydana gelen patlama da hâlâ sırrını koruyan olaylardan birisi. Güney Raman Petrol Sahası'nda çıkan yangın sonrasında olay yerine gitmekte olan HEP Batman eski İl Başkanı Salih Özdemir, İHD eski yöneticisi Sadi Özdemir ile kardeşleri Sıdık Özdemir ve Batman Barosu eski Başkanı Sedat Özevin mayın patlaması sonucu yaşamlarını yitirdi.

Hükümet yetkilileri ile Türk basını olayı hiçbir bulgu ve araştırmaya dayandırmadan PKK'ye mal etti. Bu yaklaşım kuşkulu bir durumu ortaya koyuyordu. Çünkü yıllardan beri benzer hikayelere çok tanık olduk. Haziran 1990'da Şırnak Çevrimli köyünde 27 Kürt köylüsünün, Ocak 1996'da Güçlükonak'ta 11 Kürt köylüsünün, Eylül 2007'de Beytüşşebap'ta yine 12 Kürt köylüsünün öldürülmeleri olayları bu konuda sadece birkaç örnek olarak karşımızda duruyor. Bu olaylar için de PKK'nin yaptığı açıklanmış, ancak daha sonra ortaya çıkan bulgular olayın bizzat devlet güçlerince gerçekleştirildiğini belgelemişti.

Batman'daki olay da ilk elden hiçbir araştırmaya dayandırılmadan, sadece devlet yetkililerinin açıklamalarıyla yetinilerek PKK'ye mal edildi. Bu durum olayın perde arkasının açığa çıkarılmasını ve dolayısıyla üstünün örtülmesini beraberinde getireceği gibi, aynı zamanda bilinçli bir şekilde gerçeklerin saptırıldığını ve karalama kampanyasına alet edildiğini ortaya koyuyor.

Çevrimli, Güçlükonak ve Beytüşşebap gibi olayların da bize gösterdiği gibi bu tür olaylarda yapılması gereken ilk şey, olayın bütün detaylarıyla açığa çıkarılmasını sağlamaktır. Aksi halde zaten kara propaganda ve karalama kampanyalarının son derece etkili bir şekilde yürütüldüğü Türkiye'de gerçekler başka türlü açığa çıkarılamaz, aksine çarpıtılır ve tarih karşısında büyük bir suç işlenmiş olur.

Batman'daki olaya dönecek olursak, hâlâ yanıtlanmamış sorular olduğunu görürüz.

PKK OLAYIN NERESİNDE?

Batman'daki olayla ilgili PKK adına ilk açıklama PKK'nin önde gelen isimlerinden Murat Karayılan'dan geldi. Karayılan, olayla ilgilerinin bulunmadığını belirterek yaşamını yitirenlerin kendileriyle olan doğrudan ilişkilerini açıklayacak kadar önemli bilgiler de verdi: 'Bu olayda Kürdistan'da yürütülen demokrasi ve özgürlük mücadelesinde emek sarf eden insanlar yaşamını yitirmiştir. Salih Özdemir'i şahsen tanıyorum. 1991'den beri bazen direkt bazen de telefon üzeri görüştüğüm bu mücadelenin bir insanıdır. Muteber, demokrat, yurtsever bir insandı. Kürt siyaseti içinde yerel düzeyde değişik tutumlar, birbirine karşı farklı grupların iç mücadelesi olabilir. Ama biz hareket olarak hepsini kendi insanlarımız olarak görürüz. Salih Özdemir'in emekleri, kardeşi Sadi Özdemir'in aynı biçimde İHD içinde sarf ettiği emekler, kardeşleri Sıdık'ın da yurtsever çalışmaları bilinmektedir. Aynı biçimde Sedat Özevin de hem baro başkanlığı hem de İHD başkanlığı görevlerinde bulunmuş yurtsever bir insandır. Kürt halkının yürüttüğü özgürlük mücadelesine emeği geçen şahsiyetlerdir. Bu nedenle hareket olarak bu insanları hedeflememiz asla ve asla mümkün değildir. Hiçbir biçimde ne merkezi ne de yerel düzeyde bu insanları hedeflemek söz konusudur. Bunun çok iyi bilinmesi gerekir.'

ÖNEMLİ İKİ HUSUS

Karayılan, ayrıca oldukça önemli sorulara da işaret etmiş ve dikkat çekici bilgiler de vermişti: 'Olayın nasıl olduğu ve kimler tarafından yapıldığı ayrı bir konudur. Biz bunu araştırıyoruz ve üzerinde duruyoruz. Halen anlaşılması gereken, netleştirilmesi gereken boyutları vardır. Bir kere gerillamızın basmalı mayın koyma yöntemi yoktur. Gerillamız kontrollü olan uzaktan kumandalı yöntemi kullanır. Ama burada basmalı kullanılmıştır. 'Kim ve neden kullanıyor? Niçin böyle bir yerde ve böyle bir tarz uygulanıyor?' konusu bizim açımızdan ciddi soru işaretleridir. Kısaca üzerinde durulması ve netleştirilmesi gereken bir olaydır. Ama, hiçbir şekilde hareketimizin tasvip edeceği, meşru göreceği bir olay değildir. Kayıp veren biziz, halkımızdır. Biz bu insanlarımıza sahip çıkıyor, özgürlük yolunun bir yolcusu ve demokrasi mücadelesinin şehitleri olarak görüyoruz. Yanlışlık yapılmıştır, hata yapılmıştır, işin içinde farklı bir durum da olabilir. Bu ayrı bir konudur. Hiç kimse bu olayı halkımızın temiz ve meşru özgürlük mücadelesine karşı kullanmaya kalkmamalıdır.'

Karayılan'ın bu açıklamalarında iki önemli husus öne çıkıyor:

1- İşin içinde farklı durumların ve dolayısıyla 'bir hatanın' söz konusu olabileceğini dile getiriyor. Bunun için de kendilerinin bir araştırma yapacaklarını belirtiyor. Yapılacak araştırmanın sonuçlarını beklemekte fayda var.

2- Olayda kullanılan mayının türüne ilişkin açıklama ise işin asıl püf noktalarından birisini oluşturuyor. Bu konunun araştırılması ise sivil toplum kuruluşlarına ve devlet yetkililerine düşüyor.

'PKK İLE İLİŞKİLİYDİLER'

Karayılan'ın dile getirdiği hususları ve işaret ettiği soru işaretlerini bir kenara bırakıp başka bir açıklamaya daha bakalım. Yine PKK'nin önde gelen isimlerinden Mustafa Karasu, Özgür Politika gazetesinde yayınlanan yazısında şunları dile getirmişti: 'Raman bölgesindeki petrol yangınından sonra yaşanan patlamada 4 yurtsever demokrat yaşamını yitirdi. Bunlardan Salih Özdemir 30 yıldan fazladır PKK ile ilişki içinde olan yurtsever bir demokrattı. Batman'da PKK ile ilk ilişkilenen insanlardan biridir... Kendisini her zaman PKK'nin bir sempatizanı olarak görmüş ve ona göre davranmıştır. Ben kendisiyle ilk defa zindanlarda baskılar biraz hafifleyince görüşme imkanı olunca tanıştım. Birkaç defa açık ve kapalı görüşmemize gelmişti... 3-4 yıl önce dağlara, yanımıza geldi; birkaç gün yanımızda kaldı. Batman'daki çalışmalar ve kendisinin katılımı konusunda bilgi vermeye ve tartışmaya gelmişti. Bu tartışmalardan sonra daha moralli ve istekli bir biçimde döndü.'

Bu yazılanlardan da anlaşılacağı üzere yaşamını yitirenler, özellikle Salih Özdemir, PKK ile ilişkili bir isim. PKK yetkilileri de kendilerine yönelik suçlamalar karşısında Özdemir'in ilişkilerini açıklamak zorunda kalmış görünüyorlar. Böylece olayın bilinçli bir şekilde kendilerine mal edildiğini, 'PKK'nin kendi yandaşlarını bile hedef alacak kadar ileri gittiği' yönündeki karalama kampanyasını bu açıklamalarla boşa çıkarmaya çalıştıkları anlaşılıyor.


PKK araştırıyor

Bütün bu hususlardan sonra PKK'nin olayı ciddiye aldığını ve araştırdığını görüyoruz. Özellikle olayın kim veya kimler tarafından yapıldığını ortaya çıkarmak için her yönlü (hem kendileri hem de devlet açısından) araştırmalarının devam ettiği anlaşılıyor. Bu husus öncelikle önemli ve dikkate alınmalı. Çünkü PKK'nin kendileriyle bağlantılı olan olaylar konusunda açık davrandığını çeşitli defalar gördük. Öcalan'ın özellikle 'çeteler' olarak ifade ettiği bazı PKK'lilerin sivillere yönelik saldırıları karşısındaki tutumu kamuoyunca biliniyor. Bu açıdan PKK'nin yapacağı araştırmanın sonucu son derece önemli ve bir yargıya varmadan önce bu hususun dikkatle takip edilmesi gerekiyor.


Öcalan ne diyor?

PKK Lideri Abdullah Öcalan da avukatlarıyla yaptığı görüşmede konuya dikkat çekmiş ve şunları dile getirmişti: 'Bu Batman meselesi nedir? Karanlık bir olaya benziyor. Çok yönlü araştırmak gerekir. PKK'nin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Komplo olabilir. Batman'da vurulan bir şeyh vardı. Bu aileler ile özel olarak ilgilenilmelidir. Bu oyuna gelmemeleri konusunda uyarılmalılar. Bu konuda diğer aile ve aşiretler de aydınlatılsın, bilinçlendirilsin. Uyanık olsunlar. Bu olay söylediğim gibi bir komplo olabilir ve yeni bir faili meçhuller süreci de başlayabilir. Salih Özdemir ve diğer hayatını kaybedenleri de saygıyla anıyorum... Bu olayda özellikle o arkadaşların evden çıkış gerekçesi ortaya çıkarılmalıdır. Daha önce de söylemiştim; tanınan şahsiyetler geceleri zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalı, tek başına dolaşmamalı.'

Öcalan da Karayılan ve Karasu gibi olayın perde arkasına dikkat çekiyor ve Karayılan'ın ortaya attığı soru işaretlerine bir yenisini ekliyor: Gece yarısı neden evden çıktılar?

Hazırlayan:
Nuri Fırat

Yarın: Dokuz soruda Batman olayı

Hiç yorum yok: