13 Eylül 2011 Salı

Yeniden Dizayn ve Kürdistan Denklemi-2


İran defalarca Doğu Kürdistan’da gelişen Özgürlük Hareketini dış güçlerle işbirlikçilikle suçluyordu.

Türkiye’de Anadolu Haber (Yalan) Ajansının defalarca Suriye’de, Lübnan’da yalan haber yaparak PKK’ye karşı operasyon olduğunu aktarmasına rağmen neden PKK-İran savaşını vermediği iyi analiz edilmelidir; hem Türk kamuoyuna hem de dünyaya aynı anda birçok devletle savaşabilecek bir gücün olduğunu saklamaktadır. Eğer bu direnişin dört parça Kürdistan’da yapıldığı lanse edilse hem Kürdistan Halkı daha fazla PKK’ye kenetlenecek hem de Türk halkı Kürt sorunun gerçek sınırlarını görecektir.

Bu anlamıyla İran’ın el altında kurban edildiği söylenebilinir. İran’ın kayıplarını üstlenmeyecek kadar korkak olan bir zihniyet İran’ın eline pimini çektiği bombayı vererek yokuşa sürmektedir. İran PJAK’ın çağrılarına stratejik cevap vermezse Orta Doğu’nun en dinamik enerjisinin akımına kapılacaktır. PJAK’ın çağrısı İran’ın istemi üzerine yapılmış olma ihtimali yüksektir ancak İran güç denemesi yapıp ateşkes dilenmekten vazgeçmelidir yoksa içinde bulunduğu ablukayla savaş denemesi yaparsa felaketle karşılaşabilir.

İran defalarca Doğu Kürdistan’da gelişen Özgürlük Hareketini dış güçlerle işbirlikçilikle suçluyordu. Şimdi ise asıl ABD’nin Uluslar Arası hukukta da sorumluluğun kendisinde olduğu bir alanda İran operasyonlarına göz yumakta. Bırakalım göz yummayı bu rejime büyük infiallere yol açabilecek siyasi cinayetlere yol açabilecek bilgiler vererek rejimi cinayete itmektedir.

Dünyanın yeniden dizaynından çok kapitalist ülkeler için krizden hatta kaostan yeniden çıkış olarak bilinen denklemlerinde giderek karakterlerinin belirginleştiğini görebiliriz. Türkiye’nin de içerisinde olduğu yöntemler genelde şu özelliklerde belirginleşmektedir:

1-    Afganistan ve Irak müdahalesiyle birlikte artık ülkelerin iç dinamikleri dâhil edilmeden ülkeleri dışarıdan işgal etmenin bir anlam ifade etmediği ve bu yöntemin külfetinin çok ağır olduğu kesin olarak anlaşılmıştır. Bu anlamıyla iç dinamiklerin yanında bölgesel dinamiklerde oluşmuştur. Mesela Türkiye’ye bu anlamda bir rolün biçilmesi bölgesel düzeyde ikinci dereceden de olsa iç dinamik olarak kabul edilme durumudur.

2-    Ham İktidarlarla Ham Madde Devri: Libya örneğinde açığa çıkan küresel sermaye kriziyle birlikte bu dizaynın da sadece İngiltere ve ABD’yi düşünmek yanlış olur. Çünkü küresel sermaye aktörlerinin hepsinin domino taşları gibi küresel krizden etkilendikleri açıktır. Adından bahsettiğimiz Libya örneğinde Fransa’nın isyancılarla %35’lik gizli petrol anlaşması büyük güçler açısından öyle pek de gizli olduğu kanısında değilim. Bir diğer deyişle düşürülen her iktidar yerine gelen ham iktidardan ham madde alınarak belirli ülkeleri belirli sermaye kaleleriyle paylaşarak krizden çıkışın yolları aranmaktadır. Nitekim Fransa öncülüğünde Libya’ya destek amaçlı yapılan konferansa 60 devletin katılmış olması kimsenin bu ‘gizli’ anlaşmaya itirazı olmadığının kanıtı.

3-    Bu anlamıyla Kürt sorunun çözümü ya da derinleştirilmesi aynı zamanda bu iç dinamiklerin bölgesel, küresel paylaşımın sonucundan ve yöntemlerinden dört ayrı ülkede etkileneceği açıktır.

Dikkat edilirse Kürdistan coğrafyasında da benzer belirginlikteki ilginçlikler yaşanıyor. İsrail’in, ABD’nin hatta İngiltere’nin tekniği ve yardımıyla Erdoğan postacısıyla İran’a PKK yönetiminin yeri bildiriliyor. Bu siyasi cinayeti teşvik edenler muhtemelen Ahmedi Necat’ın cinayet kimliğine güvenerek çok değerli Kürt aydını ve önderlerinden Dr. Kasımlo cinayetinde olduğu gibi başarı sağlayacaklarını sanıyor.

Ancak ne PKK yönetimi Dr. Kasımlo’dur ne de PKK hareketi Doğu Kürdistan’daki başka bir harekettir. PKK’de önderlik kurumunun kişi ve şahsiyetlerle başlayıp bitmediğini bilmeyenler ancak bu cinayeti işleyebilir. Oysa bu bilgiyi iletenlerin PKK’nin önderlik kurumunu bizzat PKK önderliğine komplo uygulayanlar oldukları için çok iyi bilmektedirler ki; PKK önderliği bu cinayetle bitmeyeceği için İran’la uzun bir savaşı planlamaktadırlar.

İran yönetimi ya açıkça bu güçlerle işbirliği içinde olduğunu ilan etmeli ya da onların planlarına objektif hizmet etmekten vazgeçmelidir.

Dikkat edilirse PKK yönetiminin hedeflendiği tarihle PKK liderine uygulanan tecrit aynı dönemlere denk gelmektedir. Komplonun asıl gerçeği ve tüm aşamaları asıl olarak PKK hareketi yerine başka güçleri PKK liderliği yerine işbirlikçi liderleri ön plana çıkarma çabasıdır.

Daha dün PKK’nin Demokratik Otonomi projesine “PKK Kürtleri ölmüş eşek fiyatına satıyor” diyerek bu istemi az bulan insanlar bugün bu istemin yerini ve üslubunu sert bulmaktadırlar. Yine bu tecrit ve felaketin içinde düşmana davul zurna çalarak Kürdistan’da dolaşanlar bilmelidirler ki komployu anlamadan, algılamadan gereksiz yarışlara girip düşmana borazanlık yapanları, yararlandıkları bir boşluk kişiliklerini alçak olmaktan bile yoksun bırakacak kadar zayıflatacak, düşürecektir.

Bir bey efendi günlerce Kürtlere karartılmış sansürlenmiş ekranlarda millete kendisinin yoksun olduğu akıl fikir vermeye çalışmakta.

Ne ilginçtir aynı gazla Kürt kazanımlarının kalesi konumundaki Amed belediyesini ziyareti sırasında bir belediye başkanı onu elleri kelepçeli seçilmişlerin fotoğrafıyla karşılamakta. Fotoğrafın arkasında; belki şehre bir film gelir...

Bu filmin devamında ne geleceğini hep birlikte göreceğiz ama içerde dışarıda tüm dinamiklerin PKK’ye karşı komplonun yeni bir dalgasıyla bir araya getirilmeye çalışıldığı bunun giderek maddi manevi baskıya dönüştürüldüğü görülmektedir.

Kim bilir belki ülkeye bir zafer gelir bu filme ölmüş eşekler bile güler...

Ozan Erdem

Hiç yorum yok: