13 Eylül 2011 Salı

Şemdinli de Savaş İlanıdır

Mehdi Atay


Toplanan yardımları abluka altındaki Gazze'ye götüren Mavi Marmara Gemisi'ne operasyon düzenleyen İsrail Ordusu'nun, dokuz sivili öldürmesini, “savaş nedeni” sayan Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kürd halkının da kendi sivil vatandaşlarının evlerinde düğün yaparken katlini farklı değerlendirilmeyeceğini bilmesi gerekir.

TSK Şemdinli'de, sivil Kürd vatandaşlarını hedef alarak biri 14 yaşında bir çocuk üç Kürdü katletti. Ankara'nın, “PKK ve terör ayrı, sivil Kürd vatandaşlarımız ayrı” yalanı arkasına gizlediği Kürd düşmanlığı artık ayyuka çıktı. Sorunun kaynağının, TC'nin topyekûn Kürd inkarı ve düşmanlığı olduğu bir kez daha acı bir deneyle anlaşıldı.

Çukurca'da BDP Van İl Genel Meclisi Üyesi Yıldırım Ayhan'ın hedef seçilerek katledilmesinin ardından, AKP Hükümeti'nin sivil Kürt muhalifleri hedef alacağı anlaşılıyordu. Ancak Şemdinli'de bir düğüne saldırılması, AKP ve TSK'nın Kürdistan'da bir toplu katliam hazırlığı içinde olduğunun gösteriyor.

AKP ve TSK'nın gerilla ile sivil Kürd halkı arasında hiç bir ayrım gözetmeksizin, her iki grubu da hedef aldığı açık. Eğer Erdoğan, İsrail'in sivilleri öldürmesini savaş nedeni sayıyorsa, kendisine bağlı silahlı kuvvetlerin aralarında 14 yaşında bir çocuğun da olduğu üç sivili katli de savaş nedenidir.

Savaş ilanında AKP hükümetinin yanında saf tutan Türk basınının Şemdinli'de yaşanan katliamı verirken kullandığı dil, Kürd halkının karşı karşıya olduğu tehlikeyi gözler önüne seriyor.

Hürriyet Gazetesi haberi, "2 şehit 3 ölü" başlığı ile veriyor. Sahiplendiği ölüleri şehit ilan eden gazete sahiplenmediklerine “ölü” demekle yetiniyor. Gazetenin haberi ise şöyle: "Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde terör örgütü PKK tarafından polis ve jandarmaya yönelik düzenlenen eş zamanlı saldırılar sonucunda askerle 1 polis şehit olurken 3 kişi de öldü, 7’si jandarma 10 kişi yaralandı."

Dersim'de, nasıl öldüğü hala bir muamma olan polis eşini şehit ilan eden Türk basını TSK ve polis güçlerinin açtığı ateşle katledilen Şemdinlilileri sahiplenmiyor. Elbette beklenti Türk basının TSK tarafından katledilen sivil Kürdler'i ”şehit” ilen etmesi değildir. Burada dikkat çekmek istenen iki halk arasında gözetilen ayrımdır. Bu alenen ırkçılıktır, günlük hayata egemen kılınan sıradan faşizmdir.

Türk basını ya katliamı yok sayıyor Hürriyet Gazetesi gibi, ya da Radikal Gazetesi'nin yaptığı gibi olayı bir karambole getirmek istiyor. Radikal'in haberi ise, "Çatışma sırasında iki ateş arasında kalarak yaşamlarını yitiren sivil vatandaşların ise Necdet Güreli, Tayyar Güreli ve Osman Erbaş oldukları öğrenildi." diyor.

Katledilenlerden Osman Ertaş'ın 14 yaşında bir çocuk olduğuna hiç değinmiyor. “İki ateş arasında kaldığı” yalanını uyduran gazete, sivillerin hangi silahtan çıkan kurşunlarla katledildiğini merak dahi etmiyor.

Oysa Belediye Başkanı Sedat Töre ve yakınlarının Erbaş’ı hastaneye kaldırmak istediği ancak ambulansın geçişine askerler tarafından izin verilmediği ve kan kaybeden Erbaş’ın hayatını kaybettiği biliniyor. Erbaş’ın cenazesini daha sonra alan ambulans ise yine askerlerin izin vermemesi sonucu bir saati aşkın bir süre belediye binası önünde kasıtlı olarak bekletiliyor. Öldürdüklerinden de intikam alıyor bu hükümet.

O askeri birimin Şemdinli'deki ki varlık nedeni nedir? Eğer güvenlik ise bu güvenlik kaygısının halkın güvenliği olmadığı açık. O askeri birlik tam anlamıyla bir sömürgeci güç gibi davranıyor. Bu çok açık. Kendisine yönelik eylemde yaşadığı aczin acısını sivil, korumasız halktan çıkarıyor. Düğün evine ateş acıyor. Yaşlı, genç, çoluk çocuk, kadın erkek demeden katliam yapıyor.

TSK'nın imha amaçlı saldırıları sürerken savaş bitmiş gibi davranan Türk liberalleri PKK gerillalarının savunma savaşı kapsamında yaptığı eylemleri "terör" ilan etme yarışındayken Kürdistan'da korumasız sivillere TSK ve polis tarafından ateş açılıyor. Siviller katlediliyor.

Türk Başbakanı Erdoğan'a, kendi kontenjanından Adıyaman milletvekili yaptığı Mehmet Metiner'in kendi hakkında söylediği sözlerin internete düşmesinden sonra, kanal kanal dolaşarak ayaklarına kapanması yetmiyor. Erdoğan, sadece kendisinini değil, karısının karşısında da elpençe divan, yerlere kapanan Metinerler gibi Kürd istiyor. Erdoğan istediği anda aşağılayabileceği, aşağıladığında da sadece kendi karşısında değil aile fertlerinin de karşısında yerlere kapanacak "Kürd vatandaşları istiyor."

Erdoğan, hava harekatıyla gerillayı devre dışı bırakıp, içerde de sivil Kürt siyasetini zaptu rapt altına alma hesapları içinde. Hedef, yeni anayasa süreci öncesi Kürd Özgürlük Hareketi'ni terörize etmek, sivil Kürd siyasetini baskı altına almak, katliamlarla da Kürd halkını bu süreçte iradesizleştirmek. Kürdistan'da ağır kayıplar vermesine karşın savaşı kışkırtan Ankara ve akıl hocaları, Kürdistan'da bir işgalci gibi davranmaktan vazgeçmedikleri sürece Ankara ile var olan coğrafi mesafenin çok ötesinde bir ayrışmanın bilinçlerde şekillendiğini de hesaba katmalıdırlar.

Hiç yorum yok: