13 Eylül 2011 Salı

Murat Karayılan: ''İsrail Önce PKK'den Özür Dilesin''

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın PKK ile temas kuracağı yönündeki iddialara yanıt verdi. Karayılan, PKK’nin ilkelere dayanan bir hareket olduğunu belirterek, “Herhangi bir devlete karşı kendisini kullandıracak bir hareket değildir” dedi. Karayılan, “Eğer İsrail devleti PKK ile ilişki kurmak istiyorsa önce PKK önderliğini uluslararası bir komployla teslim alıp, Türkiye’ye verilmesinde oynadığı rolden dolayı PKK ve Kürt halkından özür dilemesi gerekmektedir. Ayrıca PKK’nin askeri eğitim ve benzeri şeylere ihtiyacı yoktur. Kendisinin derin askeri tecrübesi, bilgisi ve eğitme yeteneği vardır” diye vurguladı.

AKP DEVLETİ BÖLGE HAKLARININ KARŞISINDADIR

Mavi Marmara raporu ardından İsrail ile Türkiye arasında yaşanan yeni krizden sonra Yedioth Ahranot gazetesi İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın AKP hükümetine karşı aldığı sert tedbirleri arasında PKK’ye askeri yardımın da yer aldığını iddia etti.

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, yaşanan krizi ve krizin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Arap ülkelerine ziyaret planlamasını şöyle değerlendirdi:

“Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan tıpkı bir Osmanlı padişahı gibi davranarak, bütün İslam Alemini, özellikle de geçmişte Osmanlı’nın denetiminde olan ülkelerin liderliğine adeta soyunmuş bulunuyor. Bu anlamda zaman zaman İsrail’e karşı çıkışlar yaparak, kendisini bir Arap dostu, Filistin davasının destekleyicisi gibi göstermeye çalışıyor. Fakat bunu yaparken aynı zamanda ABD’nin öncülüğünde uluslararası güçlerin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme politikasında da önemli bir rol üstlenmiş bulunuyor. Ilımlı İslam politikasıyla Ortadoğu’yu yeniden biçimlendirmede gelişen müdahalelerde başat rolü bugün Türkiye oynuyor. Libya hükümetinin düşürülmesinde birinci planda rol oynayan Türkiye’dir. Suriye’nin düşmesine dönük çalışan devletlerin en başta geleni de Türkiye’dir. Başta İran ile Suriye ile ittifak yaptı ama şimdi onları kandırdığı açık ortadadır. İşte tüm bunları yapan Erdoğan aynı zamanda İran’a karşı füze kalkan projesini Türkiye’ye daha doğrusu Amed’e yerleştirmeyi kabul etti.

Yani aslında bölge halklarının dostu değil, bölge halklarının karşısında yer alan bir devlettir AKP devleti. Ama bu imajını örtmek için kendisini bölge halklarının dostu olarak tekrar gösterebilmek için İsrail ile var olan sorunu çok suni bir biçimde abartarak, gündemleştirdiler. Açık ki bu, bilinçli bir politikadır.

TÜRKİYE BÖLGEDE İSRAİL’İ SAVUNMADA STRATEJİK ROL ALAN BİR ÜLKE

Bir kere füze kalkanının Türkiye’ye konulmasıyla İsrail’in stratejik düzeyde savunulmasını üstlenen bir ülkedir Türkiye. Bölgede İsrail’i savunmada stratejik bir rol sahibi olan bir ülkedir. Ama öte yandan sanki İsrail ile adeta savaş eşiğine gelecekmiş gibi bir hava yarattılar. Bu sansasyonel bir şeydir. İçi boş bir söylemdir. Bu daha çok kamuoyunu yanıltmak, özellikle Arap alemine mesaj vermek için yaratılan bir gerginliktir.

AKP İRAN’IN ROLÜNÜ ÇALIYOR

Öte yandan İran ile bölge üzerinde yarışmaktadır. Yani adeta İran’ın rolünü çalmaktadır. “Ben senden daha fazla Filistin davasına sahip çıkıyorum, senden daha fazla İsrail’e karşı çıkıyorum” demek istemektedir. Bu konuda “ben Arap değerlerini Suriye ve İran’dan daha fazla savunuyorum” anlamına getiren bir çıkıştır. Aynı temelde Fas, Mısır ve Libya’yı dolaşması da aynı amaca hizmet eden bir gezi planıdır.

Ancak bir yandan Kürtlerle savaş halinde olan Türk devleti, öbür yandan Filistin davasına sahip çıktığını söyleyerek bölgede tasarladığı öncü rolü oynaması mümkün değildir. Böyle bir rolü oynaması için öncelikle iç ve dış politikalarının bir olması gerekmektedir. Oysa şimdi çifte standartlı bir politikayla, içte Kürt halkına karşı yaptıklarının aynısını dış ülkeler için eleştirmektedir. Bu da tutarsızlığını ortaya koyan en çarpıcı bir durumdur.

PKK İLKELERE DAYANAN BİR HAREKETTTİR


Karayılan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın PKK ile temas kuracağı yönündeki iddiaları ise şöyle değerlendirdi:

“Öncelikle şunu belirteyim: PKK hareketi büyük ve her şeyden önce ilkelere dayanan bir harekettir. Şimdi bölgede bir uluslararası güçler, bir de bölgenin statükocu güçleri vardır. PKK hareketi üçüncü bir çizgi olarak halkların demokrasisinden yana bir güç olma iddiasıyla kırk yıla yakın bir zamandır mücadele yürüten bir örgüttür. Bu büyük iddia sahibi, ilkelere dayanan hareketi kalkıp da hemen bir devlete karşı kullanmak veya kullanmaya yeltenmek abes bir şeydir.

İSRAİL ÖNCE KÜRT HALKINDAN ÖZÜR DİLEMELİ

Öncelikle İsrail’in dışişleri bakanının gerçekten böyle bir şey söyleyip söylemediğini bilemiyoruz. Çünkü kendisi reddetti. Ama eğer söylemişse yanlış yapmıştır. PKK kendi ilkeleri doğrultusunda elbette ki ilişkilere açıktır. Ama herhangi bir devlete karşı kendisini kullandıracak bir hareket değildir. Eğer İsrail devleti PKK ile ilişki kurmak istiyorsa önce PKK önderliğini uluslararası bir komployla teslim alıp, Türkiye’ye verilmesinde oynadığı rolden dolayı PKK ve Kürt halkından özür dilemesi gerekmektedir. Ayrıca PKK’nin askeri eğitim ve benzeri şeylere ihtiyacı yoktur. Kendisinin derin askeri tecrübesi, bilgisi ve eğitme yeteneği vardır.

PKK DESTEK DEĞİL, ÇÖZÜM İÇİN ÇABA İSTİYOR

PKK, herhangi bir devletten, destekten ziyade Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözümü için çaba göstermesini istemektedir. Biz geçmişte İsrail devletine dönük bu yönlü çağrılar yaptık. Ama İsrail devletinden Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözümüne ilişkin herhangi bir çaba görmedik. Bu açıdan bizi taktik bir araç gibi görmelerini de esefle karşılıyoruz. Kürt sorunu bölgede ciddi bir sorundur. Öyle taktik bazı manevralar için kullanılacak bir sorun değildir. Bölgenin en temel ve en ciddi sorunudur. Bu açıdan herkesin bu soruna daha ciddi yaklaşması gerekiyor. Çeşitli çevrelerin de böyle sanki PKK de hemen kullanmalık bir vaziyete yakınmış gibi bir tutum almaları doğru değildir. PKK bugüne kadar Ortadoğu bölgesinde dış ilişkiler anlamında temiz kalmış, kendi öz gücüne dayanan tek harekettir. Hiç kimse bu konuda aksi bir şeyi ileri süremez.

AKP HÜKÜMETİNİN BÜTÜN ELEMANLARI BİR TÜR PSİKOLOJİK SAVAŞ ELEMANI GİBİ

Türk devletinin zihniyetine gelince; Türk devleti zaten öteden beri iç dinamiğe dayanan ve toplumsal bir hareket olan Kürt hareketlerini hep dış mihraklarla izah etmiştir. Şeyh Sait ayaklanması zamanından bu yana gelişen Kürdistan hareketlerine hep bir dış mihrak yakıştırmasını yapmışlardır. Neden? Çünkü bir iç sorun olduğunu inkar etmenin en kolay yolu dış mihrak olduğunu söylemektir. Daha önceki ulusalcı-devletçi bakış açısına sahip olan bu dış mihrakları kullanma eğiliminden -beyaz Türkler de bunu çok kullanıyorlardı- belli ki AKP de, yeşil Türkler de bayağı hoşnutlar.

Daha düne kadar Suriye ve İran ile birlikte üzerimize geliyorlardı. Ama şimdi hiç utanmadan İran ile bir çatışma pozisyonu olmasına rağmen gelişen eylemlerin arkasında Suriye’yi arama, İran’ı arama gibi değerlendirmeler yapılmaktadır. Bunlar tümüyle yalandır. Şimdi de tekrar İsrail çıktı ortaya. Lieberman böyle bir şey söylemiş mi söylememiş mi, belli değil. Çünkü söylemediğini açıkladı, inkar etti ve “ben böyle bir şey söylemedim” dedi. Söylememişse de hemen üstüne atladılar ve “demek ki PKK’nin arkasında bunlar varmış” dediler. Bunlar tamamen bir safsatadır, özel savaş propagandalarıdır. Özellikle AKP hükümetinin bütün elemanları bir tür psikolojik savaş elemanı gibi yaklaşıyorlar. Cemil Çiçek yaşlı başlı haliyle güya meclis başkanıdır, oraya çıkmış küfür ediyor ve “bunların arkasında kimlerin olduğunu ve olacağını anladık” diyor. Daha ortada bir şey yok. Bunu nereden çıkardınız? Siz şimdiye kadar onların silahıyla, onların yardımıyla bizi vuruyorsunuz. Siz onların eliyle Önderliğimizi esir alırken neyinizi onlara peşkeş çektiniz, onları açıklasanıza! Onları neden açıklamıyorsunuz? Yalan yanlış bir söylem ortaya atıldı hemen ardından “arkalarında kimler varmış” demektesiniz.

AKP hükümeti, bu tür psikolojik savaş yöntemlerine kendisini tümüyle kaptırmıştır. Gerçeğe dayanan hiçbir söylem yok, tümüyle yalan-dolanlara dayanmaktadır. “Dış mihraklara dayanılıyor” deniliyor. Biz bu konuda açığız. Biz bir Kürt hareketiyiz. Biz Kürt halkına dayanıyoruz. Siz Kürt sorununu çözmezseniz bu mücadele her zaman var olacaktır. Öyle oraya buraya bağlamaya gerek yoktur. Çeşitli güçler tabii ki yararlanmak istiyor olabilirler ama biz PKK olarak kendi ilkelerimiz temelinde öz gücümüze dayalı olarak bu mücadeleyi bugüne kadar buraya getirdik, bundan sonra da sonuca götüreceğiz.”

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: