13 Eylül 2011 Salı

'12 Eylül Darbesi AKP İle Sürüyor'

12 Eylül askeri darbesinin 31. yıl dönümünde Kadıköy’de yapılan mitingde binlerce kişi, darbecilerin sanık sandalyesine oturmasını ve darbe anayasanın iptal edilmesini istedi. 12 Eylül'ün AKP döneminde sürdüğüne dikkat çeken konuşmacılar, demokratik ve özgürlükçü bir anayasanın yapılmasını istedi.

78'liler Girişimi, BDP, ESP, SDP, KESK, EMEP, İHD, EHP, TMMOB, Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Platformu'nun da aralarında olduğu örgütler, Tepe Nautilus önünde toplandı.

Mitinge BDP Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, SODEV Başkanı Erol Kızılelma da geldi. ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul'un da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.

"12 Eylül darbesinin 31. yıldönümünde, 12 Eylül darbecileri yargılansın" pankartı arkasında, mitingin düzenleneceği Kadıköy İskele Meydanı'na doğru yürüyüşe geçen binlerce kişi, "12 Eylül darbe anayasası kaldırılsın", "Demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü anayasa yapılsın", "12 Eylül'ün hesabını ezilenler ve emekçileri soracak" pankartlarını taşıdı.

Yürüyüşte 12 Eylül döneminde idam edilen Erdal Eren, Diyarbakır Cezaevi'nde baskılara karşı 3 kibrit çöpü yakarak yaşamına son veren PKK'nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan ile ölüm orucunda yaşamlarını yitiren M. Hayri Durmuş ve Kemal Pir ile 12 Eylül döneminde yaşamlarını yitirenlerin fotoğrafları taşındı.

POLİS PROVOKASYONU

Tepe Nautilus'tan Kadıköy Meydanı'na sloganlar atarak yürüyen kitle miting alanına girişken polis provokasyon girişiminde bulundu. Polis, BDP kortejini alana almak istemezken, bir emniyet yetkilisi kortejin içerisine girerek, “Susun lan” diyerek kitleyi provoke etmeye çalıştı, kortejden “Katiller dışarı” sloganı yükseldi. Kortejin önü çevik kuvvet polisleri tarafından barikat oluşturularak kesildi. Mitingin katılımcısı örgütlerin tepkisi üzerine BDP'liler alana alındı.

12 Eylül mitingi ‘devrim şehitleri’ için saygı duruşu ile başladı. Tertip Komitesi adına konuşan Tahsin Yeşildere, 12 Eylül darbesinin üzerinden 31 yıl geçtiğini ve hala darbecilerin yargı önüne çıkarılmadığını söyledi.

78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can ise darbenin sürdüğünü belirterek “Bizi kandırmak istiyorlar. Bu hesap sormak, sorgulamak değildir. Darbe, yasaları ve kurumları ile hala hayatımızda duruyor. Darbe ile yüzleşmek, hesaplaşmak tüm kalıntılarıyla hayatımızdan silmek görevimizdir. Dış politikayı Pentagona, güvenliği emperyalistlere, ekonomiyi İMF'ye bağladılar, ülkemizi karanlık planlarla yönetimi karanlığa sürüklediler. Tüm bu nedenlerle darbeciler yargılanmalıdır” dedi.

ÖNDER: TÜMDEN BİR GASP SÖZKONUSU

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan'ın daha önce Diyarbakır'da söylediği, "Ah şu Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa da konuşsa" şeklindeki sözlerine cevap verdi. "Ben başbakanı bu zahmetten kurtaracağım" diyen Önder, şöyle konuştu: "Oradaki yoldaşlarımın dili olup birkaç şeyi kendisine hatırlatacağım. O dönemde, cezaevinin görüş kabinlerinde 'vatandaş Türkçe konuş çok konuş' yazılıydı. Bu 'Kürtçe konuşan az konuşur' anlamına geliyordu. Aradan geçen zamanda bugün KCK davasına baktığımızda Kürtçe konuşulduğunda mikrofonlar kapatılıyor, yoldaşlarımızın konuşmasına izin verilmiyor. İşte aradaki fark bu. 'Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa' demek kolay. O gün sıkıyönetim mahkemeleri, o günkü devrimcilere, kendilerini savunma hakkını yine de veriyordu. Bugün ise buna bile izin verilmiyor. O günkü demokrasi adaylarını cunta akredite ediyordu. Erdal İnönü'yü cunta veto etti. Bugün ise tümden bir gasp söz konusu. 'Demokrasiye geçtik' denilse de, halkın milletvekilliği veto edildi. Haysiyet kırıcı vetolarla, bu halkın iradesi kırıldı. İşte Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa sana söyleyeceği bu olurdu. Asıl sen bunlara cevap ver."

KENAN EVREN’İN AKLINA BİLE GELMEYEN BARİKATLAR…

Bugün iktidarın "Terörle aranıza mesafe koyun" diye Kenan Evren'in bile aklına gelmeyen barikatlar koyduğunu dile getiren Önder, "O gün de tek tip insan yaratmayı hedefliyorlardı, bugün de ağızlarını açtıklarında 'tek'lemekten başka bir şey demiyorlar" dedi. Önder'in bu sözlerine karşılık, kitle "Kürtlere özgürlük" ve "Bijî Serok Apo" sloganlarını attı.

Terörle Mücadele Kanunu'na (TMK) da değinerek "TMK diye bir garabet var" ifadelerini kullanan Önder, "12 Eylül'de bile bu kadar faşizan değildi. Bu yasayla dokunulmazlık TMK'ya payanda olamıyor. Puşi bağlamak, halay çekmek, slogan atmak bu yasayla yargılanmayı getiriyor. Bir ellerinde havuç bir ellerinde sopa insanların gözlerini kör ettiler" şeklinde konuştu.

Konuşmasın özeleştiride de bulunan Önder, "Blok vekilleri olarak tek eksik noktamız, iktidar tarafından bize karşı başlatılan propaganda savaşını kaybetmiş olmamız. Propaganda savaşını onlar kazandı. Bizi şımarık insanlar olarak göstermeye çalıştılar. Buna karşı onurlu insanların yazdıklarının dışında, diğerleri bir harf yazarken bile Başbakan'a baktılar başlarına bir şey gelir mi diye" diye belirtti.

'KARA HAREKATINA KARŞI DURACAĞIZ'

Blok milletvekili Abdullah Levent Tüzel de, 12 Eylül darbesinin emekçilere ve Kürtlere yönelik bir savaş olduğunu belirterek, "Şimdi o savaşı AKP iktidarı sürdürmekte. 12 Eylül hukuku AKP eliyle yürütülmekte” dedi. Hükümetin halklara karşı saldırgan politikalarından örnekler veren Tüzel, “Bu ülkenin sorunları kara harekatları planlayarak çözülmez. İsrail ile gölge dövüşü yapılarak bu ülkede barış ve birlik olmaz. Bizler sizlere verdiğimiz sözlerin arkasındayız. Kara harekatına karşı duracağız. Sesimiz her yerde gür bir şekilde çıkacak” diye konuştu.

ZEKİYE DURMUŞ: BENİM OĞLUM ZİNDANDA ÖLDÜRÜLDÜ


Diyarbakır Cezaevi'nde ölüm orucunda yaşamını yitiren Hayri Durmuş'un kardeşi Barış Annesi Zekiye Durmuş da yaptığı konuşmada, süren savaşa dikkat çekti. 31 yıldır süren savaşın bitmesini isteyen Durmuş, "Biz istiyoruz ki 50 yıl olmasın. Artık barış ve kardeşlik olsun. Benim oğlum Diyarbakır zindanında öldürüldü. Diyarbakır zindanında kalanların isteği kendi dillerini kullanmak, barış ve kardeşlikti. Barış anneleri adına barış istiyorum. O günden beri devam eden zihniyetin bitmesini istiyorum. Hediye Aksoy'un serbest bırakılmasını istiyoruz. O gün belki bin kişi yoktuk, ama bugün 5 milyon kişiyiz ve barış için mücadele ediyoruz. Artık çocuklar ölmesin, analar ağlamasın" şeklendi konuştu.

Konuşmaların ardından İlkay Akkaya ve Agire Jiyan sahne aldı. Miting halaylarla sona erdi.

Hiç yorum yok: