30 Temmuz 2012 Pazartesi

Berbat Kardeşlik

AHMET KAHRAMAN

Recep Tayyip, televizyon ekranında, Kürtleri anarken dinci kalıbından çıkmış, hakikileşerek ırkçı kimliğine bürünmüştü. Köleleri isyan etmiş barbar Senyör gibi gözleri tehditkar kinle deviniyor, öfkesinden dudakları çarpılıyor, kurt bakışlı kesiliyordu.

Ne yapacaksınız ki, ırkçılık tedavisi olmayan, kan bulaşmış bir ruh hastalığıydı. Hastalık, insanın dindar görünme pozunu bozuyor, havasını alıyor, vicdanını çürütüp, ölümün sesiyle konuşan kalıp haline getiriyordu.


Bu hastalığa düçar Hitler, Almanya’daki düşman Yahudi halkını kırmakla yetinmemiş, kinini Çekoslovakya’ya, Avusturya, Polonya ve Fransa’ya da taşımıştı.


Kürt düşmanlığı, dededen oturuna geçen, ırkçı ruh hastalığından kan sıçramış, utanç verici bir mirastır. Her kıvrımı hayasızlık ve ahlaksızlıkla dolu.


Kürtler düşman ama, utanmazlığın da sınırı yoktur. Kürtler, zorla askerlik yaptırma, haraç (vergi) toplama, oy alma zamanı vatandaş, dönüp, dönekleşerek “cahş“ kesilenler AKP veya Fethullah Kürdü, Recep Tayyip’in dili ucunda da kardeşti.


Kardeş, öteki kardeşe kendini inkar esaretini, köle gibi baş eğmeyi dayatır mıydı? Türk ırkçılığında, kardeşlik denilen buydu.


Recep Tayyip, onun için televizyonda “benim Kürt kardeşlerim” diyerek bunları ayırdıktan sonra, kendi haysiyeti, ülkesinin geleceğine sahip çıkan tekmil Kürtleri terörist yerine oturtup, sıkılı dişleri arasından tıslar gibi konuşuyordu:
“Kuzey Suriye’deki yapılanma, bizim için terör yapılanmasıdır. Oraya müdahale etmek, en tabii hakkımızdır. Buna eyvallah diyecek halimiz yok.”


Hangi haka, nerede yazılı hukuka dayalı bilemiyorum, ama berbatlaşarak yer yüzündeki bütün Kürtlerin düşman ilan etmeydi, bu. Onlara gün yüzü göstermeme, ırkçılığın gülmeyi çok görme yemini, ırkçının berbat kardeşliği…


Gören, Kürtler babasının tapulu malına girmiş sanıyordu. Sanki, götürebildiklerini çalmış, götüremediklerini kıyımcılar benzeri ateşe vermiş, insanlık kindarı olarak da soykırım yapmış gibi…


Oysa Suriye ayrı bir diyardı. Oradaki Kürtler, Türk devletinden sıçrayıp gelecek tecavüzcülere, bebek katilleri, talancılara karşı önlem almış, kendi halkının kaderine sahip çıkmış, yurtlarının savunmasını üstlenmişlerdi.


Ben söylemiyorum, Robert Fisk adındaki İngiliz gazeteci Türk televizyonunda, “Özgür Suriye ordusunda uyuşturucu bağımlıları, sabıkalılar iş başında” diyordu.


Suriye halkları, “Türkler geliyor” diye ürperiyor, sonra yerleştirilmiş sabıkalıların hücumuna karşı birleşiyorlardı. Suriye’yi özgürleştirme adına ırza geçtikleri, bebek, ihtiyar demeden katliam yaptıkları dünya medyasındaydı.


Alman televizyonu ZDF, Hıristiyan din adamlarının, senin Suriye Özgür ordusuna karşı yardım kampanyaları açtığını haber veriyordu.


Sınıra giden Türk gazeteci bile yazıyordu:
“Kamptaki çocuğa baban nerede diye sordum. Sınırın öteki tarafına savaşmaya gitti, akşam dönecek cevabını verdi.”


Bir başka Türk gazeteci televizyonda anlatıyordu:
“Kaçakçılar Özgür Suriye ordusunun neferleri, aralarında çok iyi Türkçe konuşanlar da var!..”


Bu mu insanlık?


Katilleri, hırsızları, tecavüzcü ve uyuşturucu müptelaları, insanlık belalılarını örgütleyip, bir ülke ve halkların başına bela etmek, kanda banyo yapma zevkinin dışında, hangi dine, vicdana sığar?


İnsanlığın tepesinde Atilla’nın kılıcı, elini kanla yıkayan Moğol Cengiz, Hitler’in gölgesi kesilmek neyin nesi? 


Özgürlük ha! Esir aldığın Kürtlere dillerini geliştirme, isim seçme hakkı, evrensel alfabenin harfini kullanmaları yasaktır, utanmaz adam!


Sivil kitlelere zehirli gazlarla saldırılıyor, gençleri demire bağlanıp çıplak sırtları coplanıyor, aydınları, gazeteci ve yazarları topluca tutuklanıyor. Hapiste, kendi medyalarının rakamıyla 8 bin can…


Hangi utanmazlıkla, bana insanlık dersi vermeye kalkışıyorsun sen!..


Senin rejimini Suriye ile kıyasladığımızda, orası bin kere daha insani kalmıyor mu?


Senin özgürlükçü demokraside, bir tek Hıristiyan subay ya da memur var mı? Kendini saklamamış Alevi, kimliğini inkar etmemiş, halkının özgür geleceğine düşman kesilmemiş bir tek Kürt subay, sivil memur, hatta listelerinizden seçilmiş milletvekili gösterebilir misiniz?


Irkçı taşarona bakın, Suriye’ye özgürlük götürecekmiş. 


Özgürlükçüler arasında sabıkalılar, uyuşturucu çeteleri, talancı ve hırsızlar ve Kürtler, bunlara karşı önlem alınca terörist!


Ha, Türk yazar Ruşen Çakır bile “Kürtlerde cahş dönemi geride kaldı” diye yazıyordu. Bütün Kürtler, ulusal heyecanda birleşti, çünkü. Her biri ayrı ayrı PKK’li, KDP’li, gerektiğinde PDY’li, artık. Ayrı evlerde, ama kader birliği eden kardeştir, onlar.


Boşuna Kürdistan’ın çağı demiyoruz. Birinin tasası ötekinin, sevinçlerse evlerin ortak coşkusu…


Bütün düşmanlık adına, insanlığın meşriyeti dışına çıkıp, zorbaşalarak Güney Batı Kürdistan’ı işgale kalkış bakalım. Kalkış da görelim berbat kardeşlik boyunu derim, ben!..


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA 

Hiç yorum yok: