1 Mart 2012 Perşembe

Cingöz Recai’ye Bazı Sorular

‘Siz Öcalan’ı susturuyorsunuz. Neden?”  Öcalan örgütüne “savaş emri vermesin” diye. Örgütün savaşmak için Öcalan’dan “emir” almasına gerek yok ki… Örgüt zaten savaşıyor. Öcalan’ı biraz daha susturursanız, bu savaşın “gümbür gümbür” gelişini durdurmanız bile imkansız.

Örgütün savaşmak için değil, “barışmak” için Öcalan’ın “emirlerine” ihtiyacı var.

Bunu ya omuzlarınızın üzerinde taşıdığınız kafacıklarınız almıyor; ya da siz aslında “savaş istiyorsunuz.”

AKP’li aklı evvel Öcalan’ı susturmakla Kürt halkına göz dağı verdiğini sanıyor. Sanıyor ki, böyle yaparsa, Kürdün iradesini kırar. “Önderi susturursam, halk haydi haydi susar” diye düşünür.
Susmaz. Susmuyor zaten. Önder susturulunca halkın susması, geçmişe ait bir şeydi. Köprülerin altından çok sular aktı. İmralı’daki önder, farklı bir önder. Onu orada tutanların boyunu aşan kitapları var orta yerde.  

Kürt halkı Türkçe sıkılan palavraları “bilinmeyen bir dilde” sıkılan palavralar olduğu için anlamıyor, anlasa bile anlamazlıktan geliyor; ve bu halk “kitapsız, müshafsız” olanı değil, “kitaplı müshaflı” olanı dinliyor. İmralı’da yatan insan düşünüyor, yazıyor, kitapları rafları dolduruyor. Ve sokakları “Bijî Serok Apo” diye dolduranlar, yarım yılı aşkındır sesini duyamadıkları Öcalan’ın kitaplarını okuyor, böyece onunla konuşuyor ve onlar Öcalan hakkında, “Serok İmralı’da bizim için düşünüyor, bizim için yazıyor ve bizim için direniyor” diye konuşuyor.  Şimdi soralım: Tecrit ne işe yarıyor? Dağdaki tecrit’e rağmen “savaşmakta”, şehirdeki tecrit’e rağmen sokakları doldurmakta… Barıştan ise eser yok.
……..
Siz diyorsunuz ki, “devlet elinde silahla dolaşanlara tahammül edemez, PKK silahsızlanmadan çözüm de olmaz…”

Diyelim ki, PKK “silahsızlandı”…

Siz “silahsız PKK’liye” ne yapacaksınız?

AKP’li Cingöz Recai konuşuyor: “Hoş geldiniz diyerek evlerine göndereceğiz.”

Soruyoruz; “neden silahsız Öcalan’ı ve beşbin silahsız BDP’liyi evlerine göndermiyorsunuz?”  

Cingöz Recai sırıtıyor; “Silahlı silah bırakmazsa, silahsızı da biz bırakmayız…”

Soruyoruz: “Siz 5 bin BDP’li yi, neden tutukladınız, Terörle Mücadele Yasasını çiğnedikleri için mi, yoksa PKK’liler bir türlü dağdan inmediği için mi?”  Cingöz Recai havaya bakarak, yanımızdan sıvışıp gidiyor.
…………
Soruyoruz; PKK dağdan indiği gün siz, dağdan inenlerle birlikte KCK tutuklularını serbest bırakacak mısınız?  Ancak bir meczup ve geri zekalı, bu soruya “hayır silahsız KCK tutuklularını hapiste tutacağız; dağdan inenleri serbest bırakacağız” diye yanıt verebilir.

Belli ki, bu sorunun Hükümet tarafından verilecek olan yanıtı şöyle olacak; “Eğer PKK dağdan inerse, dağdan inenleri ve mevcut yasalar ve mahkeme kararları değişmediği halde KCK tutuklularını, bu arada ölüm orucundaki Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız’ı serbest bırakacağız.”

“Ya PKK’liler dağdan inmezse?...”

“Serbest bırakmayacağız…”

Yani Hükümet, PKK’liler dağdan inmiyor diye, Selma Irmak’ı, Faysal Sarıyıldız’ı ve her geçen gün artan sayıda ölüm orucuna yatan BDP’lileri ölüme mahkum edecek.

Siz hem PKK’lileri dağdan indirecek biricik iradeyi susturacaksınız, ardından da “PKK dağdan inmiyor” diyerek, binlerce BDP’liyi zindanlarda rehin tutacak, bunu protesto eden Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız ile yüzlerce direnişçiyi ölüme terk edeceksiniz, öyle mi? Siz devlet misiniz, yoksa korsan mı? PKK’yi dağdan indiremiyorsunuz, indirecek olanı susturuyorsunuz, susturduğunuzun direnişini kıramıyorsunuz, gücünüz Selma Irmak’la, Faysal Sarıyıldız’a mı yetiyor?

Yetmeyecek… Bu iki insanı ve onların arkadaşlarını ölüme sürükleyemeye gücünüz yetmeyecek! Halk ölümlere izin vermeyecek. Onlar 21 Mart Newrozu’nda yaşama yeniden dört elle sarılacaklar ve böyle giderse, ne dağdakileri indirebilecek, ne ovadakilere boyun eğdirebileceksiniz.
Aklınızı başınıza toplayın.
………..
Soralım: Siz Oslo’da PKK’yle görüştünüz mü?  “Evet görüştük”.  “Neden Oslo müzakerelerine son verdiniz?” “Çünkü PKK Silvan’da askerlerimizi öldürdü!”

Bırakın numarayı! PKK otuz yıl boyunca askerlerinizi öldürdüğü halde Oslo’da görüşmelere evet dediniz de, şimdi bir tek Silvan saldırısı yüzünden mi görüşmeleri sona erdirdiniz? 

Yoksa siz, şu Cemaat denilen illegal gizli örgütle Kürtlerin sırtından uzlaşmaya çalıştınız da, bu uzlaşmayı yüzünüze gözünüze mi bulaştırdınız? Uzlaşmak için Oslo’da masayı devirmenize rağmen Cemaat sizden tıpkı Osmanlı Medrese “Talibanları” gibi MİT müsteşarının kellesini isteyince mi aklınız başınıza geldi?

Allah akıl, fikir ihsan eylesin! Amin!..

VEYSİ SARISÖZEN

Hiç yorum yok: