22 Aralık 2011 Perşembe

AKP ve Fetullah Gülen Özgür Basından Korksun!


Baki GÜL



Press filmini hatırlıyorsunuz değil mi? “Özgür Gündem gazetesinin 1990’lı yıllardaki zamanlarını anlatıyordu. Yönetmeni Sedat Yılmaz’dı. Senaryosunu Bayram Balcı ile birlikte yazmıştı Sedat Yılmaz. Dokunaklı ve sahici bir filmdi. Bizim gazetenin geleneğinden gelenler için hiç de yabancısı olmadıkları bir öyküydü. Yasaklanan, sansürlenen gazete sayıları, katledilen gazete dağıtımcıları, muhabirleri ve yazarlarını anlatıyordu film. Filmi izleyen gazeteciler “çok güzel” yazılar yazdı. Gösterilen festivallerde ödüller aldı film.  Yazılan yazılarda “amaaan ne kadar gerçekçi; gözyaşlarımızı tutamadık!” diyorlardı. Direnen, direngen gazetenin geleneğini ve tarihi kesitini yazıyordu yazarlar. Ama tuhaf bir durum vardı. 1990’larda Özgür Gündem gazetesinin başına gelenlere sessiz kalanlar, o zaman izleyici pozisyonunda olanlar yaşananları  filme çekildiğinde görmüşlerdi. Yani yaklaşık 20 yıl sonra... Bu süre içinde 70’e yakın gazeteci katledilmiş, bir o kadar gazete yasaklanmış ve kapatılmıştı. O süre sessizlikle geçiştirilmişti. Ama film olunca gerçekler, birden gündeme gelmişti yaşananlar. Herkesin haksızlığa karşı duyguları kabarmıştı. Bu iyi bir durum değil. Zamanında yaşananlara doğru tutumu gösteremeyenler, gerçek filme çekildiğinde sinema salonlarında göz yaşına boğulsalar da zaman artık geçmiştir. Dolayısıyla doğru zamanda doğru tutumun sahibi olmak gerekir.

Aynen bugünlerde yaşadığımız gerçekler karşısında takınmamız gereken tutum gibi. Çünkü yaşananlar bize tarihi bir sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Bazıları suskun. Bazıları faşist polisler ve iktidarla aynı dili konuşuyor. Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Etkin Haber Ajansı, Birgün, Evrensel çalışanları üzerindeki baskınlar giderek boyutlanıyor. Gazeteciler daha yazamadıkları kitaplar ve haberler için zindanlara tıkılıyor. Polisçik cemaat medyası ballandıra ballandıra polisin hazırladığı iddanameleri yayınlıyor. Tutuklananlar daha neyle suçlandıklarını bilmedikleri halde, Zaman, Sabah, Star, Yeni Şafak, Bugün, Hürriyet, Taraf ve daha birçok gazete gözaltına alınanları KCK’li olarak ilan eden başlıklar atıyor. Yani 1990’ların JİTEM ve Ergenekon basınının yaptıklarını bugün bu gazeteler yapmaktadır. Polis belgeleriyle haber yapıp piyasaya gazeteci olarak çıkan yeni yetmeler, yıllar sonra tarih karşısında nasıl hesap verecekler pek bilemeyiz; ama şu anda yaptıklarının ahlaksızlık olduğunu biz söylemek durumundayız. Çünkü gerçekler karşısında tutunulması gereken tavırın zamanı önemlidir. Bu dönemdeki suskunluk, özgürlükler için ölümcül sonuçlar doğurur.


Çünkü bu gazeteler bugünlerde geçmişteki karanlıklarla hesaplaşıyor gibi görünse de en kirli politikaları gizleyerek gerçeği katletmektedirler. Bu gazeteler; o dönem yaşananları haber değerinde görmüyordu. Bugünlerde bazı gazeteler ise sözde JİTEM, Ergenekon ve kontrgerilla ile hesaplaşıyorlar. Hem de AKP yanlısı ve Fetullah Gülen yanlısı olan gazeteler. Ama açın bakın bu gazetelerin o dönemdeki yayınlarına hiç yazmadılar. Yakılan köyleri, faili meçhulleri, JİTEM’i, ergenekonu. Ama şimdi daha iyi anlaşılıyor ki bu gazeteler ergenekonculuğa, JİTEM’ciliğe kendilerini yatırmış durumdadırlar. Bunlar gerçek JİTEM’ci ve Ergenekoncularmış meğer.


Neyse biz biliyoruz iktidarların ve diktatörlerin en büyük korkulu rüyasıdır gerçek gazetecilik. Neden? Çünkü gerçek gazetecilik toplumdan yana ve iktidardan ise uzak olması gerekiyor. İktidar gazetecilerine yalaka, yandaş ve çıkar grubu denir. Gerçek gazeteciler ise Özgür Basın geleneği içinde tanımlanır. Siz bakmayın siyasal iktidarların ve çıkar gruplarının onları “terörist, bölücü ve yıkıcı” olarak tanımlamalarına. İktidara uzak, diktatörlere karşıysanız iktidarlar ve diktatörler sizi böyle tanımlayabilirler. Ama nafile bir çabadır. Çünkü gerçek özellikle hakiki gerçek bütün zamanlarda faşist-tekçi-diktatör yapılarını tarihin çöp sepetindeki yerini gösterir.


Çünkü, Özgür Basın geleneği denilen bir gelenek bedeller ödeyerek bugünlere geldi. Gazete binaları bombalanmış, dağıtımcıları, muhabirleri ve yazarları katledilmiş, para karşılığında değil halka hizmet karşılığında çalışanların bedeller ödeyerek yarattığı bir gelenekti. Ape Musalar, Ferhat Tepe, Hafız Akdemir, Yahya Orhan, Gurbetelli Ersöz, Alişer Koçgiri, Halil Uysal ve Mazlum Erencilerin geleneğiydi. Pes etmek nedir bilmeyen bir gelenek. Bu yüzden AKP ve Fetullah Gülen faşizmi özgür basından korksun! Ve selam olsun gözaltına alınan muhabir arkadaşlarımıza. Çünkü “Gerçek kazanacak, faşizm kaybedecek!” diyelim ve:


SOYKIRIM, ASİMİLASYON VE İNKAR DEVAM EDİYOR AKP - GÜLEN FAŞİZMİNİN YENİ HEDEFİ  KÜRT BASINI


GERÇEĞİN KARANLIKTA KALMAMASI YALANIN PERDESİNİN YIRTILMASI İÇİN ÖZGÜR BASINA SAHİP ÇIKALIM


GÖNÜLLÜ MUHABİRLİK YAPARAK TELEFON VE MAİL YOLUYLA HABER MERKEZLERİMİZİ ÇOĞALTALIM


ÇAĞRIMIZ: HER EV, HER KURUM HABER AJANSI; ELİ KALEM TUTAN HERKES MUHABİR OLSUN DAYANIŞMAMIZLA FAŞİST DİKTATÖRLÜK BİR KEZ DAHA YENİLECEK! 


MAİL ADRESİ: halkinhaberi@roj.tv TWİTTER: halkinhaberiROJtv

Hiç yorum yok: