2 Şubat 2012 Perşembe

PYD: Suriye’de Her Olasılığa Hazırız

PYD Başkanı Muhammed: Suriye her duruma gebe. Biz Kürtler olarak her duruma hazırlıklıyız. Çözümlerimiz var. Gençlerimiz özsavunma sisteminde örgütlendi. Kurumlarımızı oluşturduk. Demokratik Özerklik’in alt yapısını hazırlıyoruz.

Suriye’de 11 aydır devam eden şiddet ve kaos ortamında binlerce kişi yaşamını yitirdi. Rejimin demokratikleşme yönünde adımlar atmaması, silahlı muhaliflerin saldırılarını yoğunlaştırması ülkeyi iç savaşa sürüklüyor. Hem uluslararası güçler hem Arap Birliği, Suriye’de silahların susmaması halinde Şam yönetimini BM Güvenlik Konseyi’ne havale edileceğini duyurdu. Kürtler ise Suriye’de yeni döneme hazırlanıyor. Biz de PYD Başkanı Salih Muhammed ile Suriye’deki durumun yanı sıra Kürtlerin hazırlıklarını ve son olarak Hewler’de düzenlenen konferansı konuştuk.

Öncelikle Suriye’de yaşanan durumun özetini alalım sizden...
 
Suriye’de karmaşık bir durum var. Birkaç yönden bakılabilir. Birincisi çatışmalar şiddetlenerek artıyor. Özellikle Idlip, Hama, Humus ve Şam’da çatışmalar yaşanıyor. Diğer taraftan Arap Birliği’nin çatışmalardan dolayı gözlemcilerin faaliyetlerini durdurması oldu. Şu an bekleme durumundalar. İleriki günlerde sürecin izlenmesi için daha fazla gözlemci gelebilir Suriye’ye. Gözlemcilerin görevi, Suriye’deki durumu tespit etmek. 
Gözlemciler Suriye’de rejimin sözünü tutmadığını ancak ülkede silahlı gruplar olduğunu söyledi. Daha sonra bir rapor hazırladılar. Kentlerdeki askerlerin ve askeri araçların geri çekilmesi, silahlı grupların şiddete son verme çağrısında bulundular. Eğer şiddet ortamı azalırsa, gözlemciler tekrar görevlerine dönecekler. Diğer bir durum ise Şam yönetiminin BM Güvenlik Konseyi’ne havale edilmesi oldu. Ulusal Konsey ilk günden itibaren dış müdahale istiyordu. Askeri müdahale istiyordu. Bunun için birçok girişim oldu ancak Rusya ve Çin’in vetosuna takıldılar. Şimdi şanslarını bir kez daha deniyorlar. Ancak bizim de dahil olduğumuz muhalif gruplar ise dış müdahaleye kesin kes karşı.

Arap Birliği son toplantısında Esad’a iki ay süre tanıdı. Eğer Esad görevlerini yardımcısına devretmezse ve şiddet artarsa Suriye’nin BM Güvenlik Konseyi’ne havale edileceği duyuruldu. Siz ufukta Suriye’ye bir müdahale görüyor musunuz?
 
Suriye’nin jeopolitik konumundan dolayı bir dış müdahale beklemiyoruz. Bölgedeki dengeler şimdilik bir müdahaleyi engelliyor. Suriye’nin komşularından Irak’ta bir Şii-Sünni çatışması var. Lübnan’la da ilgisi var. Hizbullah var. Suriye İran için çok önemlidir. Zaten Tahran yönetimi birçok kez ‘Suriye’ye yönelik bir saldırıda elimiz kolumuz bağlı kalmayacak’ dedi. Suriye’deki gelişmeler, Türkiye için çok önemlidir. İşte bu nedenlerden dolayı Suriye’ye olası bir müdahale bölgeyi ateş topuna çevirebilir. Bunu da kimse göze alamıyor. Tabii Rusya’nın rolünü unutmamak gerekir. Rusya’nın ‘BM Güvenlik Konseyi’ne 20 defa gelse 20 defa da veto ederiz’ açıklaması var. Tüm bu nedenlerden dolayı bir müdahale kararı çıkmasını beklemiyoruz. BM Güvenlik Konseyi’nde büyük ihtimalle Arap Birliği’nin talepleri tekrarlanacak. Arap Birliği’ni destekleyecek. Güvenlik Konseyi son sözü Arap Birliği’ne bırakacak diye düşünüyoruz.

Suriye’de yaşananlar her türlü gelişmeye açık görünüyor. Suriye’deki Kürtler, olası gelişmelere ne kadar hazır?
 
Suriye’de olayların başlamasıyla Kürtler ortak hareket etme kararı aldı. Bizim her duruma göre planlarımız var. Kürtler olarak Suriye’nin demokratikleşmesini istiyoruz. Dış müdahaleye karşıyız. Rejim muhakkak çözülecek. Eğer demokratik bir rejim kurulursa Kürtler, kendi çözümlerini ortaya koyacak. Şimdiye kadar bütün Kürtlerin kabul ettiği ortak çözüm Demokratik Özerklik’tir.
Kürtler sadece son 11 ayda değil daha öncelerde de örgütleniyordu. Birçok kurum oluşturduk. Halk meclisleri kuruldu. Demokratik Özerklik’in altyapısını oluşturmaya çalıştık. Bunları hayata geçireceğiz. Örgütlenmeler devam ediyor.

Suriye’de çatışmaların yaşanmadığı tek yer Güneybatı Kürdistan’dır. Burada Ulusal Konsey ile ilişkili bazı odaklar Kürtlerle devlet güçlerini karşı karşıya getirmeye çalıştı. Kürtler bu oyuna gelmedi. Ancak Kürtler kendilerine yönelik bir saldırıda ise kendilerini koruyacak. Birçok bölgede öz savunma gücü oluşturuldu. Bunu gençlerimiz gönüllü olarak üstlendi. Kürt halkına karşı bir saldırı olursa halkımızı koruyacaklar.

Olası bir dış müdahale Kürtlerin yararına olmayacak. PYD olarak bir dış müdahaleye karşı demokratik güçlerle birlikte direneceğiz. Burada rejimin yanında yer aldığımız ya da rejimi kurtarmak istediğimiz anlaşılmasın. Olası bir müdahalede Suriye parçalanır, iç savaş çıkar. Olası bir dış müdahale ancak NATO eliyle olur. Bunun öncüsünün de Türkiye olma ihtimali var. Türkiye -biz buna AKP diyelim- Müslüman Kardeşler ile Kürtlerin haklarının verilmemesi konusunda anlaştı. AKP bu koşulla Ulusal Konsey’e destek verdi. Bunun için politikamızı Suriyeli demokratik güçlerle demokratik bir sürecin başlatılması olarak belirledik. Ki sözkonusu demokratik güçlerle Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi için anlaşma sağladık.

Geçtiğimiz haftasonu Güney Kürdistan’ın Hewler kentinde Suriye’deki Kürt partilerin biraraya geldiği bir konferans düzenlendi. Siz bu konferansa neden katılmadınız?
 
Örgüt olarak davet edilmediğimiz için katılmadık. Suriye’deki 11 Kürt partisi, olayların başlamasıyla ortak hareket etme kararı almıştı. Bir konferans düzenleyecektik. Örgütler olarak konferansa halkın temsilcileri katılması konusunda anlaştık. Konferansa katılacakları halkın belirlemesini istedik. Konferansa, parti temsilcilerinin yanı sıra aydınlar ve bağımsız şahsiyetlerin katılmasını uygun gördük. Ulusal konferansa katılacakların halk tarafından seçilmesi gerekiyor, ki kurulacak konsey gerçekten ulusal olsun. Ancak konferansı düzenleyenler bundan kaçındılar. Ancak bir kaç parti geldi kendi adaylarını önerdi, kendi taraftarlarını konferansa götürdü. Konferans sonucunda da ulusal konsey değil de partiler konseyi kuruldu. Konferansa katılanlar ve konseye seçilenler halkın onayını almamıştır. Biz bunun için kabul etmedik. Konferans ilkel milliyetçilik üzerinden düzenlenmiştir.

Ancak Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi yetkilileri, PYD’nin de davet edildiğini açıkladı...
 
Örgüt olarak davet edilmedik. Ancak böyle bir konferansın düzenleneceğinden haberimiz vardı. Kimlerin katılacağını da biliyorduk. Konferanstan iki gün önce temsilcimize konferansa ‘misafir’ olarak katılabileceklerini söylediler. Ancak temsilcimiz, ‘PYD’yi temsil ediyoruz. Hazırlık komisyonu için davet almadık. Her şeyi kendiniz hazırladınız. Misafir olarak gelmeyiz’ cevabını verdi. Temsilcimizin bu cevabından iki gün sonra konferansın düzenleneceği gün temsilcimize ‘PYD adına katılabilirsiniz’ dendi. Biz de bunu kabul etmedik. Davetleri bu şekilde oldu.

Peki neden davet edilmediniz?
 
Davet edilmememizin arkasında Güney Kürdistan Başkanlık Divanı olduğunu düşünüyoruz. Zira Başkanlık Divanı, hazırlık komitesini by pass ederek konferansa kimlerin katılacağına karar veriyor ve onlara davetiye gönderiyor. Konferansa katılanların çoğu PDK’ye yakın örgütler olması dikkat çekiyor. Konferansın masraflarını da Başkanlık Divanı karşıladı. Konferansın amacı Suriye’deki Kürt siyasetine yön vermekti.

Konferans öncesi Güney Kürdistan’da ABD, Ulusal Konsey temsilcileri ve Türkiye’nin diplomasi trafiği yaşandı. Konferanstan sonra Suriye’deki Kürt siyasetinde bir değişiklik olur mu?
 
Hewler’deki konferansı düzenleyenler, Suriye’deki Kürtleri kendi çizgisine çekmek istiyor. Ancak biz Suriye’deki Kürtlerin çok fazla etkilenmemesini temmeni ediyoruz. Bugüne kadar ortak yürüttüğümüz politikanın devamından yanayız. Ancak birileri bundan rahatsız. Konferansa katılan partiler aracığıyla Kürtleri, Suriye Ulusal Konseyi çizgisine çekmek istiyorlar. Ancak bunu açıkça söyleyemiyorlar. ‘Müslüman Kardeşler’in ya da AKP’yle aynı çizgide olun’ demiyorlar da onlarla paralel bir politika izliyorlar. Suriye Ulusal Konseyi’nin özellikle de Müslüman Kardeşler’in Kürt politikası herkes tarafından biliniyor. AKP destekli Ulusal Konsey’le birleşme değil de uzaktan bir anlaşma olsun, o anlaşmaya göre hareket edilsin isteniyor. Kürtler arasında çelişki çıkarmak istiyorlar. Biz de bunu engellemeye çalışıyoruz. Zaten konferansa bütün Kürtlerden tepki ve eleştiri geldi.

DENİZ BAŞPENİR

Hiç yorum yok: