14 Ağustos 2010 Cumartesi

Demokratik Özerk Kürdistan

Kürtler geliyor. Yüzlerce yıl ezilen, dili, kimliği, kültürü yasaklanan halk olarak inkar ve imha gören Kürtler, şişeden çıktılar. Zaten Kürtlere ‘’Cin soylu“ dendiği bilinir. Cin şişeden çıktı baylar. Onu tekrar şişeye koymak olanaksızdır. Her tarafta DTK’nin kararları cumhuriyet ilanı gibi kutlanıyor. İnsanlık güneşi altına çıkmakta halkımız gecikti. Ama parlamentosu, özerklik anayasası, barışı ve kardeşliği arayan bu gelişi; artık durdurulamayacak dikliktedir.

İngiliz ve Fransız emperyalistleri Kemal Atatürk’e, bir devlet hediye ettiler. O, bu devletin temel harcını halkların kanı ile kardı. Mustafa Kemal, devleti askere teslim edince, kısa sürede asker-devlet ali kıran baş kesen oldu. Dünyada devletin ordusu olur, ama Türkiye ordu devleti oldu. Ordu-devlet Türkçü oldu. Bizim Alevilerin peygamberlik düzeyine çıkarttıkları Kemal Atatürk, kanlı rejimini Türk ırkı ve Henefi mezhebini esas alarak kurdu. Halife olmak için cuma namazı kılıp hutbeler okudu. Bakınız, 1927 yılında nasıl hutbe veriyor? Oda TV’den kısaltarak veriyorum: “Ey cemaat-i Müslimin!.. Ey Allah’ın kulları!.. Düşmana karşı kuvvet hazırlamak üzerimize farzdır. Bu kuvvetlerin en mühim kısımlarından biri de şüphe yok ki askerdir. Allah’ını, Peygamberini, yurdunu, yuvasını seven, ırz ve namusunun kıymetini bilen her insan, askerlik görevini seve seve yapmalıdır... Peygamberimiz; ‘Silah altına davet olunduğun zaman hemen icabet et’ buyurmuştur... Peygamberimiz buyuruyorlar ki; ‘Allah için bir gece nöbet beklemek, gecesi namaz, gündüzü oruçlu geçen bin geceden hayırlıdır’.“

Mustafa Kemal’in askeri, Piran, Zilan’da on binler ve sadece Dersim’de 70.000 Kürt kırdı. M.Kemal’in askeri son 30 yılda 17.000 Kürt yurtseverini faili meçhul yaptı, Kürdistan coğrafyasını yaktı, köylerini yıktı. Kürdistan’da orman bırakmadı. Eğer bir Alevi kalkıp ‘’Hz.Ali’nin suratı Kemal Atatürk’te tezahür etti,“ diyorsa; (bunu Ali Balkız, Rıza Zelyut, İzzettin Doğan ve daha bazıları seslendiriyor ve Atatürk’ün Alevi olduğunu bile söyleyenleri duyduk,) bunlara düşkün denir. Bir de bu zatın posterleri dergahlarda asılı ise bunun altında Alevicilik yapanlara ne denir, size bırakıyorum.

Kemal Atatürk’ü ilahlaştıran devlette, Kürdün hukuku yok. Alevinin hiç yok. Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu Oramiral Atilla Kıyat’ın geçtiğimiz hafta yaptığı, “Faili meçhuller devlet politikasıydı” yönündeki açıklamalarını Emek Dünyası’na değerlendirirken; “Hukuk yoksa devlet de yoktur çete vardır. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti devleti bir çetedir. Çünkü hukuku bekası için bir engel olarak görüyor,” diyor. Şimdi AKP, kendisi için hukuku dizayn ederken daha demokratik mi olacak? Bu anayasa değişikliği geçse de geçmese de Kürdün hukuku yok. Kenan Evren rejimi her köye cami ile AKP’yi yarattı. İşte bu AKP onun faşist sistemini sürdürüyor. Erdoğan; Kürt pazarı kurmuş. İşte 75’leri. İşte sözde aydın, düşünür geçinen, kendisini pazarlayan Ümit Fırat’tan, Metiner’e ve diğer ümitsiz çürümüş Kürtler... Bu AKP’nin anayasa değişikliğine ‘’evet“ denmesini halkımıza önerenler, Kenan Evren anayasasının ruhuna ‘’evet“ deyin diyor. Vicdanı olan, kendini sorgular. AKP’nin Kürtlere bir vaadi mi var? Ama büyük ihtimalle oylamadan ‘’evet“ çıkacaktır. Bunda Kürdün kazancı ne olacak göreceğiz.

AKP’nin Kemalist sisteme karşı olduğu bir kandırmacadır. ‘’Ya sev ya terket“ Türkeş’in sloganıydı. Şimdi Erdoğan bu slogana sarılmış. Kemalizm; ırkçı-Türkçü teklikse; AKP sistemi ise İslamcı-Türkçü tekliktir. Erdoğan, yırtık ayakkabı ile cami avlusundan çıkarak, ustası Fetullah Gülen’i taklit ediyor. Bir yerde ağlıyor, diğerinde baskın çıkıyor, bir yerde demokrasi havarisi oluyor, diğer yerde ‘’ya sev ya terket“ diyor. Velhasıl her kalıba giriyor. Kimse kalkıp sormuyor, beş havuzlu villalar nereden geldi? Oğlun nasıl armatör oldu? Bütün basını nasıl satın aldın? Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun memur emeklisi, kendisinin de işçi emeklisi olduğunu söylüyor. “Aynı maaşı alıyoruz. Benim başbakan olmam sebebiyle, aldığım para ne biliyor musunuz? 280 lira. Niye? Abdestimden şüphem yok ki namazımdan şüphem olsun” demiş Rize’de. Buna inandınız mı? Kendisi Gürcü asıllıdır, ama Türklük köklerinin tarihin derinliklerine gittiğini söylüyor.

Kürtlerin iradesi olan DTK, Diyarbakır’da devletin demokratikleşmesi, Özerk Demokratik Kürdistan kurulması için karar alır almaz, Cemil Çiçek, “Terör konusu dinamik bir konudur. Değişen şartlara göre aldığımız tedbirleri baştan gözden geçirdik. Profesyonelleşme, özel birliklerin teşkili üzerinde durduğumuz bir konudur. Yasal düzenleme gerekiyorsa da en kısa zamanda yapacağız. Terörle mücadelede devlet olarak kararlıyız” diyor. Böylece hukuksuz halkımızı cendere altına alıp diğer yandan profesyonel katilleriyle saldıracaktır. Kürt halkı üzerindeki terör sürecek. Çünkü demokratikleşmek istemiyor. Türk devleti, bu kadroyla, kesinlikle Kürt sorununun barışçı demokratik çözümünden yana değil. Türk halkı da hükümetten ileri düşünmüyor. AKP hükümeti, M.Kemal’in askerini, Fetullah’ın polisini daha profesyonel yapıp Kürtlerin üzerine sürüyor. Ama cin şişeye girmeyeceğine göre, halkımız dayanacaktır. Savaşın içinde doğan çocuklar, Ağustos sıcağıyla direnişini sürdürüyor. Kürt mücadelesi gençleşti. Türkiye, Kürdistan’ı kaybettiğini görüyor. Afganistan’daki ABD ordusu benzeri, silah ve teknik zoruyla ağır bombardımanla, orman yakmakla üstünlük kurduğunu sanıyor. Dürüst Kürtler, DTK’ye kulak versinler. DTK, taraflara Ramazan nedeniyle silahları susturun diyor. Aklın yolu kanın durmasıdır. Kürt halkı barış yoluyla tarih sahnesine çıkmak istiyor. Demokratik Özerk Kürdistan hoşgeldin!

www.haydar-isik.com

Hiç yorum yok: