14 Ağustos 2010 Cumartesi

Boykot 'Evet'e mi yarar, 'Hayır'a mı?


Bir referandumda 'evet' demek ne kadar doğal 'hayır' demek ne kadar haksa sandığa gitmemek, referandumu boykot etmek de o kadar doğal bir haktır. Sorun 'boykot' kararında mı, yoksa bu kararı alanlarda mı görülüyor? Herkes tercihleri üzerinden anılıp, tartışılırken, BDP'nin kararı 'kime yarar' denklemi kurularak okunmak isteniyor. İşin daha ilginç yanı 'Hayır' cephesi, boykotun, 'evet' tercihine hizmet edeceğini iddia ederken, 'Evetçiler', boykotçuları, hayırcılarla birlikte anmakta ısrarlı davranmaktadırlar.

Eleştirilerin gerekçe ve tarzına bakınca sanki 'evet' ya da 'hayır' demekten başka bir tercih hakkı tanınamayacağı izlenimi doğmaktadır. Oysa sandığa gitmek nasıl tercihse, gitmemek de bir tercih olarak görülerek olduğu gibi okunmalı, kendi mantığı içerisinde kabullenilmelidir. Bir tercihe karşı olmak, onu eleştirmek elbette mümkündür, ancak bu tercihi doğru tanımlamak asgari tahammül sınırlarını gösterir.

BALYOZ MU BÜYÜKTÜR? ERGENEKON MU ESKİDİR?

Böyle soru mu olur demeyin. Türkiye yargısının verdiği kararları anlayabilmek için böyle sorular sormaktan başka yol gözükmüyor. Balyoz sanıkları hakkındaki yakalama emri mahkeme üyelerinin ilginç bir izin trafiği ile kaldırıldı. Ergenekon iddianamesinin sanıkları, bir kısmı hastanede olmak üzere tutuklu olarak yargılanıyor.

Bu tablonun tutarlı bir izahı pek mümkün gözükmüyor. Yargının bağımsızlığı, ya da tarafsızlığı tartışmasını yürütenler , yarınlara dair taahhütte bulunmadan önce bugüne dair bir açıklama yapmak durumundadırlar. Kim tarafından ve nasıl bir baskı görüyor olursa olsun yargının verdiği kararların ciddi bir güven bunalımı oluşturduğu açıktır.

ÖZERKLİK BÖLER Mİ? BİRLEŞTİRİR Mİ?

Özerklik üzerine yazılar kaleme alan kimi köşe yazarları fotoğrafı tersinden okumakta ısrarlı gözüküyor. Bir halkın karar süreçlerinden dışlanmasının kaçınılmaz sonucunu yaşıyoruz. Seçim barajı başta olmak üzere kimi dışlayıcı uygulamaların ortaya çıkarttığı bir kopuşu yaşıyoruz.

Özerklik bu süreci iç savaşa çevirmeden yeni bir hukuk inşasının vesilesi olabilir. Hem dışlayıp hem bağlılık beklemenin hiçbir yolu kalmamıştır. Şiddet, itaati değil kopuşu beraberinde getirmektedir. Özerklik, demokratikleşememenin ortaya çıkarttığı tahribatı giderme aracı olabilir. Yaraları sarma, yeniden gönüllü birlikteliğin altyapısını kurma mekanizması olabilir.

Buna dair bir öz güvene sahip olmayanlar, özerkliğin, ayrılmaya gideceği kaygılarını dile getirmeyi tercih ediyorlar.

Ayhan BİLGEN

Hiç yorum yok: