6 Ağustos 2012 Pazartesi

Şemdinli Muharebesi Erdoğan'ı Sersemletti





HPG, 23 Temmuz’dan bu yana Şemdinli’de 35 km kadar sınır içinde denetimlerinin sürdüğünü ve ordunun karadan giriş yapamadığını belirtirken, Hakkari, Siirt ve Kürdistan’ın diğer bölgelerinde de büyük eylemler ve yol kontrolleri yapmaya devam ediyor.

4-5 Ağustos gecesi gerillaların 19 noktadan Hakkari’deki askeri karakol ve üslere yönelik düzenlediği eylemin ardından, Türk hükümeti de sessizliğini bozdu ancak, içine düştüğü durumu ifade etmek için kendisinden daha çaresiz durumdaki bir rejimi suçladı.

Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyon kanalında 23 Temmuz’dan bu yana ''2 askerin öldüğünü ve 115 gerillanın hayatını kaybettiğini'' ileri sürdü. Erdoğan’ın bu iddialarını doğrulayacak herhangi bir kaynak yok. Mazlumder’in 3 Ağustos günü yayınladığı Şemdinli raporuna göre Şemdinli Kaymakamı Mesut Gençtürk, ellerinde herhangi bir gerilla cenazesinin olmadığını belirtti. Ne yerel kaynaklar, ne de hastane kaynakları Erdoğan’ın iddiasını doğrulamıyor. En üst perdeden atılan yalanların Kürt toplumu açısından bir inandırıcılığı yok kuşkusuz.

HAKKARİ NERE, SURİYE NERE

Erdoğan ayrıca AKP rejiminin gerilla karşısındaki başarısızlığını gizlemek için de Hakkari ve Şemdinli’deki eylemleri Suriye rejimi ile ilişkilendirmekten geri durmadı. Erdoğan, "Sızma devam ederse Suriye'ye girer çıkarız"!!! dedi. ''Türkiye’nin ve tüm Kürtlerin başbakanı'' olduğunu iddia eden Erdoğan’a sormak gerek: “Hakkari ve Şemdinli nere, Suriye nere.”

Ya “bölünmez ve tek” dediği bu topraklara yabancı, ya da apaçık bir şekilde dünyanın gözlerinin içine baka baka bu mübarek Ramazan ayında yalan söylemekte bir behis görmüyor.

AKP rejiminin gerçekle bağdaşmayan açıklamalarını hiç sorgulamadan aktaran Türk medyasının tavrı şaşırtıcı değil. Ancak Hakkari-Suriye bağlantısına vurgu yapan bazı uluslararası haber ajanslarının da bu manipülasyonlara ortak olduğunu burada hatırlatmak gerekiyor.

SINIR HİKAYE OLDU

Geçtiğimiz günlerde KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ANF’de yayınlanan mülakatında HPG gerillalarının artık Kuzey Kürdistan’da mevzilendiğini ifade ederek “Şimdi sınırın 35 km içerisindeki Şemdinli’nin etrafında gerilla vardır. Böylece artık sınır ötesi sınır berisi de hikayeye dönüşmüştür” dedi. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin her fırsatta sarıldığı “komşu ülkeler ve sınırötesi” bahanelerinin de artık hiçbir inandırıcılığı kalmadığını gösteriyor. Son 30 yıldır gerilla zaten sınır içerisinde eylem yapıyor ancak, ancak Şemdinli’deki gerilla operasyonu ile sınırlar da fiilen ortadan kaldırılmış oldu.

SERSEMLEYEN REJİM

Erdoğan’ın Hakkari ve Şemdinli’deki durumu Esad rejimine bağlaması AKP rejiminin içinde düştüğü acizliği gösteriyor. AKP hükümetinin, bu eylemleri kendisinden bile daha aciz durumdaki Esad rejimine bağlaması, “sersemleşmiş” bir durumu ifade ediyor. Zira akılla izah edilebilecek bir durum değil.

Erdoğan’ın bu sözlerini duyan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, “Bugün Esad’ın PKK’ya silahla, para yardımında bulunduğunu açıkça biliyoruz”!!! iddiasında bulunarak, Hakkari ve Şemdinli’de yaşananların boyutlarını gizlemeye ve çarpıtmaya çalıştı. AKP rejimi öyle anlaşılıyor ki, Suriye tarafından düşürülen uçağın ardından Batı Kürdistan kazanımlarını engellemek amacıyla yapamadığı “işgal harekatı” için yeni bir provokasyonun peşinden koşuyor. Böyle bir çılgınlık yapabilir mi, bu ayrı konu.

AKP’NİN ARKASINDA HANGİ GÜÇLER VAR?

Kürt sorunu karşısında Türk devletinin son 30 yıldır geleneksel mantığında bir değişme yaşanmadığı anlaşılıyor. Halen soruna askeri anlamda güç getiremediğinde, dış ülkeleri suçlayan bir savunma durumuna geçiyor. Oysa, AKP rejiminin Suriye’deki silahlı gruplara ve paramiliter güçlere silah, para ve diplomatik destek sunduğu artık bir sır değil. Yine tüm Türk hükümetlerinin Kürt halkının meşru taleplerini bastırmak için Batılı devletlerden askeri, ekonomik ve siyasi destek aldığı da açık bir gerçek.

Türk Başbakanı Erdoğan’ın sınırötesi saldırılara ilişkin kullandığı ifadeler de dikkat çekici. Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin “sınır ihlali” diyerek nota verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Biz hemen ertesi günü Kandil’e 3 operasyon yaptık, yaparız da ve asla duramayız. Oradan tehdit geldiği sürece gider operasyonu yapar, döneriz. Bunu bilmesi lazım. Bunları Maliki ile açık net konuştuk. ‘Benim gücüm yetmiyor, söyleyecek hiçbir şeyim yok’ diyen de kendisidir” şeklinde konuştu.

OHAL’İ KALDIRARAK SORUNU ÇÖZMÜŞ
!!!

Uzun uzun analiz yapmaya gerek yok. Erdoğan açıkça bir başka ülkenin egemenliğini ihlal ettiğini ve Maliki’yi tehdit ettiğini ilan ederken, diğer yandan şu sorulara da kapı açmış oldu: “Maliki hiç olmazsa içinde bulunduğu koşulları ifade edebildi ya Türk rejimi? Onlarca kez sınırötesi kara operasyonları düzenlendi, sadece geçen yıldan bu yana yüzlerce kez hava saldırısı yapıldı, karadan top atışları ise aralıksız sürüyor. Peki ne oldu? Gücünüz PKK’yi Kandil’den sökmeye yetti mi? Daha yakında olanı var, Şemdinli’de 23 Temmuz’dan bu yana yaşananlar neyin nesi?”

Ayrıca Türk rejiminin Güney Kürdistan topraklarını bombalarken onayı esas olarak Maliki’den değil ABD’den aldığını hatırlatmak gerekiyor.

Erdoğan’ın kullandığı her ifade içine düştüğü açmazı ifade ederken, Kürt sorunu karşısında barışçıl herhangi bir niyet kırıntısı da taşımadığını gösteriyor. Kürtlerin en asgari talebi bugün özerklik olurken, Erdoğan Kürt sorununu OHAL’i kaldırarak çözdüğünü söyleyecek kadar şaşırmış durumda. 


ANF

Hiç yorum yok: