17 Mart 2012 Cumartesi

Türk Özel Savaşının Yeni Bayatlamış Oyunları -2

Bir önceki yazımızda özgürlük hareketine karşı her koldan yalanlar üzerinde inşa edilmiş silahlarla saldırıldığını anlatmıştık. Yeşil Türki Faşistlerin kendilerine has geliştirdikleri; “bin yalan sadece bir doğru etse bile bu yalana devam et” strateji ekseninde hareketleri öyle görülüyor ki daha da sürdürülecektir. 

Türk özel savaş sistemin karakteridir ve belki de dünya da hiçbir güç Türk özel savaş sistemi gibi-bunun Osmanlıya uzanan tarihi vardır-kendi karşıtlarını yanına çekebilmekte gösterdiği bu mahareti göstermemiştir. Gerçekten de dünyada kendisine karşı mücadele edipte sonrada bir yolunu bulup bu düzeyde karşıtlarını yanına çeken az ülke vardır. Denilecek ki iktidarların bir karakteri, karşıtlarını tasfiye ederken bir fiziki tasfiyeyi esas almalarıdır birde karşıtlarını yanlarına alarak karşı cepheye saldırmalarıdır. Biri direk yok ederken diğer yok etme biçimi ile de karşı cephede inançsızlık, kararsızlık yaratarak daha derin tahribatlara yol açmayı hedefler.

Bugünde iktidardakilerin bu yöntemi etkili kullanmaya çalıştıkları aşikârdır. Örneğin bir kedisi olmayan zat ile sürekli küfür eden zatı bugün nasıl da kapılarına bağlayarak özgürlük mücadelesine saldırtıldıkları herkes görüyor. Elbette sadece bunlarla sınırlı değildir saldırılar. İhanetçi, işbirlikçi, kontralaşmış ne kadar tip varsa hepsini bir merkezden harekete geçirerek bin yalanlarının bir doğru etmesi için tüm güçlerini ortaya koyuyorlar. 

Demek istediğimiz şudur: inandırıcı olmaları için yalanların Kürt olmaları ve bir dönemde belki de Türkiye cumhuriyeti devletine karşı mücadele etmiş olanlar tarafından söylenmesidir. Neden böyledir derseniz söylenecek tek bir cümle vardır o da “bu sistem suç üreten bir sistem” olarak artık kabul görmüyor, deşifre olmuştur. Yani ipliği pazara çıkmıştır. En çokta şimdilerde Akepe denen yalan makinesinin ipleri pazara çıktığı için, bu kendine demokrat kendine Müslüman olan Akepeliler bu tip kişilere daha fazla ihtiyaç duymaktalar. 

Yalanların bir zirvesini en son Yeşil Türki Faşistlerin ruh bozukluğunu yaşayan içten faşist İdris Şahin dile getirmiştir.

Akepe’nin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin:” 1 Ocak 2003 ile 9 Aralık 2011 tarihleri arasında yaşanan çatışmalar ve yapılan operasyonlarda bin 268 PKK'linin hayatını kaybettiğini, 24 bin 385 PKK'linin yaralı olarak yakalandığını, bin 398 PKK'linin ise teslim olduğunu” söyledi. Yani son 9 yılda 26 binde fazla PKK’li imha edilmiştir. PKK gerillaların sayısı da 4 ile 5 bin arasında tahmin edildiğine göre bu rakam 5 hatta 6 kez PKK’nin yok edilmiş olması demektir. 

PKK 5 ya da 6 kez yok edilmiş olacak ancak halen dimdik ayakta durmasının da ötesinde Devrimci Halk Savaşı gibi oldukça iddialı bir mücadele kararlılığını tüm dünyaya ilan edecek!

PKK 5 ya da 6 kez imha edilmiş olacak ancak Yeşil Türki Faşistler peş para bile etmeyen, Kürt toplumunun nezdinde bir değeri olmayanları sağda solda toplayarak bir sürü de para yağdırarak PKK karşısına çıkaracaktır! 

PKK 5 ya da 6 kez imha edilmiş olacak ancak düne kadar aşiret reisi diye hakaret ettikleri Kürt siyasetçilerine şimdilerde yakar yalvar ederek, söyledikleri her sözden medet umarak ve adeta özgürlük hareketine karşı sarf edecekleri sözler üzerine kendi binaları inşa edecekler!

Özcesi yalan ve suç üzerine kurulu olan bu sistem bu yeni Yeşil Türki Faşist sistem görülüyor ki Nazilerin propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in koyduğu ilkeler temelinde hareket ediyorlar: 

“1- Söylediğin yalan ne kadar büyük olursa, o kadar çok kişi inanır

2- Yalanı, daha büyük bir yalanla kapat 

3- Sen suçla, o temizlemeye çalışsın.” 

Doğrusu Yeşil Türki Faşistler yani “apdestsiz namaza duran yalancılar” bu işi iyi yapıyorlar. İyi yapmaya iyi yapıyorlar da birde hesaplayamadıkları vardır. Örneğin bir onbaşı olan Onur Karakuş’un ölmeden önce yazdıklarını ya da onun gibi birçok gerçeği dile getirilenleri saklayamıyorlar. Ne yazıyor Onur Karakuş ölmeden önce Facebook’a:

“Burası ne cennet ne harikalar dünyası. Burası insanların sustuğu, mermilerin konuştuğu, güllerin yerine barutun koktuğu, ırmakların yerine kanların aktığı, kuşların uçmaya, kurtların yaşamaya korktuğu Gabar dağlarının tam ortası. Şırnak Beytüşşebap’tır burası. Batıda şafak sayanların değil tezkereye bir gün kala şehit olanların yeri.”

Şimdi senin askerin bunları yaşarken nasıl oluyor da sen PKK’yi 5 kez hatta 6 kez bitirdiğin diye sormazlar mı Bakan Bey?

Devam edecek 

Kasım Engin

Hiç yorum yok: