BAKİ GÜL
Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresinde yer alanlar, Erdoğan’ın anketlere bayıldığını söylerler. Erdoğan ekibine her durumda anket yaptırır. Kendi oy oranını ve memleketin gidişatını bu anketlerin sonuçları üzerinden anlamaya çalışır. Yani siyaseti pozitifist sosyolojinin matematik hesabı ile götürmeye çalışır. Anketlerin siyasetin genel gidişatı için bazı veriler sunması normal ama Türkiye ve Ortadoğu gibi bir coğrafyada siyaset yapmak ve bu siyaseti sürdürmek pek de kolay değildir.
Sadece anketlerin değil liberal demokrasilerde alınan oy oranlarının yüzdelik ölçüleri de bir siyasetin kendisini sürdürmesine yetmeyebilir. Bu gerçeği de mevcut durumda AKP’nin Türkiye’yi yönetememe pratiğinden de rahatlıkla görebiliyoruz. Yani aldığınız oy oranı size oy vermeyenleri yönetmeye yetmeyebilir. Aldığınız oy oranı yüzde 50’lilere varsa bile. Eğer size oy vermeyenleri de yönetmek istiyorsanız onların temel sorunlarına ve taleplerini asgari olarak karşılamak durumundasınız. Hem de onların varlık gerekçesine, değer ve inançlarına hakaret etmeden... AKP’nin bu gerçeği çok iyi görmesi ve Tayyip Erdoğan’ın da anlaması gerekmektedir.
Bunun içerdeki somut örneği Diyarbakır ve Kürt bölgesi gerçeğidir. Halkın demokratik tepkisi karşısında 14 Temmuz’da topunu, panzerini, on bini aşkın polisi ile bir kentin güvenliğini sağlamaya çalışması bir siyasal iktidar ve devlet açısından tam bir fiyaskodur. Bu fiyaskonun sonucu siyasette büyük bir maliyete yol açar.
Keza Erdoğan’ın sonuçlara güvendiği anketlerde de AKP’nin oy kaybettiğini buraya not etmek durumundayız. Son yapılan kamuoyu yoklamalarında AKP’nin yüzde 40’ların altına girebileceği ortaya çıkıyor. AKP’nin hem içerdeki politikası hem de dış politikasında izlediği yöntemler, oluşturduğu argümanlar ve vardığı nokta tamamen bir çıkmazdır.
Yani AKP’nin gidişatı gidişat değil. İçeride Kürt sorununu çözemediği ve bütün dış politikasını da bu eksen üzerinden tayin eden AKP şu an tam bir çıkmaz içindedir. AKP’li ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın “artık Suriye’de oyun kurucu değiliz” açıklamasının da bu manada önemli bir saptama olduğunu görmek durumundayız. Yaşar Yakış, sözlerinin devamında Suriye’de kaybedersek Ortadoğu’da kaybederiz” olarak da ifade ediyor. Yakış, Ortadoğu’nun gerçekliğini Ahmet Davutoğlu’ndan daha iyi biliyor. Daha gerçekçi yaklaşıyor.
Gerçekten de AKP iktidarının, Suriye başta olmak üzere bölgede bir etkisi yok. Erdoğan, giderek azalan itibarını kurtarma telaşında hareket ediyor. En son Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağının sonuçları bile bunu başlı başına göstermeye yetiyor. Türk devleti bu konuda hala ne kendi kamuoyunu ne de dünya kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapamamıştır. AKP, bölgede ve Suriye’de “oyun kuruculuk”tan üçüncü sınıf bir figürana dönüşmüş durumdadır. Türk savaş uçağı Suriye’deki Rus füze rampalarını ve radar sistemini görüntülemek için Suriye hava sahasına giriş yaptı. Ancak Suriye’deki hava savunma bataryaları Türk savaş uçağını düşürdü. Türkiye bu durum karşısında bir açmaza girdi.
AKP şu anda Suriye’de büyük oranda kaybetti. Ne Esad üzerinde ne de Suriye muhalefeti üzerinde Türkiye’nin bir etkisi yoktur. Türkiye gidişata yamanma tutumundadır. Türkiye Irak’ta da çok kötü bir durumdadır. Irak, Türkiye’ye hava sahasını kapatacak kadar radikal bir tutuma girmiştir. İran, Türkiye’yi kendi oyun sahasına girmemesi konusunda uyarıyor. Türkiye İran’a karşı oyunlar içine girerse verebileceği yanıtların ağır olacağını söylüyor. Ekonomik kriz içinde olan Yunanistan bile bu durumda Türkiye’ye kafa tutup Ege denizindeki karasularının daha fazla genişletmek istediğini açıklıyor. Kıbrıs ise AB dönem başkanı olup Türkiye’nin kulağını çekebileceğini ifade ediyor.
İsrail’e “One Minut” çıkışı ile gaza gelip palazlanan Tayyip Erdoğan ve ekibi şu an bölgede siyasi nal toplayarak ilerliyor. Bu duruma gelmesinin nedeni ise Kürt sorununda izlediği politikalardır. AKP’nin izlediği politikalar tam bir iflas sonucu doğururken Erdoğan’ı ve ekibini de kendisine “Firavun” diyenlerin kapısına kadar götürüyor. Sonuç olarak içerde Kürtlerin direnişi karşısında yenilen AKP iktidarı dışarıda da büyük bir kaosun içinde hızla irtifa kaybediyor.
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresinde yer alanlar, Erdoğan’ın anketlere bayıldığını söylerler. Erdoğan ekibine her durumda anket yaptırır. Kendi oy oranını ve memleketin gidişatını bu anketlerin sonuçları üzerinden anlamaya çalışır. Yani siyaseti pozitifist sosyolojinin matematik hesabı ile götürmeye çalışır. Anketlerin siyasetin genel gidişatı için bazı veriler sunması normal ama Türkiye ve Ortadoğu gibi bir coğrafyada siyaset yapmak ve bu siyaseti sürdürmek pek de kolay değildir.
Sadece anketlerin değil liberal demokrasilerde alınan oy oranlarının yüzdelik ölçüleri de bir siyasetin kendisini sürdürmesine yetmeyebilir. Bu gerçeği de mevcut durumda AKP’nin Türkiye’yi yönetememe pratiğinden de rahatlıkla görebiliyoruz. Yani aldığınız oy oranı size oy vermeyenleri yönetmeye yetmeyebilir. Aldığınız oy oranı yüzde 50’lilere varsa bile. Eğer size oy vermeyenleri de yönetmek istiyorsanız onların temel sorunlarına ve taleplerini asgari olarak karşılamak durumundasınız. Hem de onların varlık gerekçesine, değer ve inançlarına hakaret etmeden... AKP’nin bu gerçeği çok iyi görmesi ve Tayyip Erdoğan’ın da anlaması gerekmektedir.
Bunun içerdeki somut örneği Diyarbakır ve Kürt bölgesi gerçeğidir. Halkın demokratik tepkisi karşısında 14 Temmuz’da topunu, panzerini, on bini aşkın polisi ile bir kentin güvenliğini sağlamaya çalışması bir siyasal iktidar ve devlet açısından tam bir fiyaskodur. Bu fiyaskonun sonucu siyasette büyük bir maliyete yol açar.
Keza Erdoğan’ın sonuçlara güvendiği anketlerde de AKP’nin oy kaybettiğini buraya not etmek durumundayız. Son yapılan kamuoyu yoklamalarında AKP’nin yüzde 40’ların altına girebileceği ortaya çıkıyor. AKP’nin hem içerdeki politikası hem de dış politikasında izlediği yöntemler, oluşturduğu argümanlar ve vardığı nokta tamamen bir çıkmazdır.
Yani AKP’nin gidişatı gidişat değil. İçeride Kürt sorununu çözemediği ve bütün dış politikasını da bu eksen üzerinden tayin eden AKP şu an tam bir çıkmaz içindedir. AKP’li ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın “artık Suriye’de oyun kurucu değiliz” açıklamasının da bu manada önemli bir saptama olduğunu görmek durumundayız. Yaşar Yakış, sözlerinin devamında Suriye’de kaybedersek Ortadoğu’da kaybederiz” olarak da ifade ediyor. Yakış, Ortadoğu’nun gerçekliğini Ahmet Davutoğlu’ndan daha iyi biliyor. Daha gerçekçi yaklaşıyor.
Gerçekten de AKP iktidarının, Suriye başta olmak üzere bölgede bir etkisi yok. Erdoğan, giderek azalan itibarını kurtarma telaşında hareket ediyor. En son Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağının sonuçları bile bunu başlı başına göstermeye yetiyor. Türk devleti bu konuda hala ne kendi kamuoyunu ne de dünya kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapamamıştır. AKP, bölgede ve Suriye’de “oyun kuruculuk”tan üçüncü sınıf bir figürana dönüşmüş durumdadır. Türk savaş uçağı Suriye’deki Rus füze rampalarını ve radar sistemini görüntülemek için Suriye hava sahasına giriş yaptı. Ancak Suriye’deki hava savunma bataryaları Türk savaş uçağını düşürdü. Türkiye bu durum karşısında bir açmaza girdi.
AKP şu anda Suriye’de büyük oranda kaybetti. Ne Esad üzerinde ne de Suriye muhalefeti üzerinde Türkiye’nin bir etkisi yoktur. Türkiye gidişata yamanma tutumundadır. Türkiye Irak’ta da çok kötü bir durumdadır. Irak, Türkiye’ye hava sahasını kapatacak kadar radikal bir tutuma girmiştir. İran, Türkiye’yi kendi oyun sahasına girmemesi konusunda uyarıyor. Türkiye İran’a karşı oyunlar içine girerse verebileceği yanıtların ağır olacağını söylüyor. Ekonomik kriz içinde olan Yunanistan bile bu durumda Türkiye’ye kafa tutup Ege denizindeki karasularının daha fazla genişletmek istediğini açıklıyor. Kıbrıs ise AB dönem başkanı olup Türkiye’nin kulağını çekebileceğini ifade ediyor.
İsrail’e “One Minut” çıkışı ile gaza gelip palazlanan Tayyip Erdoğan ve ekibi şu an bölgede siyasi nal toplayarak ilerliyor. Bu duruma gelmesinin nedeni ise Kürt sorununda izlediği politikalardır. AKP’nin izlediği politikalar tam bir iflas sonucu doğururken Erdoğan’ı ve ekibini de kendisine “Firavun” diyenlerin kapısına kadar götürüyor. Sonuç olarak içerde Kürtlerin direnişi karşısında yenilen AKP iktidarı dışarıda da büyük bir kaosun içinde hızla irtifa kaybediyor.
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder