11 Şubat 2012 Cumartesi

Roboski'de 2 Tuğgeneral

Şırnak - Roboski'de 34 sivilin savaş uçaklarının bombalaması sonucu ölümü ardından olayı araştırmak için bölgeye giden TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Uludere İnceleme Komisyonu üyeleri, yakınlarını kaybedenler, köylüler, sivil toplum örgüt temsilcileri, savcılık, kaymakamlık ve valilik görüşmeleri ardından üst düzey askeri yetkililerle de görüştü.

Komisyon üyelerinin görüştüğü Çakırsöğüt Tugay Komutanı Tuğgeneral Erhan Patır, Üsteğmen olarak 1993 yılında Cizre ilçesinde görev yaparken, halen Jitem davasından 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile tutuklu yargılanan Albay Cemal Temizöz'ün yardımcılığını yapıyordu. Jitem davasında savcıya ifade veren subaylar, Cizre'de Cemal Temizöz'un olmadığı zamanlarda yerine Üsteğmen Erhan Patır'ın baktığını söylemişlerdi.

Heyet üyelerinin görüştüğü bir diğer isim ise Şenoba Jandarma Tugay Komutanı Tuğgeneral Hacı İlbaş.

Kürtler, Hacı İlbaş'ı daha Yüzbaşı iken 1997 yılı Ocak ayında Diyarbakır'ın Lice ilçesinde İlçe Jandarma Komutanı ve Kaymakam vekili olarak görev yaparken, halkı zorla koruculaştırmasından tanıyor.

30 Ağustos 2011 tarihindeki yapılan Yüksek Askeri Şura kararları sonrasında Jandarma sınıfından sadece Albaylar Erhan Patır, Necdet Güngör, Hacı İlbaş ve Hacı Abdullah Doğan Tuğgeneralliğe terfi etti.

Tuğgenaralliği yükselen iki Albay halen Şırnak'ta görev yapıyor. Biri Şırnak Çakırsögüt Komando Tugay Komutanı, diğeri ise Şenoba Tugay Komutanı.

Uludere, Gülyazı ve Şırnak'ta incelemelerini sürdüren heyet üyeleri, komutanlarla Şırnak Adliyesi'nde biraraya geldi. Burada Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük'ün dışında diğer komutanların TBMM heyet üyelerine neler söylediği basına açıklanmadı.

Ancak heyete bilgi veren Çakırsöğüt Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Erhan Patır ile Şenoba Tugay Komutanı Tuğgeneral Hacı İlbaş'ın ismi bölge insanına yabancı değil.

Tuğgeneral Erhan Patır, henüz Üsteğmen rütbesinde iken 1993 yılında Şırnak'ın Cizre ilçesinde görev yapıyordu. Adı faili meçhul cinayetlerle anılan ve halen Diyarbakır'da 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile tutuklu yargılanan Albay (1993'teki rütbesi Binbaşı) Cemal Temizöz'ün yardımcısı olarak görev yapıyordu.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya katılan dönemin Cizre Komando Bölük Komutanı Üsteğmen Erhan Patır, sanıklardan Cemal Temizöz ile korucubaşı Kamil Atak'ı tanıdığını söylemişti.

Patır, 1991 yılında Cizre'de göreve başladığını ve 1993 yılında İzmir'e tayin edildiğini belirterek, iddianamede yar alan olayların yaşandığı tarihlerde ilçede bulunmadığını söylemişti.

Sanık Temizöz ile herhangi bir yerde birlikte çalışmadığını ifade eden Patır, ''Temizöz'ü jandarmanın ülke genelinde düzenlediği değerlendirme toplantılarında adından söz edildiği için tanırım. Kamil Atak ise o dönemde korucubaşıydı. Atak, terörle mücadele konusunda ilçeye gelenlere bilgi verirdi. Benimle ilgili ifade veren tanık Arafat Aydın'ı tanımam. Mustafa Aydın'ın öldürülmesi olayının yaşandığı dönemde ben İzmir'de çalışıyordum. O nedenle bir bilgim yoktur'' demişti.

Cizre'de Cemal Temizöz, korucular ve itirafçıların yer aldıkları cinayet konusunda açılan ilk soruşturma dinlenen Ahmet Öznalbant ise Cizre Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı'nda 1992-94 yılları arasında Karakol Komutanı olarak görev yaptığını belirterek şunları söylemişti:

"Binbaşı Cemal Temizöz, itirafçılar Abdülhakim Güven Adem Yakın ile çalışıyordu. Bu kişiler ile birlikte 6-7 kişi, sivil giyimle karakolumuzun sorgu bölümünde çalışır ve ifade alırlardı. Bu grupta iki üç tane rütbeli personel olduğunu biliyorum. Benim çalıştığım dönemde ciddi miktarda faili meçhul yaşanırdı. Gözaltı işlemlerini bu grup yapar, bize bilgi vermezlerdi. Nezarethane defterleri de onlardaydı. 'Vukuat' denilen raporları da onlar çekerdi. Bunların resmi bir birim olup olmadığını bilemem ama karakol şemamızda böyle bir kadro yoktu. Bu birim direkt ilçe jandarma komutanı Cemal Temizöz ile birlikte çalışırdı. Emir ve komutayı ondan alırdı. O olmadığı zaman Hasan Başkök teğmenim ya da Erhan Patır üsteğmenim ile görüşürlerdi. Albayın emrinde çalışan ekibin elindeki listeye göre insanlar alınırdı. Bir kısım kişiler kimlikleri ile beraber alınarak sorgu ekibine teslim edilirdi. Sorgu ekibi, askerî personelden farklı olarak genellikle Kalaşnikof silah ve tabanca kullanırdı."
HACI İLBAŞ ZORLA KORUCULUĞU DAYATTI

TBMM Komisyonu'na ifade veren diğer Tuğgeneral ise Hacı İlbaş.

İlbaş, Yüzbaşı rütbesi ile Lice'de Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ve Kaymakam vekilliği görevlerinde bulundu.

Komutanlarının talimatları doğrultusunda 1996 Aralık ayının sonunda ilçeden seçtiği ve aralarında esnafların da bulunduğu yaklaşık 60 kişiye zorla silah vererek Lice Alayı'nda silah eğitimi vermeye başladı.

İlçe'de onlarca kişinin zorla korucu yapıldığı ve silah verildiği yönündeki haberler üzerine, 1997 Ocak ayının ilk günlerinde aralarında sivil toplum örgüt temsilcileri, sendikacılar ve gazetecilerin de bulunduğu 64 kişilik bir heyet Lice'ye giderek incelemede bulunmak istedi.

Burada gazetecilere ve heyet üyelerine Kaymakam vekili sıfatı ile açıklamada bulunan Yüzbaşı Hacı İlbaş, kimsenin zorla korucu yapılmadığını söyledi. Kaymakamlık önünde toplanan Lice'li yaklaşık binbeşyüz kişi ise kendilerine 'zorla kimse sizi korucu yaptımı' şeklinde soru soran Yüzbaşı İlbaş'a tüm basının önünde halk hep bir ağızdan 'Evet' cevabı verilmişti.

Heyet üyeleri ve gazeteciler 'gönüllü korucu oldular' denilen köylülerle görüşmek istemiş, ancak polislerin saldırısına uğramış ve akşam saatlerinde ilçeden ayrılmak zorunda kalmışlardı.
Sonraki gün Zaman gazetesi dışındaki tüm gazeteler, Yüzbaşı Hacı İlbaş'ın halka seslenirken aldığı 'Evet' cevabını sayfalarına ve köşe yazılarına taşımıştı.

90'lı yıllarda bölgede Üsteğmen, Yüzbaşı rütbesiyle görev yapanlar şimdi general olarak yine bölgede görevlerinin başındalar.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: