11 Şubat 2012 Cumartesi

Kontr-Cemaat!

KCK ve Kürt sorunu bahane… İki gün öncesine kadar PKK askerin denetiminde diyenler şimdi MİT diyorlar. Ondan önce ise Ermenistan, Rusya, ABD, Almanya, İsrail, Ergenekon, İran… Liste Portekiz'e kadar uzayıp gidiyor.

Hangi ülkenin Türkiye ile problemi çıkarsa hemen PKK’ye sarılıyorlar. Şeyh Sait İngilizler, Seyit Rıza için ise Rusların denetiminde demişlerdi. Egemen Türk ideolojisinin yaklaşımı bu. Yani, Kürtler kendileri bir şey yapamazlar, başkaları kullanır. Bu düşünceyi Çukurca'dan, Midyat'tan çıkıp Ankara ve İstanbul'a yerleşen bazı 'beyaz Kürtler'de benimsiyor.

Ankara’da yaşanan son kavgada yine aynı iddialar gündeme getiriliyor. Hedef, Hakan Fidan’ı KCK ile görüşmeye gönderen Recep Tayyip Erdoğan. Cemaat ilk kez açıktan Erdoğan’a tavır almış durumda.
Hüseyin Gülerce dünkü yazısında, 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminin bu hesaplaşmanın en önemli dönemeci olacağının işaretlerini açık bir şekilde deklere etti.
Devlet içerisinde paralel bir şekilde örgütlendiği artık alenen ortaya çıkan cemaat bürokraside daha fazla güç elde etmek istiyor. Kulislerde Erdoğan’ın bir süredir cemaat mensuplarını bürokrasiye alımlarını durdurduğu bilgileri geliyor.

Cemaat son çıkışıyla polisi ve bir kısım yargıyı da arkasına alarak ‘devlet benim’ diyor. Ve bütün hükümetlerin en zayıf noktasından Kürt meselesinden Erdoğan’ı vurmaya çalışıyor. Hedef hükümetin Kürt politikası gibi gösterilse de sorun devletin kimin kontrol edeceği mücadelesi…

Erdoğan ve Gülen cephesi Kürt sorunu konusunda ortak hareket ediyor. 2009’dan bu yana süren KCK ve askeri operasyonlar hükümetin talimatları ile yapılıyor. Roboski’de öldürülen 34 kişi için Genelkurmaya teşekkür eden bir başbakan var. Gülen vaazlarında açıkça ‘yok edin’ talimatı verdi. Bu açıdan cemaat ile AKP arasında Kürt sorunu yada KCK konusunda bir ayrılık olduğunu söylemek mümkün değil.

Hakan Fidan ve MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılması, savcılığın rest çekip yakalama kararı çıkarması, Kürt meselesi ve Erdoğan’ın Çankaya hesaplarına kadar çok sayıda olasılığı öne çıkarıyor.

Abdullah Gül’ün görev süresi 2014’te sona eriyor. Yeniden aday olması kanunen mümkün değil. Referandum sonrası AKP bütün planlarını Erdoğan’ın Köşk’e çıkması üzerine yaptı. Fakat Hakan Fidan olayı ile Erdoğan’ın Çankaya sürecinin de çatışmalı olacağı görülüyor.

Hemen her konuda ortak hareket eden Erdoğan-Gülen koalisyonu 12 Haziran öncesi kısmen bir gerilim yaşadı. Yaşanan diğer gerilimler basına yansımadı. Ancak cemaat ilk kez medya aracılığıyla kamuoyu önünde kavga yapmayı seçiyor.
Cemaat, Erdoğan’ı hedef olarak seçerken polis ve yargıda aldıkları mesafeyi MİT’te de olmasını istiyor.

Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, yaşananları bir savaş olarak değerlendiriyor. Selvi’ye göre ‘’hükümet ve Çankaya bunu, ‘savaş ilanı’ olarak algıladı’’ diyor.

Savaşın bitmediği, hatta yeni başladığını belirten Selvi’nin şu satırları dikkat çekici: ‘’Bu doğrudan Başbakana yönelik bir tavır olarak algılandı. ‘Bunlar Başbakan'ı da tutuklatır’ şeklinde değerlendirmeler yapıldı’’ diyor.

Savcılığın son tutuklama kararı için ise ‘’Bu karar bir meydan okuma olarak görüldü. Bu düpedüz bir savaş ilanı olarak yorumlandı’’ diyen Selvi, ‘‘YAŞ krizlerini, HSYK'daki kavgaları hatta Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının istifa sürecini izlemiş birisi olarak, siyasi iradenin bu denli öfkeli olduğu bir ana tanıklık etmedim’’ ifadelerini kullanıyor.

Bu operasyonda dikkat çeken bir başka gelişme ise İsrail. Mavi Marmara olayında İsrail'den yana tavır alan cemaat, MİT’in başında Fidan’ın bulunmasından rahatsız olan İsrail ile de ortak bir noktada buluşmuş oldu.

MİT üzerinden Erdoğan’a Suriye ile ilgili alınacak kararlar konusunda mesaj verildiği yorumları yapılıyor. AKP’ye Suriye konusunda bir müdahalede bulunuluyor olabilir diyen bazı gözlemciler, ‘’Bu da devlet içinde görünen bu çatışmanın aslında ABD’ye kadar uzanan boyutları olduğunu gösterir’’ diyorlar.

Güç mücadelesi Kürt meselesi açısından da önemli olacak. Kürt sorunu bir kez daha Ankara’daki çıkar ve iktidar kavgasına gerekçe edilerek yok sayılıyor. Hakan Fidan operasyonu da gösterdi ki, devletin Kürt meselesine yönelik bir çözüm politikası yok. Klasik, oyalamacı, inkarcı politika olduğu gibi devam ediyor.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: