Behdinan -
Hakkari’nin Çele ilçesinde 9 Şubat günü ondan fazla askeri üssü hedef
alan eyleme katılan gerillalar, eylemleri başarıyla
gerçekleştirdiklerini belirtirken, Türk ordusuna ağır bir darbe
vurduklarını söylediler.
HPG gerillalarının Çele’de saat 02.15’te ondan fazla askeri noktaya yönelik gerçekleştirdiği eylemde çok sayıda askeri mühimmat imha edilmiş, askeri lojmanlar ve araçlar tahrip edilmişti. Ağır kış koşullarına rağmen gerçekleşen ve askeri kayıpların gizlendiği eylemi gerçekleştiren HPG gerillaları ile konuştuk.
Eylül Amed, “Önderliğimizin üzerindeki tecrit, uzun süredir devam eden tutuklamalar, yine son günlerde yaşadığımız şahadetler de eylemin gerçekleşmesini gerekli kılıyordu. Şırnak Uludere’deye bağlı Roboskî köyünde yaşanan katliamı da unutmadık. Bu eylemin başarıyla gerçekleşmesini sağlayan tek bir şey var, o da önderliğimize olan bağlılığımızdır. Yoksa bu koşullarda böyle bir eylemin gerçekleşmesi kolay değil” dedi.
49 NOLU KARAKOL NASIL VURULDU?
Metrelerce yağan karda ve ağır kış koşullarında böylesi bir eylem için büyük hesapların yapılması gerektiğini, hazırlık aşamasının da çok önemli olduğunu vurgulayan Eylül Amed, “Ağır silahlardan tutalım da savunma ve saldırı gruplarının yerlerini almasına kadar özellikle metrelerce karda yürümek, gecenin soğuğunda eylem gücünü mevzilendirmek kolay değil. Bu eylemin deşifre olmadan başarılması gerillanın ulaşmış olduğu düzeyi göstermektedir” diye konuştu. Birçok karakolun hedeflerinde olduğunu ancak esas eylem yapılan karakolun 49 nolu karakol olduğunu belirten Gerilla Eylül Amed eylem gününü şöyle anlattı:
“Yerde bir metreyi aşan kar vardı. Arkadaşlar üç buçuk, dört saat boyunca karın içinde yer yer sürünerek, yer yer uzanarak o soğuk havada hedeflenen 49 numaralı karakolun dibine kadar gittiler. En azından o koşullarda bile gitmek insanın donma tehlikesi var. Düşmanın hedefine vardıktan sonra ciddi bir direniş yoktu. Öyle mevzilerde kalkıp bizimle saatlerce çatışabilecek Türk askerini karşımızda görmedik. Tank ve panzerleriyle çatışmak istediler. Onların dışında havan ve obüs toplarını yoğun bir şekilde kullandılar.”
“TUGAYI DA VURDUK”
Eylül Amed, Irak sınırında olan Gıre (Darsinge) Karakolu’na da ağır ve ferdi silahlarla yoğun bir şekilde saldırı gerçekleştirdiklerini, Çele merkezde bulunan ve TSK’nin operasyon gücünü topladığı komando taburunun bulunduğu alanın da yoğun bir şekilde B-7 roketleriyle ateş altına alındığını, tabur içinde bulunan cephaneliğin de imha edildiğini aktardı. Çele’de içinde yaklaşık dört bin askerin bulunduğu tugayın da vurulduğunu ifade eden Eylül Amed, Çele İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün de vurulduğunu söyledi.
Eylem planının çok kapsamlı olduğunu belirten gerilla Yaşar Berçelan 49 nolu karakolun yüzde 80 oranında imha edildiğini belirterek, şunları anlattı:
“Eylem gücünün bir kolu sekiz mevziiyi vurdu. 49 karakolunda bir bölük kalıyor. Yani 70-80 asker var. Bir tank, bir panzer var. Çevresinde üç kat tel vardı. Yüksek bir duvar vardı. Bu karakol tam sıfır noktasındadır. Adını da 49 nolu sınır taşından alıyor. Gire ve Sivri tepeleri de karakolun savunmasını yapıyor. Yine Çele merkezdeki askeri güçler de müdahale edebilir. Sersingeyi arkadaşlar birçok koldan vurdular. Sivri tepeyi vurdular. Çele merkezde Hakkari Komando Taburu’nu vurdular. Yine Çele tugayını hedefledik. Tugay da ağır silahlarla vuruldu. Hakkari komando taburu da ağır silahlarla vuruldu. Cephanelik ve birçok araç imha olurken lojmanlar da darbe aldı. Arkadaşlar Gire karakolunu da 6 koldan gece ve gündüz sürekli olarak vurdular. 30’dan fazla asker cenazesini arkadaşlar kendi gözleriyle gördüler.”
ÖLEN PARALI ASKERLER NE OLDU?
Eylem için hazırladıkları planın yüzde 80’ini başarıyla gerçekleştirdiklerini ifade eden Yaşar Berçelan, eylemin 2012’nin nasıl geçeceğine dair mesajlar verdiğini vurguladı. Yaşar Berçelan, şunları kaydetti: “Bu sınırdaki askerlerin çoğu paralı askerlerdir. Onun için de kendi kayıplarını saklıyorlar. Bu konuda AKP ve Genelkurmay başkanı birlikte hareket ediyorlar. Kendi kayıpları açığa çıkarsa hem askerlerinin morali bozulacak hem de muhalefeti susturamayacak. Gerçekler açığa çıkarsa AKP ayakta kalamaz. Bir diğeri paralı askerlere bir mukavele imzalatıyorlar. Bu anlaşmaya göre vuruldukları takdir de devlet onlara sahip çıkmayacak ve gizlice onları alıp gömecek. Bu durumda ölen askerin ailelerinin de haberi var.
“KARAKOL İKİYE BÖLÜNDÜ”
Takviye grubunda bulunan gerilla Zelal Harun da sadece 49 karakolu değil, diğer hedeflerin hepsinin sonuç alıcı bir şekilde vurulduğunu söyledi. Baskının sızma amacıyla yapıldığını ama daha sonra bir baskına dönüştüğünü ifade eden Zelal Harun, şunları aktardı:
“Saldırı grubu karakola girdiğinde biz de hazırda bekliyorduk. Arkadaşlar karakola girdikten sonra biz de ardından karakola girdik. Düşman sadece ağır silahlarını kullanarak, çatıştı. Bire bir ferdi çatışan hiç kimse karşımıza çıkmadı. Askerler bize karşı savaşamadı. Karakolda 70’den fazla asker vardı. Karakola girdikten sonra birçok cenazenin üzerine gittik. Birçok mevziiyi düşürdük. Zaten sekiz kulübe vardı ve hepsi de vuruldu. Bir arkadaşımla birlikte bir kulübenin önündeydik. Kulübedeki askerlerin seslerini duyuyorduk. Bir asker yaralanmıştı. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Bir asker diğerine “Sesinizi çıkarmayın, onlar mevziinin arkasında. Sessiz olursak belki bizi fark etmezler” diyordu. Bizim orada olduğumuzu biliyorlardı. Ama bize karşı savaşamıyorlardı. Sessiz konuşarak gizlenmeye çalışıyorlar. Çatışma başladıktan kısa bir süre içinde mevziler düştü. Sağ kalan askerler gidip kendilerini panzerin arkasına attılar. Bir mevzide kaçan askerlerin yanlarında kendi yaralılarını da götürdüklerini gördüm. Ön taraftaki askerlerin hepsi de geri çekildi. Karakol ikiye bölündü. Ağır silahları da tepelerdeydi. Onlar bize cevap veriyordu.”
Eylem sırasında ağır silahlar grubunda yer alan gerilla Çektar Suruç, “Bizim hedefimiz Gıre karakoluydu. Gıre kale gibi yapılmış ve kimsenin orayı vuramayacağı sanılan bir yerdi. Ama biz ağır silahlarla Gıreyi vurduk” dedi. Bu karakolda 400-500 asker olduğunu ve çok sayıda tankın bulunduğunu söyleyen Çektar Suruç, şöyle devam etti:
“Biz Gire karakolunu altı koldan vurduk. Havanlardan, uçak savar bataryalarına kadar ağır silahların hepsini kullandık. Böyle bir havada kar altında eylem gerçekleşebileceğini beklemiyorlardı. Normalde her eylem sonrası uçaklar ve kobralar gelip çatışma alanına müdahale ediyordu. Ama bu eylemde ne uçak ne de kobra helikopterleri geldi. Çaresiz kalmışlardı. Çünkü gerilla bu kış koşullarında eylem gerçekleştirdiği için düşman bir panik yaşadı. Bu eylem önderliğimizin söylediği “yirmi dört saat gerillacılık” sözünün pratikleşmesine örnektir.”
Aynı zamanda Çele doğumlu olan gerilla Delil Simko, eylemin amaçlarından birisinin de Gelyê Tîyarê’de (Kazan Vadisi) şehit düşen gerillalar için misilleme olduğunu belirterek, şunları aktardı:
“Kimyasal silahlar kullanılarak gerçekleştirilen bu saldırının intikamını alacağımızı söylemiştik. Ben eylemde yakın savunma ve suikast grubundaydım. Bu silahlarla arkadaşların savunmasını daha güçlü yaptık. Karakol güçlü bir karakoldu. Ani vuruş tarzımızdan kaynaklı karakol etkisiz hale getirdi. Karakolun içindeki tanka ve panzerlere bile bombalarla saldırdık. Yoğun saldırımız sonucu mevzilerin tamamı düştü, bina ateş aldı. Bu karakollardaki askerlerin çoğu paralıdır. Onlarca asker cenazesinin üzerine gittik. Kendi gözümüzle gördük ama kendi aralarındaki anlaşmalar gereği kayıplarını vermiyorlar.”
“4 GÜN KARIN İÇİNDE YÜRÜDÜK”
Yaklaşık 20 yıldır gerilla saflarında bulunan ve HPG’nin doçkacısı olarak bilinen gerilla Sipan Doçkacı da bu eyleme katılanlardan. Bu eyleme katılmak için HPG komutanlığı tarafından çağrıldığında çok sevindiğini belirten Sipan Doçkacı, şöyle konuştu:
“Düşmanın binlerce askerlerinin bulunduğu 10 ayrı nokta hedef alındı. Silahların hepsini sırtımızla ve katırlarla taşıdık. Kar çok fazlaydı, hava soğuktu. Metrelerce karın içinde 4 gün direndik, doğru düzgün yemek bile yiyemedik. Yakın noktalar ferdi ve orta silahların yanı sıra aynı zamanda diğer ağır silahlarla yoğun ateş altına alındı. İçinde yaklaşık 70-80 askerin bulunduğu 49 karakolunun yüzde 80’i imha oldu, diğer noktalar da ağır bir bicimde darbelendi.”
“KAÇAN ASKERLERİ GÖRDÜK”
Gerilla Viyan Penaber, saldırı sırasında yakın savunmada B-7 silahını kullandığını söyledi. bulunduğu gerilla grubunun 3 kişiden oluştuğunu ifade eden Viyan Penaber, şunları anlattı:
“Her birimizin hedefleri farklıydı. Ben sürekli B-7 roketleriyle 2 katlı asker kulübelerini hedef alıyordum. Attığım her roket isabet ediyordu. Hedef alan her roket mermisi sonrası kulübelerin içi büyük bir gürültü ile yanmaya başlıyordu. İlk başta ellerim donmuştu tetiğe basamıyordum, çünkü karın içinde çok fazla beklemiştik. Üstümüzdeki elbiseler de tamamıyla ıslaktı. Parmaklarımın hareket edebilmesi için birkaç saniye saçlarıma sürterek biraz ısıttım. Ve saldırının ilk saniyelerini öyle yaşadım. Saldırı grubu karda sızarak karakola yaklaştıktan sonra saat 02.15’te savunma grubu yoğun bir şekilde 49 karakolunu ateş altına aldı. Biz durduğumuzda saldırı grupları karakolun içine girdiler. Eylem başladığında biz karakola iyice yaklaşmıştık. Karakolun arka tarafında kaçan askerleri görüyorduk, kaçma fırsatını bulamayanların nasıl ağladıklarını ve bağrıştıklarına tanık olduk.”
Eyleme saldırı grubunun birinci kolunda yer alarak katılan gerilla Bager Erbaba, karın içinde karakola yakın bir yere kadar sürünerek sızma yaptıklarını, belirterek, şunları aktardı:
“Düşen kulübelere girdim, o kulübelerin içinde ve etrafında 16 askerin cenazesini saydım. Yine diğer kolda gelen arkadaşların düşürdükleri kulübelerin içinde girerek asker cenazelerini görmüşlerdi. Karakolun sol köşesinde bulunan kulübeyi düşürmek için arkadaşlar panzer ve tankla çatışıyorlardı. Eylem başlar başlamaz karakoldaki askerlerin çoğu karakolun arka duvarında atlayarak kaçtılar. Bizim grubun olduğu tarafta bizimle savaşacak asker kalmadı. Koordineden gelen talimatla geri çekilerek yerimize ulaştık.”
AY IŞIĞINA RAĞMEN…
Eyleme yakın savunma gruplarında yer alarak katılan ve BKC silahı kullanan gerilla Argeş Van, karın içinde ağır yüklerle saatlerce yol yürüdüklerini söyledi. Eylemin çok kapsamlı planlandığını, birçok koldan saldırı ve savunma grupları oluşturulduğunu belirten Argeş Van, şunları anlattı:
“Eylemin başlayacağı saatlerde ay ışığı vardı her yer gündüz gibi görünüyordu. Ona rağmen bütün gruplar yerlerini almayı başardı. 49 karakolunda bizimle çatışacak asker kalmadı birkaç kişi kalmıştı onlar da kaçtılar. Karakolda kalan tank ve panzerlerle çatıştık. Tank ve panzerlere rağmen birçok mevziinin içine girdik ve o mevziilerde 3 silah ele geçirdik.”
Eylemde ağır silah gruplarında yer alan gerilla Erdal Çermik, havan silahını üç kişi birlikte kullandıklarını ve özellikle Gıre Karakolu’nu hedef aldıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Bu karakol sürekli kendini bize bir korkuluk gibi gösteriyordu hiç kimse bize karşı savaşamaz diyordu. Karakolun tamamı büyük duvarlarla örülüdür. En gelişmiş tekniğe sahiptir. Ve tekniğine güvenerek bize meydan okuyordu. Bu eylemde 6 kolda Gıre Karakoluna eylem gerçekleşti, ben de 2 arkadaşımla bir kolda yer alıyorduk. Net olarak 2 ölülerini gördük. Büyük bir Termalleri ve A-4 adında ki silahları imha oldu. Bunlar sadece dışarıda gördüklerimizdir. Çünkü atığımız bütün atışlar çok isabetli karakolun içine düşüyordu. Onun için kayıplarının daha fazla olduğunu tahmin ediyorum. Aslında Türk devleti için bir gelenek olmuş, asla doğru yaklaşmazlar, 100 askerleri de ölse dahi hepsini de saklayacak kadar yüzsüzdürler.”
ANF NEWS AGENCY
HPG gerillalarının Çele’de saat 02.15’te ondan fazla askeri noktaya yönelik gerçekleştirdiği eylemde çok sayıda askeri mühimmat imha edilmiş, askeri lojmanlar ve araçlar tahrip edilmişti. Ağır kış koşullarına rağmen gerçekleşen ve askeri kayıpların gizlendiği eylemi gerçekleştiren HPG gerillaları ile konuştuk.
Eylül Amed, “Önderliğimizin üzerindeki tecrit, uzun süredir devam eden tutuklamalar, yine son günlerde yaşadığımız şahadetler de eylemin gerçekleşmesini gerekli kılıyordu. Şırnak Uludere’deye bağlı Roboskî köyünde yaşanan katliamı da unutmadık. Bu eylemin başarıyla gerçekleşmesini sağlayan tek bir şey var, o da önderliğimize olan bağlılığımızdır. Yoksa bu koşullarda böyle bir eylemin gerçekleşmesi kolay değil” dedi.
49 NOLU KARAKOL NASIL VURULDU?
Metrelerce yağan karda ve ağır kış koşullarında böylesi bir eylem için büyük hesapların yapılması gerektiğini, hazırlık aşamasının da çok önemli olduğunu vurgulayan Eylül Amed, “Ağır silahlardan tutalım da savunma ve saldırı gruplarının yerlerini almasına kadar özellikle metrelerce karda yürümek, gecenin soğuğunda eylem gücünü mevzilendirmek kolay değil. Bu eylemin deşifre olmadan başarılması gerillanın ulaşmış olduğu düzeyi göstermektedir” diye konuştu. Birçok karakolun hedeflerinde olduğunu ancak esas eylem yapılan karakolun 49 nolu karakol olduğunu belirten Gerilla Eylül Amed eylem gününü şöyle anlattı:
“Yerde bir metreyi aşan kar vardı. Arkadaşlar üç buçuk, dört saat boyunca karın içinde yer yer sürünerek, yer yer uzanarak o soğuk havada hedeflenen 49 numaralı karakolun dibine kadar gittiler. En azından o koşullarda bile gitmek insanın donma tehlikesi var. Düşmanın hedefine vardıktan sonra ciddi bir direniş yoktu. Öyle mevzilerde kalkıp bizimle saatlerce çatışabilecek Türk askerini karşımızda görmedik. Tank ve panzerleriyle çatışmak istediler. Onların dışında havan ve obüs toplarını yoğun bir şekilde kullandılar.”
“TUGAYI DA VURDUK”
Eylül Amed, Irak sınırında olan Gıre (Darsinge) Karakolu’na da ağır ve ferdi silahlarla yoğun bir şekilde saldırı gerçekleştirdiklerini, Çele merkezde bulunan ve TSK’nin operasyon gücünü topladığı komando taburunun bulunduğu alanın da yoğun bir şekilde B-7 roketleriyle ateş altına alındığını, tabur içinde bulunan cephaneliğin de imha edildiğini aktardı. Çele’de içinde yaklaşık dört bin askerin bulunduğu tugayın da vurulduğunu ifade eden Eylül Amed, Çele İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün de vurulduğunu söyledi.
Eylem planının çok kapsamlı olduğunu belirten gerilla Yaşar Berçelan 49 nolu karakolun yüzde 80 oranında imha edildiğini belirterek, şunları anlattı:
“Eylem gücünün bir kolu sekiz mevziiyi vurdu. 49 karakolunda bir bölük kalıyor. Yani 70-80 asker var. Bir tank, bir panzer var. Çevresinde üç kat tel vardı. Yüksek bir duvar vardı. Bu karakol tam sıfır noktasındadır. Adını da 49 nolu sınır taşından alıyor. Gire ve Sivri tepeleri de karakolun savunmasını yapıyor. Yine Çele merkezdeki askeri güçler de müdahale edebilir. Sersingeyi arkadaşlar birçok koldan vurdular. Sivri tepeyi vurdular. Çele merkezde Hakkari Komando Taburu’nu vurdular. Yine Çele tugayını hedefledik. Tugay da ağır silahlarla vuruldu. Hakkari komando taburu da ağır silahlarla vuruldu. Cephanelik ve birçok araç imha olurken lojmanlar da darbe aldı. Arkadaşlar Gire karakolunu da 6 koldan gece ve gündüz sürekli olarak vurdular. 30’dan fazla asker cenazesini arkadaşlar kendi gözleriyle gördüler.”
ÖLEN PARALI ASKERLER NE OLDU?
Eylem için hazırladıkları planın yüzde 80’ini başarıyla gerçekleştirdiklerini ifade eden Yaşar Berçelan, eylemin 2012’nin nasıl geçeceğine dair mesajlar verdiğini vurguladı. Yaşar Berçelan, şunları kaydetti: “Bu sınırdaki askerlerin çoğu paralı askerlerdir. Onun için de kendi kayıplarını saklıyorlar. Bu konuda AKP ve Genelkurmay başkanı birlikte hareket ediyorlar. Kendi kayıpları açığa çıkarsa hem askerlerinin morali bozulacak hem de muhalefeti susturamayacak. Gerçekler açığa çıkarsa AKP ayakta kalamaz. Bir diğeri paralı askerlere bir mukavele imzalatıyorlar. Bu anlaşmaya göre vuruldukları takdir de devlet onlara sahip çıkmayacak ve gizlice onları alıp gömecek. Bu durumda ölen askerin ailelerinin de haberi var.
“KARAKOL İKİYE BÖLÜNDÜ”
Takviye grubunda bulunan gerilla Zelal Harun da sadece 49 karakolu değil, diğer hedeflerin hepsinin sonuç alıcı bir şekilde vurulduğunu söyledi. Baskının sızma amacıyla yapıldığını ama daha sonra bir baskına dönüştüğünü ifade eden Zelal Harun, şunları aktardı:
“Saldırı grubu karakola girdiğinde biz de hazırda bekliyorduk. Arkadaşlar karakola girdikten sonra biz de ardından karakola girdik. Düşman sadece ağır silahlarını kullanarak, çatıştı. Bire bir ferdi çatışan hiç kimse karşımıza çıkmadı. Askerler bize karşı savaşamadı. Karakolda 70’den fazla asker vardı. Karakola girdikten sonra birçok cenazenin üzerine gittik. Birçok mevziiyi düşürdük. Zaten sekiz kulübe vardı ve hepsi de vuruldu. Bir arkadaşımla birlikte bir kulübenin önündeydik. Kulübedeki askerlerin seslerini duyuyorduk. Bir asker yaralanmıştı. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Bir asker diğerine “Sesinizi çıkarmayın, onlar mevziinin arkasında. Sessiz olursak belki bizi fark etmezler” diyordu. Bizim orada olduğumuzu biliyorlardı. Ama bize karşı savaşamıyorlardı. Sessiz konuşarak gizlenmeye çalışıyorlar. Çatışma başladıktan kısa bir süre içinde mevziler düştü. Sağ kalan askerler gidip kendilerini panzerin arkasına attılar. Bir mevzide kaçan askerlerin yanlarında kendi yaralılarını da götürdüklerini gördüm. Ön taraftaki askerlerin hepsi de geri çekildi. Karakol ikiye bölündü. Ağır silahları da tepelerdeydi. Onlar bize cevap veriyordu.”
Eylem sırasında ağır silahlar grubunda yer alan gerilla Çektar Suruç, “Bizim hedefimiz Gıre karakoluydu. Gıre kale gibi yapılmış ve kimsenin orayı vuramayacağı sanılan bir yerdi. Ama biz ağır silahlarla Gıreyi vurduk” dedi. Bu karakolda 400-500 asker olduğunu ve çok sayıda tankın bulunduğunu söyleyen Çektar Suruç, şöyle devam etti:
“Biz Gire karakolunu altı koldan vurduk. Havanlardan, uçak savar bataryalarına kadar ağır silahların hepsini kullandık. Böyle bir havada kar altında eylem gerçekleşebileceğini beklemiyorlardı. Normalde her eylem sonrası uçaklar ve kobralar gelip çatışma alanına müdahale ediyordu. Ama bu eylemde ne uçak ne de kobra helikopterleri geldi. Çaresiz kalmışlardı. Çünkü gerilla bu kış koşullarında eylem gerçekleştirdiği için düşman bir panik yaşadı. Bu eylem önderliğimizin söylediği “yirmi dört saat gerillacılık” sözünün pratikleşmesine örnektir.”
Aynı zamanda Çele doğumlu olan gerilla Delil Simko, eylemin amaçlarından birisinin de Gelyê Tîyarê’de (Kazan Vadisi) şehit düşen gerillalar için misilleme olduğunu belirterek, şunları aktardı:
“Kimyasal silahlar kullanılarak gerçekleştirilen bu saldırının intikamını alacağımızı söylemiştik. Ben eylemde yakın savunma ve suikast grubundaydım. Bu silahlarla arkadaşların savunmasını daha güçlü yaptık. Karakol güçlü bir karakoldu. Ani vuruş tarzımızdan kaynaklı karakol etkisiz hale getirdi. Karakolun içindeki tanka ve panzerlere bile bombalarla saldırdık. Yoğun saldırımız sonucu mevzilerin tamamı düştü, bina ateş aldı. Bu karakollardaki askerlerin çoğu paralıdır. Onlarca asker cenazesinin üzerine gittik. Kendi gözümüzle gördük ama kendi aralarındaki anlaşmalar gereği kayıplarını vermiyorlar.”
“4 GÜN KARIN İÇİNDE YÜRÜDÜK”
Yaklaşık 20 yıldır gerilla saflarında bulunan ve HPG’nin doçkacısı olarak bilinen gerilla Sipan Doçkacı da bu eyleme katılanlardan. Bu eyleme katılmak için HPG komutanlığı tarafından çağrıldığında çok sevindiğini belirten Sipan Doçkacı, şöyle konuştu:
“Düşmanın binlerce askerlerinin bulunduğu 10 ayrı nokta hedef alındı. Silahların hepsini sırtımızla ve katırlarla taşıdık. Kar çok fazlaydı, hava soğuktu. Metrelerce karın içinde 4 gün direndik, doğru düzgün yemek bile yiyemedik. Yakın noktalar ferdi ve orta silahların yanı sıra aynı zamanda diğer ağır silahlarla yoğun ateş altına alındı. İçinde yaklaşık 70-80 askerin bulunduğu 49 karakolunun yüzde 80’i imha oldu, diğer noktalar da ağır bir bicimde darbelendi.”
“KAÇAN ASKERLERİ GÖRDÜK”
Gerilla Viyan Penaber, saldırı sırasında yakın savunmada B-7 silahını kullandığını söyledi. bulunduğu gerilla grubunun 3 kişiden oluştuğunu ifade eden Viyan Penaber, şunları anlattı:
“Her birimizin hedefleri farklıydı. Ben sürekli B-7 roketleriyle 2 katlı asker kulübelerini hedef alıyordum. Attığım her roket isabet ediyordu. Hedef alan her roket mermisi sonrası kulübelerin içi büyük bir gürültü ile yanmaya başlıyordu. İlk başta ellerim donmuştu tetiğe basamıyordum, çünkü karın içinde çok fazla beklemiştik. Üstümüzdeki elbiseler de tamamıyla ıslaktı. Parmaklarımın hareket edebilmesi için birkaç saniye saçlarıma sürterek biraz ısıttım. Ve saldırının ilk saniyelerini öyle yaşadım. Saldırı grubu karda sızarak karakola yaklaştıktan sonra saat 02.15’te savunma grubu yoğun bir şekilde 49 karakolunu ateş altına aldı. Biz durduğumuzda saldırı grupları karakolun içine girdiler. Eylem başladığında biz karakola iyice yaklaşmıştık. Karakolun arka tarafında kaçan askerleri görüyorduk, kaçma fırsatını bulamayanların nasıl ağladıklarını ve bağrıştıklarına tanık olduk.”
Eyleme saldırı grubunun birinci kolunda yer alarak katılan gerilla Bager Erbaba, karın içinde karakola yakın bir yere kadar sürünerek sızma yaptıklarını, belirterek, şunları aktardı:
“Düşen kulübelere girdim, o kulübelerin içinde ve etrafında 16 askerin cenazesini saydım. Yine diğer kolda gelen arkadaşların düşürdükleri kulübelerin içinde girerek asker cenazelerini görmüşlerdi. Karakolun sol köşesinde bulunan kulübeyi düşürmek için arkadaşlar panzer ve tankla çatışıyorlardı. Eylem başlar başlamaz karakoldaki askerlerin çoğu karakolun arka duvarında atlayarak kaçtılar. Bizim grubun olduğu tarafta bizimle savaşacak asker kalmadı. Koordineden gelen talimatla geri çekilerek yerimize ulaştık.”
AY IŞIĞINA RAĞMEN…
Eyleme yakın savunma gruplarında yer alarak katılan ve BKC silahı kullanan gerilla Argeş Van, karın içinde ağır yüklerle saatlerce yol yürüdüklerini söyledi. Eylemin çok kapsamlı planlandığını, birçok koldan saldırı ve savunma grupları oluşturulduğunu belirten Argeş Van, şunları anlattı:
“Eylemin başlayacağı saatlerde ay ışığı vardı her yer gündüz gibi görünüyordu. Ona rağmen bütün gruplar yerlerini almayı başardı. 49 karakolunda bizimle çatışacak asker kalmadı birkaç kişi kalmıştı onlar da kaçtılar. Karakolda kalan tank ve panzerlerle çatıştık. Tank ve panzerlere rağmen birçok mevziinin içine girdik ve o mevziilerde 3 silah ele geçirdik.”
Eylemde ağır silah gruplarında yer alan gerilla Erdal Çermik, havan silahını üç kişi birlikte kullandıklarını ve özellikle Gıre Karakolu’nu hedef aldıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Bu karakol sürekli kendini bize bir korkuluk gibi gösteriyordu hiç kimse bize karşı savaşamaz diyordu. Karakolun tamamı büyük duvarlarla örülüdür. En gelişmiş tekniğe sahiptir. Ve tekniğine güvenerek bize meydan okuyordu. Bu eylemde 6 kolda Gıre Karakoluna eylem gerçekleşti, ben de 2 arkadaşımla bir kolda yer alıyorduk. Net olarak 2 ölülerini gördük. Büyük bir Termalleri ve A-4 adında ki silahları imha oldu. Bunlar sadece dışarıda gördüklerimizdir. Çünkü atığımız bütün atışlar çok isabetli karakolun içine düşüyordu. Onun için kayıplarının daha fazla olduğunu tahmin ediyorum. Aslında Türk devleti için bir gelenek olmuş, asla doğru yaklaşmazlar, 100 askerleri de ölse dahi hepsini de saklayacak kadar yüzsüzdürler.”
ANF NEWS AGENCY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder