Kürdistan, referandum süreci ve sonucundaki boykot tavrıyla Türk Cumhuriyetini tanımamıştır. Bu aynı zamanda Özerk Kürdistan açılımının siyasi meşruiyetini de sağlamıştır. Boykotla birlikte Kürdistan siyasi özerkliğini elde etmiştir.
Ayrıca geliştirilen boykot tavrıyla birlikte PKK`nin meşruiyeti de Kürt halkı tarafından oylanmış ve onanmıştır.
Sayın Abdullah Öcalan`ın siyasal, askeri, ekonomik, diplomatik, hukukî ve kültürel olarak temellendirdiği Özerk Kürdistan açılımının siyasi boyut kapısı açılmıştır. Bence bu fevkalade büyük bir fırsattır. Çünkü artık aralanan şu kapıdan içeri girip diğer açılmamış kapıların açılması mümkün ve kolay hale gelmiştir.
Demokratik Toplum Kongresiyle kısa süre önce fikri ilanı yapılan Özerk Kürdistan şu saatten sonra fiili ilana geçmelidir.
Bunun nasıl gerçekleşeceğiyle ilgili aslında yeni bir şey yazmaya gerek yoktur. Bu yazıyı yazmamın sebebi sadece bu konuyu çok önemli bulmam ve tekrar güdeme gelmesini sağlamaktır.
Sayın Hasan Bildirici Kosova ve Kürdistan başlıklı yazısında Kosova pratik örneğinde şöyle ifade etmektedir:
Örneğin Özerk Kürdistan ilan edileceği söyleniyor. Özerk Kürdistan ilanı nerede ve kimler tarafından yapılacak?
Özerk Kürdistan ilanı, savaş ilanı değildir. Silahlı bir eylem de değildir. Her şeyiyle baskı altında olan bir ulusun kendisi olarak yaşama beyanıdır. Bu beyanı, dünyaya BDP ve Kürt Belediye başkanları açıklamalıdır. Onlar seçilmiş insanlardır. Bu açıklama, Diyarbakır merkezli yapılmalı ve PKK de Diyarbakır merkezli yapılan bu açıklamaya uyacağını söylemeli, bu iradeye yönelik yapılacak saldırıları karşılama niyetinde olacağını açıklamalıdır. (Hasan Bildirici, http://www.kurdistan-post.org/Niviskar-op-viewarticle-artid-2315.html)
Sayın Abdullah Öcalan da açıklamalarında üç pratik öneriden bahsetmektedir:
1- Birincisi Kürtlerin karar mekanizması olacak, parlamento benzeri bir kurum.
2- Bunun bir de icra ve yürütmesi olmalıdır, ikinci önerim budur.
3- Üçüncüsü ortak bir özsavunma gücünün oluşturulmasıdır. Bu da çok önemlidir.
(1, 2, 3 http://www.kurdistan-post.org/modules.php?name=News&file=article&sid=37259)
Evet aklın yolu birdir sözünden yola çıkarak, bir an önce bir Kürt Ulusal Konseyinin kurulması gerekmektedir. Siyasal meşruiyetini elde eden Kürt iradesi için bunun tam zamanıdır.
BDP, bir an önce halk desteği ve diğer Kürdistani kuruluşların da desteğiyle Özerk Kürdistan parlementosunu Diyarbakırda kurmalı ve PKK`yi Kürt halkının ve Özerk Kürdistanın resmi Halk Savunma Gücü olarak tanımlamalı ve duyurmalıdır.
Kürt halkı ve topraklarına karşı yapılacak her saldırının illegal olduğu ve buna karşı Özerk Kürdistan Savunma Güçlerinin özsavunma ve karşı saldırı hakkının olduğu resmi Özerk Kürdistan Parlementosu kararı olarak alınmalıdır.
Türkiyede yapılan referandumla birlikte PKK de meşruiyet referandumuna tabi tutulmuştur. Ve netice de 5 milyona yakın Kürt halkı BDPyle aynı tabanı ve siyaseti paylaşan PKKyi desteklemiştir. 5 Milyonluk bir nüfüs bugün bir çok avrupa devletlerinin nüfüsundan çok daha yüksek bir sayıdır. Dolayısıyla 5 milyon halk desteği olan bir örgütü, terör örgütü olarak nitelemek hiç kimsenin haddi değildir.
BDP, PKK nin halk destekli bir savunma örgütü olduğunu, yapılacak saldırılara karşı meşru özsavunma hakkının olduğunu ve silah bırakmak bir yana barış olsa bile, onun kurulacak Özerk Kürdistanın savunma gücü olacağını bütün bir açıklıkla duyurmalıdır.
Özerk Kürdistan açılımına paralel olarak PKK açılımı başlatılmalıdır. BDP, kendisiyle aynı tabanı paylaşan PKKyi kendi şahsında meşrulaştırmalıdır.
İnşallah siyasi boyutu tamamlanan Özerk Kürdistanın, askeri boyutu da gerçekleştiğinde Kürt halkının özgürlüğünün önünde bir engel kalmayacak.
Yakup Özbey
Ayrıca geliştirilen boykot tavrıyla birlikte PKK`nin meşruiyeti de Kürt halkı tarafından oylanmış ve onanmıştır.
Sayın Abdullah Öcalan`ın siyasal, askeri, ekonomik, diplomatik, hukukî ve kültürel olarak temellendirdiği Özerk Kürdistan açılımının siyasi boyut kapısı açılmıştır. Bence bu fevkalade büyük bir fırsattır. Çünkü artık aralanan şu kapıdan içeri girip diğer açılmamış kapıların açılması mümkün ve kolay hale gelmiştir.
Demokratik Toplum Kongresiyle kısa süre önce fikri ilanı yapılan Özerk Kürdistan şu saatten sonra fiili ilana geçmelidir.
Bunun nasıl gerçekleşeceğiyle ilgili aslında yeni bir şey yazmaya gerek yoktur. Bu yazıyı yazmamın sebebi sadece bu konuyu çok önemli bulmam ve tekrar güdeme gelmesini sağlamaktır.
Sayın Hasan Bildirici Kosova ve Kürdistan başlıklı yazısında Kosova pratik örneğinde şöyle ifade etmektedir:
Örneğin Özerk Kürdistan ilan edileceği söyleniyor. Özerk Kürdistan ilanı nerede ve kimler tarafından yapılacak?
Özerk Kürdistan ilanı, savaş ilanı değildir. Silahlı bir eylem de değildir. Her şeyiyle baskı altında olan bir ulusun kendisi olarak yaşama beyanıdır. Bu beyanı, dünyaya BDP ve Kürt Belediye başkanları açıklamalıdır. Onlar seçilmiş insanlardır. Bu açıklama, Diyarbakır merkezli yapılmalı ve PKK de Diyarbakır merkezli yapılan bu açıklamaya uyacağını söylemeli, bu iradeye yönelik yapılacak saldırıları karşılama niyetinde olacağını açıklamalıdır. (Hasan Bildirici, http://www.kurdistan-post.org/Niviskar-op-viewarticle-artid-2315.html)
Sayın Abdullah Öcalan da açıklamalarında üç pratik öneriden bahsetmektedir:
1- Birincisi Kürtlerin karar mekanizması olacak, parlamento benzeri bir kurum.
2- Bunun bir de icra ve yürütmesi olmalıdır, ikinci önerim budur.
3- Üçüncüsü ortak bir özsavunma gücünün oluşturulmasıdır. Bu da çok önemlidir.
(1, 2, 3 http://www.kurdistan-post.org/modules.php?name=News&file=article&sid=37259)
Evet aklın yolu birdir sözünden yola çıkarak, bir an önce bir Kürt Ulusal Konseyinin kurulması gerekmektedir. Siyasal meşruiyetini elde eden Kürt iradesi için bunun tam zamanıdır.
BDP, bir an önce halk desteği ve diğer Kürdistani kuruluşların da desteğiyle Özerk Kürdistan parlementosunu Diyarbakırda kurmalı ve PKK`yi Kürt halkının ve Özerk Kürdistanın resmi Halk Savunma Gücü olarak tanımlamalı ve duyurmalıdır.
Kürt halkı ve topraklarına karşı yapılacak her saldırının illegal olduğu ve buna karşı Özerk Kürdistan Savunma Güçlerinin özsavunma ve karşı saldırı hakkının olduğu resmi Özerk Kürdistan Parlementosu kararı olarak alınmalıdır.
Türkiyede yapılan referandumla birlikte PKK de meşruiyet referandumuna tabi tutulmuştur. Ve netice de 5 milyona yakın Kürt halkı BDPyle aynı tabanı ve siyaseti paylaşan PKKyi desteklemiştir. 5 Milyonluk bir nüfüs bugün bir çok avrupa devletlerinin nüfüsundan çok daha yüksek bir sayıdır. Dolayısıyla 5 milyon halk desteği olan bir örgütü, terör örgütü olarak nitelemek hiç kimsenin haddi değildir.
BDP, PKK nin halk destekli bir savunma örgütü olduğunu, yapılacak saldırılara karşı meşru özsavunma hakkının olduğunu ve silah bırakmak bir yana barış olsa bile, onun kurulacak Özerk Kürdistanın savunma gücü olacağını bütün bir açıklıkla duyurmalıdır.
Özerk Kürdistan açılımına paralel olarak PKK açılımı başlatılmalıdır. BDP, kendisiyle aynı tabanı paylaşan PKKyi kendi şahsında meşrulaştırmalıdır.
İnşallah siyasi boyutu tamamlanan Özerk Kürdistanın, askeri boyutu da gerçekleştiğinde Kürt halkının özgürlüğünün önünde bir engel kalmayacak.
Yakup Özbey
yakup_oezbey@hotmail.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder