16 Ağustos 2010 Pazartesi

Fethullah Gülen Cemaati Kürt Gençlerini Polis Olmaya Zorluyor

İstanbul’da yaklaşık 5 ay boyunca Işık Evleri’nde kalan üniversitesi öğrencisi M.B, Gülen cemaatinin Kürt gençlerini polis olmaları yönünde zorladıklarını söyledi.

Türk-islam sentezi ile Türk milliyetçiliğinin farklı bir versiyonu olan Fethullah Gülen cemaatinin içerisinde kalan ve daha sonra özellikle Kürt kimliğinden kaynaklı cemaat içersinde uğradığı baskılardan dolayı kendi deyimiyle ‘gerçek yüzlerini görüp ayrılan Marmara Üniversitesi öğrencisi M.B, cemaatin özellikle Kürt öğrencilere yönelik örgütlenme ağı hakkında çarpıcı bilgiler verdi.

Cemaatin hangi metotları kullandığını ve öğrencileri nasıl baskı altına alarak kendine bağladığını ayrıntıları ile anlatan M.B, taşradan büyük kentlere okumaya gelen yoksul gençlere cemaatin kalacak imkân sağlayarak ve burs vererek yanına çekmeye çalıştığını aktardı. İstanbul'da cemaate ait Işık Evleri’nde 5 ay kaldığını anlatan M.B, 2006 yılında Marmara Üniversitesi’ni kazanınca memleketi Van’dan İstanbul’a geldiğini anlatarak, ‘’Kayıt yapmak için gittiği üniversite de ÖSYM kayıtlarına bakarak Gülen cemaatinden görevliler beni karşıladı. Kayıt yaptıktan sonra bana ‘kira ve bursunu karşılayacağız’ diyerek Maltepe İdeatepe’deki Işık evlerinden birine beni yerleştirdiler. Doğrusu yoksulluğun da etkisi ile hiç sorgulamadan bu duruma sevindim. ‘İyi insanlar da varmış bu dünyada’ dedim. İlk hafta bir sorun yoktu. Evde ilk önce tek kişi kalıyordum. Sonra yanıma cemaat tarafından kendi görevlileri olan bir genç yerleştirildi” dedi.

BDP’YE ÜYELİK YASAK

M.B cemaatine eline düştükten sonra bu kez kendisine tutulan eve ‘Büyük abiler’ denilen cemaatin örgütleyicilerinin gelip gitmeye başladıklarını ve Fethullah Gülen’in kasetlerini kendisine izlettirildiğini söyledi. Yaşadığı eve Zaman Gazatesi ile Sızıntı Dergisi dışında gazetenin girmesinin cemaat tarafından yasaklandığını aktaran M.B, yine cemaatin DTP ve BDP’yi kast ederek Kürt çizgisini savunan siyasi partiye üye olmayı yasakladığını ifade etti.

Van’da yaşayan ve Türkçe bilmeyen annesi ile Kürtçe görüştüğü sırada, evindeki cemaat üyesinin yanına gelerek ‘Sen nece konuşuyorsun?’ diye sorduğunu bunun üzerine ‘Annemle Kürtçe konuşuyorum’ dediği anda ‘Burada Kürtçe yasak, kapat hemen şu telefonu’ denildiğini söyledi.

Bu olaydan sonra cemaati sorgulamaya başlayan M.B, cemaat içersinde yaşanılan baskıları şöyle özetledi: “Yine bir gün DTP'nin organize ettiği bir konsere gitmiştim. Eve dönüşte beni yanlarına çağırdılar. Nasıl öğrenmişlerse artık beni karşılarına oturtarak evden atma tehdidinde bulundular. Ben ise İstanbul'u bilmediğim için bu tehditlere boyun eğip eve döndüm. Daha sonra evde Kürtçe bir CD dinlerken evdeki cemaat görevlisi gelip bana 'Ne dinliyorsun. Sana demedim mi Kürtçe yasak' diye çıkıştı. Ben karşılık verince CD'yi alarak odadan çıktı'' diye belirti. Günlük Gazetesi’nin okunmasının bile yasak olduğunu ifade eden M.B, eve getirdiği Günlük gazetesinin ‘Bu gazete ayakkabıların altına bile serilmeyecek’ denilerek çöpe atıldığını kaydetti.

ABONE GETİREN CUMHURİYET ALTINI, GÜLEN’İN 3 KİTABI BİTİREN HEDİYE ÇEKİ


Gülen’in kasetlerini izletmeye gelen 'Büyük abilerin' bir hafta sonu evde bir toplantı gerçekleştirdiklerini anlatan M.B, ''Bizi karşılarına oturttular ve okulda, çevremizde cemaate insan kazandırmamızı, Zaman Gazetesine ve Sızıntı Dergisine abone bulmamızı istediler. En çok üye ve abone bulana da bir Cumhuriyet altın ödülü, Fethullah Gülen’in 3 kitabını bitirene ise N.T mağazalarından 50 milyonluk hediye çeki vereceklerini söylediler'' diye anlattı.

‘BÖLGEDE CEMAAT KORUCU İŞBİRLİGİ İÇİNDE ‘

"Bu tecrübeyle dinin nasıl istismar edildiğini de görmüş oldum ve soğudum. Hangi dinde dil ayrımcılığı yapılır? Ne demek Kürtçe yasak? Bu bitmeyen baskı neyin nesi?’’ diyen M.B, özellikle Kürt illerinden gelenlerin önce yoksulluğu kullanılarak cemaate alındığı ve ardından baskı altında tutulduğunu söyledi.

ÖSYM’den içersindeki bağlantıları ile Kürt öğrencilerin bilgilerini aldıklarını ve aile yapılarını ekonomik, sosyal ve siyasal yönden araştırmaya tabi tuttuklarına dikkat çeken M.B, şunları söyledi: “Bölgede zaten dershaneleri var. Devlet yanlısı ailelerle ve korucularla irtibata geçerek onlar ve Valilik üzerinden örgütleniyorlar. Geliri olmayan ailelere imkân sunarak, öğrencilere burs ve evlere yerleştirerek insanların dini duygularını sömürüyorlar. Parayı da zaten kendilerine yakın olan esnaflardan topluyorlar.”

CEMAAT ‘POLİSLİK’ TEKLİF EDİYOR

Cemaatin önde gelenlerin üs kullandıkları bir merkez ev olduğunu da aktaran M.B, “Beni sık sık oraya sohbet etmek için çağırıyorlardı. Bir gün yine yanlarına gelmemi talep ettiler. Gittiğimde bana ‘Polis olmak istiyor musun?’ teklifinde bulundular. Bu teklif karşısında şaşırarak, bana zaten açılan siyasi bir soruşturma olduğunu, bu yüzden bunun imkânsız olduğunu söylediğimde ise, ‘Soruşturmayı boş ver sen. Biz o tarafını hallederiz’ dediler. Bayağı bir ısrar ettikten sonra bu teklife soğuk baktığımı anladıklarında üstüme varmadılar. Özellikle Kürt gençlerini polis olmaya zorluyorlar’ dedi. Bu teklifi reddettikten sonra cemaatle aram iyice açıldı. Sonra çantamı alarak ‘Alın eviniz de, paranız da, bursunuz da sizin olsun ben gidiyorum’ diyerek kapıyı çarptım. Geri dönmem için çok ısrar etseler de artık benim için o sayfa tamamen kapandı" dedi.

Hiç yorum yok: