Nuray Mert'in gazetede basılmayan yazısı anlatıyor:
Merhaba, Ben Nuray
Mert'in gazetede basılmayan yazısıyım. En az iki defa evden gazeteye
basılmak üzere gönderildim. Gelin görün ki gazete yayımlamadı. İşin
tuhafı neden yayımlamadığına dair ne bana ne de Nuray Mert'e bir bilgi
verilmedi. Nuray'ın yazısının altına 'yazarımız yıllık iznini
kullanacaktır' notunu eklediklerinden bu yana gazeteden ses yok.
'N'olucak benim bu halim?' diyerekten akıbetimi öğrenmek için Nuray'ı
aradım, O da artık benim basılmamdan pek umutlu değil. Ancak bir
açıklama yapılacaksa bu açıklamayı yapan kişinin de kendisi olmaması
gerektiğini düşünüyor E, karşı taraf da susunca şimdilik durumlar
'kuzuların sessizliği' makamında seyrediyor. Bildiğiniz gibi Türkiye'de
tatile çıkartılan yazarların ya da gazetecilerin işlerine pek zor geri
döndüğü günlerden geçiyoruz. Giden gittiği ile kalıyor. Bir bakmışsınız
kimi bir erkek dergisine genel yayın yönetmeni olmuş, kimi dizi işine
giriyor, kimi yurtdışına kapağı atıyor. Nuray Mert ne yapar bilmiyorum.
İşinin bundan sonra hiç de kolay olmayacağı kesin. Yıllar boyu bir kısım
medya tasfiye tasfiye derken sanırım tam da bu günleri kastediyormuş da
haberimiz yokmuş. Kabak benim başıma patladı bakın! Hal böyleyken yine
de bir kesim için Nuray Mert'in basılmayan yazısı olmak çok havalı.
Herkes benim akıbetimi merak ediyor. En çok konuşulan olunca pek çok
kapı da ardına kadar açılıyor. Nitekim biraz da bu hava sayesinde
hükümetten üst düzey birkaç isimle görüştüm. Ortaya çıkan bu durumdan
hükümetin de memnun olmadığını işte bu sayede öğrendim. Onlar da basın
konusunda kantarın topuzunun kaçtığını düşünüp böyle bir ortam
yaratılmasından rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Ancak kimi kime
şikâyet edeceksiniz, Gel de çık işin içinden...
Farklı bir akademisyen
Nuray
Mert'in gazetede basılmayan yazısı olduğum için söylemiyorum ama Nuray
Mert bugüne kadar yazdıkları ile duruşunu ve kimliğini hiçbir zaman
gizlemeyen tam aksi her zaman ortaya net şekilde koyan bir yazar. Belki
benim başıma ne geldiyse bu yüzden geldi de diyebiliriz. Nuray aslında
bir akademisyen. Ancak kendisini üniversitenin yüksek duvarlarının
arkasına hapsedip işin teorisinde kaybolan sıradan bir akademisyen de
değil. Yıllardır Türkiye ve Ortadoğu gerçekleri üzerine kafa yoruyor.
Bunu sadece İstanbul'da oturduğu yerden de yapmıyor. Ortadoğu'nun pek
çok yerini ziyaret ediyor, farklı isimlerle konuşuyor, görüşüyor. Sırf
Ortadoğu'yu daha iyi anlamak için Nuray'ın «Nuray Mert'in gazetede
basılmayan yazısı olduğum için söylemiyorum ama Nuray Mert bugüne
duruşunu hiç gizlemeyen bir yazar, ff Cüneyt Özdemir yıllarca Arapça
dersi aldığını biliyor muydunuz? Hatta yaz aylarında bazı Ortadoğu
şehirlerinde uzun süre kaldığını. Mesela Lübnan'da Beyrut'un en büyük
Ermeni kitapçısının bir numaralı müşterisinin Nuray Mert olduğunu,
Sadece kitap alışverişi için bile Beyrut'a gittiğine şahit olan
arkadaşları var. Türkiye'de de durum farklı değil. Türkiye kazan Nuray
kepçe, ayak basmadığı yer yok. Güncel konuları takip ediyor. Her
seferinde kendince bir pozisyon alıyor. Aldığı pozisyon kimilerini
sevindiriyor kimilerini de rahatsız ediyor. Nuray Mert'in düşüncelerine
katılmak zorunda değilsiniz. Söylediklerine kızabilirsiniz ancak
entelektüel derinliğini tartışamazsınız. Nitekim her dönem bir şekilde
iktidarın tepkisini çekmeyi biraz da söylediklerinin içeriğinden ve
duruşundaki netlikten dolayı çekiyor. Bakmayın bugün hükümete yakın
çevrelerin yerden yere vurduğuna. Bir zamanlar o çevreler yerden yere
vurulurken yanlarında yine Nuray Mert vardı. Bugün Nuray Mert bırakın
herhangi bir kanalda program yapmayı, konuk bile çağrılamayacak bir
noktaya getirildi. Kim getirdi diye sormayın! Nuray Mert'in gazetede
basılmayan yazısı olarak benim akıbetim çok da önemli değil. Bir yazı
unutulur bin yazı yazılır ancak Nuray Mert'in elinin kolunun böylesine
göz göre göre bağlanması önemli. Sadece Nuray Mert için de değil
Türkiye'de muhalefetin sesinin kesiliyor olması nedeniyle önemli.
Türkiye'nin demokrasi algısı yıllarca tamir * edilemeyecek kadar büyük
bir yara alıyor. Kaybeden Nuray değil Türk demokrasisi oluyor.
O yazıda ne vardı
Evet
gelelim bana..Nuray Mert'in gazetede basılamayan yazısına... Yazının
içeriğinde ne olduğu çok da önemli değil. Önemli olan bu içerikte
yazıların Türk basınında her geçen gün azalıyor olması. Ben ve benim
gibi yazılar azaldıkça, entelektüel seviye düştükçe, ortada farklı
düşünen tek bir ses bile kalmayınca zannetmeyin ki daha iyi daha
müreffeh daha başarılı bir ülke olacağız. Tam tersi kurak bir kültürel
iklimde yani bir çölün ortasında yükselen gökdelen şehirlere
benzeyeceğiz. Daha çok bağıranın daha haklı olduğu, elinde gücü tutanın
güçsüzü susturmasına bile gerek kalmadığı bir otokontrol sisteminde
yapayalnız kalacağız. Belki ekonomimiz daha çok büyüyecek, belki Türkiye
bölgesel bir güç haline gelecek, belki de hayal edemeyeceğimiz
projeleri hayata geçiren bir devlete sahip olacağız ama orada hiçbir
zaman kendimizi özgür hissetmeyeceğiz. Birbirimizden korkarak,
içimizdekini içimize atarak, bolca yutkunarak dolaşacağız o ülkenin
sokaklarında. Biliyorum o anlarda hiçbirinizin aklına Nuray Mert'in
gazetede basılmayan yazısında acaba ne yazıyordu? Sorusu gelmeyecek.
Gelse de bir işe yaramayacak.
Cüneyt Özdemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder