8 Eylül 2011 Perşembe

PJAK Ateşkesinin Perde Arkası


Aylardır PJAK’a bağlı HRK gerillaları ile İran Devrim Muhafızları arasında süren çatışmalar PJAK’ın hafta başında ateşkes ilan etmesiyle birlikte silahlar karşılıklı olarak sustu.


İran’ın sınıra yığdığı binlerce asker, tank, top, kepçe ve ağır silahlarıyla Kandil’i işgal etmesi beklerken silahlar nasıl sustu? AKP yanlısı yazar çizer takımı PJAK’ın ateşkes ilan etmesini İran’ın zaferi olarak görüyor. İşin gerçeği böyle değil. Türkiye’deki basın gelişmeleri izlemedi. Bol bol yorum yaptı. Yorum yapanlar ise bildiğimiz ‘bitiyorlar’ ‘eziliyorlar’ hikayelerini anlattılar. Yabancı basın ile İran basını kısmen savaşı yansıttılar. Ancak bunlar hiç de Türk basınındaki gibi işi numaralandırmamışlardı…

İran, 16 Temmuz’da seçkin birlikleri ve yoğun askeri teknikle Kandil’i işgal harekatı başlattı. İran’ın operasyonları adeta bir devlete karşı savaş hazırlığı düzeyindeydi. Sınıra tank top, kepçe, dozerler yığılmış, seyyar hastaneler bile kurulmuştu.

İlk çatışmalar başlamadan önce İranlı yetkililer son ateşkeste arabulucu olan ‘’dostlar’’ aracılığı ile PJAK’a, “Biz 2 bin yıllık devlet ve imparatorluk geleneğine sahibiz, şimdiden silahları indirip o toprakları terk etmeseniz tek bir taneninizi sağ bırakmayız, unutmayacağınız bir savaşı size yaşatacağız” mesajı gönderdi.

İran oldukça hazırlıklıydı, çatışmalar 22 gün sürdü. Defalarca sınırı geçmeye çalıştı. Ancak İran kuvvetleri ağır darbeler alarak geri adım atmak zorunda kaldı. Yoğun topçu ateşi sonucu onlarca köy boşaltıldı, binlerce insan topraklarını terk etti.

Savaş sınır hattıyla sınırlı kalmayıp, daha içlere doğru kaydı. Kirmanşah, Şaho, Merivan, Kelaleş, Mako ve Hewraman’da gerillanın ciddi eylemleri oldu. Şayet ateşkes olmasaydı eylemler giderek İran kentlerine doğru yaygınlık kazanacaktı.

İran hem sınırda hem içeride ağır kayıplar verdi. İran gerilla güçleri karşısında düzenli ordu taktikleri ile geldi. Türklerin aksine gerillaya karşı nasıl savaşacağını bilmiyorlardı. İlk savaşta içinde generallerin de olduğu 400’e yakın İran gücü yaşamını yitirdi.

Hem bu ağır kayıplar hem de bölgede değişen siyasi dengeler sonucu İran, PJAK değil de KCK üzerinden ateşkes istedi. Zaten o süreçlerde KCK Yürütme Konsey Başkanı Murat Karayılan’ın, “biz HRK güçlerini ikna ettik bundan böyle İran sınırlarına HPG gerilla güçleri yerleşecek” açıklaması bu görüşmelerin bir sonucu olduğunu tahmin etmek mümkün. İran’ın Türkiye’den farklı bir Kürt politikası izliyor. İran’ın PKK’ye yaklaşımı ile PJAK’a yaklaşımı farklı. Yani Türkiye’de iddia edildiği gibi PKK ile PJAK aynı organizasyonlar olarak görmüyor.

Bu dönemde beklenen şey en kısa sürede bir ateşkesin ilan etmesiydi. Ateşkesin kalıcı olmamasının sebeplerden biri de İran’ın askeri güçlerinin kendi içinde bir bütün olamamasıydı. İran ordusu içinde bir kısım asker PJAK’la çatışmalara karşıydı, ancak bir kesimde savaşı istiyordu.

Nitekim İran ordusunun ikinci Kandil’i işgal girişimi de kapsamlıydı. Şiddeti daha yoğunlukluydu. Sert çatışmalar yaşandı. Aslında PJAK savaşın şiddetini basına yansıtmadı. PJAK, İran ile sorunlarını demokratik yollarla çözmek istiyor. Bundan dolayı, İran’ın verdiği kayıpları açıklanması savaşı daha da kışkırtabileceği endişesiyle hareket etti.

Sonuçta İran, PJAK’ın bahsetmiş olduğu ‘dostları’ devreye koyarak ateşkes istemiştir. Nitekim bunun üzerine ateşkes ilanı gerçekleşti.

Savaş başlatan taraf İran’dı. PJAK’ı tümden tasfiye edeceğini ve Kandil dağına yerleşeceğini söyleyen yine İran devletiydi. PJAK sadece meşru savunma savaşı verdi. Dolaysıyla savaşın durup durmaması PJAK’ın değil İran’ın elindedir.

İran ordusu PJAK’ı ne Kandil’den çıkarabilmiş, ne de tasfiye etmiştir. Üstelik sınırdan 1 metre bile ilerleyememiştir. Bundan dolayı ateşkesi isteyen İran devleti olmuştur

PJAK’ın ateşkesine İran yetkilileri, “PJAK sınırlarımızı terk edinceye kadar bu savaş devam edecektir” sözleriyle yanıt verdi. İlkin, PJAK’ın Kandil’i terk edip gidebileceği başka bir yeri yoktur. İkincisi, PJAK gerilla güçleri sadece sınırlarda değil, daha içlerde Kirmanşah, Şaho, Merivan, Kelaleş, Sine, Mahabat, Mako, Hewraman ve Doğu Kürdistan’ın tüm illerine yayılmış durumdadır.

PJAK ateşkes ilan ederken ellerinde HRK’nin açıkladığı gibi 12 İran askerinin cenazesi değil tam 24 cenaze vardı. İran, aradaki ‘dostlardan’ cenazelerini isterken PJAK ‘cenazelerini alsınlar fakat askerler değil sivil insanlar gelip cenazeleri alsınlar’ mesajı gönderdi. Peki, bunun anlamı nedir? Kandil’e barış döneminde bile olsa başka ülkeye ait bir askerin geçişine izin vermeyiz, demektir.

Aldığımız bilgiye göre sözkonusu ‘dostlar’, PJAK gerilla güçlerinin İran askerlerinin üzerinde kaldırdığı silahların geri vermesi için ricada bulunmuş, fakat PJAK bu istemi kabul etmemiştir. Bu detay bile savaşta psikolojik üstünlüğün kimde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

İran bundan sonra ateşkese uyacak mı uymayacak mı? Bakıp göreceğiz, ancak İran devleti bir süre daha top atışları yapabilir. Zamanla bu atışları azaltarak ateşkese tamamıyla uyacaktır. Çünkü ateşkesi isteyen onlar… Bölgedeki dengeler giderek İran aleyhine şekilleniyor.

Hiç yorum yok: