9 Ağustos 2012 Perşembe

Olimpiyat ve AKP

LONDRA - Londra’daki olimpiyat oyunları ülkenin genel durumunu da yansıtıyor. Dış politikada, Kürt halkının demokratik talepleri konusunda hükümetin içinde bulunduğu aczi, açmazları ve abartmayla yalanın her çeşidini 2012 Londra olimpiyatı konusunda da görmek mümkündür.

Bu yazı hazırlandığı sırada Türkiye sadece tek bronz madalya kazanabilmişti…

Londra’ya büyük beklentilerle gidilmişti ama henüz olimpiyat bitmeden bu beklentinin yerini hüsranın aldığı şimdiden görülebiliyor.

Bu ülkenin en büyük güncel palavracısı “mücadele iyi gidiyor” diyen İçişleri Bakanı mı sanıyorsunuz? Spor Bakanını unutmak haksızlık olur!

“Olimpiyatta başarılı olunduğunu, ülkenin böyle bir başarıyı hiç yaşamadığını” iddia etti.

2012 Londra Olimpiyatı’na şimdiye kadarki en kalabalık kafileyle katılmışız!

Katılmışız da ne olmuş! Daha çok madalya mı kazanmışız?

Hiçbir dalda dereceye girmenin yanına bile yaklaşamayan yüzücüler için, “başarılı oldular” deniliyor.

Üç tarafı denizle çevrili ülkede en azından olimpiyat yüzme havuzunda yüzebileceklerini gösterdiler. Boğulma filan gibi olaylar yaşanmadı ve bu da sonuçta başarıdır!

Büyük umut bağlanan halterde hiç madalya alınamayacağı belli oldu.

Sporların anası sayılan atletizmde durum zaten feci…

AKP’li spor yöneticileri şeytanın aklına gelmeyecek bir uygulama bulmuşlardı, ama bu da tutmadı.

Diyelim Etopya’dan iyi koşan bir atleti ülkeye getiriyorsunuz ve hemen T.C. vatandaşı yapıyorsunuz. Kendisi hemen bir rekor kırıyor ve böylece atletizm tarihimizde ileri bir derece yapılmış oluyor.

Benzeri atletleri olimpiyata da götürüyorsunuz, ama orada bir şey yapamıyorlar.

Tesis yok, doğru dürüst antrenör yok ama ithal atlet var ve onlarla da bir şey yapılabileceği sanılıyor.

Basın da aynı havaya uymuş durumda…

“Potanın sultanları”, “filenin perileri” gibi isimlerle kadın basketbolcu ve voleybolcuları teşvik etmeye çalışıyorlar ve güçlü bir takıma yenilince de üzülüyorlar.

Başka ne olmasını bekliyordunuz?

Çok sayıda tesiste küçük yaştan beri çalışan binlerce sporcu arasından seçilmiş bir takıma karşı ne derece başarılı olabilirsiniz?

Altın madalya alacak sporcuya hükümet bir servet vaat etti. Sanıyorlar ki, para verince bir şey olacak? Para; iyi eğitmenlerin eşliğinde ve uygun tesislerde uzun ve disiplinli çalışmanın yerini tutabilir mi?

Roboski’daki anlayışın aynısı…

“Öldürülenler için para verelim, susun!”

Para verelim, altın madalya alın!
Paranın her sorunu çözeceği sanılıyor.

Mantık aynı…

AKP hükümetinin Kürt halkına davranışıyla olimpiyattaki davranışı aynıdır. Politik terimleri sportif terimlere çevirin, aynı sonuca ulaşacaksınız: oyalama ve dikkati başka yana çekmeye çalışmak, sahte umut dağıtmak, apaçık başarısızlığa rağmen başarılı olunduğunu iddia etmek ve çözümü çıkmayacak yerde aramak…

“2020 olimpiyatı İstanbul’da olursa çok başarılı olacağız.”

Nasıl olacaksın, belli değil!

Aylardır bir asma köprüyü tamir edemediğin, trafiğin iyice keşmekeş olduğu bir kentte nasıl olimpiyat yapacaksın; o da belli değil…

Vaatler vaatler, tutulmayacağı belli olan vaatler…

Çözüm sürekli olmayan yerde aranıyor.

Daha fazla para veririz, sporcularımızın kendilerine daha fazla inanmalarını sağlarız, seyircimiz de onları teşvik eder…

Bunlarla bir şey olmayacağı Londra’da görüldü…

Varolan faktörlere bir de seyirciyi katsanız bile bu yol çözümün yolu değildir.

Sporcu yetiştirme sisteminin baştan aşağıya değişmesi gerekiyor.

Mantık aynı, alanlar farklı ama mantık aynı…


Gerilla baskınlarında verilen kayıplara karşı güvenlikli karakolların sayısının artırılması hedefleniyor.

Böyle yapınca sorunu çözmüş mü olacaksınız?

Daha fazla özel tim, daha fazla silahlanmayla sorunu çözebileceğinizi mi sanıyorsunuz?

Bu ülkenin anayasasında, idari yapısında, eğitim sisteminde önemli ve uygun değişiklikler yapmadan Kürt halkıyla olan sorunu çözemezsiniz.

Çözümü sürekli olarak yanlış yerde aramak yerleşmiş bir kafa yapısıdır ve hayatın öteki alanlarında da kendisini göstermektedir.

Bu zihniyetle daha çok uğraşacağız, öyle görünüyor…


Engin Erkiner

Hiç yorum yok: