''Beyazlar, ülkemize geldiklerinde beraberlerinde kırmızı kaplı bir
kitap (İncil) getirmişlerdi. Önceleri o kırmızı kaplı kitabı beraberce
huşu içinde okuduk, sonra dediler ki, gözlerinizi kapayarak okuyun,
gözlerimizi kapatıp kırmızı kaplı kitabı kendimizden geçercesine okumaya
başladık, sonra bir gün gözümüzü açtığımızda kırmızı kapaklı kitap
bizim olmuştu ülkemiz de beyazların.’’
Afrikalı önderlerin bu söylemi
bizi de tarif ediyor. Türkler, Farslar ve Araplar kendi milliyetçi
duyguları doğrultusunda dini kullanırken, yine dine dayandırılarak
Kürtlerin kendi gerçekliğinden kopmasını istiyorlar. Yaptıkları
katliamları din ile üstünü örtmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Türk egemen
sınıfı ise dini tamamıyla milliyetçi ve Turancı hedeflerine alet etmiş
bulunmakta.
‘’Bilhassa
Kars, Erzurum, Ardahan gibi Serhat şehirleri sık sık düşman işgaline
uğradığı için, bu şehirler halkında milliyetçilik duyguları çok
ileridir’’ diyor ve kendisinin de bu nedenlerden dolayı milliyetçi
olduğunu vurguluyor.
Said-i
Kurdi ırkçılığı kesin bir dille ret etmişti. Fethullah ve adamları
Türklüğü ve Türkçeyi yaydıkları için övünüyorlar. Ve onun içindir ki
Said-i Nursi’nin kitapları tahrif edilerek Türkçülüğe uygun bir hale
getirildi.
‘Küçük Dünyam’ adlı
kitabında da belirttiği gibi, gittiği her medresede kovulan, hatta
ilkokul beşi bile bitirmeden okuldan da uzaklaştırılan ve huşu
içerisinde bizi bitirip, bizi birbirimize düşürmek isteyen bu adam kim?
Eğitimci
mi? Milyonlarca dolara sahip bir işadamı mı? Din adamı mı? Yoksa ajan
mı? Aslında hepsi. Amerika’da kalmasını sağlayan CİA ajanlarıdır.
Türkiye’de büyümesini sağlayan 1980’deki askeri cuntaydı. Ordudaki
subayların övgülerine mazhar olduğuna göre, vaazlarında ve medyasında
sürekli propagandasını yaptığı ordunun da adamıdır; Türkçüdür,
Turancıdır. Araratnews Publishing yayınları arasından çıkan ‘Fethullah
Gülen ve Said-i Nursi Gerçeği’ adlı kitap bizi bu söylediğim sonuçlara
götürüyor.
MEHMET SÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder