30 Eylül 2010 Perşembe

Bedri Adanır'a Özgürlük !!!

Diyarbakır adliyesi, bugün Aram Yayınevi sahibinin duruşmasına ev sahipliği yapacak. Bu duruşma da daha öncekilerden çok farklı olacağa benzemiyor açıkçası.
Devlette tabular aynı, korkular aynı, paronayalar aynı...
İddianameyi okurken hem çok şaşırdım (çünkü Bedri'yi tanıyordum) hem de gayet doğal karşıladım. (Çünkü devleti ve Kürt'lere reva gördüğü adalet sistemini tanıyordum.)
Tutuklanan şahıs bir yayınevi sahibi idi. Hem de Kürt! Hem de Kürtçe kitaplara da yer veriyordu yayınevinde!
Öyle ya bu durumda yapılacak suçlama da belli...
Bastığı kitaplar ile toplum içerisinde örgüt propagandası yapıp, örgütün görüşlerini yayarak kökleşmesini sağlıyormuş...
Savcı ise iddiasının sonunda Bedri ADANIR'ın 'yeterince' tutuklanması için üst mahkemeye yazı yazarak, yayınevinin politikasını değiştirmediği gibi, satılan kitapların ucuz olmasını tutuklanmasına bir neden olarak göstermişti...
'Demokratik ülkeler', orta çağ zihniyeti ile intikam alan Diyarbakır adliyesinin yaptıklarını görüyor mu? Bilemem ama 43 kez propaganda ile yargılanan Bedri'nin çığlığını da duyuyor olmalılar.
43 kez propaganda. 43 haber. 43 röportaj. 43 fotoğraf. 43 harf. Çizgi, nokta, virgül. Bunlar ne kadar bölüyor düşünmek gerekiyor. Noktalarda, virgüllerde suç arama tekniği ve buna göre yargılamaların olduğu bir coğrafya...
Yayıncı ve muhalifsen al sana neden. Bandrol yokmuş, ucuz kitap satıl(a)mazmış. Neden bastığın 60 adet kitaptan 5 tanesi toplatılmış. Yayınevi politikasını neden değiştirmiyor...
Ve tüm bunlara uydurulmuş bir yargılama (Minareyi çalan kılıfını hazırlar misali). Senaryo yine aynı. Ülkenin bölünmez bütünlüğü!..
Sanıklar hep aynı! Bu coğrafyanın insanları, düşünürleri, savunucuları, gerçek sahipleri. Yani bu coğrafyanın esmer çocukları...
Tablo değişmiyor ki yayın politikası değişsin. Buradaki insanlar zengin değil ki pahalı kitap alsınlar. Burada yeterli eğitim var mı ki gazete ve dergilere ihtiyaç duyulmasın. Kaldı ki dünyanın en eğitimli ülkelerinde gazete ve dergi üretim ve okunma oranı çok çok yükseklerdeyken!..
Tutuklanma kararı alınırken sunulan gerekçeler tamamen deli saçması!
Düşünün ki bir ülkede, sistemi sorgulayan bir insanın, alternatif yaşam ve çözüm modelleri sunmaya çalışan bir yayınevinin ne gibi cezalarla karşı karşıya kaldığını!
Maruz kaldığı uygulamalar ile mağdur olan ve hapishanede olan onlarca gazeteci ve yayıncı var. 166 yıl 6 ay ceza alan Vedat Kurşun örneği dünyada bir ilktir mesela! (katledilenlerden bahsetmiyorum) Ve Türkiye tarihinde kara bir leke daha! Bu yayıncıların çoğu bu ülkenin ve bu coğrafyanın dili ile yayın yapıyorlar. Türkçe ve Kürtçe. Yani kullanılan dil ortak.
Hawar gazetesi ise kültür, edebiyat ve haber alanında yayın yapıyor. Ülkemizde ortak bir yaşamı savunan Aram Yayınları genelde edebiyat ve düşünce dizileriyle karşımıza çıkıyor. Ben okuduğumda bölünmedim aksine her iki dilde yayın yapan ve bizlere ortak duyguları yaşatan Bedri'ye 43 kez teşekkür etmek geldi içimden!
Umarım Aram Yayınevi sahibi Bedri ADANIR bir an önce özgürlüğüne kavuşarak bizleri, ülkemizi bu utançtan kurtarır.

Not: Mahkeme, Diyarbakır Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesinde bu gün yapılacaktır. Katılabilecek herkesi Bedri Adanır'a destek amaçlı orada bekliyoruz...

Bengül YAGIBASAN

Hiç yorum yok: