23 Ağustos 2012 Perşembe

Antep'teki Büyük Provokasyon ve Amaçları

22 Auğustos 2012 Antep’te önceki gece yaşanan ve dokuz sivilin öldüğü patlama ardından bir devlet klasiği yeniden yaşama imkanı buldu. Günah keçisi haline getirilen Kürtler ve PKK, bu olayla ilgilerinin olmadığını açıklamalarına ve olayı kınamalarına rağmen hedefe konuldu.

Fakat Antep'te yaşananların perde arkasi derinliğine incelendiğinde ne denli büyük bir provokasyonla karşı karşıya olunduğu rahatlıkla görülebilir.

Şimdiye kadar yapılmış herhangi bir HPG eylemine benzemeyen bu eylemin hem siyasi arka planı hem de teknik detayları farklı güçleri işaret ediyor. Antep gibi bir ilde, hem de Kürtlerin bu ilde en yoğun yaşadığı mahallede gerçekleştirilmesi tam bir hedef şaşırtmayı işaret ediyor. Fakat bazı gelişmelerle birlikte ele alındığında bu katliamın sahipleri açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

1. 13 Ağustos günü HPG gerillalarının Antep'in Islahiye ilçesine yönelik gerçekleştirdikleri eylem ardından HPG kaynaklarının teyit etmediği bir bilgi Türk yetkilileri tarafından basına servis edilmişti. 70 kiloluk patlayıcı yüklü bir aracın eylem yapılan yerin yakınlarında bir yere bırakıldığı ve polislerin bu aracı bulduğu iddia edilmişti. "Patlayıcıyı hareket geçiren kumanda araçta unutulmuş" gibi komik bir gerekçeyle izah edilen bu olay üzerinde durulmadığı gibi oldukça dikkat çeken bu gelişme nedense tartışılmamıştı.

2. Haziran ayında HPG gerillalarının Şitazin ve Oramar karakollarında operasyona çıkmak isteyen Türk ordusuna yönelik gerçekleştirdikleri harekat ardından 23 Temmuz'da başlattıkları Şemdinli harekatı ve 4 Ağustos'ta Çele'deki (Çukurca) eylemler dizisi Türkiye kamuoyundan büyük bir ustalıkla gizlenmesine rağmen bayramın birinci ve ikinci günlerinde bu bölgelerde 5 asker kaybının olduğu belirtilerek bir kampanya başlatıldı. Milliyetçi duyguları kabartmak amacı taşıyan açık propaganda, en yakın gelişmelerden biriydi.

3. Türk medyası ve özel savaş organları bombalarını Şemdinli gerçeğini kamuoyuna açıklamak üzere bölgeye giden ve aralarında siyasetçilerin de bulunduğu heyet üzerinden patlatmaya çalıştılar. PKK-BDP arasındaki ilişkinin provokatif bir dille bu denli öne çıkartılması ve BDP'lilerin, Kürt siyasi hareketine destek verenlerin açıkça hedefe konulduğu bir süreçte yaşanan Antep olayı birçok soru işaretini de kendisiyle birlikte getirdi.

4. Bayram öncesi gerillaların eylem gerçekleştirmeyeceği KCK tarafından ilan edilmiş, buna paralel olarak gerilla eylemlerinde ciddi bir azalma gözlenmişti. Buna rağmen Türk ordu operasyonlarında ve bombardımanlarında da ciddi bir artış vardı. Ve bunlar büyük bir iştahla kamuoyuna sunuldu.

5. Milliyetçi duyguları kabartan ve "şehit" edebiyatı üzerinden BDP'ye, Kürt siyasetine tehditlerle beslenen dalganın böylesi bir provokasyona ulaşacağı şüphesiz öngörülememişti. Fakat özellikle son üç gün içinde AKP yetkilileri tarafından yapılan açıklamalardaki açık hedef gözetme kimi provokasyonların ipuçlarını veriyordu.
Özellikle başbakan yardımcılarından ve ılımlı olarak tanıtılmaya çalışılan Bülent Arınç'ın "Bu halk sizi görünce ne yapacağını bilir" mealindeki açıklamaları, ahlaki ve dini hassasiyetleri provoke edici konuşmaları bu konudaki en dikkat çekici açıklamalardı. Yine Suriye'ye göndermeler, Suriye'de sivil katliamlara girişen Şebbiya milisleriyle benzeştirmeler kamuoyunu alttan alta hazırlayan kimi konuşmalardı. Zihni ve yöntem olarak bu milislerle benzeştirmelerin yoğunluğu Kürt siyasetine yönelik bir saldırı girişiminin ön hazırlıkları anlamını taşıyordu.

6. Antep provokasyonunun gerçekleşmesi ardından yapılan yorumlarda aynı verilere atıfta bulunulması, olaydan hemen sonra daha yarım saat dahi geçmeden geniş bir kitlenin örgütlenerek Kürtlere ve BDP binalarına saldırması bu provokasyonun ne denli ince tezgahlandığını da ortaya koyuyordu.

Bayramda eylem yapılmayacağının söylendiği bir zamanda Antep'te Kürtlerin yoğun yaşadığı bir mahallenin girişinde, sivil kaybı kesinleştirircesine ayarlanan patlama, hedefin ne olduğunu da gözler önüne seriyor. Tüm medyanın herhangi resmi bir açıklama gelmeden PKK'yi hedef alması, son bir haftanın gelişmeleriyle beraber okunduğunda bu patlamanın neden düzenlendiğini de açıkça ortaya koyuyor.

Suriye'ye atıfla Kürt bölgelerine müdahalenin önünü açan, Kürt siyasetinin kazandığı ivmeyi sekteye uğratmaya, Kürt gerillalarının yürüttüğü mücadeleye gölge düşürmeye çalışan bu olay ve çevresinde geliştirilen propaganda, üzerinde durulması gereken önemli veriler. AKP hükümeti bir nevi Türkiye'nin Roboski'si olarak örgütlenen bu olayi ve yaratacağı etkileri olayın sıcaklığıyla Kürt hareketine yıkmaya çalışsa da duyarlı kamuoyunun resmi açıklamaları bir kenara bırakarak gerçeklerin üzerinde durması halinde gerçek sorumluları açığa çıkartacağı beklenebilir.

Ayrıca teknik detayları netleştiğinde, bir çekiciyle patlama yerine getirildiği tespit edilen aracın Islahiye’de kaybolan ve 70 kilo bombayla yüklü olduğu iddia edilen araç olduğu söylenirse şaşmamak gerek. 


ANF

Hiç yorum yok: