19 Mart 2012 Pazartesi

Sırası Gelen Gidecektir

Kütahya'nın Emet ilçesi, Kürt inşaat işçilerinin ilçeden kovulmasından sonra güne sakin başladı! Emet Beldediye Başkanı Mustafa Koca böyle diyor. Kürtler gitti, Emet sakin. Ama Kürdistan'daki sömürge memurları, tetikçiler, JİTEM elamanları, vali, kaymakam, komiser, Türk İslam sentezinin devlet görevlileri Kürt şehirlerini terk etmiyor. Etmezler. Kürtler son yıllarda Akdeniz, Ege ve Karadeniz'in bir çok il ve ilçesinde saldrıya uğradı. Uğrarlar. Türk devleti, Türklerindir. İşi sadece Türk yöneticilerine hizmet olan Kürtlerin her zaman yalnızca kovulma hakları vardır.

Avrupa'da Türklükten dolayı sürgüne çıkarılmış herhangi bir Türk tanıyor musunuz? Yoktur böyle biri. Fakat Avrupa, sürgüne çıkarılmış Kürtler, Ermeniler ve Süryanilerle doludur.

TC, Türk İslam kadrolarına ve Kemalist diktatörlere servis yapmakla yükümlü bir krallıktır. Siz buna rahatlıkla Türkiye Cumhuriyeti Krallığı diyebilirsiniz.

Bazı yazılarımda ara sorular sorarım. Sayısı yirmi milyon olduğu söylenen Alevilerin herhangi bir kitapta adı geçiyor mu? Maaşı devlet tarafından karşılanan herhangi bir Alevi din görevlisi var mı?Yoksa bu nasıl oluyor? Yirmi miyon Alevi, Sünni imamların maaşını ödemekle görevlidirler. Ama Aleviler Türk devletine bizim devletimiz demeyi sürdürüyorlar.

Neden sayısı yirmi miyon olduğu söylenen Kürtlerin kendi dillerinde bir ana okulları yoktur?

Fakat Kürtlerin hala büyük bir kesimi, dilini yasaklayan bir devlete devletim demeyi sürdürüyor. Bu nasıl olur? Demek ki, oluyormuş.

O zaman bu devletin adı krallık da değil. Çünkü bir çok krallıkta halklar ve dinler belirli özgürlükler yaşamışlar.

Türk devletinin dinsel, siyasal ve etnik sorunları İran, Irak ve Suriye'ninkinden de ağırdır. Üstelik bir buçuk milyon Hıristiyan Ermeniyi katlettiği için de soykırım ve katliam sanığıdır.

Siz hiç herhangi bir karakolda ben solcuyum diyen bir polis veya komiser adı duydunuz mu? Duyamazsınız. Polislerin ve komiserlerin hepsi sağcıdır, Türk milliyetçisidir. Ve böyle olmak zorundadırlar.

Nasıl oluyor demeyin. Türk devleti, Türk sağcılarından, Türk İslamcılarından ve Türk milliyetçilerinden oluşma bir Tür Türk krallığıdır.

Devletin bileşimi itibarıyla TC krallığı, Osmanlıdan da geridir.
Ama yaşamaktadır. Ona yaşam suyunu en çok da Kürtlerden, Alevilerden, liberal geçinen solculardan devşirilenler vermektedir.

Türk devletinin sorunlarının Suriye'den daha ağır olduğunu bilmesine rağmen Suriye'ye Türk müdahalesini savunan Cengiz Çandar gibi gazeteciler Türk krallığının öne çıkardığı bilinç bulamaçlarıdırlar.

Kürtlerin toptan kovulduğu Emet, güne Türk sükunetiyle başladı. Kaymakam ve belediye başkanı böyle diyor.

Türk İslam topluluklarının ayaklandığı her yerden Kürtler kovulmak zorundadır. Sistemin yetiştirdiği nesiller artık sokağın hakimidirler. Sokaklarda kimlerin yaşayıp yaşamayacağına onlar karar vermekte,  saldırıya uğrayanla saldırgan arasında hakem numaraları çeken devlet, kovulanların şehirden güvenilik içinde çıkmasını sağlamaktadır.

Kovulanların ve linçten canını zor kurtaranların şehirden güvenlik içinde çıkarılmasını devletlik sanan Türk devletinden, sayıları onbinlerce olsa da ırkçı saldırganlığı cezalandırmasını beklemek elbette aptallık olacaktır.

Sivas Katliamı davası zaman aşımından düşürüldü. Kürtler ve diğer muhalifler için zaman aşımı diye bir şey olmaz. Zaman aşımı kavramından yalnızca memleketi ölüm tarlasına çevirmiş dinci ve Türkçü katiller faydalanır. Zaman onlar için çabuk geçer. Hapishane kapıları üstlerine hiç kapanmaz.

Emet belediye başkanı, korkulacak bir şey yok diyor, Kürtler gitti, şehir eski sakinliğine kavuştu.

Pek uzak olmayan bir zamanda, özgürlük kıskacı, soykırım ve katliam suçlusu Türk devletinin kirli solunum yollarını dağıttığında Türk şehirlerinde bunun acısının Kürtlerden çıkarılacağını iyi biliyoruz. Bu bir yazgıdır, yaşanacaktır, uyduruk değerler üzerinde sağlanmış Türk ve Kürt birliğinin pek uzak olmayan bir zamanda sönen bir yıldız gibi dağılıp gideceğini çok kişi bilmektedir.

Emet güne Kürtlerden arındırılmış Türk sakinliğiyle başlamış.

Başlar...

Su, yüz derecede kaynar.

Doksan dokuzuncu dereceye kadarısı biriktiren su, yüz derecede patlar. Suyun kaynamasıyla, toplumun kaynaması arasında çok sıkı bir bağ var.

Emet, suyu ısıtan derecelerden biridir.

Tarlalardan, köylerden, kasaba ve şehirlerden kovulan bir yaşam yaşam sayılmamalıdır.

Zaten bundan dolayı da Irak, Suriye ve İran'dan sonra sıra Türkiye'ye gelecektir.

Kürdistan'ı gasp etmiş dört devletbirbirine ne çok benziyor değil mi?

Yazgıları da benzeşecektir...

Hasan Bildirici

Hiç yorum yok: