7 Mart 2012 Çarşamba

Pozantı’daki Tecavüzü Anlatan T.T. Tutuklandı

Adana - Adana'da birçok adrese gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan DİHA muhabirleri Özlem Ağuş ve Ali Buluş'a Pozantı Cezaevindeki tecavüz tecavüzü anlatan T.T adlı çocuk dün sabah gözaltına alındıktan sonra bugün sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandı. T.T’nin tutuklama gerekçesi ise korsan bir gösteriye katılmak.

Daha önce 2009 yılında tutuklanıp önce Kürkçüler ardından Pozantı cezaevine konulan T.T, Pozantı’daki tecavüz skandalının deşifre edilmesinde kilit isimlerinden biriydi. Dün sabah saatlerinde Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Dağlıoğlu Mahallesinde evine yapılan baskınla gözaltına alınan T.T çıkarıldığı mahkeme tarafından bu sabah saatlerinde tutuklandı.

T.T. hakkında iki ay önce yakalama kararı çıkarıldığı bildirilirken, gözaltı ve tutuklamanın Pozantı’daki tecavüz olayı hakkında gözaltına alınan DİHA muhabirlerine verdiği röportajın ardından gelmesi dikkat çekti.

DİHA muhabiri Özlem Ağuş'un T.T.'nin yaşadıklarına ilişkin haberi şöyle:

''Pozantı Cezaevi'ndeki çocuklara yönelik cinsel istismar ve fiziksel şiddet uygulamalarının yankısı sürerken, 16 yaşında iken 4 yıl önce iki defa Pozantı Cezaevi'nde tutuklu kalan T.T., 2008-2009'da yaşadıklarını anlattı. T.T. yaşananların sadece Pozantı ile sınırlı olmadığına dikkat çekerek, Kürkçüler E Tipi Cezaevi'nde de tacize uğradıklarını belirtti. 10 Şubat 2008 tarihinde Dağlıoğlu Mahallesi'nde 25 kişi ile birlikte gözaltına alındığını ve iki gün boyunca Dağlıoğlu Karakolu'nda işkenceye maruz kaldıklarını iddia eden T.T., "Bana ajanlık dayatmasında bulundular. 'Eğer bize çalışırsan seni mahkemede serbest bırakırız' dediler ama ben bu ajanlık teklifini kabul etmedim. 'O halde 15 yıl içeride yatarsın' dediler. Beni mahkemeye çıkardıklarında tutuklanacağımı düşünmemiştim. Ama tutuklanıp Kürkçüler E Tipi'ne götürüldüm" dedi.

Kürkçüler E Tipi Cezaevi'ne getirildikleri süreci aktaran T.T., cezaevine girmeden askerlerin, "Geldiler, geldiler!" diye bağırıp halay çektiklerini ve burada kendilerine askerlerce işkence ve tacizde bulunulduğunu kaydederek, "Kürkçülere götürüldüğümüz gün hava yağmurluydu. Avlunun içerisi su dolmuştu. Bizi suyun içerisinde soydular. Buraya niçin getirildiğimiz soruldu, zaten iddianamede PKK üyesi olduğumuz yazılıydı. Bizi uzun süre dövdüler. Asker dayağı bittikten sonra komutanın odasına alındık ve buradan bizi küçük bir kulübeye götürdüler. Askerler bizi anadan doğma soyduktan sonra taciz ettiler. Bu tacizlerden sonra gardiyanlara teslim edildik" şeklinde konuştu.

Kürkçüler Cezaevi'ne giriş yaptıkları andan itibaren her türlü yetkilinin saldırı ve işkencesine maruz kaldıklarını belirten T.T., "Kürkçülerde kaldığımız bir hafta boyunca asker ve komutan dayağının ardından sıra gardiyan dayağına gelmişti. Günün 24 saati demir çubuklarla gardiyanlar tarafından dövülüyorduk. Bir defasında dayak faslı bittiğinde iki gardiyan sırtıma binip, kendilerini koridorun sonuna kadar taşımamı istediler. Ben kabul etmeyince tekrar dövdüler" dedi.

Kürkçüler Cezaevi'nde geçirdikleri bir hafta boyunca küçük bir odada 25 kişi kaldıklarını belirten T.T., "Koğuşta sadece 3 ranza vardı. 25 kişi yerlerde, üst üste 3 ranzada uyumaya çalışıyorduk. Sayım zamanlarında demir çubuklarla hazır bir şekilde geliyorlardı. Ellerimiz ve ayaklarımız morarana kadar dayak atıyorlardı. Ailelerimiz görüşe geldiğinde ayakta duracak ve konuşacak halimiz kalmıyordu" dedi. Uygulamaların sadece fiziki işkenceyle sınırlı kalmadığını belirten T.T, gardiyanların kendilerine 10 günlük yemekler getirdiğini belirtti. T.T, "Bu yemekleri hayvana verseniz yemezdi. Çayların çamurdan farkı yoktu. Bizi hayvanlardan daha aşağı görüyorlardı. Bir hafta boyunca aç kaldık" dedi.

Kürkçüler'de kaldıkları bir haftanın ardından Pozantı Cezaevi'ne sevk edildiklerini kaydeden T.T., buradan çıkarken asker ve gardiyanlardan 'çıkış' dayağı yediklerini ve Pozantı'ya gelişlerinin de bundan farklı olmadığını ifade etti. Burada da gardiyanlar tarafından 'geliş' dayağı atıldığını söyleyen T.T., "Buraya geldikten sonra Kürkçüler'de yaşadıklarımızın bir şey olmadığını anladık. Her anlamda psikolojik ve fiziki işkenceler gördük. Ama buradaki işkence ve uygulamalar bambaşkaydı. İlk geldiğimizde bize belki 10 yıllık olan battaniyeler veriyorlardı. Öyle kötü kokuyorlardı ki bazılarımız zehirlenip hastaneye dahi kaldırıldı. Adli tutuklular siyasilerin aralarına konuluyordu, bunlar ailelerin gönderdikleri paralara el koymanın yanı sıra, yemekleri de kendilerine ayırıyor ve kendi iç çamaşırlarını çocuklara yıkatıyorlardı" şeklinde konuştu.

Adli mahkumların siyasi mahkumların içerisine "işkence yapmaları için" gönderildiğini savunan T.T., "Adli mahkumlar bize akıldışı işkenceler yapıyordu. Adli mahkumlar arkadaşlarımızı taciz ediyorlardı. Hatta beni de taciz ettiler. Olay üzerine cezaevi müdürüne çıktım. Bunun üzerine bana tacizde bulunan kişi beni tehdit etti. 'Burası benim elimde, bütün koğuşlarda adamım var. Adımdan bahsettiğin anda seni yok ederim' dedi. Adli mahkumlar, sadece tacizde bulunmuyorlardı. Benim kaldığım koğuşta sadece taciz vardı, ama A-5, B-1 ve C-2 koğuşlarında tecavüz edildiğini biliyorduk" dedi.

Burada 8 ay kaldıktan sonra tahliye olduğunu ve aradan 6 ay geçtikten sonra evi basılarak "örgüt üyesi olmak" ve "propaganda yapmak" gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra tekrar Pozantı Cezaevi'ne gönderildiğini kaydeden T.T, "Burada 4 ay daha kaldım, ama hiçbir şey değişmemişti. Halen işkence, taciz ve tecavüz vardı." dedi.

Devletin Pozantı Cezaevi'nde adli ve siyasi mahkumları bir araya koyarak işkenceyi başka bir boyutta şekillendirdiğini dile getiren T.T., yıllardır taciz ve tecavüze göz yumulduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Ben yaşamım boyunca ailemden bir tokat dahi yememişken, Pozantı Cezaevi'nde ayakta duracak halim kalmıyordu. Şimdi bu cezaevi yine gündemde. Aslında geçmişe bakacak olursak, bu tür olaylar hep yaşanıyordu fakat anlatmaya çekiniyorduk. Ama düşmana karşı başımız hep dikti, boyun eğmedik. Burada ölümü de göze almıştık ama hiç bir zaman teslim olmadık. Bugün tarihe baktığımızda Mazlum Doğan ve Kemal Pir açlık grevine girdiklerinde baskılara rağmen kendilerini, iradelerini teslim etmiyorlar. Bunları gözümün önünde getirdim ve O'nlara layık olmaya çalıştım. Mazlumların, Kemal Pirlerin ve Kürt halkının sayesinde hiçbir zaman yılmadık ve yılmayacağız."
ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: