23 Ağustos 2010 Pazartesi

Dersim'i Kim Bombalattı?


Geçenlerde bir Kürt-Alevi köyündeydim. Bir sohbet sırasında, söz döndü dolaştı Dersim Katliamı'na geldi. Malum son günlerde Başbakan Erdoğan, CHP'yi vurmak için, 'Dersim'i İsmet İnönü ve partisi CHP bombalattı' demekte. Bu söylemin doğru ve yanlışlarına sonra değineceğim. Dersim'de yaşanan vahşeti İsmet İnönü'ye yükleyen köylüler, Başbakan'la bu konuda ortaklaştılar. Onlara göre, Atatürk'ün olanlardan haberi yoktu. Ebedi Şef'i savunmak için aralarında ortaklaşamıyorlardı. Bir kısmı, Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in Dersim'e gittiğini, olanları görünce çok üzülüp, hemen Ata'nın yanına dönüp, durumu anlattığını, Ata'nın da duruma müdahale edip, katliamı sona erdiren emri verdiğine inanmakta. Bir kısmı, Atatürk'ün o ara çok hasta olduğuna, hiçbir şeyden haberi olmadığına, İsmet Paşa'nın bu işi yaptığına inanmakta. Diğer bir kısmı da, Atatürk'ün Dersim'e gidip yaşananları gözleri ile görmesi sonucu, ağlayarak bu işi yapanları cezalandırdığı masalına kendilerini teslim etmiş durumda. Kemalizm'in efsanelerle Atatürk'ü Alevilerin gözünde beraat ettirmesinin yansımalarıydı sohbette dinlediklerim.

Evet! Dersim'i CHP bombalattı. Zaten başka parti yoktu. O katliamın önemli rollerinden birini oynayan Celal Bayar, daha sonra DP'nin kurucusu olacaktı. Demek ki, Dersim Katliamı bir devlet projesiydi. Tayyip Erdoğan, İsmet İnönü bombalattı diyor. İsmet İnönü'nün 1935'de hazırladığı Şark Raporu'nu unutacak değiliz. Ama Dersim'in bombalandığı süreçte Celal Bayar da başbakanlık yaptı. Reisicumhur ise Mustafa Kemal'di. Başbakan ya bilinçli çarpıtıyor, Atatürk'e dokunmadan CHP'ye vurmak istiyor, Celal Bayar'ı da saklıyor. Oysa ne demişti Onur Öymen: 'Ben faşistsem, Mustafa Kemal de faşist miydi?' sözleri ile, Ebedi Şef'in Dersim'deki rolüne vurgu yapıyordu. Biz yine köydeki sohbete dönelim. Mustafa Kemal'i aklamaya çalışan üç tezi (anlattıkları mizah değildi, kendilerini inandırmaya çalıştıkları hurafelerdi) dinlerken, zaman zaman gülmedim desem yalan olur. Onlara tarihi kronoloji metodu kullanarak bir şeyler anlattım. İkna oldular mı? Bilmiyorum. Sohbette bulunamayanlar için orda konuştuklarımı kısaca sıralayayım.
  1. İsmet İnönü'nün Şark Raporu 1935 yılında hazırlandı. Aynı yıl, 2884 sayılı Tunç Eli Kanunu çıkarıldı. Dersim'in adı Tunceli'ye çevrildi. 1936'da ise Celal Bayar bölgeyi gezerek, yeni bir rapor hazırladı.
  2. Dersim'de bir isyan yaşanmadı. Dersim'in tarihten gelen özerk hakları, ulus devlet eliyle yok edilmek istendi. Halk bunu kabullenmeyince de, karadan ve havadan kuşatılıp, insanlar vahşice katledildi.
  3. Dersim'in bombalanacağına 1935 yılında karar verildi. 1937'nin 21 Mart'ında çatışmalar başladı. 4 Mayıs'ta Tenkil, 12 Mayıs'ta da Tedip hareketi başladı. Binlerce insan, bombalarla, süngülerle, kurşunlarla, zehirli gazlarla öldürüldü. 18 Kasım'da ise Seyid Rıza ve Dersim'in önde gelen liderleri Buğday Pazarı Meydanı'nda asıldı.
  4. Celal Bayar: 'Atatürk bana dönerek, 'ne olacak bu Dersim meselesi' diye sordu. Sonra da gereken yapılsın, sorumluluğu üzerime alıyorum dedi' sözleri ile Dersim Katliamı'nın emir-komuta ilişkisine vurgu yapıyordu.
  5. Dersim Katliamı 1937-38 periyodunu kapsamaktadır. İlk dönemde İsmet İnönü Başbakan'dır. Ne var ki 25 Ekim 1937 tarihinde ise Celal Bayar başbakan olur. Yani kimse masum değildir.

  6. Atatürk, kızı Sabiha Gökçen'i Dersim'e uğurlarken: 'Bak Gökçen, seni çok takdir ederim. Orada da görevini başaracağına güvenim tam' der. Savaş pilotu kızı, herhalde bir doğa dergisi için fotoğraf çekme görevi ile gitmemişti. Dönüşte de, Atatürk tarafından 'üstün hizmet madalyası' ile taltif edilecekti.
  7. Atatürk görevini yapamayacak kadar hasta değildi. 1938'de bile Hatay meselesi için yurt gezilerine çıkabilmişti. Evet! Atatürk o bölgeye gitti. Ama vahşeti durdurmak için değil. Seyid Rıza asıldıktan sonra Elazığ'a köprü açmaya gitti. Demek ki, hasta yatağında yatmıyordu.

Yeter artık! Alevilere yıllarca anlatılan hurafe, yalan ve dolan son bulsun. Alevileri katiline aşık yaptınız. Demek ki neymiş? Dersim Katliamı bir devlet politikasıymış. Hiç kimse masum değilmiş. Atatürk'ün olanlardan en ayrıntısına kadar haberi varmış.


Hiç yorum yok: