1 Ağustos 2012 Çarşamba

Batı Kürdistan Halkı Devrimi Mutlaka Başarıya Götürecektir

MUSTAFA KARASU

Batı Kürdistan’da büyük bir devrim yaşanıyor. Bu devrimin en temel karakteri ise sosyal devrim ağırlıklı olmasıdır. Zaten Kürt Halk Önderinin etkilediği her yerde bir sosyal devrim ve kültürel devrim yaşanmaktadır.

Batı Kürdistan gösterdi ki Kürdistan’ın tüm parçaları kaynamaktadır. Doğu Kürdistan da Batı Kürdistan’dan farklı değil. Güney Kürdistan’da askeri işgal kalkmış ve siyasi bir statü oluşmuş bulunsa da Güney Kürdistan halkında da bir toplumsal dinamizm vardır. Güney Kürdistan halkı da daha demokratik, daha adil ve eşitlikçi bir Kürdistan istemektedir.


Tüm parçalar ve yurtdışındaki Kürtler bu kadar dinamik ve özgürlüklerini istiyorlarsa, çok önemli düzeyde  ortak bir ulusal ruh ortaya çıkmışsa hangi güç bu halkın özgürlük, demokrasi, hak, adalet ve eşitlik mücadelesini durdurabilir?


Kürt halkı onlarca yıldır tüm parçalarda özgürlük ve demokrasi mücadelesi vermektedir. Tüm Kürtler böyle bir ortamda politikleşmekte ve önemli bir değişime uğramaktadır. Toplumsal düzeyde Ortadoğu’da hiçbir halk Kürtler kadar duyguda, düşüncede ve bilinçte değişim yaşamamıştır. Dinamizm ve değişim Kürt toplumunun bir gerçeği haline gelmiştir. Kürt Halk Önderinin felsefesi, ideolojik, teorik, politik ve yapılanma konusunda ortaya koyduğu düşünceler toplumda büyük bir değişim enerjisi ortaya çıkarıyor, Kürdistan toplumunu değiştiriyor.


Dört parçada yaşanan bu devrimi herhangi bir dış güç desteklemediği gibi, bu devrimi yaşayan ve gerçekleştiren halk yoğun bir baskı altında tutulmaktadır. Kürdistan’da bugünkü yoğun baskılar olmasa, bu halkın nasıl bir toplumsal değişim gücü olduğunu herkes her gün daha iyi görür. Nitekim Habur’da bu gerçek çok iyi görüldüğü için ondan sonra bu halka saldırılar artmıştır. Türk devletinin son yıllardaki saldırılarının nedeni Kuzey Kürdistan halkının büyük bir ulusal, sosyal, toplumsal ve kültürel devrim yaşamasıdır. Özellikle toplumsal ve kültürel devrimin karakterinin derinleşerek sürmesidir. Bu da Kürtleri muazzam bir devrimci ve değiştirici güç haline getirmiştir.


Batı Kürdistan tüm parçalardan, özellikle Kuzey Kürdistan’dan etkilenmektedir. Toplumsal ve kültürel olarak Kuzeyin bir parçası gibidir. Zaten birçoğu Kuzeyle akraba ve aşiret ilişkileri içindedir. Kuzey Kürdistan’dan etkilenmesi 1979’da Kürt Halk Önderinin Kobani üzerinden Suriye ve Ortadoğu’ya geçmesinden sonra daha da artmıştır. Zaten her köyde, her sokakta PKK’nin öncülük ettiği özgürlük savaşında şehit düşen evlatları vardır. Kürt halk Önderinin yirmi yıl Batı Kürdistan halkıyla iç içe yaşaması da bu etkileşimi daha nitelikli hale getirmiştir. Bu yönüyle Batı Kürdistan Kürt Halk Önderinin düşünsel, örgütsel, yaşamsal ve sorumluluk duygusuyla mayalanmıştır. Zaten bu nedenle Kürt Halk Önderine çok bağlıdırlar. Batı Kürdistanlı çocuklar her gün analarından, babalarından, ağabeylerinden, ablalarından Kürt Halk Önderinin özelliklerini duyarak büyüyorlar. Çünkü Kürt Halk Önderinin tanıştığı hiçbir aile ve hiçbir kişi bu tanışma anını unutmaz, unutmamıştır.


Batı Kürdistan halkı tüm parçalardaki halktan daha politik ve daha duygusaldır. Bizzat Batı Kürdistan’da sert bir politik mücadele içine girilmemiştir, ancak tüm parçalardaki Kürtlerin mücadeleleriyle en fazla ilgili olan bir halktır. Bu bir yönüyle de en küçük parça olma karakteriyle ilgilidir. Çok haklı ve doğru olarak kendi kurtuluşunu ve özgürlüğünü daha çok diğer parçaların kurtuluşu ve özgürlüğünde görmüştür. En başta da kaderini Kuzey Kürdistan’daki mücadelenin gelişmesinde görmüştür. Nitekim Kuzey Kürdistan’daki mücadelenin gelişmesi ve önemli bir güç haline gelmesi Batı Kürdistan’ı sürekli canlı tutmuştur.


Diğer parçaların halkı daha çok kendi parçalarındaki mücadeleyle ilgilenmişlerdir. Hiçbir parçanın halkı Batı Kürdistan halkının diğer parçalara gösterdiği ilgi ve duyarlılık kadar bir ilgi ve duyarlılık içinde olmamıştır. Kendi parçasından daha çok diğer parçalardaki mücadeleyle ilgilenmiştir. Bu durum Batı Kürdistan halkını kesintisiz bir ulusal duyarlılık içinde tutmuş ve politikleştirmiştir. Bu açıdan bütün parçalar içindeki en politik halk Batı halkıdır dersek yanılmış olmayız. Kuzey’deki, Doğu’daki, Güney’deki gelişmelerle ilgilenince tüm Ortadoğu’yla ilgilenmiş olmakta, bu da politik bilincini geliştirip derinleştirmektedir.


Diğer yandan diğer parçalardaki direniş ve isyanların da geri çekilme yeri gibi olmuştur. Şeyh Sait, Dersim ve diğer direniş ve isyanlardan birçok insan Batı Kürdistan’a çekilmiştir. Bir Alevi Kürt olan Nuri Dersimi’nin bile Batı Kürdistan’a geri çekildiği ve mezarının Afrin’de olduğunu söylersek bu gerçek çok daha iyi anlaşılır. Şeyh Said direnişinin içinde yer almış birçok Kürt insanı da sonraki yaşamını burada sürdürmüşlerdir. Kahtalı büyük şair Osman Sabri bunlardan biridir. Osman Sabri, yüreği Kürt Halk Önderine sevgiyle dolu bir biçimde son yıllarını ve son aylarını yaşamıştır. Kürt Halk Önderine “erkek, kız Kürt gençlerini bu dağlarda gördüm ya, artık ölsem de gam yemem” demiştir.


Batı Kürdistan halkının tüm parçalarda ilgi göstermesi ve tüm parçalardan politik şahsiyetlerin geri çekilme ve güvenli alanı olması Batı Kürdistan’ı bir politik merkez haline getirmiştir. Bu iki durum Batı Kürdistan Kürtlerini politik ve duyalı kılmıştır. Şu andaki büyük devrimin böyle bir arka planı vardır.


Batı Kürdistan’ın ayağa kalkışını hiç kimse küçümsememelidir. Batı Kürdistan halkındaki yurtseverlik parçacılığı aşmış, Kürdistan genelini kapsayan bir yurtseverliktir, bir bilinçtir. Bu açıdan böyle bir devrimi örgütleyecek, sürükleyecek ve başarıya götürecek bir potansiyeli vardır. Belki sert mücadele pratiğine doğrudan girmemiştir; ancak diğer parçaların sert pratiği ve tecrübesinden uzak değildir. Çünkü tüm parçalar içindeki direnişler içinde yerini almıştır. Duygusallığı böyle devrim anlarında aynı zamanda büyük bir avantajdır. Devrimler aynı zamanda coşkuyla, heyecanla başarılacak süreçlerdir.


Türk devleti ya da başka bir güç Batı Kürdistan halkını tehdit edebilir; ancak Batı Kürdistan halkı politik karakteri ve örgütlenmeye yatkınlığıyla tüm bu tehlikeleri ve saldırıları boşa çıkaracak bir halk gerçekliğine sahiptir. Yurtseverlik bilinci yüksektir. Saldırılardan ürkerek geriye çekilecek bir halk değildir. Herhangi bir işgalde beklenmedik bir direniş gösterecektir. Genç, kadın, erkek, yaşlı, hatta çocuklar bile direnecektir. Türkiye belki tehdit ediyor, ama tehdit ettiği halkı tanımıyor.


Batı Kürdistan halkı bütün parçalar için can ve emek verdiği için tüm Kürdistan halkı da Batı Kürdistan için duyarlıdır. Batı Kürdistan’a sahip çıkmak tüm parçalardaki halkın yurtseverlik görevi olduğu kadar onuru, namusu ve vefa borcudur. Batı Kürdistan halkına tüm parçalardaki halkımız sahip çıkarak işgalcileri Batı Kürdistan’a girdiğine pişman ettirecektir. Kürtleri eskisi gibi görmek kafayı kuma gömmektir. Tayyip Erdoğan hala Kürtlere 50 yıl önceki Kürtlermiş gibi davranıyor. Artık İsmail Beşikçi hocanın dediği gibi bir jandarma gördüğünde köyünü bırakıp kaçan Kürtler yoktur. Baskılara bağışıklık kazanmış, özgürlüğünü ancak bedel vererek kazanacağına inanmış bir Kürt halk gerçekliği vardır.


Batı Kürdistan halkına yönelik bir saldırıda tüm Kürtler ayağa kalkacaktır. Hiçbir güç küçük parçadır, kolay lokmadır diyerek üzerine gider teslim alırım diyemeyecektir. Böyle düşünüldüğü an Batı Kürdistan için görülmedik bir sahiplenme yaşanacaktır. Batı Kürdistan halkı da politik bilinci ve tüm Kürdistan parçalarının verdiği desteğin moraliyle büyük direnecektir. Bu açıdan Tayyip Erdoğan’ın tehditleri sadece bir ürkütmeyi içeren boş laflardır. Türk devletinin bir işgali belki de Kuzey ve Güney Kürdistan’ın kurtuluşunu birlikte getirecektir. Kamişlo bastırılmak istendiğinde Nusaybin, Cizre, Kızıltepe, İdil, Silopi başta olmak üzere tüm Kürdistan ayağa kalkacaktır. Türkiye isterse bir denesin!


Davutoğlu gitmeden önce Güney Kürdistanlı siyasi güçleri de tehdit etmiştir. Onları da bu yolla ürküteceğini sanmaktadır. Herkese yaptığı tehdidi Kürtlere de yapmaktadır. Güneye yaptığı bu tehdit ve şantaj da boşa çıkacaktır. Hiçbir Kürt gücünün Türk devletinin taleplerini kabul etmesi mümkün değildir. AKP kendi aklına göre Güneyli siyasi güçleri tehdit ederek Kuzey’de yaptığı oyalamayı burada da yapacak, böylece Batı Kürdistan halkının siyasi statü kazanma mücadelesini geriletecek ve sonra da işbirlikçisi Suriyeli güçlerle bastıracaktır. Biz Güney Kürdistanlı siyasi güçlerin ve liderlerinin bu tehdit, ürkütme ve geri adım attırma politikalarına gereken cevabı vereceğini düşünüyoruz. Çünkü hiçbir Kürt siyasi gücü itibar kaybını göze almadan Batı Kürdistan konusunda herhangi bir güce taviz veremez ve boyun eğemez.


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Hiç yorum yok: