21 Temmuz 2012 Cumartesi

‘Hint Keneviri’ Tarlası, Helikoptere Bindirilen Gazeteci

Türk Basınından herzaman ki yalan bombardımanı...
 Veysi Sarısözen

TV’leri izlediniz. Hepsi, utanmadan, sıkılmadan, başında 14 Temmuz zorbalığının “başkomutanı” Diyarbakır Valisi’nin bulunduğu “PKK’ye karşı büyük operasyon” haberini verdi. Tıpkı 1990 başlarındaki gibi. O zaman da bazı gazeteciler, işte böyle helikopterlere bindirilip, savaş alanlarında gezdirilmiş, arkasından da iç bulandıran sözde “izlenimlerini” tek tip bir metin halinde okurlara iletmişlerdi.

Şimdi de aynı şeyler olmaya başladı.

Önce haberi okuyalım: “Diyarbakır Valiliği tarafından koordine edilen operasyona, Jandarma ve Polis Özel Harekat timleri ile geçici köy korucularının da aralarında bulunduğu 55 timden oluşan 1700 devlet görevlisi katıldı. 16 zırhlı aracın kullanıldığı operasyona 4 helikopter de havadan destek verdi. Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, ‘PKK’nin finans kaynaklarına ve bu alanda kullandığı terör bağlantılı milis ve terörist yapılanmasına darbe vurulmasının planlandığını’ ileri sürdü.”

Haberi veren ANF bülteninde, ayrıca şu haberler de yer alıyordu: “ANF, 28 Haziran tarihinde “Diyarbakır’da esrar hasadı başladı” manşet haberiyle esrar ekimine dikkat çekmiş ve esrar hammaddesi olan Hint keneviri hasadının başladığını duyurmuştu. Amed başta olmak üzere devlet eliyle boşaltılan köylerde, binlerce dönüm araziye asker ve korucu gözetiminde yapılan esrar ekiminde her yıl on milyonlarca rant sağlanıyor. Mart ayında ekimi yapılan esrar, 70-80 santimetreye ulaşınca Haziran ayı sonuna doğru hasadı yapılmaya başlanıyor.”

Demek ki, medyanın “PKK’nin yarı resmi haber ajansı” diye tanıttığı ANF, 28 Haziran’da şimdi “ansızın keşfedilen” bölgede “esrar hasadı başladı” haberini vermiş. Ve devletin boşalttığı köylerde, bizzat devletin, bir kısmını koruculara bırakmak üzere bu “Hint keneviri ekimini yaptığını” açıklamış. ANF, PKK’yi “ihbar” etmeyeceğine göre, belli ki, devlet hakkında “suç duyurusunda” bulunmuş.

Devam edelim. ANF şu haberi de vermiş:

“KCK şu açıklamada bulundu: “Türkiye’nin ve Kürdistan’ın çeşitli yerlerinde esrar, eroin gibi uyuşturucu maddelerin yapımında kullanılan ekimlerin yapıldığı bilinmektedir. Biz hareket olarak tüm uyuşturucu maddelerin ekimine, imalatına, ticaretine ve kullanılmasına karşı şiddetle mücadele yürütmekteyiz. Buna rağmen dün Türk basınına da yansıyan Diyarbakır’ın Lice ve Hani ilçelerinde Hint keneviri ekimine karşı yapılan bir operasyonda ele geçirilen ekimler hareketimize aitmiş gibi yansıtılmıştır. Bu, gerçeğin tamamen çarpıtılmasıdır.”

Biliyorum, “sırıtanlar” var. Elbette KCK “esrar tarlaları bizimdir demeyecek” diye, pis pis suratımıza bakanlar mebzul. Haydi bir de onlara yine ANF haber bülteninden bir haber gönderelim:

“Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich tarafından bugün açıklanan iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Örgütü’nün 2011 yılı raporunda ‘PKK’nin örgütlü yapısının uyuşturucu ticaretiyle bağlantısı olduğuna dair hiç bir delil yok’ bilgisi yer aldı.”

Alman MİT’i böyle diyor.

Bu kadarı yeter. Şimdi, gazeteci sıfatı taşıyanlara soralım:

Sizi helikoptere bindirenlere siz şu soruyu sordunuz mu? “kışın, karlar altında, hiçbir eylem hazırlığı olmayan 15 kadın gerillayı on bin metreden gözetleyip, yok eden devlet ve onun valisi, üstelik ANF’nin yıllardan beri sürekli gündeme getirdiği bu ‘esrar tarlalarını’ nasıl oldu da, ANF’nin 28 Haziran haberinden sonra ‘keşfetti’? 14 Temmuz’da “derin istihbarat” alabilen bu vali, burnunun dibinde yıllardan beri yapılan Hint keneviri ekimini neden daha önce istihbar edemedi? Lice-Hani-Kocaköy ilçelerinde, her bir evde kimlerin oturduğunu, ne iş yaptığını, kimin kaç şehidi, kaç tutuklusu, kaç gerillası olduğunu ezbere bilen devlet, nasıl oldu da şimdiye kadar bu “esrar tarlalarını” göremedi? Gerillayı kuş uçmaz kervan geçmez granit kayalar arasında “görebilen”, gördüğü gerillayı “nokta operasyonuyla” katledebilen devlet, Mustafa Toprak’ın burnunun dibinde “kimlerin Hint keneviri ektiğini” ekim sırasında suçüstü yaparak neden saptamadı?

Bu soruları sormadan helikoptere binene gazeteci denmez.

Bu soruları sorsaydınız; o tarlalarda yapılan “kenevir ekiminin” iç yüzünü anlardınız. Devletin adamları Kürdistan’da uyuşturucu ticareti yapıyorlar ve bu ticaretten kimi koruculara pay veriyorlar, onların “uyuşturucu ekimine, satışına” göz yumuyorlar.

Şimdi neden “baskın” yapıyorlar?

İlk neden Kürt özgürlük hareketini karalamak. İkinci neden, ANF’nin 28 Haziran haberi, devletin suçunu teşhir edince, panik başladı.

Üçüncü neden ise, şu: Düne kadar “kaçakçılık” yapmalarına, “kenevir ekmelerine” PKK’ye karşı korucu olmak şartıyla “izin” veren devlet, artık “kaçakçılık” ya da “uyuşturucu” karşılığında kendisine hizmet edenlere bile “güvenmiyor”. Kürt olan herkesi artık düşman sayıyor. O nedenle Uludere’de kaçakçı kafilesini imha etti. O nedenle şimdi “kenevir” ekenlere göz dağı verdi...

Hükümet, tüm Kürdistan’ı, yalnız yurtsever ve namuslu halkı, yalnız “sınır ticareti”ni illegal yapan kaçakçıları ile değil, artık “kırık”larıyla, uyuşturucu çeteleriyle, hırsızları ve tüm marjinal unsurlarıyla birlikte, tümden kaybetmiş bulunuyor...


Kaynak: Özgür Gündem

Hiç yorum yok: