16 Temmuz 2012 Pazartesi

AKP Rejimi Çatırdıyor



Maxime Azadi-ANF
 
 
Sahte umutlar ve manipülasyonlar üzerine inşa edilen AKP rejiminin korku imparatorluğu tüm yönleriyle çatırdıyor. Kürtler sokaklardan inmiyor, halk öfkeli, duble yollar bir bir yıkılıyor…

Sokaklarda Kürt halkı ve sosyalistlerin direnişi, 10 yıllık iktidarı boyunca AKP rejimine direnen tek güç olarak kalırken, Anadolu ve Ortadoğu’ya kurulan bu sahte inşaat artık ne mala tutuyor, ne de her an yıkılabileceği endişesiyle üzerine sağlam bir taş konulabiliyor.
2002’de kriz ortamında iktidara getirilen AKP, geçen on yıllık süre içerisinde ilk olarak medyayı teslim aldı. Aslında tam olarak bir “teslimiyetten” söz edilemez. Türk ana akım medyası, geçmişte olduğu gibi yeni hükümeti de efendisi olarak kabul etti.

2005’te vaatler peş peşe sıralanırken, 2007’ye kadarki süre içerisinde polis ve istihbarat servisleri, Gülen Cemaati ile birlikte ele geçirilmişti. Türk rejiminin dayandığı temel güç olan ordu ise, sadece iki yıl sonra, 2009’da, teslimiyet bayrağını çekerek, Yeşil Türkçü Faşizmin hizmetine girdi.
Tüm devlet mekanizmaları ele geçirildi ancak, Kürtlerin mücadelesi gederek büyüyordu. Mart 2009’daki yerel seçimlerde ilk kez Kürtlerin 100’e yakın belediyeyi ele geçirerek tarihi bir başarı elde etmesi ardından, Nisan ayında KCK adı altında yeni baskı kampanyası başlatıldı.

Geçen süre içerisinde aralarında belediye başkanları, vekiller, insan hakları savunucuları, sendikacılar, öğrenciler, gazeteciler, avukatlar, kadın aktivistler, sosyalistler ve çocukların olduğu binlerce kişi cezaevlerine dolduruldu. Ülke bu alanların tümünde dünyanın en büyük cezaevine dönüştü.

MODEL ÇÖKTÜ

AKP iktidarı boyunca boş vaatlerin dışında, hem demokratik alanda hem de Kürt sorununun çözümü konusunda gerçek anlamda bir niyet belirtisi göstermedi. Kürt sorununu çözmek her şeyden önce demokratik bir zihniyet ve irade gerektiriyordu. Oysa bu özellikler AKP’de hiçbir zaman olmadı. Ekonomik büyüme için kullanılan şüpheli para ise, özgürlük ve demokrasiye dönüşmedi.

Ekonomik büyümesi Batılı devletler tarafından göğe çıkarılarak, Arap Baharı için sahte bir “modele” dönüştürülen AKP rejiminin, özellikle Kürtlerin mücadelesi ile birlikte çok geçmeden sihri bozuldu, model çöktü.

HOŞGÖRÜYE SIFIR HOŞGÖRÜ


İktidara geldiğinde ortaya atılan “işkenceye sıfır tolerans” politikası, tüm eylemlere müdahale eden polisin sokak işkencesine dönüşürken, her an patlamaya hazır kapasitesinin üzerindeki cezaevlerinde hak ihlalleri rekor kırdı. İnsan hakları örgütlerinin yayınladıkları raporlar hak ihlalleri ve işkencenin arttığını gözler önüne seriyor.

“Komşularla sıfır sorun” politikası, Tunus ve Mısır’da başlayan, Libya’da Batı müdahalesiyle sapmaya uğrayan Arap Baharı ayaklanmaları birlikte yerle bir oldu. “Taşeron diplomasi”nin sonucu bugün tüm komşularla tam sorun olarak Türkiye’nin karşısına çıktı. Suriye’de Haziran ayında Türk uçağının düşmesi ise rejimin sahte “kabadayılığını” ortaya çıkardı.

Vaatler ve manipülasyonlarla toplum aldatılmaya çalışılırken, kurulan zorba rejim ile tam bir korku imparatorluğu oluşturuldu. Etrafı korku duvarları ile çevrili olan rejim ise içerden çoktan çürümüştü.

KAÇAK DEVLET İNŞASI

Rejim sadece demokrasi ve Kürt sorunu konusundaki çözümsüz zihniyetini açığa vurmadı, ağzından düşürmediği duble yollarla özdeşleşen alt yapı konusunda da kaçak bir ülke inşa etti. Samsun’daki sel felaketleri ile yolsuzluk projesi TOKİ sular altında kalırken, İstanbul’da köprü yıkılıyor, yollar işkenceye dönmüş durumda.

EĞİTİMSİZLİK PLANLARI

Eğitim alanında artan üniversite sayısına paralel olarak, tutuklanan öğrenci sayısı arttı. Üniversitelerde özgür düşüncenin önüne geçmek için, özelleştirme hiç olmadığı kadar yaygınlaştırıldı, okullarda rektörler de polisleştirildi.

Kadın hakları konusunda, feministler ve insan hakları örgütleri alarm veriyor. Şiddet yüzde 1400’lere çıktı, her hafta kadın cinayetleri yaşanıyor. Hükümet, kürtaj girişimi ile kadın haklarına bir darbe daha indirmek isterken, 4+4+4 eğitim sistemi ile çocuk evlilikleri ve çocuk yaşta çalışmanın önünü açtı.

ÇEVRE FELAKETİ


Rejim çevre konusunda de ülkeyi yeni felaketlerin eşiğine getirdi. Kurulan barajlarla bir yandan Kürdistan coğrafyası ve tarihi yok edilmek istenirken, diğer yandan komşularla su krizi derinleştirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK ile mücadele adı altında ormanları ateşe vermekten çekinmedi. Nükleer santral projeleri de, geleceğin en büyük çevresel ve insani tehditlerden biri olarak inşa edilmeye çalışılıyor.

TÜM KURUMLAR KİRLENDİ


Bu rejimle birlikte tüm kurumlar da kirletildi. Yolsuzluk ve hilelerin karıştırılmadığı alan kalmadı. Tüm sınavlar şüpheli hale geldi. AKP yandaşları ve Gülen Cemaati hariç, her kesim karalandı, kirletilmek istendi, hedef haline getirilerek susturulmaya çalışıldı.

AKP rejiminin kurduğu kaçak inşaatın faturası her geçen gün ağırlaşırken, cemaat ve iktidar çevresindeki şeffaf olmayan zenginleşme (Yeşil Sermaye) ve üzeri örtülemeyen yolsuzluklar, tepkilerin artmasına yol açıyor.

AMED DİRENDİKÇE, KORKU İMPARATORLUĞU ÇATIRDIYOR

Gelinen noktada, Kürtlerin bu rejimden herhangi bir beklentisi yok, olması da mümkün görünmüyor, zira AKP rejimi değil Kürt sorununu çözmek, en ufak demokratik bir talebi karşılayacak kabiliyette görünmüyor. Amed direndikçe, korku imparatorluğu çatırdıyor.

Hiç yorum yok: