6 Haziran 2012 Çarşamba

CHP İnisiyatifi ve Kuşkular

CHP Kürt sorununda yeni bir inisiyatif almak istiyor. CHP’nin bu girişimi Kürt sorununun çözümünü dayattığını gösteriyor. Aynı zamanda AKP’nin Kürt sorununun çözümünde bir tıkanma yaşadığının da kanıtıdır.

CHP, sosyal demokrat bir parti olma iddiasındadır. 1970’li yıllarda Ecevit’le birlikte bu yönlü adımlar atmak istedi. Eski CHP’nin ideolojik-politik ufkunu tam aşamasa da 1970’li yıllarda egemen sınıflarla karşı karşıya geldi. Ordu da 1970’li yıllar boyunca daha çok Demirel’in Adalet Partisini destekleyen bir pozisyonda oldu. CHP’nin ezilen ve emekçi kesimlerle buluşma ve bu toplumsal tabana dayalı parti olma girişimi 12 Eylül darbesiyle son buldu. 1990’lı yıllarda ise tamamen Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşın parçası haline geldi. Deniz Baykal asker ve sivil bürokrasinin eğilimini CHP’de hakim kıldı. Bu yönüyle de demokratik gelişmelerin karşısında olan bir pozisyona sahip oldu.


CHP eski Türkiye’nin partisi olmayı sürdürürken, Türkiye’de bir iktidar kayması oldu. Dünya ve bölge koşulları ve yükselen Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı yürütülen savaş gerçeği yeni iktidar bloğunun öne çıkmasını ve hakim olmasını beraberinde getirdi. CHP tutumuyla dış güçlerin desteğini alma konumunda olmadığı gibi, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı savaşma kapasitesi de bulunmuyordu. Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı dış desteği alma kapasitesi de fazla yoktu. Dış ve iç koşullar siyasal İslam’ın iktidar olmasının önünü açtı ve Türkiye’de bir iktidar kayması yaşandı.
CHP’nin tutum değişikliği bununla bağlantılıdır. CHP’nin dayandığı asker ve sivil bürokrasi yeni bir şekillenmeye uğradı. Bu durum karşısında CHP yeni bir pozisyon kazanma sürecine girdi. Bu süreç netleşmemiş olsa da CHP’nin bir arayış içine girdiği kesindir. Bu arayışın Türkiye’nin sorunlarına çare bulup bulmayacağını yakında göreceğiz. Türkiye’nin temel sorunu olan Kürt sorunda eğer CHP kalıcı bir çözüm yaklaşımı içine girerse hem gerçek kimliğini bulabilir hem de Türkiye siyasi tarihindeki etkin yerini alabilir. Bu açıdan Kürt sorununda bir inisiyatif alması CHP için şans olabilir. Yoksa daha da gerileyerek Türkiye’de olsa olsa üçüncü parti konumunda kalır.


Kürt sorunundaki yaklaşımının ne olacağı net değildir. Akil adamlar oluşturulması ve meclisin bu konuda özel inisiyatif alması Kürt Halk Önderi’nin önerdiği çözüm araçları ve yöntemleri içinde yer almaktaydı. Ancak CHP çok dar ve elit yaklaşmaktadır. Kuşkusuz CHP’nin inisiyatif alması olumludur. Eğer ileri sürdüğü yöntemler konusunda daha geniş bir yaklaşım içinde olur ve Kürt sorununun çözümünde doğru tutum ortaya koyarsa yaşanan tıkanmayı aşmada pozitif rol oynayabilir. Ancak Kürt sorunu ayrı, PKK ve İmralı sorunu ayrıdır derse; Kürtleri bir toplum olarak kabul etme ve siyasi iradesini tanıma konusunda AKP gibi olumsuz yaklaşım içinde olursa hiçbir yeni şey söylememiş olur.


Sağ liberal olarak tanımlanan Avni Özgürel bile Apo ve PKK dışlanırsa bu sorun çözülemez değerlendirmesinde bulunmuştur. Bu konuda AKP’nin politikalarını yanlış bulduğunu dolaylı da olsa ortaya koymuştur. AKP’nin Kürt sorununda olumlu değil de olumsuz pozisyonda olması Kürtlerin siyasi iradesine yaklaşımda ortaya çıktığına göre, CHP’nin bu konuda doğru ve cesaretli bir yaklaşım içinde olması gerekir. CHP cesaretli olsa ilk başta toplumda ve siyasette bir tereddüt ortaya çıksa da kısa sürede etkili bir parti konumuna gelebilir. Yoksa AKP’nin sürdürdüğü çözümsüzlük ve oyalamanın CHP tarafından devralınması anlamına gelir. Bunu AKP’den daha iyi yapamayacağına göre, CHP inandırıcılığını tümden yitirir. Öyle ki, bundan sonra doğru şeyler de söylese sürekli köyde yangın var diyen yalancıya yangın olduğunda inanılmadığı gibi bir duruma düşer. 


CHP, İmralı ve PKK’nin muhataplardan olduğunu kabul etmez, bu yönlü devlet ve AKP politikalarında köklü bir değişim içine girmezse o da Kürt sorununun kendini yakıcı bir biçimde dayatmasını sömürme ve yozlaştırma gibi Türkiye halklarını aldatan bir konumda olur. Bu da Türkiye halklarına daha fazla acı çektirme ve zaman kaybettirmekten başka bir sonuç vermez. 


HÜSEYİN ALİ

Hiç yorum yok: