23 Mayıs 2012 Çarşamba

KCK Hukuk Komitesi’nden Parlementoda ‘Çifte Temsil’ Önerisi

KCK Hukuk Komitesi üyesi Haydar Varto

KCK Hukuk Komitesi üyesi Haydar Varto, Kürt meselesinin çözümü için çifte temsil sistemi önerdiklerini belirterek, ‘’Demokratik Özerk Kürdistan statüsü zorunlu bir seçenek olarak gündeme giriyor. Nasıl ki Katalanya, Bask, gibi toplumsal sorunlar özerklik statüsüyle çözüme ulaşabildilerse Kürt sorunu da benzer bir çözüm ve statü ile çözüm yoluna girecektir. Parlamentoda çifte temsili sistem önerisi ise toplumsal sorunların çözümünde demokratik ve adil bir çözüm yöntemi olduğu için önerilmektedir. Çifte temsil sistemi ile yerel toplulukların ve azınlıkların devredilemez meşru hakları korunacaktır‘‘ dedi.

Yeni anayasanın çözeceği temel sorunun Kürt sorunu olduğunu vurgulayan Haydar Varto, AKP’nin yeni anayasayla Kürt sorununa asgari kırıntılarla çözüm getireceğinin umudunu yarattığını ancak bu hileyi topluma yutturmanın çok zor olduğunu hükümetin de bildiğini söyledi. Kürt sorununun yeni anayasa için iyi niyet ve demokratik anlayışın barometresi olduğunu ifade eden Varto, Kürt sorununun yeni anayasanın turnusol kağıdı olduğunu kaydetti.

KCK Hukuk Komitesi, Kürt halkının yeni anayasaya yaklaşımını ve içerisinde yer almasını istediği talepleri “Yeni Anayasa İçin Demokratik Anlayış ve Çözüm Belgesi”(http://guncelyorum-canadil.blogspot.fr/2012/05/yeni-anayasa-icin-demokratik-anlays-ve.html) adı altında kamuoyuna sundu. Belge bazı duyarlı basın yayın organları tarafından ele alınsa da, AKP hükümetinin borazanlığını yapan medya tarafından görmezden gelindi. KCK Hukuk Komitesi üyesi Haydar Varto, hazırladıkları belge, yeni anayasa tartışmaları, AKP’nin yaklaşımlarını ve Türkiye halklarının taleplerinin yer almadığı bir anayasa hazırlanması durumunda yaşanacak süreci ANF’ye değerlendirdi.

*Türkiye’de tartışmaları süren yeni anayasaya ilişkin bir belge yayınladınız. Bu belgeyi hangi amaçla hazırladınız?

-“Nasıl bir anayasa istiyoruz” sorusuna cevap olarak hazırladığımız ‘yeni anayasa için demokratik anlayış ve çözüm belgesinin’ esas amacı; kendi taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak ve halkımızı aydınlatmak içindir. Bir de eğer kulakları duyabiliyorsa başta Cemil Çiçek olmak üzere bu işle ilgili olan yetkililere taleplerimizi duyurmak amacını taşıyor. Çünkü bu konuda çok spekülasyon yapılmaktadır. Hiçbir hakkı olmayıp gerçeği ifade etmediği halde pek çok kişi söz alıp KCK adına değerlendirmelerde bulunuyor. Özelikle de Türk medyası ve hükümete bağlı akademik çevreler, toplumsal bilinci karartan değerlendirme ve açıklamalarda bulunmaktadırlar.

“GÜNDÜZ ORTASINDA KARANLIK YARATMAK İSTİYORLAR”

*Bunlar arasında anayasa profesörü Ergun Özbudun da bulunuyor. KCK’nin demokratik özerklik taleplerinin imkansız ve kabul edilmez olduğunu, bu taleplerin “devlet içinde devlet, devlete paralel devlet” anlamına geleceğini iddia etmişti…

-Böyle bir çözümü kabul etmektense Kürtlerin ayrılmalarının daha hayırlı olabileceğini anlatmaya çalışıyor. KCK’nin demokratik özerklik modelini müstakbel dahilinde bile görmüyor. Benzer görüş ve değerlendirmeleri hükümet çevreleri ile Erdoğan da yapmaktadır. Oysa KCK’nin çözüm önerileri anlaşılmayacak, bilinmeyecek ve altından kalkılamayacak kadar çetin ve karmaşık öneriler ve görüşler değildir. Bunlar gündüz ortasında karanlık yaratmaya çalışıyorlar. Bizim amacımız böyle bir çalışmayla bilinçli çarpıtmaların önüne geçerek halkımızı ve kamuoyunu aydınlatmaktır. Yeni anayasa konusunda KCK’nin ne istediğini öğrenmek isteyenler varsa lütfedip bizim hazırladığımız yeni anayasa için demokratik anlayış ve çözüm belgesinden görüşlerimizi öğrenebilirler.

*Türkiye’de yeni anayasa tartışmalarının düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Yürütülen tartışmalar arasında Türkiye sorunlarına çözüm üretmeye çalışan iyi niyetli kimi öneri ve görüşler var. Fakat bunlar kendi başına oldukça cılız, yetersiz ve fazla bir şey ifade etmiyor. Dahası kamuoyundan ve sivil toplum kuruluşlarından gelen bu öneri ve görüşlerin ne kadar dikkate alınacakları da beli değil. Ayrıca yönteme ilişkin büyük bir kusur ve anti demokratik bir yaklaşım var. Yöntem sadece ilgili kesimlerden görüş almak olmamalı. Sorunların taraflarıyla müzakereler ve diyaloglar yürütülmelidir. Toplumsal gurupların ‘sözcüleri’ gidip yazılı veya sözlü görüş ve önerilerini sunuyorlar. Ama AKP ve devlet bu önerilere ne diyor bu hiç belli değil. Bu çok cansız ve özgüvenden yoksun katılım biçimidir. Halkın deyişiyle boşa kürek salamadır.


*Peki bu durumun nedenini neye bağlıyorsunuz?

-Bunun temel nedeni Kürdistan’da savaşın sürmesi ve Kürt sorununa çözümsüz ve inkarcı yaklaşım politikasının devam etmesidir. Yeni anayasanın çözeceği temel sorun Kürt sorunudur. Eğer bu sorun çözülmez ve çatışmalar sürüp giderse kimsenin yeni anayasa tartışmalarına ilgi göstereceğini beklememek gerekir. Dolayısıyla bu politika böyle devam ederse toplumun bütün umut ve beklentileri boşa çıkar. Şimdilik bu konudaki gelişmeler fazla heyecan verici ve umut vaat etmiyor.

“AKP SİYASAL KURNAZLIK YAPIYOR”

-AKP’nin şimdiye kadar herhangi bir taslak sunmamış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-AKP siyasal kurnazlığa iyi alışmış. Benzer taktiği Kürt açılımı adına da izledi. Aynı taktiği anayasa konusunda da yürütüyor. Öyle anlaşılıyor ki ‘Kürt açılımında’ olduğu gibi yeni anayasa konusunda da AKP’nin ciddi bir hazırlığı ve planı yok. Ne yapacağına dair bir karar vermiş değil. Ama topluma verdiği bir söz var. Bir biçimde yeni anayasa yapmak zorunda hissediyor kendisini fakat nasıl yapacağını bilemiyor. Onun için şimdilik nabız yoklayıp, toplumu beklenti içinde tutmaya çalışıyor. İleride duruma bakıp bir karar verecek. Ya da kafasında bir olumsuz plan var ve onu şimdilik açıklamak istemiyor. Bunları da önümüzdeki bir iki yıl içinde göreceğiz.


*Sizce AKP yeni anayasa ile neyi amaçlıyor?

-AKP’nin esas amacı iktidarda kaldığı bu süre zarfında devlet ve toplumsal kurumlaşma alanında yaptığı değişikleri anayasal güvenceye alarak kalıcı kılmaya çalışıyor. Yeni anayasayla Kürt sorununa asgari kırıntılarla çözüm getireceğinin umudunu yaratmak istiyor. 12 Eylül anayasasının herkese batan sivri uçlu faşist tanım ve kavramlarını yumuşatarak demokratik bir anayasa görüntüsünü vermeye çalışacaktır. Eğer başarabilirse kendince böyle bir anayasayı yapmak isteyecektir. Ama bu hileyi topluma yutturmanın çok zor olacağının da farkındadırlar.


KÜLTÜREL HAKLAR ÇÖZÜM MÜDÜR?


*Kürtler üzerinden yürütülen tartışmalarda genelde bireysel ve kültürel hakların tanınması yönünde bir kanı var. Böyle bir yaklaşım Kürt sorununun çözümünü sağlar mı?

-‘Kürtlere bireysel kültürel haklar’ tezi, Türk devletinin ve özel olarak AKP’nin yeni garabet icadıdır. Kayseri tüccarlarının bir hilesi gibi eski inkarcı politikayı yeni boya ile renklendirip Kürtlere satmaya çalışıyorlar. Eğer, bireysel kültürel haklardan kastedilen, herkesin kendi evinde Kürtçe konuşup folklorunu oynamaksa bu Kılıç Alinin istiklal mahkemeleri döneminin faşizm şartlarında bile geçerli olan bir durumdur. Bu durum inkarcılık siyasetinin sürüp gitmesinin kendisi olacak ve mevcut uygulamaları değiştirmeyecektir. Çözüm ve yenilik adına ileri sürülen bu politikanın asla kabul göremeyeceği gibi sorunların ve çatışmaların sürüp gitmesine neden olacaktır.


ÇİFT PARLAMENTO ÖNERİSİ

*Belgenizde Kürtler için demokratik özerklikle statü istiyorsunuz. Bir çift parlamento öneriniz var. Bu nasıl olacak biraz açıklar mısınız?

-Kürtlerin, bütün toplumsal amaç ve özlemlerine ulaşabilmesi için de toplum olarak kolektif haklarına kavuşması gerekir. Bu hakkın başında demokratik ulus olarak kendini tanımlamayıp örgütleyerek, demokratik yönetimine kavuşturma hakkı gelmektedir. Bunun için bölgesel düzeyde Demokratik Özerk Kürdistan statüsü zorunlu bir seçenek olarak gündeme giriyor. Bu seçenek Kürt sorunun en demokratik, adil ve makul çözüm yoludur. Nasıl ki Katalanya, Bask, gibi toplumsal sorunlar özerklik statüsüyle çözüme ulaşabildilerse Kürt sorunu da benzer bir çözüm ve statü ile çözüm yoluna girecektir.


Parlamentoda çifte temsili sistem önerisine gelince; bu sistem toplumsal sorunların çözümünde demokratik ve adil bir çözüm yöntemi olduğu için önerilmektedir. Çifte temsil sistemi ile yerel toplulukların ve azınlıkların devredilemez meşru hakları korunacaktır. Yerelin ve azınlıkların temel haklarının korunması için çifte temsil sistemi önemli bir işlev görebilir. Bu mekanizmanın kurulduğu ülkelerde sorunların daha adil, demokratik ve uzlaşı içinde çözüldüğünü pratik hayat göstermektedir. Bu sistemin Türkiye’de kabul görmesi halinde demokratik yapılanma için olumlu sonuçlara yol açar ve demokratikleşmeye önemli katkıda bulunur.

*Basın aracılığıyla belgeniz hakkında bazı tartışmalar yürütüldü. Nasıl değerlendiriyorsunuz?


-Maalesef basın hükümetin ağzına bakıyor. Oradan gelen direktiflere göre hareket ediyor. Hâlbuki üzerinde çok iyi bir tartışma yürütülebilinirdi. Makul çözüm önerileri var. Türkiye’yi huzura ve demokratik bir ortama kavuşturacak önerilerdi.

“KÜRT SORUNU TURNUSOL KAĞIDIDIR”

*Bir taraftan anayasa, demokratikleşme tartışmaları sürerken, bir yandan da her gün savaş yaşanıyor ve ölüm haberleri geliyor. Böyle bir ortamda sağlıklı bir anayasa yapılabilir mi?

-Şu kesin ki, şiddet ve çatışmaların hüküm sürdüğü koşullarda yeni anayasa üzerinde sağlıklı tartışmalar yürütmek mümkün değildir. Yeni Anayasanın sorunlara çözüm gücü olup olamayacağının ilk şartı, iktidarın Kürt sorunu bağlamında süre giden şiddete karşı niyetini ortaya koymasından anlaşılır. Yeni anayasanın turnusol kâğıdı budur. Toplum ve kamuoyu da temel ölçü olarak bunu böyle algılamaktadır. Kürt sorunu yeni anayasa için iyi niyet ve demokratik anlayışın barometresidir. Eğer AKP hükümeti yeni anayasa sürecinde demokratik çözüm ve uzlaşmayı esas alan iyi niyetini ortaya koyabilirse anayasa tartışmaları önemli bir ilgi odağı haline gelir ve herkes kendi taleplerini yeni anayasada tanımlamak isteyeceğinden demokratik katılımcılık için istek yoğunlaşarak gelişir.


*Her kesimin, özellikle de sistem dışında kalan kesimlerin taleplerinin yeni anayasaya yansımaması durumunda süreç nasıl gelişir?


-Umut ve beklentiler tümüyle tükenmiş değildir. Nihayet bu sabır ve beklentinin de bir sınırı vardır. Gün gelir bu sınır aşılır ve sabrın sonuna gelinirse her halk ve topluluk kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacaktır.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: