6 Mayıs 2012 Pazar

Bu 1 Mayıs ve Bayık’la Yapılan Söyleşi

Veysi Sarısözen
 
 
ANF üç gündür KCK Konsey üyesi Cemil Bayık’la yapılan röportajı yayınlıyor. Bu röportaj, Türkiye’nin hemen bütün can alıcı sorunlarıkonusunda Kürt tarafının görüşlerini sistematik biçimde yansıtıyor.

Okuyor musunuz?

Sanırım okumuyorsunuz.

Daha çok Taraf Gazetesinde, internette artık “sol içi magazin” tarihçiliğine soyunmuş ve “solun putlarını yıkan, ezberini bozan, feleğini şaşırtan, ağzının payını veren” Halil Berktay’ın, büyük bir başarıyla yarattığı tartışma yazılarını okuyorsunuz.

Okuduğunuz için sizi ayıplamak aklımın ucundan geçmez. Tartışmaya büyük ve haklı bir öfkeyle katılmanıza da itirazım olmaz. Sizin bu “okumalarınız”,yanıtlarınızla “katılmalarınız” Taraf yazarlarının “marifetini” gösteren en iyi kanıttır.

Sanırsınız bir Zaloğlu Rüstem orta yere çıkmış, her biri ortalığı haraca kesen, tuttuğunu yere çalan, bir dudağa yerde, bir dudağı gökte “sol-devlerle” kahramanca savaşıyor, bir vuruşta onunun kellesini alıyor, bir haykırışta ellisini duvara çalıyor.

Sanırsınız ki, sol “putlar” milyonları etkisi altına almışve bizim Zaloğlu milyonları bu “putlardan” kurtarıp, imana getiriyor.

Bu “oyalayıcı tartışma” son yılların en kitlesel ve en içerikli 1 Mayıs gösterisini, daha öte adımlarla yeni bir aşamaya yükseltme çabalarını gölgeledi; başarılan eylemin bilince çıkmasını kararttı. O gün Taksim alanını dolduran yüzbinlerin kendi güçlerini görerek, yeni bir atılıma geçmeleri için gerekli düşünsel derinleşmeyi kesinlikle zayıflattı.

Bu yıl 1 Mayıs metropollerde AKP-Cemaat Blokunun alternatifine doğru büyük bir pratik adımdı. Türkiye’nin bütün yoksullarının, ezilenlerinin, bütün ulusların, dinlerin, mezheplerin temsilcileri ve bunların büyük kitleleri alandaydı. Sosyalistler ve Sosyal Müslümanlar, “kıyıların laik Türklerinin”öncüleri, HES karşıtları, Yeşiller, Orta Anadolu’nun, Ege’nin ve Torosların Türkmen Alevileri, Türkiye işçi sınıfının örgütleri ve emekçi Kürt halkını özgürlük güçleri…Hepsi birlikteydi ve bu da Fırat’ın Batısında, “Kemalist askeri vesayetten”, “Cemaatçi polis-yargı vesayetine” geçiş sürecini durduracak, demokrasiye geçişin en büyük adımı olan Kürt sorununda çözümsüzlüğe son verecek olan büyük “tarihsel blokun” habercisiydi.

1 Mayıs alanından evlerine, işlerinin başına dönenler 2 Mayıstan beri yaşadıkları 1 Mayısın anlamını, derslerini, gösterdiği perspektifi yeniden düşünüp, buradan daha kararlı bir “ittifak ve mücadele iradesi” yaratmak için medyaya baktıklarında 1977 1 Mayısının “tarihine” dair ortalığı kaplayan gürültüyle şaşırdılar. Birkaç gün içinde şu karanlık Türkiye ufkunda parlayan 1 Mayıs 2012 tarihi “hafızalardan” silinde, onun yerini “tarihçinin”çarpık tezlerinin tartışması aldı.

“Tarihçi” işini biliyor. O, solun eski yanlışlarını,sekterliklerini, hatta “suçlarını”, şimdi HDK’de birleşen ve HDK ile işbirliğine yönelen sosyalistlerin ve metropollerdeki laik, demokrat, sosyal demokrat, sosyal Müslüman, sosyal Alevi ve AKP’den umudunu kesen liberal, sol liberal aydın çevrelerin Kürt özgürlük hareketiyle birleşme sürecine karşı silah olarak kullanıyor. 1 Mayıs 1977’de “solun rezilliğinden yaratılan efsane” diyerek derin devletin yarattığı kanlı vahşetin sorumluluğunu solun sırtına yüklemenin amacı buBu “tarihçi” aynıköşede nasıl Kürt özgürlük hareketine karşı Ergenekoncuların bile yanına yaklaşamayacağı en ağır saldırıları yaptı, PKK’yi de, BDP’yi de itibarsızlaştırmak için, elindeki “tarihçilik” bilimini insafsızca kullandı.Aynı işi şimdi, yeniden ayakları üzerinde durmaya çalışan sola karşı yapıyor.

Biraz soğukkanlılıkla bu tartışmaya baktığımız zaman, amacın 1 Mayıs 1977 katliamını “aydınlatmakla” ilgisi olmadığını anlarız. 1 mayıs 77’de ister derin devlet, ister solun iç çatışmaları katliama yol açmış olsun, bu ne derin devletin sola karşı işlediği binlerce suçu ortadan kaldırır, ne de solun derin devlete karşı her türlü yöntemle yürüttüğü mücadelenin haksızlığını ortaya koyar.

Sorun şurada; “tarihçi” bu tartışmayı bir tarihçi olarak yapmıyor. Tarihi gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışmıyor. Yaşayan solu, eski solla ilgili çarpıtılmış ve yalana dayalı iddialarla şimdi koyulduğu yolda zayıflatmaya çalışıyor. Ondan “nefret” ediyor. Söylemi “nefret” söylemidir. Öyle olmasaydı, “devlet ne yazık ki solun iç düşmanlaşmasından yararlandı”diyeceğine, “sol kendi rezilliğinden efsane yarattı” der miydi?

Bu “tarihçi”nin söylemi değil, militan bir sosyalizm karşıtının söylemi.

O, derin devletin AKP Hükümetiyle kavgasında AKP’nin yanında militanca yer alıyor, hatta tiyatrolarla ilgili bir yazının başlığının Hükümeti “hedef” alacak şekilde “değiştirilmesine” bile gürültüyle itiraz ediyor, ama derin devletin sola ve Kürt özgürlük hareketine karşı kanlı saldırılarını, şu son yaptığına benzer bir “tarih” yorumuyla buharlaştırıyor.

Ve çok başarılı… Bakınız ben bile Cemil Bayık’ın kapsamlı röportajıyla başladım ve dönüp dolaşıp yeniden bu “başarılı” tarihçinin yaptığı “rezillik” demeyelim de, “marifetinin” labirentinde kayboldum…

Her neyse…Tarihçi’nin tezini Rıdvan Akar’ın “16 Yaşımdan Berktay’a yanıt” başlıklı yazısı çoktan çürüttü bile…Röportajın yanında onu da okuyunuz.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: