23 Mayıs 2012 Çarşamba

Asrın Tecridi-2

Kürt sorununun Öcalan ve PKK olmadan çözülemeyeceğine dikkat çeken Barış İçin Öcalan’a Özgürlük Platformu Sözcüsü Avukat Eren Keskin hükümete, ‘Öcalan’ın önündeki engelleri kaldırın’ çağrısı yaptı

ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ ÇÖZÜM GETİRİR

Türkiye’de ve Bölge’de Kürt sorununun çözümünü isteyen, her şeyden önce insanların ölmesini istemeyen, herkesin Öcalan’ın özgürlüğü’nü talep etmesi gerektiğini belirten Keskin, “Çünkü gerçek bu. Hangi görüşten olursanız olun şu çok iyi biliniyor: Sayın Öcalan ve PKK yok sayılarak Kürt sorunu çözülmeyecek” diye konuştu.

AYDINLAR, DEMOKRATLAR SUSMAMALI

Esas taleplerini dillendirmesi gerekenlerin Türkiyeli demokratlar olduğunu belirten Keskin, 300. gününü geride bırakan tecride karşı susanlara da şu çağrıyı yaptı: PKK’siz bir çözüm olamayacak. Bu gerçeği herkesin görüp dillendirmesi gerekiyor. Bu savaşa dur demesi gerekenler de sosyalistler, demokratlar ve aydınlardır.”
 
Keskin: Bu savaşa siz de dur deyin

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana ailesi ve avukatları ile görüşmesi “gemi bozuk”, “hava muhalefeti” ve “gemi onarımda” gerekçeleriyle reddedilirken, Kürt halkının da Öcalan üzerindeki tecridin kalkması için eylem ve etkinlikleri devam ediyor. Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmadığı sürece Kürt sorununu çözülemeyeceğine inanan ve taleplerini “Barış İçin Öcalan’a Özgürlük” olarak belirleyen 8 kadının oluşturduğu Barış İçin Öcalan’a Özgürlük Platformu’nun Sözcüsü Eren Keskin, 300’üncü gününe giren tecridi değerlendirerek, yapılması gerekenleri söyledi.


‘Öcalan’sız sorun çözülmez’


Öcalan’ın durumunun diğer tutuklu ve hükümlülerden çok farklı olduğunu, bunun tek başına bir hükümlünün avukatlarıyla ve ailesiyle görüştürülmemesi anlamına gelmediğine dikkat çeken Keskin, Öcalan’ın Kürtler üzerinde çok önemli etkisi olan bir siyasi lider olduğuna vurgu yaptı. Keskin, O’ndan haber alamamanın kitleleri gerginleştirdiğine dikkat çekti. Öcalan’dan haber alınamaması nedeniyle yaratılan gerginliğin zaten Türkiye’yi yönetenler tarafından amaçlandığının altını çizen Keskin, “Böyle bir gerginliğe ihtiyaçları var. Biz de bu platformu oluşturanlar olarak, KCK operasyonlarının bu kadar yoğun olarak gündeme geldiği, insanların konuşmaya bile çekindiği bir ortamda, bu şekilde ortaya çıkmak, çok da beklenen bir şey değil. Ama biraz da bu toplumda şok edici taleplerde bulunmaya gerek vardı. Türkiye’de ve Kürdistan’da Kürt sorununun çözümünü isteyen, her şeyden önce insanların ölmesini istemeyen herkesin bu talebi dile getirmesi gerekiyor. Çünkü gerçek bu. Hangi görüşten olursanız olun şu çok iyi biliniyor ki; Sayın Öcalan ve PKK yok sayılarak bu sorun çözülmeyecek. Bunu herkes biliyor. Biz de bunu dillendirmek istedik” diye konuştu.


‘Zamanı mı sorusundan bıktım’


Çalışmalarının istedikleri hızla ilerlemediğini söyleyen Keskin, bunun nedenini KCK adı altında yürütülen operasyonlara bağlayarak, “Bu operasyonlar toplumda korku yaratıyor. Çözüm konusunda aydın, yazar, gazeteci, sivil toplum kuruluşu temsilcilerine gittik ve görüşmeler yaptık. Ancak bazıları bize “bunun henüz zamanı değil” diyor. Bize hiç kimse henüz zamanı değil diyemez. Bunun tam da zamanı olduğunu düşünüyoruz. O nedenle yola çıktık. Ben 20 yıldır ‘henüz bunun zamanı değil’ sözünü duymaktan bıktım. Siz o zamanı bekledikçe gelmeyecek. O zamanı siz yaratabilirsiniz ancak. Bu şekilde devam ederse acılar artar. İnsanlar ölür. Riskli de olsa bu talep birilerini bunu dile getirmesi gerekiyor” diye konuştu.


‘KCK korkusu yıkılmalı’


“KCK” adı altında gerçekleştirilen operasyonların yarattığı korkuyu da kırmak gerektiğine işaret eden Keskin, “O kadar fütursuzca tutuklamalar oluyor ki; insanları da anlayabiliyorsunuz. Ev geçindirmek dertleri var. İşi gücü, çocuğu var. İnsanlar çekiniyorlar. Zaten bu çalışmayı yaparken şunu çok daha iyi anladık ki, bu KCK operasyonlarının amacı zaten toplumu korkutmak” diye belirtti.


‘Kürtlerin talepleri net’


Yine Kürtlerin soruna ilişkin taleplerini her türlü baskıya rağmen net olduğunu ifade eden Keskin, ancak Türkiye’deki demokrat, sol, aydın kesimlerin örgütlü bir şekilde biraraya gelip seslerini yükseltmediklerini söyledi. Keskin, “Bu yapılabilse bugünkü hükümet de geçmişteki hükümetler de bu kadar rahat davranamazdı. Herkes konuşurken bunu söylüyor, ama örneğin ben bir sendikanın bugüne kadar açıkça sokaklara çıkıp ‘biz barış istiyoruz’ diye günlerce süren bir sokak etkinliği, ses getirecek caydırıcı nitelik taşıyan bir eylemlerine tanık olmadım. 20 yıldan fazladır insan hakları mücadelesi içindeyim tanık olmadım. Eksik buluyorum bu söylemleri. Biz o kesimi harekete geçirmeye çalışıyoruz. Kürtler zaten taleplerini her zaman dile getiriyorlar” dedi.


‘Ezilenler üzerinden götürülen bir savaş var’


Esas taleplerini dile getirmesi gereken kesimin Türkiyeli demokratlar olduğunu belirten Keskin, “Alıyorlarsa da KCK’den alırlar. 6 ay yatar çıkarsınız. Bu kadar korkuya karşı artık bir ‘dur’ demenin bence zamanı geldi. Örgütlü ve yüksek bir ses bugüne kadar çıkmadı. PKK’siz bir çözüm olamayacak. Bu gerçeği herkesin görüp dillendirmesi gerekiyor. Bu ayıp, günah değil. Gökten zembille inen yaratıklar değil. Onlar bu coğrafyanın çocukları. Bu devlete vergi veriyor, onların anneleri babaları. Neden biz bu insanlardan bu kadar korkuyoruz. Onları neden bu kadar dışlıyoruz. Hiç kimse isteyerek dağa çıkmaz. Hiç kimse isteyerek, o koşullarda yaşamaz. Gerilla ailesiyle asker ailesini yan yana getirilim. Hepsi aynı aileler. Ezilenler üzerinde götürülen bir savaş var. Bu savaşa dur demesi gerekenler de sosyalistler, demokratlar ve aydınlardır” diye konuştu.


‘Hiç kimse susmayacak’


Bu süreçte birincil taleplerinin normalleşme ortamının başlaması olduğunu belirten Keskin, gerçeklerin açıkça görülmesi, “PKK yok sayılmadan” yeni bir çözüm yolu aranmaya başlanması, Öcalan’ın önündeki engellerin kaldırılması için yola çıktıklarını vurguladı. Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na aylar öncesinden yaptıkları başvuruya da henüz bir yanıt gelmediğini aktaran Keskin, “Devam edeceğiz. Kürt halkı yurtlarından edildi, köyleri yakıldı, gözaltında kaybedildiler, katledildiler, tecavüze uğradılar. Hâlâ talep etmeye devam ediyorlar. Bizim kendi ölülerimize bir borcumuz var. Hiç kimse susmayacak” diye ekledi.

 Güler CAN / İstanbul - Diha

Hiç yorum yok: